Yeni Üyelik
1.
Bölüm
@elfstkn

İyi okumalar ❤🥂

"Beren! Kalk artık. Okula geç kalacaksın bacaksız!"

Aşağıdan annemin seslenişi duymama rağmen kalkasım hiç gelmiyordu. Kendimi zorlaya zorlaya en sonunda kalktım. Yorganı üzerimden atmam ile vücudumu bir soğuk kapladı. Üşümemi es geçip banyoya doğru ilerledim. İşimi hallettikten sonra okul formamı giyindim. Bu ara da bugün okulun ilk günü. Son iki yılım kalmıştı ve bilirsiniz ki üniversite sınavına da az kalmış demekti bu.

Üzerimi giyindikten sonra aşağı kahvaltı masasına doğru ilerledim. Hiç bir zaman vazgeçmeyeceğim şey olan lahanalı turşu vardı.

Evet size kahvaltıda turşu yemek garip gelebilir. Ama benim için hayat felsefesi, yaşam aklınıza ne geliyorsa o demekti. Masa da olmadığı zaman kriz geçirirdim.

"Günaydın annem, günaydın babaların en yakışıklı babası." Deyip elimle babama bir öpücük attım. Şimdi Allah var babam maşallah bütün oğlanlara taş çıkarır. Annemide es geçemem taş gibi kadın. O kadından ben gibi 1.50 çocuk nasıl oldu hala inanamıyorum. Bazen evlatlık mıyım diye düşünmüyor değilim.

Bir de 1.85 boyunda abim var. Evet duydunuz abim. Allah yardımcımız olsun. Siz yokken başıma gelmeyen kalmadı. Sizlerle beraber neler olur Allah bilir.

"Günaydın çöl devesi."

"Sus lan, kısasın diye beni çok uzun görüyor. Hıyara bak."

"Sensin o hıyar." Annem araya girerek;

"Çocuklar sakin olun. Yemeğinizi yiyip defolun gidin."

"Bizde seni seviyoruz anneciğim." Deyip kahvaltımızı yaptık. Kahvaltıdan sonra babam direkt kalkıp işe gitti. Ayakkabılarımı giyerken abim yine yapmadığını bırakmıyordu.

"Ulan çöl devesi önce ben giyeyim. Ayaklarım küçük hemen giyebiliyorum. Sense 1.85 boyunda hıyarsın zor geçer senin ayağına."

"Yuh lan iki dakika da demediğini bırakmadın. Helal olsun küçük 1.50'lik hıyar."

"Abi! Sabrımı taşırma!" Bir anda aşağı uçarak indi. Ayakkabısız hemde.

Annem görmedi Allah'tan yoksa ağzımızdan girer malum yerimizden çıkar. Okula abimle giderken 15 dakikalık yol oluyor sana bir saat.

"Lan kaplumbağa."

"Bir ben kaplumbağa değilim. İki sen çok uzunsun hıyar."

"Bak ağzına bir vuracağım o zaman hıyarı görürsün!"

"He he. Ne diyecektin de de kurtul."

"Ha. Biliyorsun bu yıl ben on ikinci sınıfım ve çok önemli bir sınava gireceğim."

"Devam et."

"O yüzden bu yıl çok sessiz ol." Dedi ve kahkahayı bastı. Allah'ım birde komik olduğunu düşünüyor sen bak şu hıyara.

"Abi birde komik olsan gerçekten şaşıracağım ya." O sıra da okulun önüne gelmiştik bile.

"Neyse hıyar abiciğim. Ben kaçar. Bu yıl arkadaşsız kalmak istemiyorum." Bunu dedikten sonra geçen yıl yaşadıklarım geldi aklıma.

"Hadi ama bunun için kendini mi üzeceksin? O onların salaklığıydı." Evet geçen yıl ki arkadaşlarım bir oyun karşılığı benimle arkadaş olmak zorunda kalmışlar. Bende yıl sonu öğrendiğim de iki ay boyunca ağladım. Neden çünkü ben salaktım hatta salağın en önde gidenlerindendim desek daha doğru olur. Bu yıl öyle olmaz diye umut ediyorum da. O da zor.

Benim boyuma yaklaşıp;

"Biliyor musun? Bu yıl farklı olacak hissediyorum. Biliyorsun, ne düşünsem gerçekleşiyor." Deyip göz kırptı.

Ben ağzım şok olmuş şekilde açmış abime bakıyordum.

"Ağzını kapa kaplumbağa sinek girecek." Deyip önden önden yürüdü.

Dediği gibi ne dese çıkmıştı. Mesela babamın işi bir aralar hiç düzelmemişti. Abim 'baba bak gör bir yıl içinde düzelecek işin.' dedi ve 6 ay kadar sonra babamın işinde baya bir yükseliş vardı. Tesadüf desen değil, şans desen değil. Abimde ne varsa oluyordu. Ama size onu takmamanızı söylemeden de geçemeyeceğim.

Neyse deyip okulun kapısından içeri girdiğim sırada sağ taraftaki bankların olduğu yerde bir kalabalık olmuştu. Bende merak edip kalabalığa doğru ilerledim. Aslında kalabalık ortamlarda duramazdım. Bu merak yüzünden başıma gelmeyen kalmadı zaten. Etrafımdakilere sora sora kalabalığın merkezini buldum.

