@elfstkn
|
Rüya'dan, Barınla ne konuştuk tam bilmiyorum ama anladığım tek net şey yarın akşam isteme olması. Hemen koşarak annemin yanına gittim. Sanırım biraz fazla abarttım bağırmayı. "ANNEEEEEE! YARIN BARIN VE AİLESİ BENİ İSTEMEYE GELİYORLAR!" "Kızım! Sakin olur musun? Baştan düzgünce anlat bakayım olayın aslını." "Tamam." Derin bir nefes aldıktan sonra, "Yarım saat önce Barın aradı. Biliyorsunuz üniversiteye gidiyor bu yıl. Babası da demiş ki 'madem birbirinizi çok seviyorsunuz, ayrılmak istemiyorsunuz en iyisi yarın akşam kızımızı istemeye gidelim.' demiş. Yani yarın beni istemeye geliyorlar. Huh." Annem uzun uzun bana baktıktan sonra gözleri doldu ve; "Anam kızım evleniyor mu şimdi?" Deyip ağlamaya başladı. Hızlıca yanına gidip sarıldım. "Anneciğim, ağlama lütfen. Sadece yüzük takılacak." "Olsun kuzum. Yüzük takmak da evliliğin bir adımı sayılır bebeğim." O sıra da babam; "Annen haklı meleğim. Sana bir şey sormak istiyorum." Babama dönüp; "Tabii baba, sorabilirsin." "Sen Barın ile gerçekten evlenmek istiyor musun? Ve bize nasıl tanıştığını anlatmak ister misin? Yoksa ben mi anlatayım. Annen bilmiyor ya hani?" "Babacığım, açık açık tehdit ettiğini söyleyebilirdin. Birincisi, evet çok istiyorum. İkincisi." Anneme dönüp; "Evet anlatacağım. Anneciğim, sen beni çok tembihlemiştin, 'kötü çocuklardan sevgili yapma, kötü huylu arkadaşlar edinme senin sonunda kötü olur gibisinden.' 9. sınıfa başladığım da gördüm onu. Yani bilmiyorum o kadar narin davranıyordu ki erkek arkadaşlarına bile. Vazoyu kırmaktan korkar gibi. Kırarsın da parçaları birleşmez ya. Aynı öyle. Bu 11. sınıfa kadar böyle sürdü. En sonunda dayanamayıp yazdım. Başta farklı karşıladı ama sonunda o da bana alışmıştı. Bir şekilde kızlarla Ayla ablanın kafesinde karşılaştık. Benden bir yaş büyüktü sadece. Sonra olan oldu işte. Biliyorsunuz durumu." "Tamam gelsinler meleğim." Ve babam bunu derken ağlamak üzereydi. Yarın sabah, Uyandığımda üzerimde ayrı bir mutluluk vardı. Bugün yaşayacaklarımdan mıdır bilemedim ama çok fazla mutluyum. Tam o sıra da annem aşağıdan bağırmaya başladı. "Rüya artık kalksana çocuk! Milletin kızı erkenden kalkar annesine sofra hazırlar ama bizde yok. Annem var önümde. Hazır yemeğe konarım. Yarın evlendiğinde görüşürüz seninle. Yanıma gelip de anne bu çok zor, anne bu, anne şu dersin!" "Kız sen beni duymuyor musun?!" "Tamam anne kalktım hatta üzerimi bile giydim sen bana bağırırken. Ve yarın bir gün evlendiğim de yanına geleceğimi kim söyledi? Her anne bunu diyor." Yakında yiyeceğim terliği hissettiğim için hemen aşağı indim. Annem de sofrada oturmuş telefondan bir şeyler bakıyordu. "Anneye cevap vermenin cezasını gösterdim de neyse. Bak şu gelinliğe." "G-gelinlik mi?" "Evet. Sadece bakıyorum anneciğim. Gelinlik oğlan tarafından gelir." "Haaa. Tamam ya. Sıkıntı yok. Göster bakayım." Gördüğüm gelinlikle şok olmuştum. Ama bugün sadece isteme var. Annem biraz abartmamış mıydı? Ama yalnız gelinlik çok güzel be. Anlatamayacağım kadar güzel.
