Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Sıcak Kan Kokusu

@elifebrarrd

Efe'nin yanından ayrılalı iki saat olmuştu bir bahaneyle oradan kaçmıştım çünkü biraz yanlız kalmanın iyi geleceğini düşünüyordum. kafeye geçip sıcak bir kahve aldıktan sonra deniz kenarındaki bir bank'a oturmuştum denizin havaya karışan tuzlu kokusuyla esen rüzgar saçlarımı arkaya doğru savuruyordu derin bir iç çektim aslında efeyle ortak bir yönümüzü olduğunu fark etmiştim düşündüğüm zaman zarfında benim kardeşim ölmüştü onun da annesi ikiside aynı ölümü yaşamıştı araba kazası haberlerde her trafik kazası geçiren bir insan gördüğümde ağlamaya başlıyordum geçmişim peşimi bırakmıyordu bazen geceleri uyuyamıyordum uyuduğumda ise kabuslar görüp geri uyanıyordum bazı geceler uyku bana haramdı acaba annesi öldüğünde o nasık hissetmişti? O'da benim gibi acı çekmiş miydi? Ah ben bunu neden sorguluyorum ki beni ilgilendirmez sonuçta ama tahmin ediyorum

 

İkimizde acı çekiyorduk hemde en derinlerinden

 

Ne kadar acı çektiği gözlerinden görünüyordu asla o gözlerde annesi öldü diye sevinen bir çocuk görmemiştim acı çektiğini saklayamıyordu... Ve evet onunla konuşmam gerektiği bir kez daha kesinleşmişti kahvemi Bank'ın köşesine bırakarak ön cebimden telefonumu çıkartıp hızlıca efenin numarasına tıkladım ve yazmaya başladım. Dersten çıktığına yemin edebilirim.

 

Dışarıda sahilde bekliyorum buluşalım konuşmamız lazım

 

Çevrim içi

Yazıyor...

 

"O tarafa yakınım 5 dakikaya yanındayım:) "

 

Mesajı gördükten sonra telefonu kapatıp cebime geri koydum demek'ki o'da bu taraflarda dolaşıyordu ve tam tahmin ettiğim gibi dersten kaçmıştı zaten o gıcık hocanın dersine girmek cesaret istiyordu bir insan nasıl bu kadar kötü olabilir! Benim nefretimi almak kolaydır ama bu kadından ilk görüşte nefret etmiştim o'da ayrı olay!

 

༒ 

 

"Nerede kaldı bu çocuk!" evden hava sıcaktır diyerek ince giyinip çıkmıştım ama şuan resmen titriyordum beş dakika demişti ama resmen yarım saat olmuştu ve hayla ortalıklarda yoktu ve gelmemekte kararlı gibiydi tabii suç bende neden gitmiyorum ki enayi gibi oturacağıma şuan gitmeliydim

 

Hızlıca ayağa kalkıp homurdanarak bıraktığım kahvemi ve sırt çantası alarak arkamı döndüm ve dönmemle bağırmam bir oldu karşımdaki çocuk kulaklarını kapatarak yüzünü buluşturdu "bağırma bir sürpriz yapalım dedik" efe ne zaman gelmişti? Bağırmayı bırakıp karşısına geçip yumruk yaptığım elimi karnına geçirdim küçük bir acı çığlığı atıp karnını tutarak eğildi "bunu neden yaptın şimdi ve senin elin nasıl bu kadar ağır" dedikten sonra doğrulup bana kısa bir bakış attı Bank'ın köşesine oturup ellerini dizinde birleştirdi "korkuttun gerizekalı! Aklımdan binlerce senaryo geçirmek zorundamıyım ben olmayan anksiyete tuttu korktum" dediğimde göz devirerek güldü yanına geçip oturduğumda daha yeni fark ettiğin poşeti açarak içinden iki tane simit çıkartıp bir tanesini bana uzattı "sıra vardı bunları almak için biraz geç kaldım yani kısaca bekletmek için değil" dediğinde elindeki simiti alıp gülümsedim konuya girmem gerekmiyor muydu? Beklemeli miydim yoksa hemen sorup kalkmalı mıydım? Evet hemen sorucaktım beklemeyi sevmiyorum "efe" dediğimde bana taraf dönmüştü ne oldu der gibi bakan gözlerine odaklandım belkide aradığım cevaplar gözlerindedir diye ama o kadar ruhsuz gözleri vardı ki hiçbirşey anlaşılmıyordu mavi gözlerinin ardında bir duvar vardı cevaplarımın hepsini saklayan bir duvar.

 

Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım "sormuştun ya hani hiç birisini öldürdün mü Diye işte onu sana düşündüren şey ne?" efe başını denize taraf çevirip cebindeki sigarasından bir tane çıkartıp dudaklarına usulca yerleştirdi ve yaktı, anlatmak istemiyor gibi duruyordu peki neden? Bu olayın arkasında kim vardı? Kimse söyleyemez bunu sonuçta teyzemi öldürdüğüm gün orada kimsenin olmadığına yemin edebilirdim o gün hiçbir ses veya başka birşey yoktu yada belkide vardı. O günle ilgili çoğu şeyi aklımdan silmiştim sadece teyzemle gittiğimi ve sonra kaçtığımı sonrada onu bir ormanda öldürdüğümü hatırlıyordum devamını bilmiyordum yüzlerce kez hatırlamaya çalışmıştım ama hiçbir yol olmadı ve bu olaydan kimsenin gizemli bir şekilde haberi yoktu peki bu nasıl olmuştu? Nasıl kanlar içinde kimsenin fark etmemesini sağladım?kafamda binlerce soru vardı bu konu hakkında ama hiçbir cevap yoktu...

 

Uzun bir süre beklemiştim efe sigarasını son kez içine çektikten sonra yere atıp ezdi sessizliğini koruyordu bu işin içinde bir şey vardı artık sıkıntıyla bir nefes verip ona döndüm ceavbı verse yetiyordu ne kadar uzattı buda "söyleyeceksen söyle artık yarım saat oldu nereden çıkardın benim böyle birşey yaptığımı?" artık sinirlerimiz son raddesine geliyordum efe sesli bir nefes verip bana döndü ve tek kaşını kaldırdı birşey anlamak istiyor gibiydi "bu sadece bir soruydu peki neden bu kadar çok takıldın bu soruya?" dedikten sonra ellerimi gösterip devam etti "ellerin titriyor gerçek olmayan birşey için bu kadar titreteceğini sanmıyorum Neyden veya kimden korkuyorsun?" dediğinde ellerimi hızlıca arkama çektim ben bile ellerimin titrediğini fark etmemiştim bu olay açığa çıkmamalıydı "böyle birşey düşündüysen bunun bir nedenide olmalı değilmi?" dediğimde denize taraf dönüp derin bir nefes verdi

 

"Bir nedeni yok"

 

"Hayır var"

 

"Yok"

 

"Var"

 

"Yok"

 

"Va-"

 

"Yok dediysem yok kızım ne uzattın sende" homurdanarak yerimde kıpırdandım bunu görünce güldü "inatlaşma benimle" dedi ve cebinden bir sigara çıkardı bu neden her seferinde sigara içiyordu resmen ben burada boğulmaya başladım! Sigarayı elinden çekip hızlıca aldım kaşlarını çalarak elimdeki sigaraya baktı "versene kızım sigaramı!" diyerek sigaraya uzanınca sigarayı diğer elime alıp ondan uzaklaştırdım oylayarak önüne dönüp kutusundan yeni bir tane çıkartıp yine dudağına götürdü "çek şunu dudağından ben burada boğuluyorum sen nasıl rahatça içiyorsun ya!" diye bağırarak yine elindeki sigaraya uzandığımda bu sefer benden kaçıran o olmuştu "senin içmemen benim sorunum değil malesef" diyerek büyük bir rahatlıkla sigarasını yaktı sörf ona inat olsun diye ayağa kalkarak sırt çantamıda alıp yürümeye başladım arkamdan bağırıyordu ama ben onu dinlemek yerine cebimdeki kulaklığı çıkartarak kulağıma yerleştirdim eğer bana cevabımı vermiyorsa konuşmaya da gerek yoktu öküz işte ne beklersin bi'de yetmezmiş gibi yanımda sigara içiyordu! Bence en iyisi eve gitmekti.

 

 

Yolu yarılamak bu kadar uzun sürmüş olamazdı! Daha eve bile varmamıştım ama yorgunluktan ölüyordum! Paramı evde unuttuğum için en son hatırladığım şey ise şoförün beni almadığı için tartıştığımızdı yürümek çok sıkıcı ayağım bir taşa aniden takılınce öne doğru sendelendim kısık bir küfür savurup yeniden doğrulduğumda arkama dönüp takıldığım taşa bir tekme attım burası benim mahallenin üç mahalle ötesiydi etrafımdaki top oynayan çocuklar beni görünce gülmeye başlamışlardı gülünecek ne vardı? Gözlerimi devirip yoluma hızla devam ettim bazı çocuklar hayla arkamdan konuşuyordu bugün böyle geçmezdi

 

Bir sokağa daha girdiğimde artık sıkılmış bir şekilde nefesimi verdim bu sokak sessizdi etrafta koşuşturan küçük cadılar yoktu adımlarımı hızlandırdım böyle giderse eve varamayacak ve burada oturup sadece dinlenicektim

 

Yürüdüğüm sırada gördüğüm ara sokaklarda yerimde durdum bildiğim kadarıyla ara sokaklar genellikle kısa yol gibiydi burada belki eve daha hızlı giderim düşüncesiyle ara sokağa hızlıca daldım en fazla ne olacak ki

 

"Ah! Lanet olsun." hızla geriye doğru yürümeye başladım sokağa girdiğimden beri başıma gelmeyen kalmamıştı 3 tane adamı yere sermiştim ve yaşayıp yaşamadıklarından emin değilim! Şimdide arkaya doğru hızla adımlar atarak buradan uzaklaşmaya çalışıyordum çünkü karşımdaki adam sarhoştu elindeki içki şişesini tutamayacak kadar sarhoştu ve hedefi ben olmuştum ama benim bir adamla daha uğraşacak halim kalmamıştı Tanrım ben bunları yaşayacak ne yaptım ki! Okulda kimseyede karışmıyorum kim bana beddua etti Allah'ım! Arkaya doğru adımladığım sırada ayağıma takılan bir şey yüzünden sende leyerek yere çakıkdım neye takıldığıma bakmak için yere baktığımda taş olduğunu fark edince kısık bir küfür savurdum eğer sabah attığım tekmenin karşılığını alıyorsan çok ayıp ediyorsun ben burada tehlikedeyim şuan ayağa kalkmaya çalıştığım sırada bana yaklaştığını fark edince az önce takıkdığım taşı elime alarak adamın alnını hedef alıp attım "tam isabet!" adamın alnına çarpan taşla beraber adam sendeleyerek arkaya doğru bir adım attı ve elindeki şişe yüksek bir sesle yere düşüp kırıldı

Kulaklarımı sesle beraber hızla kapatıp yerimden doğruldum kulaklarım sese tahammül edemiyordu ve az önce çıkan cılız ses kulağımı tırmalamıştı elimi kulağımdan çekip tam adama doğru bir adım atmıştım ki "yerinde dur ve kıpırdama" diyen ses ve yanımda hızla geçen kişiyle afallayarak yerimden kıpırdayamadım arkamı döndüğümde sarı saçlı bir adam eli cebinde bana bakıyordu ve kaşları çatıktı önüme geri döndüğümde ise

Bir ayağının üzerine çökmüş bir şekilde yumruklarının sonu gelmeyen bir adam daha gördüm ne oluyordu burada? Sarhoş adamın artık gözleri kapanmak üzereydi ve yüzüne yediği yumruklar yüzünden yüzü kanlar içindeydi dehşetle hızlanan kalbimin acısıyla yüzümü buruşturup kalbimi avucumun içine aldım parçalamak isteyeceğim şekilde gördüklerim yüzünden acımıştı bu olanların hepsinin farkına yeni vararak sarhoş adamı öldüreceklerini bildiğim için hızlı adımlarla onun yanına gittim ve hayla yumruklarını çekmeyen adamın yumruğun havada yakaladım bana taraf bakmıyordu ve gözleri hayla adamın üzerindeydi "sana birşey yaptımı" dedi bundan emin olmak ister gibi başımı olumsuz anlamda salladım bana bakmasa bile sanki jeton yeni düşmüş gibi kaşlarımı çattım "ben iyiyimde eğer engel olmasaydım adamı öldürücektin!" dedim yüzüne gelen saçları üfleyerek yan tarafa atıp başını yavaşça bana doğru döndürdü

"Eğer sesi duyup buradan geçmeseydim asıl size birşey olacaktı hanımefendi teşekkür etme şekliniz bumu yani?" diye sorgulayan bakışlar atan adama birşey diyemedim bir nevi haklıydı ama bunun için adamı öldürmesine gerek yoktu "ben bunu kendimde yapabilirdim gerek yoktu" dedim gözlerimi kısarak alaycı bir gülümsemeyi yüzüne yerleştirerek başını iki yana salladı "öyle olsun hanımefendi bu konuyu uzatmayacağım" diyerek başını diğer adama taraf çevirdi "koray gidelim" ayağa kalkarak şu koray denen adamın yanına gitti koray gülerek onun kulağına birşey fısıldayınca adını bilmediğim kıvırcık çocuk kaşlarını çattı "saçmalama yürü işte" diyerek önden gitti koray ise son kez yerde yatan sarhoşa ve bana bakıp "bayılmış uyanmadan önce uzaklaş buradan derim" dedikten sonra gülerek arkasını döndü ve adımlarını hızlandırarak uzaklaştı

 

Ben ne yaşadım az önce ya?

 

 

Onlar bir süre sonra göz önünden kaybolmuştu ben ise adamın yaşadığından emin olup yanına bir ambulans çağırarak oradan gitmiştim evin önüne yaklaştığımda önümde gördüğüm taşla artık delirmiş gibi taşa bakıyordum gerçekten dışarıdan birisi geçerken benim taşa olan bakışlarım yüzünden beni deli sanabilirdi ama benim şu taş yüzünden yaşadıklarımı bilmiyorlardı ki Taş'a biraz daha yaklaşıp sert bir tekme atıp köşeye fırlattım "bu sadece iki kere oldu üçüncü de kanmam" diyerek zaferle gülümsedim ve eve doğru yine yürümeye başladım kapının önüne geldiğimde zili çalıp biraz bekledim kimse açmayınca zile birkaç kere daha bastım kapı açılmayınca üşenerek çantamı yere koyup eğilerek açtım ve içinde yedek anahtarı aramaya başladım çantamın içi başka bir evrene açılıyor olacaktı ki içinde hiç birşey bulamıyordum!

 

Anahtarı bulunca kapıyı açıp içeri girmiştim evet evde kimse yoktu hızlıca merdivenlerden çıkıp kendimi odama attım arkamdan kapıyı kilitleyip çantamı masanın üzerine fırlatır gibi attım bugün acayip yorucuydu üstümü değiştirmekle uğraşmadan yatağıma uzandım gözlerim yavaştan kapanmaya başlarken içime derin bir nefes çektim bugünden kurtulmak istiyorum...

 

"Abla"

 

Arkamı döndüm ağaçların arasındaydı beyaz elbisesinin içinde

 

"Ben buradayım abla"

 

Göz yaşlarımın arasında O'na taraf koştum "Beren!" dedim ben yaklaştıkça uzaklaşıyordu görüntüsü "gitme lütfen!" daha hızlı koştum ama o yok olmaya başlamıştı

 

"Ben yokum abla ay söndükten sonra karanlığın bir anlamı kalmaz"

 

Ve gitti yine gitti Beni yine bıraktı

 

Boşluk hissi

 

Titrek nefesler

 

Ve acı

 

Nefes alamıyormuş gibi hızla gözlerimi açıp doğruldum kalp atışım normale dönüyordu derin bir nefes çekip telefonu elime aldım saat çoktan gece yarısını geçmişti kabus etkisiyle beraber hızla yerimden doğruldum soğuk bir duş almak en iyisi olacaktı odamın sol tarafında duran banyoya girdim kapıyı arkamdan kapatıp kabusu atlatmak için olduğum yerde kıpırdamadan durdum gözlerimi sıkıca kapatmıştım gözlerimi açarsam bende yok olacakmışım gibi hissediyorum yıllar geçmişti ama bu kalbimdeki boşluk hissi dinmiyordu benim kardeşim ölmüştü ama ben onun öldüğünü kabullenemiyorum her gece kabuslar görüyorum uyumak istemiyorum hep demezler miydi uyumak kurtuluş yolu diye... Hayır hiçbir zaman öyle olmadı ne zaman uyusam işte o zaman asıl ölümüm o kabusların içinde oluyordu ben sadece uyumadığım zamanlar yaşıyordum -yani öyle görünüyor-

Gözlerimi açıp derin bir nefesi içime çekip aynaya bakmamaya çalışarak üstümü çıkardım kendime ve aynaya bakmaya utanıyorum vücudum kesik izleriyle dolu ve fazlasıyla zayıflamıştım duşa girip soğuk suyu açtım suyun altına girdiğimde irkilmiştim ama sonrasında suya alışınca iyi gelmişti

 

Banyodan çıkınca üstüme kahverengi kazağımı ve altıma siyah bol pantolonumu giyerek saçlarımı havluyla kuruttum telefonumu da elime alıp odadan çıkıp merdivenlere yöneldim hızlı bir şekilde indiğim sırada elimde titreyen telefonla yerimde durdum bu saatte kim mesaj atmıştı? Telefonun ekranını açıp mesaj bölümüne girdim efe mi? Bu saatte Ne işi var benimle bu çocuğun? Mesajı açıp ne yazdığına baktığımda gördüğüm fotoğrafla ağzım açık kalmıştı "siktir!" kolyem onun elindeydi bir dakika onu nasıl aldı peki!

 

Kolyemi nasıl aldın?!

 

Kolyeni ben almadım sen düşürdün Arkandan seslendim de sen müzik dinleyip beni pek takmadan gittin ukala

 

Oflayarak olduğum basamağa oturdum ve yazmaya başladım

 

Yarın atacağım konuma gel

 

Ha bide dur gitme yarın sana neden o soruyu sorduğumu açıklayacağım güzellik

 

Ha yani birisini öldürdüğümü gerçekten düşünüyor musun?

 

Öyle bir şey demedim sadece "açıklayacağım" dedim her şeyi çok yanlış anlıyorsun taş kafa

 

iyi geceler yatacağım konumu bekliyorum görüşürüz taş kafa

 

