@elfstkn
|
İnsanları anlayan birisi olmamıştım hiçbir zaman. Çünkü kimle konuşmak istesem hep bir menfaat peşindelerdi. Abim iki yıl öncesi demesiyle anılar beynimde birer birer canlandı. "Okan, bi' bakar mısın?" "Geliyorum. Hah buyur ne oldu yine." "Bir şey olduğu yok sadece sana bir şey vermek istedim onun için dışarı çıkalım mı?" "Çıkmamızı gerektirecek kadar değerli bir şey mi ki de bu dışarı çıkalım diyorsun." "O kadar da önemli değil ama ikimizin arasında olan bir şey istemiştim. Ve sadece ikimiz olalım istedim. Ha eğer istemezsen vermem." "Yok yok merak ettim. Gidelim de ver bakalım o kadar özel olsun dediğin şeyi." O kadar iğneleyici tarzda konuşmuştu ki gidip vermeyi hiç istemedim. Ama söz ağızdan çıkmıştı artık. Arka bahçeye doğru ilerlemeye başlamıştık. Heyecandan ellerim titriyordu. Okan'ı durdurup; "Okan." "Eee artık versen mi. İşim var acele et." Mors alfabesine karşı ayrı bir zaafım olduğu için isimlerimizin yazılı olduğu bileklik yapmıştım yine. Ve ne yaptı dersiniz, arkadaşlarına videoya almalarını söylemiş ama en çok zoruma giden söyledikleri oldu. "Ya özel dediğin şey bu muydu senin geri zekalı. Sence seninle gerçekten çıktığımıza inandın mı? Ben senin seviyene düşecek kadar salak mı görünüyorum. Siktir git." deyip bilekliği bir hışımla yere atıp kopmasını sağladı. O anlar bir bir gözümün önünden akıp geçti. Hala aynı okuldaydık ama pek görmüyordum. Ne olduğunu bilmiyorum gerçi umurum da bile değil ama neyse boş verin. Edis'e verdiğim hediyeden aramız biraz daha iyi olmaya başlamıştı ve verdiğim hediyeyi bileğinden hiç çıkarmamıştı. Arada bir Okan ortaya çıkıyordu. Hele ki son zamanlar da daha da ben daha buralardayım diyordu. Artık bu durum canımı daha da sıkmaya başlamıştı. Bu durumdan rahatsızlığımı gidip Edise söyledim. "Edis sana bir şey söylemek istiyorum ama tepkinden de çok korkuyorum. "Sen önce söyle bakalım. Ona göre bakarsın tepkime." "Ozan, ne zaman lavaboya gitsem ya da okuldan eve gitsem hep karşıma çıkıyor ve bu durum beni rahatsız ediyor." "Daha önce neden söylemedin peki?" "Hiçbir fikrim yok. Bir iki güne geçer sandım ama geçmedi." "Okul çıkışı görelim hesabımızı bi'" "Edis kavga falan çıkarma sakın." "Ne o? Yoksa onu mu koruyorsun sen?" "Ya Edis ne saçmalıyorsun sen? Sana bir şey olursa ne yapacağım ben onu düşünüyor musun hiç?" "Güzelim benim korkacak bir şey yok. Sadece küçük bir hesaplaşmamız olacak o kadar." "Yine de dikkat et." "Korkma bir şey olmaz bana." "Of acayip özgüvenlisiniz beyefendi." "Sağ olun hanımefendi. Teşekkür ederim." İçimi öyle bir rahatlattı ki anlatamam size. Sanki sanırsınız aşağı mahallede ki bakkala gidip gelecek. 1 saat sonra; Sınıfta oturmuş ders zilinin çalmasını bekliyordum. Edis'le konuşmamım üzerinden 1 saat geçmişti. Sıramda oturmuş kafamı masaya gömdüğüm sıra telefonum titremeye başladı. Sınıfımızda telefon serbestti. Bu yönden şanslıydık. Titreyen telefonum aklıma gelip ekrana baktığımda arayan kişinin Elif olduğunu gördüm. Kapanmak üzere olan telefonu hemen açtım. "Elif'im." "Beren balım. Ne yapıyorsun, nasılsın." "İyiyim canım sen nasılsın. Oralar nasıl." "Bilmem." "Ne demek bilmem. Orada değil misin sen?" "Sınıf kapısına bak istersen." dediği şeyle afallayıp kapıya baktığımda kapıdan sırıtarak içeri giren Elif'i görmem bir olmuştu. Geldiği gibi kocaman sarılıp benim sırama oturduk. "Elif! Ne işin var burada? Diğerleri nerede peki?" Kısık bir şekilde gülüp; "Diğerleri de gelmeyi çok istedi ama aileleri biraz sıkıntı çıkardı. Benimde buralarda amcam oturuyor. Benimkilerde bu yüzden çok sıkıntı etmedi." "Yaaaaa. Gelmene o kadar sevindim ki anlatamam. Keşke hep burada olsaydın. Siz olmadan Edis'le uğraşmak ne kadar zordu." dedim gülerek. "Keşke de ne kadar olma ihtimali olsa bile olmama ihtimalide çok yüksek." dedi gülerek. Nedenini acayip merak etmiştim. Neden öyle demişti ki? "Neden öyle dedin?" "Balım benim amca fabrikatör. Çoğunlukla evde olmaz. Ailemde evde tek kalırım diye düşündükleri için kabul etmiyorlar. E böyle olunca da yılda bir bilemedin iki kere buraya gelir Türkiye'yi