Yeni Üyelik
14.
Bölüm

Bizim Şarkımız

@elfstkn

Şarkı: Uriah Jeep - Lady In Black

İyi okumalar...

"B-Barın... Evet."

"Allah!" Deyip döndürmeye başladım. Biraz evlilik teklifi gibi bir şeydi ama olsun. O daha güzel olacak. O sıra da Batu;

"Tebrikler kardeşim. Valla ne zamandır bize bu kızı yenge getireceksin diye düşünüyordum. Allah var şimdi."

"Kestin yani kızı. Ağzını burnunu dağıtırım."

"Senin yapmana gerek yok yenge halletti sayılır."

"Ne?" Rüya'ya dönüp;

"Sormaya korkuyorum ama ne yaptın?"

 

3 gün önce Rüya'dan,

 

Okula giderken birisi beni izliyormuş gibime geliyordu. Tam arkamı döndüğüm sıra Batu çalılara gizlenmiş beni izliyordu. Hemen yanına gittim.

"Lan sen beni mi izliyorsun?" Sinirlenmiştim nedensizce.

"Kusura bakma yen- Rüya, amacım kötü değil valla bak yemin ederim."

"Yaaaa demek başka planların vardı demek. Çok görürsün." Ve bum burnu çok feci kanıyordu.

"Allah seni bildiği gibi yapsın yenge. Ahhh! Canım yanıyor be! İnsan vurmadan önce bir sorar neden izliyorsun diye!"

"Neden izliyorsun? Düzgün bir cevap yoksa fenası geliyor!"

"Bundan daha fena ne olabilir Allah aşkına ya?"

"İlerde çocukların olmaz o kadar canım." Deyip erkekliğine sert bir şekilde vurdum.

"Acıyor mu?"

"Ya sen Barın'a git gözünü seveyim. Sağ salim çıkamayacağım yoksa"

"Bir daha beni izleyecek misin?"

"Tövbeler olsun Barın istemedikçe yok." Duyduğum isimle şok olmuştum.

"Barın istemedikçe mi?" Pot kırdığını anlamış olacak ki;

"Eee şey Rüya bak şurada Barın sana bakıyor. Bir şey soracak herhalde." Kafamı dediği yere çevirmemle Batu'nun kaçması bir oldu.

"Ulan... Ulan seni gebertmezsem bana da Rüya demesinler."

 

Günümüz Barın'dan,

 

"Oha, çüş. Yenge ne yaptın sen ya. Ya ilerde çocuğu olmazsa?" Efe sanki kendi çocuğu olmayacakmış gibi söylemesi çok komikti.

"Ya ben nereden bileyim oğlum. Bana ters yaptı sandım o kadar."

"İyi iyi böyle devam et güzelim. Tam gaz." Araya Açelya girerek;

"Enişte artık pastayı yesek mi? Hani Rüya'nın doğum günü, hediyeler falan."

"Ah evet ya hadi güzelim kes pastanı."

Gözlerini kapatıp ağzının içinden bir şeyler dedikten sonra mumları üfledi. Hep bir ağızdan;

"İyi ki doğdun Rüya. İyi ki doğdun Rüya. İyi ki doğdun, iyi ki doğdun, iyi ki doğdun Rüya!" Gözleri mutluluktan tekrar dolmuştu. Tam o sıra da;

"Ulan iyi ki varsınız. Hepinizi seviyorum." Bende bağırarak;

"Ben daha çok seviyorum! Güzelim gelsene sen benimle."

"Geliyorum sevgilim." Sevgilim... Bunu bana anonimken demişti ama hiç bu kadar güzel çıkacağını sanmamamıştım.

"Barın... Barın iyi misin aşkım?"

"Ha... Buradayım."

"Dalmış bu gene. Beni çağırmıştın. Ne yapacağız?"

"Aaa evet gel benimle." Elinden tuttuğum gibi taksiye atladık ve Atakule'nin altına getirdim. Hediyemi bura da verecektim.

"Barın... Sevgilim... Biz burada ne yapıyoruz?"

"Birazcık bekle güzelim."

"Ama merak ediyorum."

"Doğal bir şey bebeğim. Ama bir on beş dakika falan bekle. Ne olursun."

"Öf, tamam be!"

Bu sefer ki de evlilik teklifi gibi ama bu doğum günü hediyesi. Hem ona daha var be.

Aradan geçen on beş yirmi dakikanın ardından önümüze bir oyuncak ayı kostümü giymiş bir adam vardı. Elinde ve koltuk altında ise hediye paketleri. Evet evet hediye paketi.

Çünkü ben dedim.

"Abi, bu güzel ablama şu hediyeden vermek istemez misin?" Elinde küçük bir kutuda olan hediyeyi göstererek demişti.

"Almaz olur muyum? Ben şu büyük olanı da almak istiyorum. Verir misin ayı kardeş?"

"Vermez olur muyum abi. Al."

Tabii ben ayı ile böyle konuşurken Rüya anlamsızca bize bakıyordu. Yalnız şu an ki halini görseniz ısırırsınız. Dur bunu yapacağım. Ama unutmazsam.

"Güzelim... Ah! Yine unuttum." O sıra da kahkaha sesleri gelmeye başladı.

"Sevgilim, aslında bana böyle şeyler yapmana gerek yok. Çünkü benim asıl hediyem sensin. Biliyorsun sana anonim olarak yazdım ve dahası oldu. İyi ki yazmışım. Hem ben senin doğum gününde böyle bir şey yapmadım. Niye bu kadar zahmete gird-"

Sözünü kesen şey ise dudaklarımızı birleştirmemdi.