"Olsun. Sen benim işime karışma hadi dışarı çıkacağız daha." "Dışarı mı?! Ne yapacağız evde o kadar iş var ama?" "Ya kızım sen bir işime karışmasana! Ben hallettim sayılır aaa. Yeter hadi çık giy ayakkabını. Çarşıya gideceğiz!" "Tamam ya." (Alışveriş bölümünü yazmıyorum. İstemeye gelince giyecekleri kıyafet ve ayakkabı var. Ama tam başka ne olduğunu bilmediğim için burayı geçiyorum.) Akşam üzeri, isteme vakti, Evet, beklenen vakit geldi. Heyecandan yerimde duramıyorum. Hoş abartısız ama dikkat çekici bir elbise hafif bir makyaj ve spor ayakkabı. Evet evet spor ayakkabı. O ne öyle tıngır tıngır topuklu ayakkabılarla hiç sevmem. "Kankaaammmm evleniyor musun şimdi sen?" "Melis abartma sadece yüzük takılacak. Yüzük! Bağırttırma beni!" "Öf ne kızıyorsun be." "Açelya Allah aşkına şunun ağzına bir şey ver de sussun. Yoksa çıldırtacak beni." "Tamam şampiyon sakin ol." Tam o sıra da kapı çaldı. "Bakıyorum hemen." Kapıya gittiğim de içimden üçe kadar sayıp derin bir nefes aldım ve yüzüme gerçek bir gülümseme bıraktım ve kapıyı açtım. "Hoş geldiniz Cüda teyze." "Hoşbulduk kızım." "Semih amca sen de hoşgeldin." "Hoşbulduk güzel kızım." Montlarını askıya astıktan sonra içeri Barın girdi. Ama ne giriş. Offf be. "Ooo Barın bey, bu ne yakışıklılık." "Ooo Rüya hanım, bu ne güzellik. Sizi görünce gözüm gönlüm açıldı." "Yaaa, hadi daha bekleme de içeri geçelim." Elinde ki tatlıyı ve çiçeği aldıktan sonra kapıyı kapatıp salona geçtik. Annemin işaretiyle kızlarla beraber mutfağa geçtik. Açelya; "Kanka tuz at eniştenin bardağına." Melis; "Karabiber, pul biber de katsın. Eğer seni istiyorsa bunu sonuna kadar içer." "Tabii ki koyacağım, iki yılın acısını çıkaracağım." "He şöyle ol." Gülüştükten sonra kahveleri bardağa hazırlayıp salona geçtik. Barın'ın bardağını en son verdikten sonra tepkisini görmek için karşısında bulunan sandalyeye oturdum. Biraz fazla acı katmıştık sanırım. Yüzü renkten renge girmişti. Ama yine de o kahve bitmişti. Tam o sıra da Semih amca; "Evet efendim, sebebi ziyaretimiz belli. İki genç birbirini görmüş sevmiş. Allah'ın izniyle peygamberin kavliyle kızımız Rüya'yı oğlumuz Barın'a istiyoruz." Babam bana dönüp; "Kızım, bir şey diyecek misin?" "Sen nasıl uygun görürsen baba." Bir Barın' bir bana bakıp; "Verdim gitti. Kızım bundan sonra sana emanet." Ve yüzükler takılıp aile büyüklerinin ellerini öptük. Ve ben nişanlanmıştım resmen. Nişan Allah'ım dualarım kabul oldu. Sadece tek bir şey kaldı. Onu da görürsünüz yakında.
Eveeeeet Barın ve Rüya'yı da everdiiik. Barın'ın üniversite hayatını ve Rüya'nın üniversite hayatını anlatmayacağım. (Çünkü ben daha lise öğrencisiyim. Pek bilgim yok.) Sadece üniversite sonraki hayatlarını anlatıp final yapacağım. Yeni bölümde görüşürüz. Hoşçakalın 💞 |
0% |