@elif.kinik
|
"Güzel hamle
yanlış kişi."
Düzensiz nefesleri sakinleşmek için çabalayan kalbine yardım etmiyor , gerginlikle sağ dizini sallıyordu. Kol saatini kontrol edip akrep ve yelkovanın bu kadar yavaş ilerlemesinden şikayet etmiş bir yandan da zamanı olduğu için şükretmişti. Bu düşüncesine alayla güldü , zamanı boldu fakat artık o zamanın bitmesini istiyordu. Hafiften titreyen elini arabasının camını açmak için kullanmış ardından hızla yumruk yapmıştı. İç çeken adam içeriye dolan temiz hava ile az da olsa rahatladığını hissetti ama bu sadece birkaç saniye sürmüştü.Tenine değen soğuk hava bu şehrin soğuğunu bile seven kadını getirmişti aklına. Sanki çıktığı var diye mırıldanan iç sesi ise ateşe körükle gidiyor adamın kendiyle olan savaşında ateşi harlıyordu. Düşünceleri karman çorman olmuştu. Ne yapması gerektiğini bilmiyor kayboluyormuş gibi hissediyordu. Gibisi fazlaydı Rüzgar Kor kaybolmuştu. Evinden uzaklaşmış yolu bilse de geriye dönememişti.Yorulmuş ama dinlenememişti. Düşmüş ama belli etmemiş ayağa kalkamamıştı. Acı acı gülümsedi çünkü diğer yarısının da aynı hislerle boğuştuğunu biliyordu. Bu durum ise acısına acı çaresizliğine çaresizlik katıyordu. Yerinde dikleşen Rüzgar , akrep ve yelkovan görevini tamamlamadan açtığı pencereyi kapattı.Ve zamanın bittiğini haber veren arabalar görüş alanına girdi.Yanından geçen siyah araçlardan sadece birine odaklanmıştı. Şirketin önünde duran araçların kapısı açılmayınca düzensiz atan kalbini canını yakmaya başlamış elini sol göğsünün üstüne bastırmıştı."Hadi ," diye mırıldandı güçsüz bir sesle."İn...." O an bir şeyi daha fark etmişti. Bitmeyen sürenin sonu daha fazla can yakıyordu. Sanki kadın bunu hissetmiş gibi arabanın kapısını açtı. Kesik bir nefes alan Rüzgar arabadan inen kadına baktı. Gözünü kapatsa bir hareketini kaçırırım korkusuyla gözünü bile kırpmadan izledi. Hayal ile sarılırken , abisine sarılırken , ablasına sarılırken sadece bir şeyi diledi. Arkasını dönmesini , ezbere bildiği yüzünü görmek , mavi gözlerine uzaktan da olsa bakmak istedi. Adam ateşinin kaynağı olan kadının okyanuslarını görmek istedi. Rüzgar Kor Sözü senet değerinde , bakışları bıçak keskinliğine sahipti. Rüzgar sahne önünde olmayı tercih ettiği için Kor dendiğinde onun adı akıllara geliyordu. Fakat tek sebebi bu değildi. Ona yapılanı unutmaz , unuttuğunun sanılmasını isterdi. Unutulduğunda ise hemen ensesinde biter , geriye sadece kor kalırdı. Soy adını hakkıyla taşıyan adamı , tek yumurta ikizi olduğu kardeşi Poyraz ile fizikken ayıran herhangi bir fark olmadığından yakınları dışında kimse ikisini ayırt edemiyordu. Ömür Alya'nın , Poyraz'a bakmadığının bilincinde olan adam bunun sebebinin kendisi olduğunu elbette biliyordu. Bu durum yanan canını mümkünmüş gibi daha da yakarken bütün her şeyin buraya kadar olduğunu fark etti. Güçlü bir adamın arkasında güçlü bir kadın vardı ve Rüzgar'ın güçlü olma sebebi ondan sadece birkaç adım uzaktaydı. Kimsenin yakamadığı canı Ömür Alya'nın avucunun içindeydi. Eğemedikleri başı sadece o kadın için eğiliyordu , titremeyen elleri sadece onun için titriyordu. Dudaklarından çıkan her kelime onun yanında birbirine giriyor adam saçmalıyordu.Titremesi artan eline bakıp güldü. Daha gözü gözüne bile değmemişti ama kadının varlığı bütün hücrelerinde yankılanıyordu. Kuzgun'un bitirdiği çayının bardağını Alev'in eline vermesiyle kaşlarını çattı. Kuzgun'u tanıyorsa bir şey yapacaktı ve tahmini doğru çıkmıştı. Rüzgar adamın dudaklarını okuduğunda kalp atışları daha da hızlandı. "Hoş geldin mi bilmem ," tüyleri diken diken oldu "Ama bu şehir seni özledi." Ve kadın arkasını döndü , hissetmiş gibi direk adamın gözlerine değdirdi gözlerini. Nefesini tutan Rüzgar aradaki mesafeyi , içeriyi göstermeyen camların varlığını unuttu.Sanki...göz gözeydiler...Görüşünün bulanıklaştığını hisseden adam yutkundu. Nasıl hissediyor diye düşünmedi çünkü kalbi hissediyordu. Rüzgar Kor , Ömür Alya Bozkurt'u hissediyordu. Kuzgun'un kurduğu cümlenin ise şehir ile bir ilgisi yoktu , adam kadını özlemişti. 🎭 Yağmur damlaları cama çarpıp ses çıkarırken kollarını göğsünde birleştirmiş camdan süzülen damlaları izliyordu.Yağmur onu her zaman dinlendirir , zihnini boşaltır , yerine sadece gülümseme kalırdı fakat bu gün yağan yağmur ona güç vermek istiyordu. "Gergin misin ?"diye mırıldanan Kaya şöminenin önünde eğilmiş ve ellerini ateşe doğru uzatmıştı. "Hayır , sadece hesaplıyorum." Anladım dercesine başını sallayan adam ateşin çıkardığı sesleri kıvrılmış dudağı ile dinledi. "Ben de hesaplıyorum doğalgazımız varken neden açmıyoruz ?" diyen Afra , Ömür Alya'nın aksine gergindi. "Sadece bu odada şömine yanıyor ve gayet sıcak diğer odalar da doğalgaz açık." diye açıklama yapan Aren sorun yok dercesine gülümsemişti. "Aren'e katılıyorum ," diyen Ömür Alya üçünü de görebilmek için sırtını cama doğru döndü. "Sorun yok endişelenme." Omuz silken Afra "Tamam uzun zamandır beraberiz de , Aren'in-" Ömür Alya'nın yanına gelip oturması ile Afra devam etmedi. Ömür Alya yüzünde ki ufak tebessümle Afra'nın gözlerine bakıyordu. Gözlerini ellerine sabitleyen Afra "Gerginim sanki ilk sefermiş gibi hissediyorum. Bir şey olur mu Ömür ? Sana bir şey yapar-" "Hop dur orda ," diyen Kaya şöminenin önünden kalkıp yanlarına geldi. "Baksana şu kadına buna sence kim bir şey yapabilir ? "Afra , Ömür Alya'nın gözlerine bakmış "Afra , Ömür'ün gözlerin de ölüm var ama ne kendi için ne de bizim için ," diyen Kaya , Afra'nın elini tuttu. "Kurdun dişine kan değerse mutlaka intikamını alır." Biliyorum dercesine hafifçe başını sallayan Afra ile tekli koltukta oturan Aren "Elbette biliyorsun sadece kardeşin için endişelisin. Ben de endişeliyim , Kaya da endişeli hatta şu yanında oturan kurt da endişeli ama o kendi için değil bizim için endişeli. Biz nelerin altından kalktık kardeşim bunun da altından kalkacağız." Sessizliğini bozan Ömür Alya "Size bir şey olmasına asla izin vermem siz de bana bir şey olmasına asla izin vermezsiniz.Yanılıyor muyum?" Üçü de aynı anda başlarını olumlu olarak sallamıştı. "Ben sırtımı size siz bana yasladınız o zaman korkuya gerek yok ," diyen Ömür Alya cama baktı , yağmur damlaları artık daha sert cama çarpıp oradan yere süzülüyordu. "Bir hikaye baş karakterin bir yerden bir yere gitmesi veya biten bir hikayenin küllerini kurtarmak istemesi ile başlar. Bir hikaye ya ölüm ile biter ya da öleceği güne kadar savaşmaya devam ederek ," gülümsedi "Bir yerden bir yere geldik ve hikaye artık başladı kardeşim şimdi bizim yapmamız gereken sayfaları gücümüz ile doldurmak. Belki de o zaman sayfalar bittiğinde ölmemiz değil de ," üçünün de yüzlerine baktı "Savaşarak ömrümüzün biteceği günü beklememiz gerekir." "Sonuçta bu da başarmaktır." Hepsinin aynı ses tonu ile söylediği kelimeler gerginliği geride bırakmalarına , kurdun dişine değen kanın kokusunu takip etmesine yetecek gücü vermişti. Salonun kapısı açılmış Don içeri girmişti. "Araçlarınız geldi şimdi çıkmanız gerekiyor. Oyunun başlamasına bir saat kaldı." İlk ayağa kalkan Ömür Alya olurken , Don arabasının anahtarını kadına uzattı. Kaya , Afra ve Aren'de arabalarının anahtarını aldığında Afra güçlü bir sesle konuştu. "Restorana çok yaklaşamayacağız bu yüzden iki sokak aşağıda olacağım. Kaya arka kapının olduğu yerde ama iki sokak arkada olacak. Aren ise yangın merdivenin olduğu tarafta fakat yine iki sokak aşağısında olacak. Kameralara girebilmem için tek yapman gereken herhangi bir kameranın önünden geçmen. Kemerinin içindeki aygıt sayesinde saliseler içinde sisteme gireceğim." Hepsi üç gün içinde her olasılığın üzerinde durmuş ve hesaplamışlardı. Afra'nın sözleriyle planı sessizce gözden geçirdiler ve ardından evden ayrıldılar. Üç araç arka arkaya bahçeden çıkmış oyunun oynanacağı restorana gelmeden üç kilometre öncesinde yollarını ayırmışlardı. Ömür Alya doğrudan restoranın girişine giderken , Afra , Kaya ve Aren söyledikleri gibi yerlerini almışlardı. Restoranın girişine geldiğinde vale önünü ilikleyip kapısını açmak için yanına yaklaştığında Ömür Alya ona fırsat vermeden kapısını açmıştı. Korumaların dikkatini üzerine çeken kadın ağır hareketlerle araçtan inmişti. "Kırk beş dakika sonra çıkacağım , getirirseniz sevinirim.Şimdiden teşekkürler , kolay gelsin." diyen kadın ufak bir tebessüm edip kırmızı halı serilmiş merdivenleri çıktı.İçeri girdiğinde onu karşılayan çalışan "Hoş geldiniz , rezervasyonunuz var mıydı ?" onaylayıp "Oyunlara rezervasyonum var ," demişti. Çalışanın değişen yüz ifadesi ile Ömür Alya umursamaz gözlerle etrafına baktı. "Ben mi gidiyorum yoksa siz mi eşlik ediyorsunuz ?" "Anlayamadım efendim ?" diyen kadın gözlerini Ömür Alya'nın yüzüne sabitlemiş elini ise yavaş hareketlerle masasının altına sabitlenmiş silah kabzasına götürmüştü. "İnan bana bunu yapmak istemezsin. O silah daha yuvasından çıkmadan bedenin un çuvalı gibi yere yığılır." Elini cebine götürmek için hamle yaptığında yanına yaklaşan dört koruma durmuş ve silahlarını çekip Ömür Alya'ya doğrultmuşlardı.Tek kaşını kaldıran kadın cebinden çıkardığı çakmağı hafifçe salladı. "İndirin silahlarınızı !" diyen kadın çalışan masasının önüne geçip Ömür Alya'nın karşısında durdu. Gözleri kadının elinde ki çakmaktaydı. Ömür Alya zippo çakmağı elinde bir tur çevirmiş ve açmıştı. Çıkan alev ile korumalar silahlarını indirmiş , kadın çalışan ise boğazını temizleyip "Size eşlik edeyim efendim , bu taraftan." diye mırıldanmıştı. Çakmağı kapatıp , kadın çalışanın arkasından ilerledi. Masalardan uzak dursalarda birkaç müşterinin dikkatini çekmişti. Mutfağa giden koridora girdiklerinde köşede ki kamerayı fark etmiş ama oraya bakmamıştı. Önünden geçtikleri esnada "Bağlandım." diyen Afra'nın sesini kulaklığı sayesinde duymuştu. "Görüntüleri bize de gönder." diyen Aren ile Afra "İki dakikaya ekranınızda." demişti. Mutfağa girdiklerinde bütün çalışanlar işini bırakmış Ömür Alya'ya bakıyordu. Onların bakışlarına karşılık vermekten çekinmeyen kadın mutfağın arka tarafında ki soğuk hava deposunun önüne geldiklerinde durdu. İki koruma kadını süzerken , kadın çalışan "Oyunlar için geldi." demişti. Kapının sağ tarafında kalan koruma öne doğru çıkıp "Her geleni içeri almıyoruz. Oyunları nerden öğrendin kadın ?" üzerine doğru adım atmıştı ki kadın çalışan onu durdurup "Sakın , Bozkurt o. Giriş için davetiyesi var." kaşlarını çatan koruma "Hangi Bozkurt şu zamana kadar oyunlara davet edildi ?" iğneleyici bir sesle konuşmuş ve alayla onu bir kez daha süzmüştü. "Şık bir şekilde giyinmiş olman , dik bakışların veya dik omuzların seni içeri almam için yeterli mi sanıyorsun ? Abin ve ablan olmadan buraya gelebilmen büyük cesaret doğrusu." demiş ve gülmüştü. Fakat gülen tek oydu. Diğer koruma başını hafif öne eğmiş ve ellerini önünde birleştirmişti. Kadın çalışan ise bir umut arkadaşını susturmaya çalışıyordu. "Gülene kadar seni affediyordum ," diye mırıldanan Ömür Alya mavi gözlerini kapatıp derin nefes aldı ardından kadın çalışana başıyla hafif geri çekilmesini söyledi. "Üstüne sıçrar." dediğinde kadının göz bebekleri büyümüştü. "Bunu yapamazsınız. Sizi buradan çıkarmazlar." dedi son bir çareyle. "Doğru burada ki her bir çalışan paralı askerdi değil mi ? Silah sesi hepsini başıma toplar." dedi alayla gülüp. "Ne yapacaksın çok merak ettim." diyen koruma iki adım atıp Ömür Alya'nın dibine girdiğinde "Kurda yaklaşmamalısın aksi halde ," demiş ve gülümsemişti "O kurt senin boynunu kırabilir ," Tepki vermesine bile fırsat kalmadan Ömür Alya hızlıca hareket etmiş ve kişisel alanını işgal eden korumanın boynunu kırmıştı. Gözü kayan adam ayaklarının önüne yığıldığında ifadesiz yüzüyle diğer korumaya baktı. "Kapıyı aç aksi halde ben açmak zorunda kalacağım." Koruma hiç vakit kaybetmeden kapıyı açmış , Ömür Alya içeriye girmeden kadın çalışana bakmıştı. "Eğer o silahı çekseydin sana da aynısı olacaktı , akılı bir kadınsın." demiş ve gülüp içeri girmişti. "Birini çağır ," diyen kadın çalışan boğazını temizleyip yerde cansız yatan bedene baktı "Kaldırsınlar şunu." dedikten sonra üzerini silkeleyip çalışma yerine döndü. Karşısına çıkan merdivenleri çıkan Ömür Alya onu karşılayan alana göz gezdirdi. "Müzeye benziyor." Aren'e hak verdi. Kemerinin tokasına ve gömleğinin düşmesine saklanmış kamera sayesinde Ömür Alya'nın gördüğü her şeyi rahatlıkla görebiliyorlardı. Sağında ve solunda cam içinde muhafaza edilen eserler vardı. "Sağdan dördüncü olan , bizim tarihi eserimiz." Oraya doğru ilerleyip kılıca baktı. Kaya haklıydı bu kılıç Osmanlı'ya aitti. "Bizim olanı almak sizi mutlu mu ediyor Bay James ?" gözlerini kılıçtan çekmemiş ama buraya adım attığı andan itibaren kolonun arkasında ki adamın varlığını hissetmişti. "Satın almak diyelim Bayan Bozkurt." diyen adam kolonun arkasından çıktı. "Satın aldığınıza emin misiniz ? Benim atalarıma ait böyle değerli bir eseri ," omzunun üzerinden adama baktı. "Gerçekten satın mı aldınız ?" Yavaş ama emin adımlarla Ömür Alya'nın yanına gelen James "Eserleri severim ve ben çoğu zaman istediğimi alırım." Meydan okuyan bakışları kadını keyiflendirmişti. "Bende," dedi tane tane "İstediklerimi genelde alırım." Kollarını göğsünde toplayan James "Sizinle iyi anlaşacağız o zaman Bayan Bozkurt." "İkimiz de aynı şeyi isterken anlaşabilir miyiz Bay James ?" Ömür Alya'nın aynı şekilde ona meydan okumasını beklemeyen adam afallasa da belli etmedi. "Korumamın boynunu kırma sebebiniz nedir ?" diyen James konuyu değiştirme ihtiyacı duymuştu. "Saygıda kusur etti. Söylesenize siz paralı asker seçerken onları düşmanlarınızı hafife almamaları gerektiğini öğretmiyor musunuz ? Kendisi bana abim ve ablamdan güç aldığımı söylemek gibi bir hata yaptı buraya kadar affettim fakat gülüşü çok sinir bozucuydu ," göz devirdi "Sanırım paralı askerleriniz benim abim ve ablamın arkasına saklandığımı söylerken sizin gücünüzün arkasına saklanıyordu. Oysa o sadece bir paralı askerdi sizin kızınız oğlunuz veya kardeşiniz değildi. Çalışanlarınız sizin gücünüzün arkasına sığınıp sizi mi koruyor Bay James ?" "Şah !" diyen Aren kahkaha atmıştı. Kaşlarını çatan James dilini alt dudağında gezdirip "Tehlikeli sözler bunlar Bayan Bozkurt. Sizce de haddinizi aşmıyor musunuz ?" "Ah affedersiniz bilirsiniz dilin kemiği yoktur. Bu kadar açık konuşmam sizi incitmiş olmalı ," diyen Ömür Alya etrafa bakıp "Sanırım tarihi eserlere fazla ilginiz var." konunun bir kez daha değişmesi James'ın derin nefes almasına neden olmuştu. "Doğru , eski olan her şeyi severim. Bana güç verdiklerini hissediyorum." bunu zihninin bir köşesine not eden Ömür Alya anladım dercesine başını sallamıştı. "Sadede gelmemiz gerekiyor sanırım Bozkurt ," dudağı kıvrılan kadın James'a baktı. "Doğrusunu söylemek gerekirse etkilendim. Mekanıma gelmen , daha önce davetli olmayan kimsenin giremediği salonuma girmen...evet beni etkiledi ama artık buna bir son verelim ," arkasını dönüp "Cesaretini takdir edip gitmene müsaade edeceğim , bir daha olmaz." "Bana sırtınızı dönmenizi pek tavsiye etmem Bay James. Kurtlar en çok bu pozisyonda avına saldırır ," Attığı adımı havada kalan James kadının ifadesiz ses tonu ve kurduğu cümleyle refleks ile hızlıca arkasını dönmüştü. Korkak diye içinden mırıldana kadın mavi gözlerini adamın gözlerine sabitledi. "Buraya sorun çıkarmaya gelmedim. Geleceğimi duyduğunuzda abim ve ablama tebriklerinizle birlikte beni iyi saklamaları gerektiğini söyleyen bir mesaj iletmişsiniz. Mesajınızı aldığımı söylemek ve tebriklerinize teşekkür etmek için geldim. Fakat burası fazlasıyla ilgimi çekti biraz daha incelemek ve bu gün oynayacağınız oyunda size eşlik edecek iki diğer dostunuzla da tanışmak istiyorum. Beni kırmayacağınızı düşünüyorum." "Bunu neden yapayım ?" "Çünkü merak ediyorsunuz." "Neyi ?" diyen James kadını öldürmemek için kendini sıkıyordu. Bunun bilincinde olan Ömür Alya ise onun üzerine gitmekten zevk alıyor, sonunda istediğini yapacağını biliyordu. "Beni merak ediyorsunuz Bay James. Restoranın kapısına geldiğim an haberiniz olduğunu ve oturduğunuz yerden girişteki korumaların beni nasıl yaka paça dışarı atacaklarını izliyordunuz. Ama istediğiniz gibi olmadı paralı askerlerinizi dize getirmem birkaç dakikamı aldı. Ama bu onların beceriksizliği değildi. İlk defa buraya gelen ve tehditlerinizin umursamayan bir kadın gördüler. Şaşkınlıkları , görevlerini geri plana atmalarına sebep olmuş olmalı...Buraya kadar geldim , gelirken de bir korumanızın boynunu kırdım. Umuyorum ki kusuruma bakmazsınız. Şu anda sizin karşınızdayım. Abim ve ablamın arkasına saklanmadığımı veya soy adımın verdiği güçle burada olmadığımı fark ettiğinize eminim. Öyle ki buradan çıktığım an beni araştıracaksınız. Eminim bunu yapmış ve bir şey bulamamışsınızdır. Şimdi ise daha ayrıntılı bakacağınıza da eminim," adamın gözlerinde ki ifade sözlerinde haklı olduğunu belli ediyordu. "Ben de size istediğinizi vereceğim. Beni izleyip öğrenmeniz için yaklaşık yarım saatiniz var. İyi değerlendireceğinize eminim. " "Sende beni mi öğreneceksin , bütün çaban bunun için mi ?" diyen Jamas'ın yüzünde sanki kadını çözmüş gibi bir ifade belirmişti. Tebessüm eden Ömür Alya "Ben sizin hakkınızda her şeyi biliyorum Bay James." demesiyle adamın başını geriye atıp gülmesi bir olmuştu. "İşte buna gülerim." gülmeye devam eden adam ile kadın mimiklerindeki son gülen iyi gülermiş ifadesi ile bekledi. Bunu fark eden Jamas'ın gülüşü yavaş yavaş soldu. "Evet ben sizin hakkınızda her şeyi biliyorum.Sakladıklarınızı ," bir adım attı "Saklamaya çalıştıklarınızı ," bir adım daha"Üzerini kapattıklarınızın," bir adım daha "Kapatmaya çalıştıklarınızı," bir adım daha "Geçmişinizi ve düşündüklerinizi ," aralarında iki adım kaldığında durdu. "Sizi tanıyorum , biliyorum Bay James. Ve teklifimi kabul ettiğinizi düşünerek de size benimle ilgili herkesin zamanla öğreneceğini size şimdi söyleyeceğim. Ben bu şehirde değilken bile burada olan olayları , aklınıza gelebilecek hatta gelemeyecek çoğu şeyi biliyordum. Fark ettiyseniz buraya elimi kolumu sallayarak girdim bunun sebebi daha önce buraya kimse girmeye çalışmadığı için güçlü göstermeye çalıştığınız zayıf güvenlik sistemi...İşimi kolaylaştırdığınız için size teşekkür etmeliyim ve.... evet Bay James , beni hafife almamalısınız." Kadının sözleriyle dişlerini sıkan adam bir şey söylemek için hamle yapmadı. James'ın yanından geçen Ömür Alya geldiğinden beri ilgisini çeken tavandan ve yerden loş bir ışık ile aydınlatılan kabartmaya doğru ilerledi. "Biraz daha yaklaşsana ne var tam seçemiyorum." diyen Kaya ile biraz daha kabartmalara yaklaştı ve yaklaştığında uzaktan anlam verilemez olan kabartmalar anlam kazandı. Kaya'nın ettiği küfürler Ömür Alya'nın iç sesi olurken kadın babasından öğrendiği gibi kabartmalara sanki ne anlatmak istediğini anlamamış gibi inceliyordu. "Tarihi eser severim doğru ama bu kabartmaların yerini hiçbir şey tutamaz." diyen James'ın keyfi yerine gelmişti. "Bu sizin en büyük zaferiniz olmalı , yanılıyorsam lütfen söyleyin." "Yanılmıyorsun , benim en büyük zaferim onların yandığı gündü." Kabartmaları inceleyen Ömür Alya kalbinin buz tuttuğunu daha sonra ise buzun parçalara ayrılıp kalbinin yandığını hissetti. İntikam ateşi harlanıyor ama kadın bunu çok iyi saklıyordu. "Otuz yaşındaydım ama geleceği değiştirecek bir hamle yaptım. Onları yok ettim...Madem burada kalacaksın masaya geçelim.Tanışmak istediğin arkadaşlarımla tanış." diyen James arkasını kadına döndüğünde şeytanın gülümsemesi dudaklarındaydı. Kimse onunla bu şekilde konuşamazdı ama yılların getirisi ve gücüyle güzel dersler çıkarmıştı. Şimdi ise düşmanlarının cesur (!) ufak kardeşleriyle yakından ilgilenecekti. Sonuçta düşmanlarına karşı kullanabileceği koz kendi ayaklarıyla gelmişti. Geri çevirmek aptallık olurdu. Hem onu masasına oturtması ortalığı karıştıracak herkesin aklına