
17.BÖLÜM
(Felda'nın ağzından)
'Of çok fazla dolaşmış saçlarım.'
'Bırak artık saçınla oynamayı. Saçların kopacak.'
'Bir şey olmaz. Alışığım ben.'
'Tabi sen her gün görüyorsun, tarıyorsun kendi saçlarını. Sen hiç yanında duran gülü koklamak isterken kokusuna alışmamak için ondan uzak durdun mu Asena?'
Ne diyeceğimi bilemedim. Aptal aptal suratına bakıyordum. Yüzünde minik bir gülümseme oluştu. Yanaklarımın kızardığını hissettim. Beklemediğim, büyük bir hamleydi bu. Önüne dönmüş telefondan Semih ve Ahmet'e haber veriyordu. Öylece donup kalamazdım. Bir şey yapmalıydım. O mesaj yazarken ben yavaşça yaklaştım ve omzuna başımı usulca koydum. O an sanki bir bulutun üstünde yatıyordum. İlk başta şaşırdı. Daha sonra hiç yadırgamadan kolunu kaldırdı ve dizine yatmam için bana daha çok alan tanıdı. Ben de bekletmedim kendisini. Zaten uykum vardı ve şuan başka bir şansım yoktu. Gerçi benim için daha iyi bir şans da yoktu. Üstündeki ince hırkayı çıkarıp belime attı. 'Yeterince soğuk aldın. Zaten seni kaçırttığım için Nisa ve Selin'den büyük bir azar yiyeceğim. Bir de üstüne hasta olursan beni salonun ortasına gömerler.' Kıkırdadım.
'Daha yolumuz var mı?'
'Rahatça uyuyabileceğin kadar yolumuz var.'
'Neden bizi kaçırdılar Giray?'
Bu soruyu beklemediğine emindim. Ama daha fazla da içimde tutamazdım. Daha bunun gibi bir sürü sorum vardı. Giray'ın babası neden bizi kaçırmıştı? Neden beni istiyordu? Bana ne yapacaktı? Gibi, gibi, gibi...
'Bunu anlatmaya hazır mıyım bilmiyorum Asena. En azından şuan değilim, onu biliyorum. Ben annem için o adama katlanıyordum. Şimdi o da yok. Yok Asena. Benim annem yok.'
Gözlerinde çok büyük bir kin vardı. Kime bilmiyordum ama o kin onu da bizi de düşmanlarını da yakardı. Elinden şekeri alınmış bir çocuk gibi ağlamak istiyordu. Ama içindeki kin buna engel oluyordu. Biliyordum. O adam onun canını çok yakmıştı. Ne yapmıştı?
***
Gözlerimi açtığımda odamdaydım. Ne zaman gelmiştik buraya? Çok uyuduğuma emindim. Gece olmuştu. Yavaşça kalktım yatağımdan. Hemen hızlı bir duş aldım. Üstüme en bol tişörtümü altıma ise uzun sayılabilecek bir şort geçirdikten sonra kıtlıktan çıkmış kadar susadığımı fark ettim. Telefonumu alarak mutfağa doğru ilerledim. Tam mutfağa girecekken salondan loş bir ışık geldiğini gördüm. koridordaki dresuarın çekmecesinde duran silahı aldım sessizce. Dikkatli bir şekilde kapıdan baktığımda ışığın Melisa'nın gece lambasından geldiğini anladım. Daha da sessiz bir şekilde silahı yerine koydum. Sonra yanına gittim. Soğuk soğuk terliyordu. Elimi alnına koyup ateşine baktığımda çok yüksekti. Hastaneye gitmeliydi. Hemen mutfağa gidip bir kovaya su doldurdum ve biraz sirke koyup salona götürdüm. Daha sonra odama geri dönüp eski bir tişörtümü küçük bez parçalarına çevirdim. Hemen geri dönüp Melisa'nın yanına eğildim ve üstündeki yorganı kenara fırlattım. Yavaşça tişörtünü çıkarıp bezleri suya batırdım ve kollarına, bacaklarına, alnına yerleştirdim.
Kız alev topu gibiydi. Çok telaşlandım. Tekrardan ateşine baktığımda daha da arttığını fark ettim. Hızlıca Giray'ın yanına gittim. Tüm gücümle omzuna vurdum.
'NE OLDU?'
'Giray bu kız ateş gibi kalk çabuk hastaneye götürelim. Havale geçirecek.'
O da hızlıca kalktı. Üstüne bir şeyler geçirip salona geldi. Bu sırada evin diğer üyeleri de kalkmıştı. Kısaca ne olduğunu anlatıp Melisa'ya geri döndüm. Hala terliyordu. Giray arabayı getirene kadar yanına oturdum. Elini tuttum. Sayıklıyordu. 'Annem.. anne gitme... ' Daha da sıkı tuttum elini. Kafasını dizime koydum. Kulağına eğildim. 'Seni asla bırakmayacağım minik prensesim. Sen güzelce dinlen ve iyileş. Ben hep senin yanındayım. Bu elini bırakmam.' O an yemin ettim. Bir daha bu eli bırakmayacağıma, bu minicik kızın annesinin kanını yerde bırakmayacağıma. O sırada dışarıdan bir korna sesi duyuldu. Nisa bakmaya gitti. ' Gelmiş. Hadi inelim.' Semih Melisa'yı kucağına alıp aşağı indirdi. Biz de hemen arkasından indik. Semih Melisa'yı kucağıma yatırdıktan sonra o da bindi ve hastaneye doğru yola çıktık.
Ateşi daha da yükselmişti. 'Giray hadi çocuk yanıyor. Daha hızlı gitmiyor mu bu araba?' 'Tamam. Gidebildiğim kadar hızlı gidiyorum. Birazdan varırız.' Dediği gibi de oldu. Yaklaşık 10 dakika sonra hastane kapısındaydık. Hızlı bir şekilde içeri girdik. Bir sedyeye yatırdık ve doktorlara emanet ettik. Çok endişeliydim. İki günde bu kadar atraksiyon bana çok gelmişti. Moralim çok bozuktu.
' Giray ya bir şey olursa. Biz ne yapacağız. Bu çocuğun ateşi gerçekten çok yüksek. Başka bir şey mi vardı da bana söylemediniz?'
'Olmaz bir şey sakin ol. Allah aşkına ne olur?'
'Olamıyorum Giray. Çok ateşi vardı.'
Oradaki koltuklardan birine oturdum. O da yanıma oturdu. Çok endişeli olduğumu görüyordu. 'Sarılabilir miyim?' Ondan önce ben sarıldım ona. Buna gerçekten ihtiyacım vardı. Kollarıyla sardı. Şu şekilde bir ömür durabilirdim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |