@elif.naz07
|
(Yasemin) Yaz "Ay kızlar ben çok heyecanlıyım. İnşallah başarırım. " Ankara sergisine bir hafta kalmıştı. Kendimi ölçekmiş gibi hissediyordum." Bebeğim bir sakin ol. Bak Pelin de ben de yanındayız. Bir şey olmayacak." Pelin, biraz umursamaz bir tavırla "Evet. Merak etme.” Dedi. O an Pelin’e bu umursamaz tavrı yüzünden içten içe kızmıştım ama şu an bu önemli değildi. Ben bunun hesabını daha sonra sorardım. Ne yapacağımı da bilmiyordum. Acaba eksik var mıydı? Resimleri zaten geçen hafta Ankara’ya göndermiştim. Zaten 2 gün sonra Cemre, Pelin ve Batuhan ile yola çıkacaktık. O zaman sergide tabloların yerini ayarlayacaktım. Başka bir şey var mıydı? Yok ya her şey tamam. Tamam her şey hazır. Ne giyeceğim? ! “ Aaaaaaaa” bir az uzun süren sessizliğimin ardında attığım bu çığlık kızları çok korkutmuştu. “ KIZ NE OLDU? Ne çığlık atıyorsun bebeğim. Şimdi ne oldu sekince anlat hadi.” “BEN SERGİDE NE GİYCEM?” Ben bu soruyu sorar sormaz Cemre’de de şimşek çaktı. Pelin ise göz devirerek “Yaaayyyğğğh kızım bu muydu ben de önemli bir şey sandım.” Bu sözü üzerine ben tam bağırarak lafımı söyleyecek iken Cemre hafif kızarak “Pelin sana inanmıyorum kıyafet en önemli bir mevzu.” Sonra vücudunu tamamen bana döndürüp elimi tuttu ve “ Şimdiiii bebeğim bu çok resmi bir şey zaten sen benim gibi renkli bir tarzın olmadığından senin için hiç zor olmaz. Ama yine sanatçı olduğun belli olmalı.” Cemre'nin bu heyecanı ne kadar bana da geçse de bu kızdan biraz korkuyordum. Çünkü o Cemre’ydi ve beni her an bir palyaçoya çevirebilirdi." Buldum bebeğim. Şimdi bana kalsa seni pembeler beyazlar içerisinde götürürdüm." buna söyler söylemez çatılan kaşlarımı fark edip" ama merak etme seni benim kadar süslü yapmayacağım keşke olsan ama yapmayacağım. Öncelikle güzel siyah topuklu kısa bir bot ama öyle ağır gelecek bir şey değil. Ardından siyah külotlu çorap üzerine siyah tenisçi eteği tam senin sevdiğin gibi siyah gömlek ama tabii bunları dedim diye seni siyahlara boğacağımı sanma kırmızı bir şapka takacaksın ne hatta kırmızı ojeler sürecek ve kırmızı ruj süreceksin mükemmel olacak." Cemre bunları söyler söylemez gözlerim fal taşı gibi açılmıştı "KIZIM BEN KUPA KRALİÇESİ MİYİM NİYE SİYAHLAR KIRMIZILAR İÇERİSİNDE GİDİYORUM" diye haykırışımdan sonra Cemre'nin bana karşı olan bıyık bakışları ve bıkmış tavırları bayağı sinirimi bozdu ama asıl sinirimi bozan şey bu konuşmayı Pelin'in hiçbir şekilde katılmamasıydı. Bu kız niye böyle yapıyordu ki ben ona bir şey mi yaptım acaba. Belki de 1 yıl boyunca şu sergiden bahsetmemi artık ayar oldu. Geri Cemre'ye dönerek "canım o kırmızıların hepsini siyah yapsak olur mu?" Dedim. O da bana direkt " evet bebeğim çünkü sen Wednesday’sin değil mi? "bu lafınla Gözde verip tam bir şey diyecektim ki telefonum çalmaya başladı. Telefona baktığımda arayan kişinin annem olduğunu gördüm. Bahar: kızım ne yaptınız neredesiniz. Yaz: kızlarla birlikte kafede oturuyoruz. Ne oldu anne Bir sorun mu var. Bahar: kızım hani sen birkaç gün sonra Ankara'ya gideceksin ve ben seninle gelemeyeceğim kızımdan çık vakit geçirmek istiyor olabilir miyim acaba. ÇABUK EVE GEL! Yaz: tamam anne geliyorum Bu konuşmadan sonra telefonumu kapattım çantamı toparladım ve kızlara " kızlar beni bana kraliçe çağırıyor ben kaçıyorum size iyi eğlenceler "dedim ve kafeden çıkıp eve gittim Eve geldiğimde annem restoranın yeni menüsü ile uğraşıyordu, beni görünce hemen sarıldı ve yanına oturttu. " Canım çok üzgünüm ya keşke seninle gelebilsem ama bu aralar restorantın işleri aşırı derecede fazla " hafif ağlamaklı sesini duyunca direkt ellerini tuttum ve "ya anneciğim önemli değil zaten çok kısa bir süreliğine gideceğim hem ayrıca Cemre Pelin ve Batuhan yanımda olacak merak etme hiçbir sıkıntı olmayacak ben sana sergimde olanları anlatırım gelince birlikte sohbet ederiz bir anne kız gecesi yaparız ardından olur mu ? "dedim annem de bunun üzerine" yaparız tabii sen ne zaman istersen o zaman yaparız Güzel kızım benim " sonrasında konuşmamıza devam ettik ve yattık. Ertesi gün Batuhan ile buluştuk. Batuhan'la sohbetimiz güzel güzel devam ederken Batuhan bana " aşkım çok özür dilerim ama acil bir işim çıktığı için seninle birlikte Ankara'ya sergiye gelemeyeceğim " bunu dediğinde çok üzüldüm sonuçta sevgilim değil miydi benim için biraz zaman ayırabilirdi "aşkım biliyorum yanımda olmamı istiyorsun ama bu çok önemli bir şey hani zaten Cemre seninle gelmeyecek mi onunla güzel güzel vakit geçirirsiniz sonra uzun uzun konuşuruz hem eminim bundan sonra daha birçok sergin olur " sitemkâr bir ses tonuyla " aşkım ama sen benim sevgili misin biraz zaman ayırmanı isterdim bana neyse önemli değil. Ayrıca sadece Cemre değil Pelin de benimle gelecek. Sen yokken kız kıza vakit geçiririz. " sonrasında ki konuşma beni takip etmesi ile geçti Bir iki saat sonra geri evimize döndük. Ertesi gün yola çıkacaktık bu yüzden valizlerimi hazırladım gece boyu kızlarla konuştuk. Ertesi gün sabah erkenden kalktık eşyalarımı ayarladım Cemre bizim eve geldi Pelin'i beklerken Pelin beni aradı. Pelin: yaz çok özür dilerim ama acil bir işim çıktığı için sizinle gelemeyeceğim ben sizi iyi eğlenceler. Yaz: bu ne ya anca Batuhan şimdi de sen iyi peki tamam umarım işin çabuk halledebilirsin. Pelin: tamam neyse benim şimdi kapatmam gerekiyor cemre'ye selamımı söyle. Yaz: aleykümselam hadi görüşürüz. Cemre'nin 'ne oldu' der gibi bakışına "peynir acil bir işi çıkmış bu yüzden gelemiyor yolculukta baş başayız." Diye cevap verdim. Sonrasında beraber yola koyulduk. Arabayı sürmeye başladığımdan itibaren aramızda koyu bir sohbet dönüyordu. Sohbet bir noktada Pelin'in dünkü garip davranışlarına geldi."bebeğim sence de Pelin son zamanlarda çok garip davranmıyor mu?" "Evet son zamanlarda davranışları bana da garip geliyor hafif de sinir olmaya başladım dünkü davranış neydi öyle." "Galiba bir sıkıntısı var. Şu sergi olayını bir atlatalım sonra ilgileniriz onunla " ben de bu sözlerini başımı sallayarak cevap verdim. Ama bu konuyu konuşmak canımı sıkıyordu bu yüzden konuyu değiştirdim." Bebeğiiiiiim" diye seslenişinden Cemre tabii ki de konunun neye geldiğini anladı ve gözlerini kaçırmaya başladı. "Hop hop hiç gözlerini kaçırma. Söyle bakalım senin salak salak gülmene neden olan ve arada bir ortadan kaybolmana sebep olan kişi kim?" Ben bunları der demez hemen yüzü kızardı sonrasında utana sıkla