neden o kız sorusunu getirip ufak Bozkurt'u yem olarak çakalların önüne atacaktı. "Devamını da dinlemek istiyorum." diyen Ömür Alya , James'ı takip etti. "Bildiğine eminim ama anlatacağım." diyen adamın sesinde bu olayı anlatmaktan bıkmayacağı anlaşılıyordu. Dar koridorun sonunda ki odaya girdiklerinde Ömür Alya'yı az önce oldukları alanın yarısı kadar olan oda karşılamıştı. Odanın ortasında loş ışıkla aydınlatılan yeni bir eser vardı fakat diğerlerinden farkı o eser James'ın en büyük zaferine aitti. "Beyler tanıştırayım Ömür Alya Bozkurt. Bozkurtların en küçüğü bugün bize eşlik edecek." Gözlerini duvara yakın yerleştirilmiş masaya çeviren Ömür Alya , Owen ve Max ile karşılaşmıştı. "Bingo." diyen Afra keyifliydi. "Merhaba beyler." "Ne zamandır avlarını buraya getiriyorsun James ?" Owen'ın alayla kurduğu cümleye gülen James sandalyesine oturdu. Kıkırdayan Ömür Alya masaya doğru ilerleyip boş olan Rüzgar için her zaman rezerve tutulmuş sandalyeyi çekip oturdu. "Sizin davet edilmek için aylarca beklediğiniz oyuna kendi isteğimle elimi kolumu sallayarak dahil olmam sizi üzmüş olmalı. O yüzden sözlerinizi anlıyor ve anlayış gösteriyorum." Max kısık bir ıslık çalmış , kaşlarını kaldırmıştı. Rahat rahat oturan Owen yerinde dikleşip öne doğru eğildi. "Cesaretin takdir edilmeli ama elini kolunu sallayarak girdiğin yerden öyle çıkamazsın. O yüzden sözlerine dikkat et Bozkurt." demiş ve belindeki silahı masaya kadına doğru dönük bir şekilde koymuştu. Ne bu acele diye düşünen Ömür Alya ayağa kalkmıştı. Owen kaşlarını çattı , o sözleri edip buraya gelen kadın kendisine dönen ilk silahta kalkıp gidecek değildi değil mi? Bu çok komik olurdu. Ömür Alya üzerinde ki beyaz kabanı çıkarıp masaya koydu. Üç adamın da gözü belindeki silaha kaymış Owen kısa süre James'a bakıp ellerini yumruk yapmıştı. "İçerisi fazla sıcak ," diyen Ömür Alya sandalyesine geri oturmuş bacak bacak üstüne atmıştı. "Silahınız güzelmiş Bay Owen. Özel yapım olduğu belli ama size bir uyarı yapmalıyım namlusu bana dönük olan ve masada olan silahınıza davrandığınız da benim silahım çoktan sizin alnınıza nişan almış olur. Lütfen gerginlik çıkarmayalım. Ev sahibimiz bir paralı askerinden oldu bir de dostundan olmasını istemiyorum. Anlayış göstereceğinize eminim." Owen elini masaya vurmuş ayağa kalkacağı an Max bileğini tutup buna engel olmuştu. Sadece Owen'ın duyacağı şekilde "Gözlerinde ki ifade ölüm Owen silahına davrandığın an dediğini yapacaktır. Biliyorsun , Bozkurtlar silahlarını çektiklerinde tetiğe basmadan indirmezler." Öfkeyle Max'e dönen Owen "Ne yapmamı bekliyorsun ? O sadece bir çocuk. Babasının abisinin ablasının gücüyle karşımda oturuyor. Ayağıma gelmişken abisine büyük bir ders vereceğim." Max etrafı umursamaz gözlerle inceleyen kadına bakmış "Alev içinde aynısını söylemiştin. Ne çabuk unuttun kuzenini gözünün önünde kurşuna dizdiğini ? Bu kadın onun kardeşi ondan farkı olmadığına eminim. Öfkeyle hareket edersen bu masadan kalkamazsın." "Ne zamandır Bozkurtların tarafını tutuyorsun ?" dişlerinin arasından konuşan Owen bileğini kendine çekmişti. "Ben kimsenin tarafını tutmuyorum Owen. Sadece düşmanımı tanırım. Karşındaki senin dediğin gibi bir çocuk değil. Karşında sana meydan okuyan bir kurt var. Eğer ona saldırmaya kalkarsan seni avlar. James avını buraya getirmedi aksine biraz daha zorlarsan av olan sen olacaksın." geriye çekilen Max arkasına yaslandı. Dişlerini sıkmaktan kıracak olan Owen , James ile göz göze geldiğinde küfür edip içki bardağını alıp kafasına dikti. "Bay James , hikayenizi dinlemek istiyorum lütfen anlatın." diyen Ömür Alya , James'a doğru döndü. Masanın kenarında ki bardağı alıp içki dolduran adam Ömür Alya'nın önüne koydu. "Buyurun bayan Bozkurt." anlatmak için dudaklarını araladığın da Ömür Alya içkiyi Jamas'ın önüne koydu. "Ben içki içmem ve eminim bunu gayet iyi biliyorsunuzdur." demişti tehlikeli bir tınıyla. "Bozkurtlar içince çabuk sarhoş oluyor James. Hassas bünyeleri kaldırmaz." Owan'ın alayla kaplı cümlesiyle kadın ölümün gülümsemesiyle bir kez daha Owen'a baktı ve bu sefer çenesini kapattığından emin olacağını kendisine fısıldadı. "Çevremde ki hiçbir erkek sizin gibi her gece başka kadının koynuna da gitmez. Sadakat biliriz. Birini sevdiğimizde adam gibi , kadın gibi severiz. İhtiyaç adı altına sığınmaz , alkol , sigara içince adam ve kadın olmayız. Sizin aksinize Bay Owen biz elimizde ki içkiye veya bir tarafımıza düşkünüzdür. Haram zina biliriz ," James'a baktı. "Bugün ben masanıza oturdum diye içki içmenize müsaade ediyorum. Fakat bir dahakine siz beni çağıracaksınız Bay James ve gelmeyi kabul edersem olduğum alanda alkol olmayacak. Ve evet bu gün haricinde yine davetsizce aranıza katılmak istersem de alkolleri kaldıracaksınız." "Sen-" Owen öfkeyle ayağa kalkmış sandalyesi gürültüyle yere düşmüştü , sözü ise Jamas'ın elini havaya kaldırması ile kesilmişti. "Haddini aşıyorsun ," diyen James birkaç saniye kadının gözlerine bakmış ardından keyifle gülmüştü. "Hoşuma gitti." demesiyle Owan sinirle derin soluklar almaya başlamıştı. "Haddini bildiririm gibi bir cümle kurup gülmeme sebep olmadığınız için size minnettarım." Başını ağır ağır sallayan adam Owen'a oturmasını işaret etmiş , Max yere düşen sandalyeyi düzeltip boğadan farkı olmayan adamı zar zor yerine oturtmuştu. "Hikayeniz diyorduk , lütfen daha fazla zaman kaybetmeden anlatın , merak ediyorum." James içkisinden bir yudum alırken düşündü. Kolonun arkasında görüş alanına girdiğinde etrafa yaydığı aorayı hissetmiş onu incelemişti. Duruşu , bakışı , sözleri , davranışları ona Ateş ve Alev'i hatırlatıyordu. Fakat sadece Ateş ve Alev demek yeterli değildi. Kuzgun ve Kor...sanki karşısında ki kadın bütün düşmanlarının beden bulmuş haliydi. Bunun da yetersiz olduğunu düşündü. Daha farklı bir şey vardı , duruşu , bakışı , sözleri , davranışları onları anımsatsa da bir o kadar da farklıydı. Yüzde yirmisi onların özelliklerini aldıysa geri kalan yüzde sekseni kendiydi.Karşısında ki kadın farklıydı , farklı olduğu için tehlikeliydi. Sözlerinde hak verdi , Bozkurt abisi veya ablasının arkasına sığınarak buraya gelmemişti , kendi gücüne inanarak buraya gelmişti. Zekasını düşündü James , zeki olduğu tane tane konuşmasından , sinirlenmemesinden anlaşılıyordu. Sinirini kontrol edebilmek en büyük zeka göstergesiydi. Öfkesinin onu yenmesine izin vermiyordu ve bu adamın düşmanında olmasını istediği bir özellik değildi. Öyle ya bu yüzden Kor'u masasına ısrarla davet etmiş onu kendi tarafına çekmeye çalışmıştı ama bu hamlesinin boşa olduğunu en başından biliyordu.Yine de yapmıştı sonuçta denemekten zarar gelmezdi. Şimdi ise karşısında Kor kadar zeki bir kadın oturuyordu. Kor'u hafife almak gibi bir hata yapmıştı ve bedelini evinin kendisi içindeyken alevlere teslim olması ile ödemişti. O gün son anda kurtulmuştu fakat iç sesi kadını hafife alırsa bir daha şansı olmayacağını fısıldamıştı. Bu sebeple sessiz kalıp Ömür Alya'nın istediği gibi en büyük galibiyetinin hikayesini anlattı. Kadının bunu bildiğini bilerek. Ama James bir şeyi bilmiyordu. Kor'un ateşini kaynağı tam karşısında oturuyordu. Rüzgar Kor gücünü , Ömür Alya Bozkurt'un gücünden alıyordu. "Yin-Yangı bilir misin ? İyiliğin içinde kötülük , kötülüğün içinde iyilik olduğunu anlatan bir semboldür. Bana onları hatırlatıyor...Herkes onların dengeyi sağladıklarına inanıyordu. Ben dengeden nefret ederim.Ya iyisindir ya kötü. Bunun dengesi olmazdı ama o zamanlar bunu umursamazdım. Daha doğrusu bu saçma denge umurumda değildi. Çünkü bana göre onlar işe yaramaz gereksiz ve ölmeyi bekleyen aptal bir gruptu ," içkisinden bir yudum daha aldı. "Piyasaya girdikten iki yıl sonra ismim duyulmuş ve el üzerinde tutulan , güçlü biri haline gelmiştim. İşlerim tıkır tıkır işliyordu. Yirmi yedi yaşındaki bir genç için çok iyi işler başarmıştım.Ta ki o güne kadar. Rus bir iş adamı ile güzel bir anlaşma yapmıştım. Ortaya yüksek bir meblağ yatırmıştım. Bu iş bana çok para kazandıracaktı , ortaya koyduğumdan daha fazlasını. Her şey hazırdı." Ellerini yumruk yaptı o gün hissettiği öfke hala tazeydi. "Babam sizi uyardı , yapmamanız gerektiğini , olacaklar hakkında sizi uyardı." Ağır ağır başını sallayan James "Baban Baran , bana bu işten vazgeçmemi söyledi. Neden dediğimde ise sadece iki kelime söyledi , izin vermezler. Güldüm , ben kimseden izin istemezdim. Teslimat günü geldi. Limana gittik. Tam saatin de gemi limana yanaştı ama bir terslik vardı. Gemiden duman çıkıyordu. İçeriye girdim. Malları korumak için özel olarak seçilen korumaların hepsi yerde yatıyordu. Yük bölümüne girdiğim de ise hiçbir şey bulamadım. Malzemelerin hepsi gitmişti. Gemide tek bir kişi uyanıktı o da kaptandı. Adamların onu yanıma getirdiğinde bana bir not verdi. Kâğıdı hala saklarım. İçinde 'Dengeyi bozamazsın.' yazıyordu." "Ülkeye uyuşturucu ve kimyasal silah sokmaya çalıştın beyinsiz herif !" Aren'in öfkeyle aldığı hızlı soluklarını duyan Ömür Alya gerildiğini hissetti. Sırf kardeşinin bu öfkesi için karşısında ki adamın boynunu kırabilir ve başlamadan her şeyi bitirebilirdi. Bunu hisseden Kaya , Aren'i uyardı. "Onu geriyorsun sakinleş." Aren birkaç saniye sessizce beklemiş "Sorun yok iyiyim kardeşim." diye yumuşak bir sesle mırıldanmıştı. Hafif öne eğdiği başını kardeşinin sakinleşen sesiyle tekrar dikleştiren Ömür Alya ile James kadının gözlerinde ki ölümün parladığını hissettiğinde içten içe bundan memnun olmuş fakat bir kurtla korumaları yokken dalaşmaması gerektiği bilinciyle devam etti. "Onlar kimdi ki ? Kendini kahraman sanan aptallar !" "O aptallar sizin ve sizin gibilerin işlerini defalarca kez patlattı Bay James." Adamın halinden zevk alıyordu Ömür Alya. Bunu farkında olan James ise sabrının son demlerini yaşıyordu. Sakinleşmek adına biraz bekleyen adam , eliyle masada ritim tutmuş burnundan sinirle nefes alıp veren gözlerini kadından çekmeyen Owen'a saniyelik bakıp kaldığı yerden anlatmaya devam etmişti. "Ortaya koyduğum paradan daha fazlasını kazanacakken bir anda daha fazlasını kaybettim ve o borcu ödemek için şehrin merkezindeki otelimin hisselerini sattım! Öfkem o kadar büyüktü ki...Kararlıydım o kahraman bozmalarını ortadan kaldıracaktım. Owen ve diğerlerine bunu anlattım ama senin baban bana karşı çıktı !" elini masaya vurmuş kenarda duran içki bardağı yere düşüp parçalara ayrılmıştı. "Babanın arkadaşları da durur mu ? Asla ! Onlar da karşı çıktı. Gerçi ne baban ne de onlar hiçbir zaman yanımda olmamış hep karşımda durmuşlardı. Oysa yanımda olsalar neler başarabilirdik ? Durmadılar ," demiş "Onların izinden gidiyorsunuz ve çok büyük hata yapıyorsunuz." "Bir sorunun sadece bir doğru cevabı vardır Bay James ve o doğru cevap siz değilsiniz ," hazır cevapları Owen ve James'ın sinirlerini zorlarken Max sessizliğini korumaya devam ediyordu. "Lütfen devam edin." James anlatmaya devam ederken Owen adamın neden sabrettiğine anlam veremiyordu. Onu öldürüp Bozkurtların evinin önüne atmak , kuzenini intikamını almak aynı zamanda düşmanlarına büyük bir darbe vurmak istiyordu. Ama Jamas'ın sakinliği , sinirlense bile bir kez bile silahına elinin gitmemesi Owen'ı durduruyordu. Eğer James'ın sözünün üstüne söz söylerse kadını değil kendini öldürtürdü. "Onlar kendilerini çok iyi saklıyorlardı. Değil takip etmek cinsiyetlerini bile çözememiştik. Piçler saklanma konusunda oldukça başarılılardı. Bir kaç kez karşılaştık , karşılaştık derken gölgelerde olduklarını biliyorduk...Seslerini duysak , elimizde bir ipucu olacaktı ama o da yoktu ! Tek kelime etmiyorlardı ! Yazıyorlar ve işaret dili kullanıyorlardı. Ama hayır tek kelime etmiyorlardı ! İsimleri de buradan geliyor ya zaten. , Suskunlar. Yüzlerindeki maskeleri ise simgeleri olmuştu." Suskunlar. Kemiklerinin sızladığını hisseden kadın ellerini yumruk yaptı. "Sanki dizi veya film çekiyorduk. Kendilerini kahramacılığa o kadar kaptırmışlardı ki! Fakat hikayeleri hiç de mutlu bitmedi." Son cümlesi ile Owen keyiflendiğini hissetti. Ömür Alya ise yeni bir şey öğreniyormuş gibi James'ı dinliyordu.Yüz ifadesini zihnine kazıyordu , mimiklerini ezberliyordu ve en önemlisi ise asla içinde kopan kıyameti dışarı yansıtmıyordu. Baran Bozkurt , babasının dediği gibi 'Acı hissetsen de belli etme düşmanların izliyor.' Mavi irislerini kısa süreliğine Max'a çevirdi. Kadın nasıl James'ı ezberliyorsa , Max'de onu ezberliyordu. Dost musun düşman mı diye düşünen Ömür Alya , Rüzgar ile bu konuyu konuşacaktı. Fakat Max şimdilik önemli bir detay değildi. Çünkü düşman da olsa Kor'un gözleri üzerindeydi. Belki de Rüzgar düşmanını yanında tutuyordu ya da dostunu düşmanlarının arasına yerleştirmişti. İki olasılığın üzerine gidip gerçeği öğrenebilirdi ama Ömür Alya bunu Rüzgar'a bırakmayı seçti. Kor ile ilgili her şeyi bizzat ondan öğrenecekti başkasından değil. "Her şeyi planlamıştık sıra en zor ve son maddeye gelmişti. Birini bul hepsini yok et ! Aylarca denedik bu aylarda defalarca patlamaları için anlaşmalar , teslimatlar planladık. Hepsini patlattılar ama bir kere bile görünmediler ! Ta ki o güne kadar. Gece ormanda başka bir teslimat olacaktı. Bizden önce oraya gelmişler. Aslında başından beri bu taktiği uyguluyorlarmış. Biz onları beklerken onlar bizden önce orada oluyorlarmış. Ne olduğunu anlamadan arabalarımız patladı ama o patlama bize onları verdi.Tuzağa düştüler. Birini takip etmeyi başardık. Kullandıkları mekanı bulduk. Artık zamanı gelmişti. Hızlı ve çabuk olmak zorundaydık ," dudağı kıvrıldı. James yalan söylüyordu. Ama bozmadı çünkü yalan söylerkenki yüz ifadesini öğrendi ve sessizce dinlemeye devam etti. "Dakikalarla yarışıyorduk. Orada olduğumuzu anlarlarsa saniyesinde kayıp olurlardı. Dedim ya piçler saklanma konusunda oldukça iyiydiler. Sanki insan değil gölgeydiler...On kişiydik , bu işi halletmek için sadece on kişiydik ! O sıra aklıma şahane bir fikir geldi. Rüzgar Kor , Poyraz Kor ve Bade Kor'un babası bana ilham verdi. Bir gün demişti ki , 'Herkes herkesten kaçabilir , Kor'dan ise asla !' " Duygularını kontrol etmeyi öğreten annesin Sevda Bozkurt'a tam o an şükretti Ömür Alya. Yoksa silahına davranmadan adamın boğazına yapışıp öldürür , listedeki diğer bir kişi olan Owen'da James'ın akıbetine ortak eder , güneş doğmadan geri kalan sekiz kişiyi de Kor'dan ilham alarak yakardı. Fakat yılların planını mahvetmek istemedi. Sadece kendisi değildi , o gecenin sabahında dolunaya ulaşan küllerin acısını kalbinde taşıyanlar sokaklarda yeni dolunayı bekliyordu. O yüzden tepki vermedi ve sadece dinledi. Fakat bir an çok kısa bir an dudağı kıvrıldı. James on kişi demişti. Ama artık Owen ve James dahil dokuz kişiydiler çünkü onların bir dostları masadan sessizce ayrılmıştı. Keyiflendi kadın kimseye belli etmeden. Ondan bir çıkmış dokuz kalmıştı. Saatine göz ucuyla baktı. Zaman azalıyordu ama azalan zaman kadının lehineydi. Buradan