11. Bölüm

Disco disco, party party

Elifsu Yağmur Karaçam
elif.suyagmur

Kızlar şaşırmış olacak ki kendilerini tutamamışlardı.

Amy&Ellie: NE!!!

Carmen: Hey hey! Sakin olun!

Amy&Ellie: Ne!? N-nasıl? Ne zaman? Sevgi-

Kızlar sözünü tamamlayamadan Drewler dibimizde bitmişti.

Miles: Ne oluyor? Bir sorun mu var?

Carmen: Hayır ya, sadece bir şey konuşuyorduk o kadar.

Drew: İyi misin? İstersen kuc-

Amy&Ellie: Yaaaaaaaaa!!!!! Şapşaaalll!!!!

Ellie: Bir de kucaklayacak.

Miles'a bakmıştı.

Ellie: Bazıları kütük maalesef!!

Miles: Bana nereden geldi ya?

Ellie: Neyse, gelin kızlar.

Kol kola girmiş ve erkekleri arkamızda bırakmıştık.

Bruce: Ne oldu bunlara?

Miles&Drew: BİLMİYORUZ!

Bruce: Tamam abi, sakin olun.

Zaten şok içinde olan arkadaşlarıma her şeyi anlatmış ve daha çok şaşırmalarına küçük bir kahkaha atmıştım.

Karşıdan gelen kişiler ise kahkahamı kesmişti.

Ellie: Bunlar Flash ve ekibi değil mi?

Amy: Ne işi var bunun burada?

Carmen: Yanındakiler bizim sınıftaki kızlar.

Flash: Vay, vay, vay! Kimleri görüyorum.

Beyler bir anda Flash'ın yanına gitmişlerdi.

Drew: Bir sorun mu var Flash?

Flash: Hmmm, sanmıyorum Drew. Sen nasılsın?

Kızlar Flash'ın yanından ayrılmış ve bizim yanımıza gelmişlerdi.

Amanda: Oww, sevgili balerinimizin bacağı incinmiş.

Ellie: Ben şimdi sana gösteririm incinmeyi!!

~Yazar~

 

Ellie, Amanda'ya yöneldiğinde Carmen onu kolundan tutmuştu.

Arkadaşına bakmış ve arkadaşının ona gülümsediğini görünce durmuştu.

Carmen: Bu saatte burada olduğunuza göre bir parti var, hm?

Selly: Hm hmmm, gelmek isterseniz eğer adresi atarım.

Carmen: At, at...konum at.

Amanda: Bu parti bayağı eğlenceli olacak ha!

Amy, tam Bruce'a bakmış ve elini kaldırdığını fark ettiğinde aceleyle konuşmuştu.

Amy: Evet beyler! Hadi ama bir partiye davetliyiz, gidip hazırlanalım.

Carmen: Drew, hemen arabayı hazırla.

Drew: Ne!? Tamam, hemen!

Genç adam koşmuş, Amy ve Miles'ın yanına gitmişti. Arabayı da almış, kızların ve arkadaşlarının olduğu yere gelmişti.

Drew: Hadi atlayın!!

Carmen: Bizim eve sür de orada hazırlanalım.

Carmen, Drew'in yanına oturmuş ve diğer dörtlü arkaya sıkışmıştı.

Bruce: Ulan Drew, git daha büyük bir araba al da ona binelim anasını satayım.

Drew: Haklısın, bir aile arabası alma vakti geldi.

Yan gözle tilkisine bakmıştı.

Carmen: Haklısın, artık hepimiz bir aileyiz değil mi?

Amy ve Ellie'ye bakmıştı.

Ellie: Carmen, Drew bir romantiklik yapıyor içine sıç-

Miles, kız arkadaşının ağzını eliyle kapatmıştı.

Miles: Terbiyeli konuşuyoruz değil mi Ellie Hanım!?

Ellie, hâlâ ağzının üstünde olan el yüzünden konuşamamış ve kafasını onaylar biçimde sallamıştı.

Drew: Geldiiikkkk!!!! Hadi bakalım siz inip hazırlanın da ben bu iki salağı da hazırlatıp sizi almaya geleceğim.

~Carmen~

 

Arabadan inmiş ve asansörle dairemize doğru çıkmıştık ama elimi çantama attığımda anahtarımın olmadığını fark etmiş ve kapıyı çalmıştım.

Amy: Bu saatte partiye gitmemize izin verirler mi sence?

Carmen: Umarım izin verir.

Annem kapıyı açmıştı.