da olsa "adı Kağan Bozkurt. Özel kuvvetlerde askermiş. Ankara'da yaşıyor. " son lafını dedikten sonra bir yere baktı sonra yeniden kafasını dikleştirip 'şimdi senden senin asla izin vermeyeceğim bir şey isteyeceğim lütfen izin ver' bakışına attı. " senin sergin de ben küçük bir onunla buluşup geri gelsem olur mu?" diye sordu sorabileceği en tatlı şekilde. İlk başta biraz kızsam da onun 2 sene önce aldatılmasından sonra görüştüğü İlk çocuk olduğunu biliyordum bu yüzden görüşmesine izin verdim. Ne kadar sergide sevdiğim hiçbir kimse yanımda olamasa da Cemre'nin sonunda birine güvenmesi beni mutlu etmişti. Ama tabii ki de Cemre'den en yakın zamanda Kağan'la beni tanıştırma sözünü aldım. Ankara'ya vardığımızda otele yerleştik ertesi gün serginin yapılacağı yere gittik. Sergi alanında beni Gökhan bey karşıladı. Onun sayesinde bu sergiyi açabilmiştim. Gökhan bey, Gökhan Bey'in asistanı Melek hanım ve Cemre ile birlikte tabloların nereye konulacağını karar verdik. Bu tablolar içerisindeki favori resmin yıllar önce babamın beni götürmüş olduğu bir sahilde ki hatırımda karınla görüntüyü çizdiğim tabloydu. Onu en beğendiğim yere astım. Bütün ayarlamaları yaptık ertesi gün sergi açılacaktı ve çok heyecanlıydım. Sergi başlamıştı Cemre sevgilisi ile buluşmaya gitmişti. İnsanlar sergiden memnun gözüküyorlardı sergiye dalıp gitmişken favori resmimi bir bakayım dedim onun etrafında da ondan birileri var mı. Resmin yanına vardığımda 14-15 yaşlarındaki bir kızın resmimi büyük bir ilgiyle farklı baktığını fark ettim. "Merhaba canım, resmi beğendin mi?" diye sordum. Kız konuşmadan başını sallayarak evet dedi. Kızım biraz utandığını düşünerek" ben Yaz Doğan. Bu resmi ben yaptım."bu sözler ağzımdan çıktığında kızın gözleri parladı. "yaptığınız resmi çok beğendim çok güzel bir resim" diye iltifat etti. Kızın samimiyetini görünce bu resmi ona hediye etmek istedim."canım eğer bu resmi çok beğendiysen sana hediye edeyim benden alık alsın sana"kız yine bir şey demeden evet anlamında başını salladı. Ardından arkadan" Hazal gel artık buraya. Hadi sıkıldım ben eve gidelim "diye bir ses geldi. Kız ona Hazal diye seslenen adamın yanına abi diyerek gitti. Ve abisine"abi bu abla bu resmi çizmiş ve bana hediye etti "dedi. Kızın heyecanı beni çok mutlu etmişti ama abisi kaba bir ses tonuyla "boş ver şimdi tabloyu hadi eve gidelim dedi. Kızın yüzü düşmüştü ben de adama dönüp "kardeşiniz bu resmi çok beğendi ben de ona hediye ettim biraz bekleyin hemen paketleteyim ve size vereyim "dedim. Adam kardeşine dönüp"bu karalamayı mı beğendin" dedi, bu lafına çok pis ayar olmuştum. " ne karalaması be manzara resmi bu. "adam gözlerini devirince" anlaşılan siz sanatla pek alakadar değilsiniz ama lütfen en azından sana ilgilenen kız kardeşinizi saygınız olsun"dedim. Adam iyice dibime yaklaşık bana tepeden bakmaya başladı. Gözlerindeki küçümser tavrı görebiliyordum. Ama ilk defa birinin yanında kendimi bu kadar kısa hissetmiştim, kısa bir kız değildim ama bu adam bayağı uzun boyluydu. Birbirimize öfke dolu bakışlar atıyorduk tam ikimiz de ağzımızı açıp bir şey söyleyecekken arkamdan Cemre" Yaz?" Yanındaki adam ise" Akın?" Diye seslendiler... |
0% |