gezer geri dönerim Allah'ın gavur memleketine. Hiç sevmiyorum da orayı." dedi utanarak. Çok tatlı olduğunun farkında mıydı bu kız. "Hmm. Anlıyorum. Aklıma bir fikir geldi. Annenle ben konuşsam bende kalsan tabi önce benim reisle konuşmam lazım ama mutlaka kabul eder. Malum biliyorsun." "Offf çok iyi. O zaman bu gece amcamda geçer bir iki güne sana geçerim. Ay çok sevdim ben bu fikri. Şey bu arada çok mu konuştum." dediği sıra da zil çaldı. "Hayır. Kendini bana açmana sevindim bile. E o zaman derslere girersin artık diye düşünüyorum." "Aynen aynen." Kulağıma yaklaşıp fısıltılı bir şekilde; "Bu arada şu iki sıra öndeki çocuğu tanıyor musun?" diye sordu. Sorduğu kişi Edis'lerin tayfadan Burak'tı. "Tanıyorum da hayırdır ne yapacaksın çocukla." "Dikkatimi çekiyor. Hatta ilk geldiğim zamanlarda da çekmişti ama gitmek zorunda olduğum için ne Instagram'ını alabildim ne numarasını." dedi hülyalı bir şekilde o sıra da hoca gelmişti. Son kez Elif'e dönüp; "Bence bu fırsatı kaçırma peşinden koşanı çoktur onun." deyip göz kırpıp önüme döndüm. Okul çıkışı Elif'le birlikte yürümeye başlamıştık. Amcası nerede oturuyordu bilmiyorum sadece buralarda demişti. "Elif amcan nerede oturuyor hani geçe kalmadan sende eve geç diye diyorum." "Sizin alt komşunuz." "Ne! Ciddi misin. Kızım o zaman senin reisler bende kalmana hayli hayli izin verir." dedim gülerek. Gerçekten onunla kalmak istiyordum. Kendimi birilerine anlatmaya o kadar ihtiyacım oluyordu ki bazen. Evet bir abim olabilir ama o da nereye kadar anlatabilirim. Bu fırsatı iyi değerlendirmem gerekiyor. O sıra da evin önüne gelmiştik bile. "Annemle konuşmak için sabırsızlanıyorum ama abimi sıkıntı etmezsin umarım. Bu sene üniversite sınavına gireceği için okul dışı zamanının çoğunu arkadaşıyla kütüphane de geçirir." "Yok yok sorun olmaz." "Tamam o zaman annemle konuşur sana haber ederim. Görüşürüz." "Görüşürüz." dedikten sonra bir kat daha yukarı çıkıp eve geldim. Elif'le bu kadar tesadüf oturmamız ne kadar şaşırtsa da normal karşıladım. Kapıyı açacağım sıra telefonuma mesaj geldi. Kimden olduğunu merak etsem de içeri geçip öyle bakacaktım. Eve girip çantamı ve telefonumu odama bırakıp lavaboda işlerimi halledip tekrar odama geçtim. Üstümü -klasik eşofman sweat- değiştirip telefonuma gelen mesaja baktım. Bilinmeyen bir numaradan gelmişti. Bu başıma ikinci kez geliyordu ve ilk olanı engellemiştim. Merakıma yenik düşüp mesajı açtım. 0539*: Ahhhh be lahana turşum. Beni engelleyerek benden kurtulabileceğini mi sandın küçüğüm. Ben: Yaw bi' siktir git ya. Sen kimsin kardeşim. Karşıma çıkmaya korktuğunu düşünüyorum böyle yaparak. 0539*: O güzel ağzına küfür yakıştı mı hem. Bana nasıl yüz vermiyorsan o Edis olacak küstaha iyi değer veriyor gibisin. Şuanda evinde olduğuna göre. Ben: Sen evimi mi dikizliyorsun köpek. 0539*: Köpek möpek ayıp oluyor turşu canavarım benim. Ben: Engeli çok sevdiğini söylemiştin sanırım. İster misin :) 0539*: Ay yok senin engelinden sığındım Rabbime. Kaçtığımı düşünme engelleme diye gidiyorum turşu canavarım. Görüldü... 0539*: Görüldü yiyecek oğlan mıydım bea... Görüldü... 0539*: Tamam yaw gittim. İletildi... Anonim bozuntusuyla konuştuktan sonra aklıma gelen şeyle salona doğru uçtum. Evet evet doğru okudunuz uçtum. Çünkü Edis'in evimde olduğunu söylemişti. Bu şahıs her kimse karşıma çıktığı an dövmem an meselesi. Çünkü sevmem ben böyle şeyler hatta ilk seferde engellemiştim bile. Salona geldiğimde anonimin dediği şeyin doğruluğu karşısında ağızım beş karış açık kalmıştı. Tam şu anda Edis karşımda yara bere içinde oturuyordu. Hehehehee evett Edis'i kavga ettirip yarasız beresiz olmaz dedim. Ama kavga ettiği yeri yazmadım belki sonraki bölümde yazarım :) Ama belki yazmama ihtimalim de var. Elifle Burak'ı da yaparsam tamamdır bu iş... Bazı bölümleri Elif'in ağızından okuyabiliriz kendi ilişkisi için üçüncü bir kişiden yazması hem kolay hem zor oluyor çünkü. Bu arada elimdeki taslaklar bitti finaline kadar yazıp sonra hepsinin tek tek paylaşacağımm 💝 Neyseemmmm diğer bölümde görüşürüz sağlıcakla kalın <3 |
0% |