Margaret: Hoş geldin Car- Aman tanrım! Neler oluyor?

Arthur: Bir sorun mu var canım?

Carmen: Merhabalar.

İçeri girmiş ve anneme sarılmıştım.

Carmen: Anne, bu arkadaşlarım, Amy'i biliyorsun ve Ellie...

Arthur: Evet, Ellie'yi tanıyorum.

Carmen: Ne demek tanıyorum!? Nasıl?

Arthur: Yani, babasını tanıyorum.

Uzatmadan lafa kalmıştım.

Carmen: Anne, bir partiye davetliyiz de...izin verirsen hazırlanacağız?

Annem'le göz göze gelmiş ve o an işimizin bittiğini anlamıştım. Annem ne zaman kuşkulanacak bir şey söylesem göz göze gelir, aklımı okumaya çalışırdı.

Margaret: Tamam, hadi hadi hemen hazırlanın, geç kalmak istemezsiniz değil mi?

Anneme tekrardan sarılmış ve kızlara dönmüştüm.

Carmen: Amy, odamı biliyorsun, koşun oradan kıyafet seçin.

Amy: Tamamdır, hadi Ellie!

Arkamı döndüğümde babam konuşmuştu.

Arthur: Geçe kalmayın olur mu?

Carmen: Tamam baba.

Babam bana gülümsemiş ve yukarı çıkmıştı. Annem ise hâlâ gözlerimin içine bakmış ama en sonunda dayanamayıp alnını alnıma dayamıştı.

Margaret: Tılsımı almışsın.

Carmen: An- dur, sen bunu bilmemeliydin!

Margaret: Carmen Victoria, ben bildiğim zaman bilirim.

Bacaklarıma bakmıştı.

Margaret: Bu bacakla gideceğine göre...Drew'de geliyor ha?

Carmen: Anne, sana her şeyi anlatacağım.

Margaret: Victoria...

Carmen: Hm.

Margaret: Dikkatli ol...

~Yazar~

 

Amy: Çok komik oldun Ellie.

Genç kız gülmekten kendini alamamıştı.

Ellie: Ha ha ha, çok komik gerçekten. Ya şu hâlime bir bak!

Carmen, arkadaşlarının yanına gitmiş ve Ellie'yi o hâlde görünce dayanamayıp gülmüştü.

Ellie: Ya çok ayıp ediyorsunuz.

Carmen: Miles böyle görmesin seni.

Ellie: Aman aman!

Amy: Tamam tamam, hadi daha güzel şeyler seçelim. Daha makyaj yapacağız!!!

El ele tutuşmuş ve zıplamaya başlamışlardı.

Kıyafetlerini özenle seçmiş ve makyaj masasına oturmuş, dedikodu yapıyorlardı.

Ellie: Ben size ne anlatmayı unuttuuuummmm!!!!!

Carmen: Ne oldu!?

Amy: Anlat hemen!!

Ellie: Miles bana bugün "Sen kokunu mu değiştirdin?" Dedi.

Carmen: Güzel koku seçmişim değil mi?

Ellie: Yalan söyleyemeyeceğim gerçekten güzel!

Amy: Ne kokusu bu?

Ellie: Şeftali ve krem şanti.

Amy: Vaayyy, Miles beğenmiş olmalı.

Ellie: Beğenmezse ağzıyla burnunun yerini değiştiririm zaten.

Amy: Manyak.

Carmen: Onun doğası manyaklık.

Ellie: İltifat için teşekkür ediyorum efendim.

~Drew'in evi~

 

Bruce: Ne giyeceğiz biz?

Drew: Ne varsa onu.

Bruce: Kızlar çok şık giyinmese bari.

Miles: Keşke söyleseydik.

Drew: Ne gerek var lan? Ne isterlerse giysinler ama biri benim tilkime bakarsa ona ben giydiririm ona göre.

Miles: Sen ne zaman bu hâle geldin?

Drew: Beni bu hâle getirenler düşünsün Miles Bey.

Bruce: Ya bir siktir git.

Drew: Sen siktir git lan it.

Miles: Başladılar yine. Durun lan.

Drew: Uğraşamam sizinle, daha giyinmem lazım.

Bruce: Oğlum, çabuk olmamız lazım partiye geç kalacağız. Kızların yanına geç gidersek ne olacağını söylemiyorum bile.

Miles: Parçalarlar bizi.

Drew: Çok konuşmayın da giyinin hadi.

Birbirlerini ite kalkla giyinmiş ve evden çıkıp arabaya binmişlerdi.

Miles: Kız alma merasimimiz başlıyor beyler. DrewCİĞİM kızın babasını sen tanıyorsun, kızları sen isteyeceksin.

Drew: Pışşşıııkkk!! Çok beklersin! Beni tek mi bırakacaksınız hayvan herifler!?

Bruce: Mümkünse evet.

~Ellie~

 

Tam aşağı inecekken Miles'ın aradığını fark etmiş ve telefonu vakit kaybetmeden açmıştım.

Ellie: Efendim Miles?

Miles: Hazır mısınız?

Ellie: Geliyoruz şimdi.

Telefonu kapatmış ve önce ayağımdaki topuklu botlara ardından aynadan kendime bakmıştım. Bu kesinlikle ben değildim...

Carmen: Ellie, sen telefonla konuşurken bir kızardın sanki?

Demesiyle kahkaha patlatmıştım.

Ellie: Saçmalama Carmen, saçımın boyası döküldü, Miles'a böyle görünmek istemiyorum. Sadece...o saçlarımın rengini çok seviyor.

Carmen: Ben de bunu yedim.

Arkadan Amy gelmiş ve beni kurtaran o cümleyi kurmuştu.

Amy: Hadi hadi, çıkalım. Beyler bizi bekliyor.

Kollarımızdan tutmuş ve bizi kapıya doğru götürmüştü. Merdivenlerdeyken bir ses duymuş ve kızlara baktığımda Carmen'ın güldüğünü fark etmiştim.

Carmen: Birileri sabırsız galiba.

Gülüşmüş ve merdivenlerden aşağı inmeye devam etmiştik ancak ben çok korkuyor ve zorlanıyordum. Tam son basamağa gelmiştim ki ayağım burkulmuştu ama...düşmemiştim çünkü beni tutan iki kol ayakta durmamı sağlamıştı.

Miles: Birileri topuklu giymeyi sevmiyor anlaşılan.

Ellie: Keşke Jordanlarımı giyseydim.

Miles: Ama sen bunlarla daha şıksın tatlım.

Yanıma geçmiş ve kol kola girmiştik. Onun yanında kendimi çok rahat hissetmiştim.

~Yazar~

 

Carmen: Ooo, Mercedes G Serisi öyle mi?

Drew: Değişiklik olsun istedim.

Carmen: Kaç tane araban var acaba?

Drew: İlgini mi çekti hanımefendi?

Carmen: Sordum sadece BEYEFENDİ!!

Drew: El ile sayılamayacak kadar fazla vardır diye düşünüyorum.

Carmen: Havalı mısın?

Drew: Senin gözünde öyleysem ne mutlu bana Kızıl Tilkiciğim.

Miles'a dönmüştü.

Drew: Pişt Miles, anahtarlar sende.

Arabanın anahtarlarını Miles'a fırlatmış ve elini Carmen'ın beline atmıştı.

Drew: Çok yoruldum bugün, arabayı Miles sürecek.

Margaret: Öhm...öhm...

Drew'in eli Carmen'ın belinde kalmış ve Margaret'e bakmıştı.

Carmen, dirseğiyle Drew'in karnına yavaşça vurmuştu.

Drew: Ah, acıyor...ha, tamam tamam öhm! Merhaba Senyora (hanımefendi).

Elini öpmüş ve saygıyla eğilmişti.

Margaret: Kızımı en geç 2.30' da bekliyorum, Drew Baranov!

"со мной твоя дочь в безопасности (Kızınız benimle güvende)"

Margaret, Drew'in Rusça konuşmasına şaşırmış ama fark ettirmemişti.

"Я могу доверять тебе, верно Drew? (Sana güvenebilirim değil mi Drew?)"

Drew: конечно!! (Kesinlikle!)

Gülümsemişti.

Drew: Buonasera Senyora!! (İyi akşamlar hanımefendi)

Herkes arabaya binmiş ve yola koyulmuştu.

Amy: Canım çıkana kadar dans edeceğım orada.

Bruce: Hak ettik.

Drew: Bruce, lütfen sen dans etme olur mu?

Bruce: Sanane be adam? İster dans ederim ister kıçımı yayar otururum.

Drew: Aman kaldıramayız sonra seni. Al başına dert!

Bruce: Kadınım olmasa sana şuradan uçmuştum.

Drew: Aynen Bruce, aynen kardeşim.

Amy: Ulan ne bitmez çeneniz varmış be!

Bruce: Bak senin yüzünden hepsi.

Drew: Ben niye arkaya geldim ki? Bak Miles'a mis gibi anasını satayım.

Miles: Gerçekten mis gibi ama sen bir şeyi unuttun sanki.

Drew: Neyi unuttum?

Bruce: Çok önemli bir şeyi unuttun.

Aklına gelen şey ile Drew, korkarak Carmen'a bakmıştı.

Drew: Ban ağzımı bozdum değil mi?

Carmen: Evet Drew, bozdun.

Carmen, Drew'e 'sen bittin oglim' bakışı atmıştı.

Drew: Özür dilerim.

Carmen: Bu son olsun.

Bruce: Ulan nasıl süt dökmüş kedi oldu.

Kahkaha atmıştı.

Drew: Sus lan sen!

Miles: Hey, kavgayı kesin ve arabadan inin!

Drew: Benim arabam lan bu!

Miles: Geldik Drew, o yüzden 'inin' diyorum.

Drew: Haaa, tamam tamam.

Herkes arabadan inmişti.

Amy: Gençler!!! Eğlencenin dibine vurmaya hazır mısınız!!!!?

Herkes bir ağızdan bağırmıştı.

"EVEEETTTTT!!!!""

~Miles~

 

Herkes heyecanlanmış ve evin kapısına doğru gitmişti.

Bir kişi dışında...

Ellie...

Yanına gitmiş ve kolumu omzuna atmıştım.

Miles: Sosyal ankastreni yenmeye hazır mısın?

Elimde tuttuğum tılsıma bakmış ve dona kalmıştı.

Ellie: Sen...onu...ama nasıl?

Miles: Ben bir şekilde hallettim Lielie.

Ellie: Çok teşekkür ederim Miles.

Gülümseyerek bana sarılmış ve elimden tutup içeri girmişti.

~Yazar~

 

Amy: Dans iyi mi!?

Bruce: Ne!?

Amy: İyi mi!?

Bruce: Ne diyorsun lan!?

Amy: Siktir et!

Dansa devam etmişti.

Drew, Carmen'ın bacağının acımaması için yavaş hareket ediyordu.

Carmen kollarını kaldıracağı sırada karnına ağrı girmişti.

Carmen: Ahhh...

Dengesini kaybettiğinde bacağına fazla yüklenmiş, bu yüzden sıçramış ve düşeceğı sırada Drew onu kucaklamıştı.

Drew: Tamamdır, lavabo ne tarafta acaba?

Carmen: Evet, ihtiyacım var.

Drew, Carmen'ı lavabonun kapısına kadar bırakmıştı.

Carmen: İstersen beni koltuklarda bekleyebilirsin.

Drew: Gerek yok, buralardayım. Seslenmen yeterli olur.

Kabinlerden birine girmiş ve iç çamaşırına bakmıştı. Gördüğü kan ile beraber bir küfür basmış ve hızlıca kabinden çıkmıştı.

Drew, tilkisinin telaşlı olduğunu görünce kaşlarını çatmıştı.

Drew: Ne oldu Tilki'm? Ne bu telaş?

Carmen: Drew, ped alabilir misin?

Drew: Ah, tabiki alırım. Sen burada bekle.

Drew koşarak Miles'ın yanına gitmiş ve kolundan tutmuştu.

Drew: Miles! Yakınlarda market var mı!?

Miles: Binanın yanında olması lazım!

Arkadaşına başını sallamış ve koşarak çıkış kapısına gitmiş, evin yanındaki markete girmişti.

Pedlerin olduğu reyona gitmiş ve bir paket alıp kasaya yönelmişti.

Kasadaki adam bir pakete bir de Drew'e bakmıştı.

Drew: Hayırdır birader, bir sıkıntı mı var?

Kasiyer: Y-yok efendim, poşet ister miydiniz?

Drew: Cık...istemez.

Paketi sertçe almış ve ücreti ödeyip hızlıca çıkmıştı. Geldiği yoldan geri dönmüş ve kapıda bekleyen hatuna gülümseyerek bakmıştı.

Carmen: Teşekkür ederim Drew.

Drew: Rica ediyorum güzel hanımefendi.

Kızıl tilki gülümsemiş ve kabine geri dönerek işini halletmiş, bir 'oh' çekerek lavabodan çıkmıştı.

Drew: İyisin değil mi?

Carmen: Karnım ağrıyor.

Drew: Tamam, koltuklara gidelim hatta sen git, ben bir arkadaşa bakıp geleceğim.

Carmen, Drew'i burnundan tutarak göz göze gelmelerini sağlamıştı.

