18. Bölüm

18. Bölüm

Elif minel kayalar
elif_minel

 

18.BÖLÜM

Başım sanki çatlayacaktı. En son baktığımda Melisa'nın ateşi 40 derecenin üstündeydi. Bunun bir çocuk için çok tehlikeli olduğunu bilecek kadar tıp bilgim vardı. Ayrıca bir kaç gün önce yüksek derecede kronik astım hastası olduğunu öğrenmiştim. Bu ikisinin birbiriyle alakalı olmadığını bilsem de insan yine de korkuyordu. Doktor ateşini düşürmek için serum verdiklerini ve içindeki ilaçların uyku yapabileceğini söylemişti. Sanki saatler geçmişti ama o hala kıpırdamamıştı bile. Giray sıcak bir şeyler almak için aşağı inmişti. Ben de hala Melisa'nın yanındaydım.

O sırada bu alanı diğerlerinden ayıran perde yavaşça aralandı ve içeri orta yaşlı, güler yüzlü, tatlı bir hemşire girdi.

'Merhaba. Minik prensesi tahliller için alabilir miyim acaba?'

'Aslında doktorumuz başka tahlile gerek olmadığını, sadece uyanmasını beklememiz gerektiğini söylemişti.'

'Bir bilgim yok. Bana tahliller için hastamızı almam söylendi. İzin verirseniz işimi yapmak istiyorum.'

Ses tonu artık hiç de tatlı değildi. Ona zorluk çıkarttığım için hoşnut olmamıştı. Bu durum beni biraz işkillendirdi. Doktorun böyle dediğine adım kadar emindim. Eğer gerçekten tahlil isteyecek olsaydı bunu gelip kendi bize söylerdi değil mi? En azından ben öyle düşünüyordum. Birden bu kadar sinirlenmesi normal olmamalıydı.

'Yanlış bakmış olmalısınız. Az önce de söylediğim gibi doktorumuz tahlil falan istemedi. Tekrar kontrol edin.'

' Hanımefendi bana işimi öğretmeyin lütfen. Kontrol falan etmeyeceğim. Hastamı alıp gideceğim.'

'Size işinizi öğretmiyorum. Ayrıca doktor tahlil isteseydi kendisi söylerdi zaten. Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz?' Artık iyice sinirlenmiştim. Bu kadında bir şeyler beni rahatsız ediyordu. Ben bunları düşünürken gözüm ayakkabılarına kaydı. Bir hemşirenin hastaneden asla tercih etmeyeceği türden botlardı bunlar. Kalın tabanlı hatta neredeyse topuklu tarzı ayakkabılardı. Ne yapmaya çalıştığını o an anladım. Bu kadın da gamzenin adamlarındandı. Hızlı bir hareketle üzerine atladım. İkimiz birlikte dışarı uçtuk. Bir yandan onu engellemeye bir yandan da belinde olduğunu tahmin ettiğim silahını almaya çalışıyordum. Fakat benden erken davranarak hızlıca beni üzerinden atıp silahını çıkardı ve bana doğrulttu.

Tetiğe basmaktan korkacak bir insan olmadığını gayet iyi biliyordum. Ne yapacağımı bilmez bir şekilde bir çıkış yolu bulmaya çalışırken kadının arkasından Giray göründü. İşaret parmağını dudağına götürüp sessiz ol dedi. Yavaşça kadına doğru yaklaştı ve omzuna dokundu. Refleks olarak kadın arkasını döner dönmez elindeki iki sıcak kahveyi de kadının başından aşağı boşalttı. Kadın acı içinde kıvranırken etrafa rastgele ateş etmeye başladı. Hemen yanına koşup seri bir şekilde elindeki silahı elinden aldım ve bir kenara fırlattım. Önünü göremiyordu ama saldırmaktan da çekinmiyordu. Gözlerinin kapalı olmasından faydalanıp ellerini tutup yere yatırdım. Hala çırpınıyordu. Hastane güvenliğinden aldığım kelepçe ile ellerini bağlayıp kendisine teslim ettim.

Giray hem şaşkın hem de bir yandan gururlu bir ifade ile suratıma bakıyordu.

'İyi ki kahve almaya gitmişim. Bir de gitmene gerek yok diyordun. Sana demiştim. Kahve her derde devadır.'

' Haha. Çok komiksiniz Giray Bey.' Bu adam bu kadar vurdumduymaz olmak zorunda mıydı? ' Artık buradan çıkmak istiyorum. Hem bence Melisa da buradan sıkılmıştır. Ne dersin?'

'Tamam o zaman. Ben onu alayım sen de arabayı getir olur mu?' Anahtarı bana doğru fırlattı. Hızlı adımlarla hastanenin garajına doğru gidiyordum. Saat neredeyse sabah 7 olmuştu. Bir an önce eve gidip Melisa'ya rahat bir şekilde bakmak istiyordum. Garaja indim ve arabayı görür görmez içine neredeyse atladım. Arabayı çalıştırdım. Tam hareket edecektim ki başımın arkasından bir soğukluk geldi. Ardından da merminin yerine iletildiğini belirten mekanik bir ses.

'Sesini kes ve sakince sür bakalım yeşil gözlü güzellik.'

Dediğini yapmaktan başka bir çarem yoktu. Dikiz aynasından yüzünü görmeye çalıştım. Yaşın verdiği buruşmuş elleri ve masmavi gözleri dışında hiç bir şey görünmüyordu. Fakat bu gözleri nerede görsem tanırdım. Gözlerinde aynı cesaret, aynı hırs vardı. Tek fark bu gözler fazla acımasızdı. Giray istese de bu kadar acımasız bakamazdı. Babasına ne kadar benzese de bu kadar acımasız olamazdı o.

'Sonunda tanışmamıza sevindim. Beni kaçıran yeni düşmanımı tanımam iyi oldu. Fakat isminizi bir türlü öğrenemedim.'

'Seni sevdim yeni kız. Düşman olmamız ne kötü. Benim yanımda olsaydın birlikte çok iyi işler yapabilirdik.' Bir süre sustu. Sonra, ' Koray. Adım Koray. '

'Koray Bey. Peki. Rica etsem başımdakini çekebilir misiniz acaba? Takdir edersiniz ki arka koltuğumda eli silahlı bir Mafya Babası otururken kaçmaya çalışmam pek akıllıca olmaz. Ayrıca o silah kafamdayken araba kullanmam çok zorlaşıyor.' Söylediklerimi mantıklı bulmuş olacak ki yavaşça geri çekildi ve iyice oturduğu koltuğa yerleşip kafasındaki kar maskesini çıkardı. Sakin bir şekilde yolu tarif etmeye devam etti.

Resmen ecelime doğru gidiyordum. Yaklaşık 1 saat sonra saray gibi bir villanın önünde durduk. Sanki buraya silah zoruyla getirilmemiş gibi içeri buyur edildim. Etrafta olup biten her şey sanki bir tek bana olağan dışı geliyormuş gibi hareket ediliyordu. Villadaki çalışanların hepsi günlük rutinlerine devam ediyordu. Büyük ihtimalle böyle bir durumla ilk kes karşılaşmıyorlardı. Ben hariç.

Bölüm : 26.10.2025 22:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...