
13.BÖLÜM
Gözlerimi alarmımın rahatsız edici sesiyle açtım. Bugün balo günüydü. Erkenden kalkıp hızlı bir kahvaltı yaptık. Giray ve Semih bizi kuaföre bırakıp eve geri döndü. Biz ise yaklaşık 2 saat boyunca hazırlanmak için savaş verdik. Bu süre boyunca çok fazla kahkaha, yemek yeme, kahve içme ve dedikodu vardı. Biz çok eğlenmiştik. 2 ay önceki Felda hiç böyle bir ortam beklemiyordu. Ama ben şuan çok mutluydum.
akşama doğru hepimiz kıyafetlerimizi giymiş hazır bir şekilde Ahmet'i bekliyorduk. Üzerime siyah ince bir şal almıştım. Nisa beyaz, Selin ise gri bir kürk almıştı. Hepimizin yüzünde tanınmamak için birer maske vardı. 'Balonun maskeli olması çok işimize yaradı. Yoksa çok komik görünecektik.' Selin haklıydı.
Ya balo maskeli olmasaydı? Bu kadar hazırlık boşa giderdi. Bir süre daha bekledikten sonra sonunda Ahmet gelmişti. Hemen evden çıkıp yola koyulduk. Çok fazla yolumuz yoktu fakat bizim için çok heyecanlı bir yoldu. 1 saat içerisinde saraya gelmiştik. indiğimizde Giray arabayı valeye teslim etti ve yavaş yavaş saraya doğru yürüyordum ki Giray beni durdurdu ve koluna girmemi sağladı. Ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. 'Unuttun mu Asena biz bir çiftiz.' Burada çift taklidi yapmamız gerekiyordu.
Nisa ve Semih bu konuda pek zorlanmıyorlardı. Zaten hepimiz sevgili olduklarını biliyorduk. Sakince koluna girdim. Maskelerimiz takılıydı. Daha kapının önünde bile içerisinin ne kadar güzel dekore edildiği anlaşılıyordu. Adım attığımız anda sanki masallardaki şatolara ışınlanmış gibiydik. Hepimiz büyülenmiş gibi içeriyi izliyorduk. Ardından takım elbiseli bir adam geldi ve bize masamıza kadar eşlik etti. Ardından hepimize birer içecek ikram edip bizi yalnız bıraktı. Kısa bir süre sonra dans müzikleri çalmaya başlamıştı. Herkes sanki daha önceden anlaşmış gibi dans etmeye başladı. Ardından Giray yanımda bitti. 'Bu dansı bana lütfeder misiniz leydim?' Hiç bozuntuya vermeden elimi uzattım.
Çok nazik bir şekilde elimi öpüp beni dans pistine götürdü. Yavaşça kulağına eğilip 'Ben dans etmeyi bilmiyorum. Ya yanlış bir şey yaparsam?' dedim. 'Sadece ayağıma basmamaya dikkat et başka bir şey istemiyorum.' Diye cevap verdi. Bu durumda ona güvenmek zorundaydım. Yavaş yavaş kendimi kollarına bıraktım. Sanki bir tüymüşüm gibi oradan oraya sürüklüyordu. Arkadan gelen sakin müzik sesiyle birlikte iyice rahatladım. O an çok huzurluydum.
Gerçek yuvamı bulmuş gibi hissetmiştim. Galiba ben bu adama aşık oluyordum. Dansımız bittiğinde pistte sadece bizim kaldığımızı etraftaki herkesin bizi izlediğini farkettim. Tatlı bir utanç duygusu içimi kapladı. Giray elimi tutup etraftaki insanlara ufak bir selam verdikten sonra masaya geri döndük. 'Hani dans etmeyi bilmiyordun? Benden daha iyi dans ettin.' 'Ben gerçekten dans etmeyi bilmiyorum. Sen bana yardım etmedin mi?' 'Ben sana yardım etmedim. Sen kendin dans ettin. Bir süre sonra beni kandırdığını falan düşünmeye başladım.' Dans etmeyi bilmiyordum ama o saatten sonra öğrenmeye karar verdim.
'Artık bilgi toplamaya başlamamız lazım.' Ahmet bunu dedikten sonra Gamze'nin tuvalete doğru gittiğini gördük. Hemen biz de arkasından gitmeye başladık. Tam tuvalete girecekken arkamdan biri dürttü. 'Merhaba güzelim bir şeyler içer misin? ' Ağzı leş gibi içki kokan bu adam beni anında sinir etmeye yetmişti. 'Ne diyorsun sen? Git başımdan.' Nisa ve Selin yanımda yoktu. Onlar tuvalete girmişti. Ben ise bu adamla yalnız başıma uğraşmak zorundaydım. Üzerime doğru yürümeye başladı. 'Son kez uyarıyorum. Benden uzak dur. Yoksa vay haline.' Suratıma bana acır gibi bakıyordu. Ben de onun haline acıyordum. Tam suratının ortasına bir yumruk indirecektim ki benim yerime Giray iki katını yaptı. 'Bu adam sana sarktı değil mi? Ben de onu camdan sarkıtacağım. İzle şimdi.' Giray tamam bırak zaten kafası güzel ne yaptığını bilmiyor, dövdün zaten bırak gidelim.'
'Yok. Bırakamam kardeşimiz gel beni kaşı diyor. İstek geri çevrilmez.' Adamı ağzından kan gelene kadar dövdü. Son yumruğu attığında ise birden maskesi düştü. Bilin bakalım kim oradaydı? Gamze tabi ki. Hemen elimden tutup sürükleyerek masaya götürdü. O sırada Nisa ve Selin de koşarak yanımıza geliyordu. Nisa Semih'in Selin de Ahmet'in elini tuttuğu gibi koşarak dışarı çıktık. Ne yazık ki arabayı valeye bıraktığımız için daha çok koşmamız gerekiyordu. Durup hemen Giray'ın omzuna tutunarak ayakkabılarımı çıkartıp elime aldım.
Sonuçta daha koşacaktık. Ben elinden tutup koşmaya çalışırken o hiç kıpırdamadı. Ne yaptığını anlayamadan beni kucağına aldı. Yine. Ama bu sefer ona kızgın değildim. Nasıl kızabilirdim ki ona? 'Kusura bakma Asena çıplak ayakla koşmana izin veremem. Eğer hasta olursan Nisa benim başımı yiyecek.'
'Bu sefer kızmadım... Kurt! Evet buldum. Ben de sana böyle diyeceğim. Böylece ödeşmiş olacağız.' Uzun bir süre kahkaha attı. 'Kurt mu? Ben elma kurdu muyum?' Resmen dalga geçiliyordu benimle. Bunu kaldıramazdım. Sertçe omzuna bir yumruk geçirdim. 'Artık kızgınım. İndir beni. Ben kendim yürürüm. Bırak.' 'Bırakamam Asena sonra ben çekiyorum. Uslu uslu dur işte.' Sanki çocuk bakıyordu. Ama şu durumda ona kızamıyordum. Seviyordum ben onu. Kıyamıyordum. 'Peki duruyorum ama sadece acelemiz olduğu için yoksa şu ana kadar çoktan inmiştim.' Hiç inanmışa benzemiyordu. Suratında zaferin minik bir tebessümü vardı.
Ben şimdi nasıl sert duracaktım bu adama? Bir süre sonra fark ettim ki kızlar olarak hepimiz kucaktaydık. Nisa ve Selin ile göz göze gelince hepimiz kahkaha atmaya başlamıştık. Şuan bulunduğumuz durum aşırı komikti. Arabayı görene kadar gülerek ilerlemiştik. En sonunda arabaya binip eve doğru yola çıkabilmiştik. Bu gece hem çok yorucu hem çok stresli hem de çok eğlenceli geçmişti. eve gidince saat sabah 4'e kadar oturup sohbet ettik. Sonrasını hatırlamıyorum. Uykumun arasında bir bölümde yatağıma taşındığımı düşünmüştüm ama sonra tekrardan güzel bir uyku için yatağıma gömüldüm.
***
Sabah içeriden çok yüksek bir çığlık sesiyle hepimiz salonda uyandık. Uyanmasak daha mı iyiydi sanki? Salonda hiç tanımadığımız yüzünü siyah peçeyle kapatan genç bir adam Selin'i vurmuştu. Kelimenin tam anlamıyla şok olmuştum. Daha sonra aynı adam silahı bana doğrulttu. Hemen kenara çekilmem gerekiyordu ama ben hareket dahi edemiyordum. Birden Giray 'FELDA' Diye bağırarak önüme atladı. Aynı anda iki silah patladı. Giray'ın attığı kurşun önce hedefine ulaştı. Fakat adamın kurşunu da çok gecikmedi. Ben bunları bir film karesi gibi yavaşlatılmış şekilde izlerken sevdiğim adamın başı dizlerimin üstüne düştü. Hiç bir şey yapamıyordum.
Titreyen ellerimle saçlarını okşamaya başladım. 'Giray kalk ne olur? Bana şaka yapma. Ben kaldıramam. Kalk hadi. Kalk gözünü seveyim kalk...' Duymuyordu. Açmıyordu gözlerini. Şakanın sırası mıydı? ' Sevgilim... Aç hadi gözlerini. Ben dayanamam. Kalk hadi.' Kalkmıyordu. Birden Nisa'ya bağırdım.' Arasanıza biriniz ambulansı neden duruyorsunuz? Ölecek. Ölmesin. Arayın ambulansı.' 'Gerek yok ambulansa arkadaşım. Bak sevgiline. Açıldı gözleri. Kalktı senin için.'
Hemen Giray'a baktım. Gerçekten de uyanıktı. Bu nasıl bir şakaydı? Ellerimi suratıma kapattım. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Hemen ardından bir sıcaklık hissettim. Giray başımı kendi göğsüne yasladı. Saçlarımı öptü. 'Özür dilerim. Ben bu kadar korkacağını düşünmedim. Özür dilerim. Ağlama güzelim.' 'Nasıl korkmayayım Giray Allah aşkına. Nasıl şaka bu. Aklım çıktı.' İçime su serpilmişti. Bu nasıl şakaydı. Hepsinden tek tek öcümü alacaktım daha sonra. Ama şuan şu rahatlıkta biraz kalmalıydım. Daha şimdiden Günlük stres kotamı aşmıştım. ' Tamam. Sen cezalısın Giray Bey. Bugün trip yiyeceksin. Ayrıca siz de cezalısınız. Daha sonra hepinizle tek tek ödeşeceğim ama şuan. Giray Beyin benim gözlümü alıp alışverişe götürmesi daha sonra da yemek ısmarlaması lazım. Siz burada kalıyorsunuz. Ben hazırlanıp geliyorum ve Dışarı çıkıyoruz SEVGİLİ KOMUTANIM.' ' Emredersiniz SEVGİLİ ASKERİM.'
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |