
1.BÖLÜM
Ne oluyor? Ben neredeyim? Burası ne… bir dakika burası Beyrut’da kaldığımız ev ve ben odamdayım. Ben buradayım. En mutlu olduğum zamanlar.
Yavaşça ayağa kalktım. Aşağıdan sesler geliyor. Bu sesler. Bu gün benin doğum günüm. Odadan çıktım. Koridorda yavaşça ilerlerken annem ile babam benim pastamı hazırlıyorlar.
Ne kadar odaklanmışlar beni görmüyorlar bile. Annem en çok sevdiğim çilekli pastayı krema ile süslüyor. Baba da ben çok sevdiğim için pastanın üzerine bonibon koyuyor. Arada bir de annemden gizli gizli ağzına atmayı ihmal etmiyor. Eyvah! Anneme yakalandı.
“ Timur! Ben sana demedim mi şunları yeme diye? Yasemin en çok bunları seviyor o yüzden bonibonu çok koymak istiyorum.” Ve bu sözlerin ardından ‘ Bir daha yersen seni deşerim’ konulu bakış.
Babam da can sağlığını korumak amaçlı elinde ki bonibon kutusunu masanın üstüne bıraktı.
Tam bunlara dalmış bakarken arkadan gelen sesler ile başımı çevirdim. Bu, bu bendim. 16 yaşında ki halim. Ağır adımlar ile yanıma geliyordu. Kapının önünde saklanarak durdu.
O an anladım ki ben bu anı sadece izliyordum, beni gömüyorlardı. Görünmezdim. Kendime baktım. Heyecandan yerimde duramıyordum. Çünkü babam ‘Sana bir sürprizim var.’ Demişti. O sürpriz, bizim çok yakında Türkiye’ye dönüp artık orda normal bir hayat yaşayacağımızdı. Tehlikeler olmadan. Silahlar ve patlamalar olmadan. Normal bir hayat. Normal bir aile. Belki bir kardeş.
O ana bunları söylemek istedim. Oraya gitmeyin. Baskın olacak. Çok kötü şeyler olacak ama olmadı. Diyemedim bir an da karanlığa çekildim. Her yer karanlıktı. Sonra arkamdan hafif ve kasvetli bir ışık geldi. Neden anlamadım ama korktum arkamı dönmeye. Korka korka döndüm arkamı. BABA
Babam zincirler için de kan revan içinde. Yaşıyordu. Derin derin nefes alıp veriyordu. Arada da acı içinde inliyordu.
Ona doğru koştum.“ BABA. BABA.” Yanına vardığımda kaşından yanağına doğru akan kanı parmağımla sildim. “BABA, ne oldu sana! Kim yaptı? Ba- baba…” diye ağlamaya başladım.
Yıllardır duymadığım ana çok iyi hatırladığım o naif sesi ile kesik kesik de olsa “ Ko-rkma kızı-ıım. İy-iyim. Merak et-me gelecek-ler. Kur-tulacağım. Kurtul-duğum gibi yanı-na gelec-eğim.” Dedi.
“Seni çok özledim baba.” Der demez. Dışarıdan sesler gelmeye başladı.
Sonra bir anda gözüm açıldı. Kızlar ile sergi için son hazıklıklar yapmak için atölyeye gelmiştik. Biraz dinleneyim derken uyuya kalmıştım. Derin derin nefes almaya başladım.
Bu halimi gören Pelin hemen yanıma geldi “Ne oldu Yaz? İyi misin? Bir şeyin yok değil mi?” dedi. Derin derin nefes almaya devam ettim.
Nefesim düzene girince “Çok değişik bir rüya gördüm.” Dedim.
“ Sergiye bir hafta kaldı ya ondandır.” Dedi hemen. Bende içimden ‘Umarım’ diye geçirdim.
Hemen eve gitmek istiyordum. Derin bir nefes aldım ve “ Hadi, işe devam edelim. Hadi.” Dedim. Ben bunu der demez Cemre içeri girdi içtenlikle güldü.
“ OooooOooo sen uyuklarken biz her şeyi hallettik, bütün işeri bitti. Yaniii Batuşunuz ile buluşabilirsiniz Yaz Doğan ayyyy çok pardon Yaz Polat Hanım hazretleri.” Deyip kıkırdadı.
Bu sözlerin üzerine Pelin sinir oluş bir şekilde göz devirdi ve “ Aaayyyğğğğ ama sen de daha sevgili olalı 6 ay oldu hemen evlendirdin sende. Dur ayrıca bu kız daha kariyer yapacak. Ne o öyle hemen evlilik çocuk mucuk.” Diye lafını yetiştirdi. Her zaman olduğu gibi Cemre’nin aşklı meşkli romantik hayallerini susturdu. Klasik Pelin işte kariyer kadınım benim.
Pelin’in bu sözlerinden sonra tartışmaları devam etti ama onları dinlemedim. Kafam babamdaydı. Anneme sormak istiyordum ama babam ile ilgili hiçbir konuyu konuşmuyordu. Gördüğüm rüyanın etkisi ile babam için bir merak oldu içimde.
Uzandığım yerden kalktım ve üstümü başımı düzelttim. “Kızlar size çok teşekkür ederim. Benim bir eve gitmeme gerek. Çok teşekkür ederim yarın buluşuruz.” Dedim ama bana bakan şaşkın bakıları görünce “Ne var? Bir şey mi oldu?” diye sordum.
Pelin “ Kızım ne yarın buluşması? Ben akşam gidiyorum ya.” Deyince ben de şaşkın şaşkın baktım. Ne akşamı? Ne gitmesi? Bu kız ne diyordu? “OooooOooo kızım sen beni götün ile mi dinliyorsun ne diyorum ben sabahtan beri. Annem beni Antalya’ya çağırdı ya 2 hafta orda kalacağım. Bu yüz sergiye gelemiyorum ya.”
“ Ne demek gelemiyorum. Kızım sergiden sonra gitseydin ya OooooOooofff.”
“ Üzgünüm. Annem ameliyat olacakmış. Sevgilisinden de ayıldı ya beni yanında istiyor.” Pelin’in annesi ve babası o 3 yaşındayken boşanmıştı. Pelin 8 yaşından sonra annesinin alkol bağımlılığı yüzünden babasının yanında kalıyordu. Onu yalnız bırakamazdı. Bu yüzden hiçbir şey demedim sonuçta annesiydi. Ben bile sırf rüyamda babamı gördüğüm için hemen ondan haber almak istiyordum.
Hafifçe kafamı salladım “Tamam annene selam söyle tamam mı? Umarın iyi olur. Benim şu an eve gitmem gerek. Saat kaçta gidiyorsun?” dedim.
“10 da” dedi.
Onlarla vedalaşıp hemen arabaya binip evin yolunu tuttum.

Küçük ve sesiz adımlar ile anneme doğru yaklaşıyordum. Başımı hafifçe annemin ofisinin kapısından içeri doğru uzattım.
Canım annem, dünyanın en tatlı kadını. Babamla boşandıktan sonra bütün hayatını bana adadı İzmir’e taşınalı ve boşanalı 7 yıl olmuştu. 7 yıl da bana yeni bir hayat kurdu geçmişi unutturdu. Onun içinde zordu o olaydan sonra aylaca tedavi görmüştüm. Her şeyi benim için yapmıştı, benim normal bir hayatım olsun diye. Ben hep hayallerimin peşinden koşmama için destekledi. El âlem resim çiziktirerek para kazanılmaz, boş beleş iş dese de beni destekledi. Bir hafta sonra Foça’da yapılacak büyük bir sergide tam 4 resmim sergilenecekti. Onu gururlandıracaktım.
“Anne” … “Anne, anne”… Yanına iyice yaklaştım. Hala beni fark etmeyince yanağına iyice eğildim ve bir öpücük kondurmaya kalktım ki annemin yumruğunu yedim.
‘Ah annecim aah. Ne kadar geçmişi sildim desende mesleki deformasyon diye bir şey var.’ dedim içimden. Dışımdan demiyim hiç. Dışımdan desem kafamı kıracak.
“Ayy kızım ne yapıyorsun.” Diye baktı bana. “ Ödümü kopardın”
“ Yanağına bir öpücük kondurayım dedim, sağ olsun yumruğun suratıma kondurdu.” Şeklinde hafif isyankar sitemim ile benim tatlı meleğim hemen yumuşadı.
“ Ay kızım ne yapayım. Bir anda öyle gelince bir şey oldum.” Cümlesini bitirir bitirmez ben “ Ney oldun. Ney oldun hadi söyle.” Dedim sonra da sesimi değiştirerek “ Çen koyktunmu çen. Penim tetli melekim koyktumuuuuu.”
Annem de göz devirerek “ Ööööf. Yılışma. Ne oldu çimcime. Her şey yolunda değil mi?” dedi. Bende “ Yolunda merak etme, meleğim benim” dedim. Bunu derken de yanağından bir makas almayı da ihmal etmedim.
“ Oh iyi. Her şey iyi olsun da. Ne yaptınız? Tablolar hazır değil mi? Bir sorun çıkmadı?” diyerek annem soru bombardımanı başlattı ve devam etti “ Bu gün gönderiyordunuz değil mi? Gönderdiniz mi? Hal oldu bir pürüz çıkmadı? Zaten bir pürüz çıksa sen halledersin benim akıllı kızım. Hal edemezsen de ben varım arkanda ne gerekirse hemen yaparım. Bir sorun yok. Her şey yolunda değil mi? Şimdiden hazırla kıyafetini. Ben seni bilirim kara kara düşünürsün şimdi sen. Hazır değil mi? Dur ne hazır olacak. Benim kızım ilk ciddi sergisine eski bir kıyafetle gidemez. Yarın alışverişe çıkalım en iyisi. Değil mi çıkalım alış verişe? Şöyle Yaz Doğan’a ay pardon, özür dilerim canım kızım Ressam Yaz Doğan’a yakışacak güzel bir kıyafet olsun değil mi? …
“ Ay anne dur.” Diyerek durdurdum artık. “ Tamam. Taramalı tüfeğe bağladın iyice. Ayrıca merak etme. Her şeyi hal ettik kızlarla” dedim. Annem derin bir nefes aldı sonra da imalı bir ses ile “ Kızlar?” dedi. Ben bu sözde tabi ki de Pelin’den bahsettiğini anladım. Bir alışamadı şu kıza. Nedenini hiç anlamadım. Kızın bir yanlışı filanda olmadı ama kıza taktı. Ne istiyor ki onlardan? Anlamıyorum.
“OoooOooof anne. Sende bir beğenemedin şu kızı. Allah aşkına ne kötülüğünü gördün?” dedim hafif bir sitem ile.
Annem 6 yıldır Pelin’in içinde geçtiği her konuşmada olduğu gibi klasik konuşmasına başladı “ Kızım bu kız da bir şey var. Bak annem demişti dersin ileride bu kızdan bir sorun vardı diye, aha da buraya yazıyorum. Bu kızın altından bir şey çıkacak.”.
Derin bir nefes aldım ve “ Annem 6 yıl oldu, 6. Bir alışamadın. 6 yıldır aynı şeyi söylüyorsun ama bak bir şey çıkmadı. Anla artık Pelin bir iyi insan. Kabullen.” Dedim tek nefeste. Sonrada bir ‘lütfen’ bakışı attım.
Annem de bu kakışın ardından başka bir şey koşmak istediğimi de anladı ve başını ‘tamam, senin söyleyeceğini söyle’ anlamında başını salladı. Aslında konuşmak istediğimden de emin değildim. Ama o rüyayı gördüğümden beri bu konuyu konuşmak istiyordum. Maalesef nereden başlamam gerektiğini de bilmiyorum ama konuşmalıydım. Ben asıl konuşmak istediğim konuya döndüm. Amacıma ulaşmak için üç planım vardı.
A Planı: annemi başarılı şekilde ikna edep babam ile en azından telefonda konuşmak.
B Planı: annemi biraz olun ikna edip iyi ya da kötü olduğunu annemden öğrenmek.
C Planı: annemi ikan edemeyip içine şüphe düşürüp tepkilerinden anlamak.
Derin bir nefes alıp çekine çekine söze başladım.
“ Anneee ben bir rüya gördüm.” Dedim.
Annemde “ Hayırlısı olur inşallah. Anlat bakalım ne gördün” diye klasik tepkisini verdi.
“ Şimdi anne öncelikle sekin ol tamam mı ve sözümü bitirmeme izin ver lütfen.” Bu lafım ile annem direkt kaşlarını çattı. “Anne lütfen. Bek ben… b-ben rüyamda baba-”
“SAKIN o sözü bitirme! Nerden çıktı şimdi bu, ne oluyor.” Diye kükredi.
Ben de üzgün bir ses ile “Anne lütfen. Yaralıydı.”
“HAYIR”
“Anne. Onu görmek istemiyorum tamam. Sadede iyi olup olmadığını öğren ve bana söyle. Yalvarırım”
“HAYIR. HEN SEN NE YAPICASIN. OLMAZ OLMAAZ” annemin bu sözü ile A ve B planlarının işe yaramayacağını anladım. Bu yüzden C planına geçtim. Annem rüyaların anlamlarına çok inanırdı. Benimde bir kaç rüyam gerçekleşince beninkilere aşırı önem verir olmuştu. Bende bunu kullanıcaktım.
“ Anne lütfen çok korkuyorum ya bir şey olduysa. Sende biliyorsun benim rüyalarımın genelde anlamı vardır. Babam çok kütü bir haldeydi” ben bunu der demez annemin gözün ki şüpheyi gördüm.
Annem içindeki şüpheyi kamufle etmek için “HAYIR. O ADAMLA İLETİŞİME GEÇİYCEM. ONU ARAMIYCAM. ONA ULAŞMIYCAM. BU KONU KAPANDI.”
“Anne” dedim ümidimi kaybetmiş gibi yaparak.
Aranızda uzun bir sessizlik oldu. Annemin gözlerinden resmen alevler çıkıyordu. Odanın içinde bir ileri bir geri gelip gitmeye başladı. Enini sıkıyordu. Sanki bilmiyordum bana söylemese bile kendinin gidip babamı araştırmayacağını.
“Tamam.” Dedim. Derin bir nefes aldım ve “ Bu konuyu açtığım için özür dilerim. Şimdi gitmem gerek.”
“Neden?” sorusun tabi ki de annemden gecikmedi.
Kapıya doğru ilerlerken “Pelin’in annesi ameliyat olacakmış. Bu yüzden Antalya’ya gidiyor. Onu uğurlayacağız. 10 buçuk gibi gelirim. Beni bekleme yemek yemiş olurum. Sen ye. Hadi görüşürüz.” Dedim ve evden çıktım.
Biliyordum. Annem kesin babamı araştıracaktı. Gerildiği belliydi. Birkaç güne rahatlayıp gerilmesinden anlardım babanın en azından iyimi kötümü olduğunu. Ne kadar bunu öfkesi ile gizlemeye çalışsa da anlamıştım. C planına kaldı bizim iş. Olsun buna da şükür.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |