@elif.ravza
|
Pars ve Güneş ayrılmadan önce: Güneş yine yaramazlık yapmış ve yurt müdürünün kapısının önündeydi ve yine içerde onun yerine cezasını çeken Pars abisi vardı. Yine suçu kendi üzerine almıştı hemde bu seferki suç öyle kızmayla geçicek bişey değildi yurttan kovulup başka bi yurta gidebilirdi Pars abisi bunu istemeyerek yapmıştı Güneş ama Pars'ı durduramazdı. Müdür Ayhan ise yurttaki otizimli olan Asya konusunda hassasdı ona yapılan çoğu şeyi affetmiyor ve genelde uğraşan herkesi farklı şekillerde cezalandırıyordu. Ama bu sefer yapılanı ne sineye çekebilirdi nede kendince cezalar verebilirdi Asya ,Güneş'in en büyük pişanlığı olucağından habersiz Güneş'in en sevdiği eşyası olan kar küresini kırmıştı Güneş sinirlenip Asya'yı itmesi ve Asya'nın kafasını vurmasıyla gelişmişti olaylar ,evet Asya, Güneş gibi küçüktü ama Güneş, Asya gibi otizimli değilldi farkında olmadan yapmıştı Güneş isteyerek itmezdi Asya'yı hatta Asya'nın en sevdiği insan olmuştu fakat olanlar olmuştu bile, Güneş ya atılıcaktı yada Pars abisi sayesinde kendisi yine yurtta kalıcak ama Pars abisi gidicekti bunu da o kapının ardında tartışıyorlardı . Açılan kapıyla ürküp oturduğu yerden kalkıp koştu müdür Ayhan'ın ve Pars abisinin yanına ne olduğu hakkında merak içindeyi, Pars abisi yüzüne bakmıyordu küçük kız dışında her yeri tavaf etmişti gözleri, müdür ise küçük kıza her zamanki gibi acıyarak bakmıştı bilmiyordu küçük kızın yaptığını tabiki ama farkındaydı bazı olaylarında Pars'ın onu koruduğunun sadece görmezden geliyordu. "Küçük abin gitmeli artık ." içi kanayarak söylemişti bunları Müdür Ayhan biliyordu Pars'sız o küçük hiç di ufaktı zaten ufak olan kız gözleri önünde ufaldı müdürün, Pars gözünden akan damlalarla kaldı ayakta bakmadı kıza baksa kalamazdı zaten ayakta ki dizleri titriyordu, hayır korku değildi onu titreten yeniden bir vazgeçişti. Günümüz:
Bir masada bu kadar mı gürültü olur masadaki her Allah'ın kulu konuşur mu ya bu da kafa bi yere kadar dayanıyo. "Ehhh yeter be bi susun sabahtan beri dır dır dır koca karılar gibi tepemizde bu da can be bi yere kadar dayanıyo da " sinirle söylediğim sakin cümleler ne kadar işe yaradı o kısım tartışılır ama Aslı'nın ve Akman'ın da bana katıldığı kesindi konuşurken beni onaylayan mırıltılarından anlamıştım. " Ama şimdi Güneş komutanım canım deniz gözlü Aslan komutanım biz bi tanışırız kaynaşırız diye geldik ya hani sizce asıl konuşmasak garip olmaz mı ne yani aha bu Aslı komutanım gibi susalım oturalım mı ben hayata susamam", diye itirazda bulundu Yusuf salak falan normalde ama iş ciddiye bininice iyi adamdı fakat çenesi bi tık düşüktü hata baya düşüktü.
"Şimdi burda bi çiğkfte gömez miydik ama yada mantı yada sarma yada yada kuzu ayyy ağzım sulandı abiii ben aşeriyorum sanırım aklımda kraliyet sofrası gibi bi yemek listesi var" dedi çok tanımasamda Ahmetin kardeşi olduğu için tek bildiğim Mardinli olduklarıydı.