çıktığında bir haber gelecekti James'a ve bu keyiflenmesi için yeterdi. "Rüzgar Kor babasının mirasını devam ettiriyor Bozkurt biliyorsun değil mi ?Yakmak ve küle çevirmek babasından sonra ondan sorulur oldu. Rüzgar'ın babası Bora ile baban Baran'ın dostluğu , herkese öyle dost gerek...Nerde kalmıştık ? Evettt hatırladım , en heyecanlı yerinde," parmağını şıklatan James , Owen'a baktı. "O günü hala ilk günmüş gibi hatırlıyorum dostum." "Unutmak ne mümkün James ? O alevlerin sıcaklığı hala tenimde." Owen'ı kendi sesin de boğmak istedi Ömür Alya. James tekrardan kadına döndü. "Tek bir kıvılcım yetti.Tek bir kıvılcım onların sonu oldu. Biz o alevleri izlerken , alevler etrafı sararken inanır mısın tek çığlık bile duymadık. Bir an içeride olmadıklarını düşündük ama içerdeydiler. Etrafı sarmıştık , dışarı kimse çıkmadı. Alevler sabaha doğru sönmüş ve geriye sadece yanan maskeler , tanınmaz haldeki bedenler kalmıştı ," Oturdukları masanın karşısında ki aynadaki yansımaya baktı. Kolunu sandalyeye yaslayıp yavaşça arkasını döndü. Durdu. Cam bir kutunun içinde duran yarısı yanmış maskeye öylece baktı. "O maskeyi hatıra olarak saklıyorum." Kuruyan dudaklarını ıslattı ve göz kapaklarını usulca örttü. Okyanustan gelen mavi gözleri hırçın dalgaların esiri oldu. "Alya" kulaklıktan gelen sesleri duymadı. James'a geri dönüp gülümsedi. "Duyduğuma göre Suskunlar bir efsane olmuş. Onlar gibi davrananlar varmış." Kahkaha atan Owen "Efsane oldular ve onun gibi davranan herkes sonlarına ortak oldu." tırnaklarını avcunun içine bastırmaktan kanatan kadın başını sakince salladı. "Ne onlar ne de onlar gibi olmak isteyenler...güneş çoktan battı Bozkurt. Suskunlar için güneş battı." Doğacak...çok az kaldı James. Güneş geceye doğacak...Dolunay külleri aldı ve geri verecek...Suskunlar tekrar doğacak... "Kabul edelim onlar en iyisiydiler ," Ağır ağır Owen'a doğru döndü. "Ama en iyisi olanlar da bizim yolumuzda küle döndüler. Söylesene Bozkurt onlar bile birer efsane olarak kalmışken sen nasıl bir cesaretle karşımıza çıkıp hatdini aşıyorsun ? Yoksa alevlere teslim mi olmak istiyorsun ?" Başını hafifçe öne eğen kadın ellerini masaya koyup ayağa kalktı. Kabanını giyerken "O gece Kor'dan ilham alan siz , cüretkar sözler söylüyorsunuz. Kor size ilham oldu Bay Owen ama Kor benim yanımda. Size ilham olan adam benim yanımda. Alevlere teslim mi olmak istiyorsun dediniz. Kuzeninizi gözünüzün önünde kurşuna dizen Alev benim yanımda. Boynunu eğdiremediğiniz Ateş Bozkurt benim yanımda. Gerçek adını bile bilmediğiniz lakabını söylerken bile sesinizin titrediği Kuzgun benim yanımda...Size ilham olanlar ve yanınızda istedikleriniz benim tarafımda ve hayır beyler onların arkasına sığınmıyorum.Yakında öğreneceksiniz onların dik durma sebeplerinin ben olduğumu ," gülümsedi. "En değerli eşyanızı en güvenli yerde saklarsınız. Onların en değerli eşyaları bende saklı ve ben artık buradayım." "Bu onların hassas noktası olduğunun itirafı olmuyor mu Bayan Bozkurt ?" Sessizliğini bozan Max ile Ömür Alya "Evet bu bir itiraf ," üçünün de gözlerine son kez baktı. "Bu itirafı kullanıp beni ortadan kaldırmaya çalışabilirsiniz. Ah kusura bakmayın siz tek başınıza bir şey yapamıyorsun değil mi ? Bunun için on kişi olmanız mı gerekiyor yoksa daha fazla mı ? İsterseniz size adamlarımı ödünç verebilirim. Belki onların bile sizden kat ve kat güçlü olduğunu gördüğünüzde kiminle karşı karşıya olduğunuzu anlarsınız ," ellerini masaya koyup öne doğru eğildi. "Ben Ömür Alya Bozkurt bundan sonra ensenizdeyim ve hayır sizinle saygılı bir şekilde konuşmam size saygı duyduğum için değildi." demiş ve geri çekilip arkasını döndüğünde içinden devam etmişti. Son günlerinizde kendinizi değerli hissedin diyedir. Dar koridora çıktığında kulağına kırılma bağırma sesleri ilişti. "Ve Mat , oyun bitti." diyen Kaya'nın sesinde ki mutluluk hepsinin hissettiği duyguydu. Müzeye benzeyen salona geldiğinde kabartmaya bakmadan merdivenlere ilerledi. O kabartma o geceye aitti.Yanan bir beden vardı ama kadın biliyordu. Bugünden itibaren o kabartmaya her baktığında James'ın hissettiği tek şey tereddüt olacaktı. Valenin getirdiği aracına binen Ömür Alya kemerini takıp gaza bastı.Yola çıktıktan birkaç dakika sonra dikiz aynasına baktı. Kaya , Afra ve Aren'in arabaları hemen arkasında yerini almıştı. Dudağında oluşan tebessüm küllerin tekrar beden buluşunun sesiydi. "Kaya ," Arabasının hızını artıran kadın hemen arkasında olan spor araca baktı. "Dolunaya haber ver , külleri serbest bıraksın." Dört araba virajı geçerken geride sadece geceyi aydınlatan hilal kaldı. 🎭 ✨️Duyurular için hesabımı ve yeni bölümlerden alıntı için Okyanusdan_kor'a Instagram sayfasını takip edip bana ulaşabilirsiniz 🫣 ✨️Bölümler hakkında yorum bırakmayı unutmayın. Dolunay'ın öfkesi sizden uzak , yıldızların gülüşü yolunuzu aydınlatsın. Yeni bölümde görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın ve gölgeler de kalın.
🎭
|
0% |