Ayrıldığımız da kıpkırmızı olmuş bir Rüya vardı. Ve aklımdayken onu yapmaya karar verdim. Yanına yaklaşıp elmacık kemiğini kontrol ettim.

"Aşkım... Ne yaptığını sora- ah! Manyak herif ne yaptın ya?''

Evet ısırdım. Hemde elmacık kemiğini.

"Ne yapayım. Çok tatlı gözüküyordun. Of unuttum ya!" Elimdeki küçük kutunun içinde yusufçuk kolye vardı. Bildiğim kadarıyla bir kadına bundan veriyorsan değeri senin için o kadar çoktur. (Umarım doğru hatırlamışımdır.)

"Bu kolye sana." Deyip arkasını dönmesi için işaret verdim. Kolyeyi boynuna yaktıktan sorma tam boynun ortasına kısa ama etkili bir öpücük bıraktım. Huylanmış olacak ki kısa süreli kıkırdama duymuştum.

"Barın... Seni seviyorum."

"Bende seni seviyorum aşkım. Aaa dur bir hediyem daha var." Bu sefer de koca bir kutuyla yanına gittim.

"Bunu evde aç. Şimdi gidelim. Bir de neden buradayız dersen sadece anı olarak kalsın diye ayarladığım bir kaç şey."

"Böyle yapma. Yerim." Kahkaha atmaya başladık.

"Tamam beni yersin ama burada değil."

"Terbiyesiz çikolata. Hıh."

Elinden tuttuktan sonra diğer elimle telefonumu alıp kulaklığı taktım. Diğerini ise Rüya'nın kulağına taktım. Karıştıra bastığımda çıkan ilk şarkı Yaşlı Amca - Giderdi Hoşuma vardı.

Yaşlı Amca - Giderdi Hoşuma

Simidini fırlatırdı
Kaparlardı martılar
Dalgalar korkuturdu
Deniz tutardı yengenizi

Midyeciler bağırırdı
Şafak sökerdi dillerinden
Ah benim o mühürlü dilime
Hiç bi iltifat gitmezdi ama
Ne giyerse giderdi hoşuma
Öyle tatlı bela ki başıma
Darlamasa bide her durumda
Öyle bir sevicem ki sonra

Dalgalarla demlenirdik
Tuz kokardı şarkılar
Utanırdı atardı içine
Aşk tutardı yengenizi
İçli içli mırıldanırdı
Of çekerdim gizlice
Bende bunları hayal ederken
Hiç de belli etmezdim ama

"Güzel şarkıymış. Sevdim."

"Aynen bende sevdim."

"Rüya."

"Sevgilim." Diyeceğimi anlamış olacak ki aynı anda;

"Bu bizim şarkımız olsun sevgilim."

O sıra da eve gelmiştik bile. Hiç ayrılmak istemiyordum ama maalesef ayrılmamız gerekiyordu. Allah'tan evlerimiz yakın.

"Güzelim, şu anı hiç bozmak istemiyorum ama ayrılmak zorundayız."

"Evet. Bende istemiyorum. Ama bir yandan da istiyorum." Elindeki kutuyu göstererek;

"İçini çok merak ediyorum." Gülerek;

"İyi o zaman git de aç. Sonra beni ara." Deyip alnından öptüm.

"Görüşürüz sevgilim."

"Görüşürüz güzelim."

Eve girmesini bekledikten sonra eve gittim.

Rüya'nın ağzından,

Barın'ın doğum günüm de verdiği kutuyu açmak için sabırsızlanıyordum. Annemler teyzemlere gittiği için ev boştu. Direk odama çıktım. Yatağa fırladım.

Evet fırladım.

İlk olarak kurdelesini açtım ve bum her kenarında çikolata vardı. İkinci de aynı şekilde üçüncü de aynı şekilde. Allah için ben böyle bir adama değilde başka birisine nasıl aşık olabilirdim?

En son açtığım yerde ise küçük bir kutu vardı. Açtığım da bir not ve hoş ince bir bileklik. Allahım yerim ben bu çocuğu.

Hemen telefonumu elime alıp Barın'ı aradım.

"Güzelim, açtın demek ki hediyeyi."

"Evet, teşekkür ederim bu arada."

"Teşekküre gerek yok. Çünkü bunlar senin yanında hiçbir şey."

"Sevgilim böyle yapma. Yoksa bugün ısırdığın yerin intikamı olur."

"Ooo büyük tehdit. Acaba telefonun karşısında bulunan bu güzel hanımefendi yarın benimle buluşur mu?"

"Bu bayanın sizin gibi kibar birisini kýracağını zannetmiyorum efendim."

"Yarın görüşürüz matmazel."

"Görüşürüz sevgilim."

Telefonu kapattıktan sonra çikolataları zula bölümüne koyup duşa girdim. Çıktıktan sonra saçlarımı kurulayıp kafamı yastığa koyduğum an Allah'a dua ettim.

Ben ne yapmıştım da böyle güzel yürekli bir adamla sevgiliydim. E tabi benimde katkım yok değil.

Hayatımda ki en güzel ve en özel günlerinden biriydi.

 

Eveeeeet ilk kez bu kadar uzun bölüm yazdım.
Barın'a bir kez daha aşık olanları şöyle köşemize alalım.

Seviyorum siziiiii😋❤

Loading...
0%