Carmen: Kavga yok!

Drew: Aaa, ne kavgası ya!? Ben yapar mıyım öyle şeyler canım? Hadi sen git.

Carmen: Pekâlâ.

Genç kız koltuğa kendini atmış ve hemen yanında Ellie'yi görmüş, bitkin gözlerle ona bakmıştı.

Carmen: Sende mi?

Ellie: Sen de mi?

Beraber gülmüşler ama bu gülme ağlamaya dönüşmüştü.

Ellie: Carmen ağlama, ben de ağlarım!!

Carmen: Asıl sen ağlama hıığğğ!!

Ellie: Makyajın akacak, yapma!

Carmen: Ama kendimi tutamıyorum ki!!

Ellie&Carmen: Hıığğğ!!!

~Miles~

Drew, yanıma gelmiş ve kulağıma eğilmişti.

Miles: Utanmıyorsun değil mi?

Drew: Ben mi? Kimden lan?

Miles: Ulan it herif niye dibime giriyorsun!?

Drew: Haa! Pardon kanka, bir durum var mı?

Başımla kızları göstermiştim.

Miles: Kızlara çikolata diyorum.

Drew: Evet, iyi fikir.

Miles: Hadi, gidelim.

Açık büfeden çeşitli çikolatalar almış ve elimdeki tabağı kızlara uzatırken tabağa aynı aç yavru kedi gibi baktıklarını fark etmiştim.

Drew: İyi ki açık büfedeki tabağı almışız ha!

Miles: Kesinlikle.

Carmen: Drew, sen hep mal mıydın?

Drew: Ne alaka ya kadın!?

Ellie: Evet evet öyle! Hele Miles hiç centilmen değil!

Miles: Ne demek değil? Bu fikir benim başımın altından çıktı bir kere!

Drew: Bizim kızlarda bir tuhaflık var Miles.

Miles: Yanlış bir şey mi verdik?

Amy, gelmiş ve tabaktaki çikolatalara bakmıştı.

Amy: Aaa, likörlü çikolata!!

Ağzına bir tane atmıştı.

Drew ve ben bir kızlara bir de tabağa bakmış, Amy'e dönmüştük.

Drew: Likörlü çikolata mı?

Amy: Evet de...bir sıkıntı mı var?

Dediğinde kızlara bakmıştım.

Amy: Lan gerizekalılar! Kızlara likörlü çikolata mı yedirdiniz!? Orada nal gibi 'likörlü çikolata' yazıyor! Amına kodumun körleri!!

Drew, süt dökmüş kedi gibi Amy'e bakmış ve parmağıyla beni göstermişti.

Drew: Bu yaptı.

Kaşlarımı çatmış ve Drew'e bakmıştım.

Miles: Hayvan herif, hem suçlu hem güçlüsün bakıyorum!!

Carmen: Drew?

Drew, Carmen'ın önünde diz çökmüştü.

Drew: Söyle Balessimo (güzelim).

Carmen: Меня тошнит (Midem bulanıyor.).

Drew: Kadınım, bak şuan dilin sırası değil, İtalyanca tamam da Rusçam o kadar iyi değil.

Carmen: Midem...bulanıyor...

Amy: Beyler, lavaboya koşun!

Drew ile beraber Ellie ile Carmen'ı kucaklamış ve lavaboya götürmüştük.

~Yazar~

 

Drew, Carmen'ı hafifçe eğmiş ve sırtına vurmuştu. Diğer eliyle de saçlarını tutmuştu.

Miles ise Ellie'yi kucağından indirmiş ve kabinlerden birine götürmüştü. Boyalı saçlarını tutmuş ve istifra etmesine yardımcı olmuştu.

Miles: İyi misin?

Ellie: İyiyim, teşekkür ederim.

Miles: Rica ederim, gel elini yüzünü yıkayalım.

Ayağa kalkmış ve elini yıkayıp yüzüne de su tutmuştu.

Ellie: Hadi gidelim.

Koluna girmiş ve koltuklarda oturan arkadaşlarının yanına gitmişlerdi.

Carmen, Drew'in kucağında yarı baygın yatmış, Drew ise saçlarını okşamıştı.

~Ellie~

 

Carmen ve Drew çok uyumlular. Acaba aşklarımız işimize engel olacak mı?

Tam kara kara düşünürken tanıdık birisi gözüme çarpmış ve dikkatle ona bakmıştım.

Dikkatle baktığım kişinin de bana dikkatle baktığını hatta bana doğru geldiğini fark etmiştim. O sırada Drew ve Bruce yanımıza gelmişlerdi.

