@elif.ravza
|
Aslan ailesi kızları Güneş’in isteği üzerine pasta almaya gidiyorlardı, ama 4 yaşındaki minik kızımız pekte ailesine yardımcı olmuyordu. Olamıyordu daha doğrusu uykusu gelmişti ama pasta yeme isteği ağır basıyordu, uyuyamadığı zaman huysuz olduğunu bilen annesi Nazlı onu sakinleştirmeye çalışsa da kendisi hem tatlı yemek hem de uyumak istiyordu ne yapacağını şaşıran annesi Nazlı kızını oyalamaya çalışıyordu. Küçük yaramaz annesinin oyunlarına kanıp biraz mutlu olsa da bu mutluluk bir ciyaklamayla son buluyordu, babası Alper’in küçük kıza attığı bakışlar bile olan durumu özetlemeye yetiyordu.
“Bilmiyorum ama halledeceğiz az kaldı hissediyorum ya onunla ağlayacağız ya da onunla güleceğiz yapacak bir şey yok dimi Gündüz ışığım?” Küçük kız mavi dolu dolu olan gözleriyle babasına baktı Gündüz ışığım demesi hoşuna gidiyordu içinde bi şeyler kıpır kıpır oluyordu, minik kız gülümsedi babasına sanki olacakları hissetmiş de son anlarını mutlu geçirmek istiyor gibiydi. O an babası Alper ve annesi Nazlı kızlarının neşesini gördükleri için mutlulardı Alper arkaya dönüp kızının tombul ve bir o kadar da pembe olan yanaklarından makas aldı. Tam önüne döneceği sırada eşi Nazlı’nın ufak bağırışıyla ona doğru döndü. “ALPER UÇURUM ALPEEER” Arabanın içerisinde duyulan son çığlıklardı onlar, araba uçurumdan aşağıya yuvarlanmış ve Nazlı ve Alper’in belki de minik kızları için son mutlu anlarıydı, belki de Aslan ailesi bir daha asla bir olamayacaktı, peki yaşayan küçük bedene ne olacaktı?
Günümüz: Yarbay Görkem çağırmıştı beni ve Bataklık timi ben önde tim arkada odaya doğru gidiyorduk yolda bizi gören askerlere selam veriyorduk. Toplantı odasına girdiğimizde Ahmet’in konuşmasıyla aramızdaki sesizlik bozuldu. “ Yarbay bizi neden çağırdı sizce ?”,diye bir soru yöneltti buna ek olarak Aslı , “Bilsek söylerdik herhalde Ahmet dimi.”, dedi ki haklıydı da hiçbirimiz ne olduğunu bilmiyorduk hepimiz sandalyelere oturmuş olacak şeyi bekliyorduk büyük ihtimalle bir görev haberi veya time eklenecek birinin haberini verirdi timde eksiklerimiz vardı. Daha geçen gün çok sevdiğimiz bir arkadaşımızı şehit vermiştik içimizde bir burukluk vardı o yüzden timin toplamda şu an beş kişi olması da cabasıydı bu işin,
Biz Bataklık timi olarak beş kişiydik. Kıdemli üsteğmen GÜNEŞ ASLAN Üsteğmen RAMAZAN SOYKAN Üsteğmen AHMET KARA Teğmen ALİ YILDIZ Astsubay kıdemli başçavuş ASLI AY Askerlerim ve ben Bataklık misali kötü insanları içimize çekerek yavaş yavaş öldürürdük giren bir daha çıkamazdı, görende içine kapılırım diye korkardı. Yarbay’ın içeriye girmesiyle hepimiz ayaklandık Yarbay oturmamızı işaret etti ve masanın en ucundaki sandalyesine oturdu hepimize şöyle bir baktı ve “yeni göreviniz var yakın zamanda düzenlenecek olan suikast planını engellemenizi ve toplu suikast düzenleyen her kim varsa Türkiye Cumhuriyeti Devletine teslim edeceksiniz anlaşıldı mı asker?” ,dedi ve demesiyle ayaklanıp hep bir ağızdan “Gir” ,dedi Yarbay ve çeriye askerler girdi çoğu erkekti hatta biri yüzbaşıydı bi tane kız vardı içlerinde o da bildiğim kadarıyla Ahmet’in kardeşiydi benziyorlardı ve zaten daha önce koğuşa geldiği için az buçuk tanıyordum. İsmi Hilal’di sanırım, diğer gelenlere baktığımda birini gördüm tanıdıktı yüzünde belli belirsiz bir bıçak yarası vardı ama oydu küçükken bana annemleri kaybettikten sonra her şey olan abim Pars Kaplan .
|
0% |