"Bir Hilal sen aşermedin asla doymadığın için böylesin, iki bana ne inan hiç bi tarafımda değil , üç kraliyet sofan batsın kraliçe misin sen he " Bunun üzerine Ramazan abi atladı lafa "Tövbe estağfirullah tövbe." diyince bi gerginlik oluştu herkesle az da olsa tanışmıştık zaten bizim tim zaten tanıyordum karşı timden de şu an Akman'ı çözemedim ya gizemli biri olmaya çalışıyor yada öyle , tek yaptığı herkesi incelemek anlamadığım bi şekilde herkese bakıyor ve kahvenin en koyu tonu olan gözleri onlarla uyumlu saçları ve sakalarıyla bi tık korkutucu yalan yok.
"Babaaa ben geldim oğlun geldi çıkın kenara asker abiler ." ortama girişi bile tuhaf olan minik rambo ve arkasından 'yapma oğlum ,etme evladım' diye koşan annesi Narin abla kendisi Kırgızstanlı çekik ve tombul yanaklarıyla çok güzel tabi ona yakışan başörtüsüyle ayrı bi büyülüyo insanı da başörtüsü var diye asla tarzından da vazgeçmiş değil ya işte.
Oğlu ve karısını gören Ramazan abinin gözleri bi an ışıldadı yanlızca bi an sonra etrafta koşan ve millete ağalık taslayan oğluyla son buldu bu mutluluk sadece bir kaç saniye sürdü .
"Ulan zibidi senin yüzünden götüm çıktı eğtimde böyle koşmadım lan ben .", diye isyan eden Yusuf dışında pek de problemimiz yoktu Ali masaya 1.80 uzanmış onun üstüne Ahmet yatmıştı Ramazan abi karısının omuzuna yaslamış kafasını Akman ve Barış kafa kafaya vermış Pars ab- komutan arada bana kaçak bakışlarıyla bakıyordu. Tanıdı mı acaba diye düşünsem de kendimi bu düşünceden uzaklaştırmam Hilalin konuşmasıyla son buldu," Bu veled hep böyleyse çocuk falan yapmayın hele abi ikinciyi sakın yapmayın tavsiye etmiyorum onun yerine kedi köpek alın daha az yorar seni de bizi de o ne öyle ya cılkım çıktı ben en son sizin düğünde bu kadar koştum ordan oraya oda bi kaç sene önceydi ay başım kimle çarpıştım lan ben en son kafam acıyor", diyip kafasını tuttu arkadan Aslı" ben sana mı çarptım ya ufak hafıza kaybı yaşıyorum sanırsam ." ,demesiyle gülücek olsam bile ağrıyan karnımla ettiğim tebesüm dudaklarımda asılı kaldı. "Dur ben söyliyim seni hiç alakadar etmez mi dedi?" ,diye sordu Yusuf. Mehmet onayladı Akman şokla baktı Ramazan abi oğlu küçük memati ye baktı bu çocuk çok Kurtlar Vadisi izliyordu belli.
"Allah bilir en yakın arkadaşı da Can Polat dır" dedi Ali kafasını koyduğu yerden. Ramazan abi çağresiz bakışlar atınca hepimiz bunu görüp sesizliğe gömülmüştük geri ta ki askerlerden biri Gökhan komutanın bizi çağırdığını söyleyene kadar. Komutanın yanına gitmiştik biz gitiğimizde de Narin abla Yiğit Efe'yi de alıp eve geçmişti biz ise şu an oturup ilk suikast girişiminin nerden gelebileceği hakkında tartışıyorduk.
🪷
bir bölüm daha yayınladık çok şükür oy ve yorum lütfen istek sahne alabilirim kimle kimi shiplediğinizi de yazarsanız sevinirim Yazım hataları İçin özür dilerim 💖 yeni bölüme dek iyi bakın kendinize |
0% |