Drew: Hadi gidelim artık. Carmen yaramaz çocuk gibi...hayır, şikayetçi de değilim ama uykusu geldi.

Carmen: Hayır benim uykum yok, değil mi Ellie?

Carmen ile yan yana durmuş, saf saf bakıyorduk ve yanımıza nihayet kim olduğunu öğrendiğim, eski okulumdan yakın arkadaşım Damiano David yanımıza gelmişti.

David: Ellie naber? Görüşmeyeli uzun zaman oldu.

Carmen: Oha, ne kadar yakışıklı! Sen...sen de mi İtalyansın!?

Drew: Sen de her İtalyanı bana benzetirsen işimiz var.

David: Evet İtalyanım, ben Damiano David.

Ellie: Aynı zamanda benim eski liseden arkadaşım.

Carmen, beni kolumdan dürtmüştü.

Carmen: Eski sevgilin miii!!!??

Ellie: Carmen, madem bağıracaksın niye dürtüyorsun!?

Carmen: Ben ne yaptığımı biliyor mu-

David: Hayır, yakın arkadaşız sadece. Ayrıca benim 4 senelik arkadaşımdır kendisi.

Carmen: Waaaaaooowwww, duydun mu Amy, biz 10 senelik arkadaşız. Bizi kimse geçememiş, hıh!!!

David: Siz hepiniz, sevgili misiniz?

Miles&Ellie: Eveetttt!!!

Bruce&Amy: Eveetttt!!!!!

Drew: Evet!

Carmen: Hayır!

Drew ve Carmen birbirlerine kırgın bir şekilde bakmıştı.

David: Miles sanırım-

Miles: Evet, sarhoşlar. Yanlışlıkla likörlü çikolata yediler de...

Ellie: Yedik mi? Biz mi?

Miles eliyle ağzımı kapatmıştı.

David: Pekâlâ Ellie, sana numaramı veriyorum. Beni ararsın olur mu? Miles, seninle ve arkadaşlarınızla da tanıştığıma memnun oldum. Görüşmek üzere.

El ele sıkışmıştı.

Miles: Görüşmek üzere David.

David'in gitmesiyle Miles ağzımı açmıştı.

Ellie: Ne yapıyorsun Miles!?

Miles: Bir şey yapmıyorum.

Amy'e dönmüştü.

Miles: Amy, Ellie'ye 5 dakika bakabilir misin? Carmen ile konuşmam gereken şeyler var. Drew, sen de arabayı hazırla.

Drew, suratı asık bir şekilde kafasını sallamıştı.

~Miles~

 

Carmen'ın kolundan hafifçe tutmuş ve çatıya çıkarmıştım.

Carmen: Sorun ne?

Miles: Bu soruyu ben sana soruyorum. Drew ile aranızdaki sorun ne?

Carmen: Miles, hiç korkmuyor musun?

Miles: Neyden?

Carmen: Neyden mi? NEYDEN Mİ!? Biz aşık olursak görevlerimiz ne olacak!? Birimizin hayatı tehlikedeyken birbirimize düşüyoruz! Görmüyor musun? Ellie'nin tılsımı-

Miles: TILSIM ELLİE'DE!!

Carmen: BANA BAĞ- Ne!? Nasıl!?

Miles: O işi hallettim ben. Bak Carmen, biz Ellie ile sorunlarımızı aramızda bir şekilde bir yolunu bulup çözüyoruz, kavga ettik mi? Evet, ettik ama bir yolunu bulduk ve devam ettik, bu her zaman böyle olacak. Biz birbirimizi çok seviyoruz, ayrılmayacağız, aşkımız işimize mâni olmayacak ve siz de birbirinizi çok seviyorsunuz, ben bunu görüyorum Carmen.

Carmen: Drew ile aramızda uçurum var Miles. Oraya bir köprü inşa etsek bile sırlarımız ve sınırlarımız var...

Miles: Drew onları aşmaya hazır...peki ya sen? Hazır mısın?

Carmen: O gücü kendimde bulamıyorum.

Miles: Biraz zamana, akışına bırak. Emin ol halledeceksiniz.

Carmen: Miles ben deneyeceğim ama...

Miles: Deneme...güven, Drew'e güven.

Carmen: Abime de güvenirdim ben!!!

Hızlı hızlı merdivenlerden inmiş ve dışarı çıkmıştı.

Hâlâ abisinin onu terk ettiğini düşünüyordu...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 17.06.2025 16:11 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...