@elfstkn
|
Neler olduğunu anlamadan hızlıca önümden giden doktorlara bakıyordum. Ameliyat... Beren... Hemen bizim tayfayı arayıp buraya gelmelerini söyledim. Elif'e dönüp; "Sana Beren anlatamayacak ama ben durumunu anlatacağım. Sakın lafımı bölme. O gün yani kavga ettiğimiz günün akşamı beraber gitmek zorunda kalmıştık. Mahallesine yaklaştığımızda birden gölgeler görüyorum, korkuyorum demeye başladı. Oysa etrafta hiçbir şey yoktu. Ona dönüp saçmalama bir şey yok diyeceğim sıra kollarıma bayıldı. Tam o sıra da abisi aradı. Kızdı. Fakat karşısında kardeşi değil ben vardım. Hastaneye götüreceğimi söyleyip telefonu yüzüme kapattı. Ben rahatsızlığımı var deyince yüzüme kapattı. Hastaneye geldiğim de abisi de gelmişti. Neyse, benim odadan çıkmamı istediler duyacaklarım Beren kadar beni de üzebilirmiş. Ama ben kapıdan onları dinledim. Elif, Beren çok hasta. Kalbinde delik var ve her ne yaparsa yapsın geçmeyecek. Kontrollere bunun için geliyormuş. Tek bir yolu var ama kabul etti mi aile bilmiyorum." Elif'e döndüğümde dolu gözlerle Beren'i götürdükleri tarafa bakıyordu. Bana dönüp; "Benim de anlatacaklarım var. Hastalığıyla ilgili değil arkadaşlarla ilgili." Merak etmiştim. "Devam et." "Dün gördüğümde Beren'i biraz araştırdım. Okula geldiği zaman yalnızmış. Okulun popüler kız tayfası Berenle arkadaş olmak istediklerini söylemiş. Kendisi de yalnız kalmayı pek sevmediği için kabul etmiş. Bunlar okulun son haftasına kadar beraber takılmışlar ama arkadaş olmayı teklif eden kız ona sadece oyun sonucu arkadaş olduk. Bizden buraya kadar. Seninle muhatap bile olmak istemiyorduk ama mecbur bir yıl boyunca konuştuk. Artık bize yaklaşma, demiş. Dokuzuncu sınıfta tek takılırmış. Bir geçen sene böyle olmuş. Bu yılda aynısını yaşamaktan korkuyormuş." "Neden böyle yapmışlar ki?" "Kalp hastalığı yüzünden olmalı." "Bundan sonra kalp hastası olmayacak benim kardeşim!" Abisi gelmişti. Gidip rahatlatmak konuşmak isterdim ama adını dahi bilmiyordum. Her ne kadar zorlansam da yanına gidip; "Şey... Adınızı öğrenebilir miyim?" "Murat." "Murat abi korkma. Beren'e bir şey olmayacak. Yine eskisi gibi lahanalı turşu diye etrafı dağıtıcak. Ama ağlama abi lütfen." "E-Edis nasıl ağlamayayım. Canımdan öteydi. Hastaneye gelirken yanında bile değildim." Ağlaması daha da şiddetlenirken diğerleri gelmiş mi diye bakmaya gittim. Hepsi Elif'in yanına oturmuş olanları dinliyorlardı. Daha fazla orada durmayıp eve geldim. Annem bu saatte gelmeme alışık olmadığı için şaşırmıştı. "Tosunum, hayırdır. Bu saatte eve hiç gelmezdin?" "Tosun ne sultanım ya. Hastaneden geliyorum." "Tosunum bir şeyin yok ya?" "Ben değil bir arkadaşım kalp rahatsızlığından dolayı hastanede." Arkamı dönmüş odama gidiyordum ki aklıma gelen şeyle durup annemin yanına gittim." "Sultanım... Evde lahana turşusu var mı?" "Var da ne yapacaksın oğlum. Hem sen o turşuyu sevmiyorsun ki?" "Ben değil sevdiğim biri seviyor. Ama şimdi götüremem hastaneden çıksın öyle." 1 ay sonra Beren'den, Sonunda hastaneden çıkmıştım. Şimdi evimde yatağımda uzanmış oturuyordum. Evet kalp nakli oldum. Fakat bu biraz uzun sürdü. Kötü şeyleri geri de bırakalım artık. Eski bana kavuşmaya çok ama çok azıcık bir şey kaldı. O sıra da annem içeri girip arkadaşlarımın geldiğini söyledi. Kafamla onaylayıp gelmelerini bekledim. Hepsi içeri girdiklerinde Edis'in elinde farklı bir şey vardı fakat geride duruyordu. Herkes geçmiş olsun deyip kalabalık olmasın diye çıktılar. Sırık dışında herkes. "O bakıyorum da sırık bey hala bura da." Şakayla karışık söylediğim cümle onu güldürmüştü. Bu işte bir terslik var. Sakin olmak yerine 'sensin o küçük' deyip beni sinir etmesi lazımdı. Hayırdır inşallah? "Sana sevdiğin bir şey getirdim. Umarım beğenirsin küçüğüm." Deyip elindekini yanıma bırakıp çıktı. Öncelikle getirdiği şeye mi bakmalıydım yoksa bana aitlik eki takıp 'küçüğüm' demesine mi sinir olmalıyım. Tabi ki de getirdiği şeye. Poşetin ağzını açtığımda önce bir kağıt ve kağıdın üzerinde de numara vardı. 0546******* ben Edis. Umarım seversin. Annemden çocuk gibi azar işittim senin için. Kıymetimi bil. Yazıyordu. Tabaktaki şeyi görmemle yüzümdeki sırıtış büyüyüp gülümsememe neden olmuştu. Çünkü turşu vardı. Hem de lahana turşusu. Hemen ağzıma bir tanesini atıp tadına baktım. Bu kadın annemden de güzel yapıyordu. Aman aramızda kalsın şimdi annem duyar ne. Allah korusun. Hemen telefonumu alıp numarayı kaydettim ve mesaj attım. Ben: İtiraf etmeliyim... Annemden güzel yapıyor annen. (14:20) Lahana turşusu: Vaooowww. Beğendirebildiysek ne mutlu bize küçük hanım. Ben: Bende diyorum ne zaman bana küçük diyecek. Lahana turşusu: Ağızımdan duyman hoşuna gitti sanırım. İstersen hep söylerim küçük. Ben: Yavşıyorsun gibime geldi? Lahana turşusu: Aaa ayıp ettin olmadı bak bu. Neyse küçük yarın görüşürüz. Ben: Görüşürüz. Edisle olan konuşmadan çıkıp telefonu kapayacaktım ki bilinmeyen numaradan mesaj geldi. Bakmazdım ama başında turşuyu görünce merak edip konuşmaya tıkladım. 0539*: Lahanalı turşuyu sevdiğin gibi beni de sever misin acaba? Ben: Sapıksınız galiba? 0539*: Aaa olur mu öyle. Cık cık cık... Ben: Nesin o zaman? 0539*: Gelecekteki kocan. Ben: Rüyanda görürsün. Bu arada engel ister misin? 0539*: Allah onun gazabından korusun. Şimdi gidiyorum ama yakında geleceğim turşu canavarım. Sizleri seviyorummmm. Kendinize iyi bakın. Hoşçakalın😚💜 |
0% |