"Heyy! Bu kalabalık niye?" Diye ortaya doğru konuştum. O sıra da bir kız;

"Allah için bizi kurtar!" Sesi yalvarır gibiydi. O sıra da aklıma gelen ilk şeyle ağzımdan şu cümleler döküldü.

"Lan herkes dağılsın. Arkadaşlarım bu okula yeni geldi. Yeniler diye başlarına üşüşmek, hayırdır yani!" Diye bağırarak milletin dağılmasını sağladım. Aynı kız;

"Çok teşekkür ederim. Bu ara da ben İpek."

"Rica ederim ne demek. Bende Beren."

"Ben Zeynep. Zey de diyebilirsin kısaca."

"Merhaba, bende Buket ya da paket."

"Bende Beyza. Dilhun da derler."

"Ben de Elif. Bu da." Yanındaki kızı göstererek;

"Bu arkadaş da Şevval. Biraz bizden soyut yaşar."

"Memnun oldum tanıştığımıza. Eee sınıfınızı biliyor musunuz?"

"Hayır. Ama sen bize gösterebilirsin. Yani müdürün odasına." Bunu diyen Zeynep'ti. Yani sanırım o. Gülerek;

"Tabii gösteririm. Beni takip edin. Hadi."

Hepsini peşime yaktıktan sonra okuldaki kızlar hariç bütün erkeklerin dikkati bizim üzerimizdeydi. Abimin bile. Hayırdır yani. Okulun ilk günü birileri ile tanışmış olmam doğru değil mi?

Hızlıca müdürün odasına gelmiştik. Kızlara dönüp;

"İçeri girilebilirsiniz. Ben buradayım." Yine Zeynep sandığım kız;

"Tamamdır bebek." Deyip hepsi içeri girdi.

Aradan geçen 10 dakikanın ardından kızlarla beraber yanıma biri daha yaklaşmıştı.

"Kaplumbağa, ilk günden maşallah." Bundan sonrasını kulağıma fısıldamıştı.

"Fıstık gibi kızları bulmuşsun." Dedi. Sinirle ona dönerek biraz da bağırmıştım sanırım.

"İşin gücün kız kesmek hıyar." Yanımdaki kızlar bize anlamaz bakışlar atarken kendimi açıklama zorunluluğu hissettim.

"Kusura bakmayın bu hı- pardon abimin her zaman ki hali. Her neyse sınıfınızı öğrendiniz mi?" İpek hemen atlayarak;

"Evet. 11-A" şok olarak;

"Oha. Aynı sınıftayız." Abimin burada olduğunu unutarak kendini hatırlatmak amaçlı bir şeyler fısıldadı.

"Vay, şanslıyım baya." Dediğini duyar duymaz karnına dirseği geçirdim.

"Ah! Ne vuruyorsun be karnıma. Manyak!"

"Sende kızlar hakkında düzgün konuş hıyar."

"Konuşmazsam ne olur kaplumbağa?" Yumruğumu göstererek;

"Bunu ister misin abiciğim?"

"Tamam tamam gidiyorum." Sanırım korkmuştu. Şevval;

"Vay amk korktu kız senden."

"Korkmasın da bak n'oluyor o zaman?"

"Uuu kızdırmaya gelmiyor."

"Sanırım öyle. Neyse hadi sınıfımıza çıkalım. Ama dikkat edin sınıfta ukalalıkta yer almış 6 kişi var." İpek;

"Bildiririz biz onlara haddini demi Zey?"

"Tabii oğlum. Çak bakıyım." Zeynep devam ederek;

"Lan şevo azıcık aramıza katıl. Sesin soluğun yok. Bazen çok şüpheleniyorum yaşıyor mu bu kız diye?"

"Buradayım. Siz konuşun ben sonra gelirim."

"Okuldayız sınıfa gideceğiz yalnız?"

"Ha? Aaa tamam ya o zaman sınıfa çıkalım."

"Gerçekten iyi değil bu kız."

Hep beraber sınıfın yolunu tutmuştuk ki karşımızda bizden tarafa bakarak konuşan 6 kişi vardı.

Talha, Edis, Furkan, Kerem, Burak. Sınıfımızın meşhur ukalaları işte bunlar.

"İzin verirseniz içeri geçeceğiz?" Edis;

"Var küçük hanım. Buyurun." Şaşırmıştım. İnşallah bir bok çıkmaz. Sonradan kafama dank eden şeyle ona döndüm.

"Bana bak sen kim oluyorsun da küçük hanım diyorsun!"

"Dersem n'olur küçük?"

"Bak hala küçük diyor. Sabrımı zorlama sonu fena olur bak Edis!"

"Merak ettim ne olurmuş ya?"

"Cidden merak ediyor musun Edis?"

"Evet, ne oluyor görelim."

"Bak bu oluyor!" Diyip kafa göz daldım. Hatırladığım kadarıyla kızlarda diğerlerine dalmıştı.

Eveeeeet ilk bölüm geldi. Belki kızlarla tanışma anları saçma olabilir ama kızlarımdan çoğu çok durmayacağı için üzerinde durmak istemedim. Ve kızlar benim gerçekte tanıştığım fakat bir süre sonra sadece birisiyle devam ettiğim eski arkadaşlarım. Bunu kurgularken konuşuyorduk hatta kendileri istemişti isimlerinin geçmesini. Lakapları hep aramızda geçen konuşmalardı. Dediğim gibi kızlar çok durmayacak o yüzden çok takılmayınnnn.

Yeni bölümde görüşürüz.

Hoşçakalın...

Loading...
0%