Telefonun ekranını göz devirerek kapatıp oturduğum yerden kalktım basamakları inip koridordan geçtiğim sırada karşıma çıkan kişiyle bir saniyeliğine duraksama yaşadım "murat abi?" babamın iş arkadaşı ve benimde sevdiğim bir adam yani murat abi karşımdaydı büyük ihtimalle babamla işler hakkında konuşmak için gelmişti murat abi gülümseyerek kapıyı gösterdi "babanla görüşmeye gelmiştim şimdi gidiyorum görüşmeyeli nasılsın asil?" gülümsemesine karşılık verip "iyiyim teşekkür ederim murat abi sanada iyi günler" diyerek murat abi gittikten sonra mutfağın kapısını açtım annem ve babamda masada yemek yemeye başlamışlardı annemin yanına geçip telefonumu masanın üzerine bırakarak "ben bir yüzümü yıkayacağım" diyip mutfaktan çıktım banyoya ilerleyip kapısını açtığımda yukarıdaki küçük pencereden giren soğuk hava tenime temas ettiğinde tırstım içeri girip elimi suyun altında bir süre tutup suyu kapattım havluya uzandığım sırada duyduğum bağırma sesiyle duraksadım "içeride ne oluyor!" diye bağırdım sesler hala devam ediyordu elimi kurutmaktan vazgeçip hızlıca banyodan çıktım mutfağa geri döndüğümde babam ayaktaydı ve elinde benim telefonumu tutuyordu elindeki telefonu sertçe yere attı ve yerde kırılma sesiyle kulağımı refleks olarak kapattım neden yaptı bunu "seni lanet olası!" dedi ne yaptım ki ben? "Sen bizim gururumuzlamı oynayacaksın nasıl sevgilin olur ha!" dediğinde yerimden kıpırdayamamıştım benim sevgilim mi vardı! "Baba beni bir dinl-" daha sözümü tamamlayamadan annemin sesi aramıza girdi "kocacım sen içtin sanırım sevgilisi değildir o" dediğinde babamın sınırlı bakışları bu seferde anneme dönmüştü "nasıl yok kadın! Baksana görmedinmi mesajları gidip erkeklerle fingirdeşmiş!" duyduğum sözle artık sinirlenerek bende sesimi yükselttim "benden bir piç gibi bahsetmeyi kes baba ben kimseyle fingirdeşmedim!" dediğimde babam hızlıca yanıma gelip yanağıma sert bir tokat atmıştı yana düşen başımın acısıyla sesli bir şekilde inleyip yere çöktüm "kalk ayağa!" bağırdı ama kalkmadım, kalkamadım sinirle "Kalk ayağa!" diye yenilediğinde yine kalkmadım ve bu sefer saçlarımı sertçe eline dolayıp başımın kaldırmıştı havaya "sen hayatımsa gördüğüm en yüz karası insansın!" saçımı tutmadığı eliyle yüzüme bir yumruk geçirdi kafam sola kaymıştı etraf bulanıktı bayılmak üzereyim ama buna dayanmam gerekiyordu bu benim çektiğim ilk acı değildi babam saçlarımı daha çok çektiğinde saç köklerinde hissettiğim acıyla inleyip ayağa kalkmak zorunda kalmıştım ağzımda hissettiğim kanı umursamadan yere tükürüp gülümsedim "özür dilerim malesef istediğin bir çocuk olmayabilirim ama senin çocuğunum baba ve senden korkmuyorum anlıyor musun?" dediğimde daha fazla kızmıştı ve kolumu acıtacak derecede tutup beni arkamdaki duvara sertçe itti kafam duvara çarpıp yere yeniden düştüğümde kulağımda oluşan çınlamayla başımı iki yana salladım ve irade dışı kahkaha attım annem eliyle ağzını kapatmış ağlıyordu yanımıza yanaşıp babamın kolunu tuttu onu durdurmaya çalışıyordu "kızımı öldüreceksin bırak onu!" dediğinde babam kolunu annemin elinden kurtararak annemi hemen arkadaki masaya doğru ittiğinde annemin beli masaya çarparak düşmüştü sinir ve korkuyla "Anne!" diye bağırıp ayağa kalkmaya çalıştım ama acıyla geri yerime düştüm kendimi zorlayarak kalkmaya çalışıp duvardan destek alarak kalktım ama annem yerde bayılmış bir şekilde duruyordu arkamda hissettiğim adımla başımı çevirdim ama babam yine saçımı tutarak beni bu sefer sertçe sürüklemeye başlamıştı yerde düşerek acıyla boğazım yırtılacak kadar bağırıyordum "annem kaldı orada bırak beni!" dedim ağlayarak saç köklerimi daha fazla çekince artık etım kopacak kadar acıyordu boğazım dehşet şekilde yansada bağırmaya devam ettim merdivenlerden çıksrtırken bana bağırıyordu ama ne dediğini anlamıyordum başım basamakları çarpıyordu ama tek düşünebildiğim şey annemdi göz yaşlarım arasında basamaklardan çıkarttığı sırada beni fırlatır gibi atmasıyla başım yine duvara çarpmıştı bilincim kapanıyordu ama annem için dayanmam lazımdı onu buradan kurtarmam için gerekiyordu başım dönmeye başlamıştı beklemediğim anda karnıma yediğim tekmeyle ağzımda biriken kan etrafa sıçradı acıyla beraber inleyip öne doğru büküldüm gözümden sessiz çıkan yaşlarla kalkmaya çalıştım ama yine saçım tutulduğunda ağlamak istedim saçımın telleri yolunmuştu karışık ve darmadağındı yüzüm morluklar doluydu saçımdan yine çekip beni odamın kapısının önüne getirdi kapıyı açıp beni fırlatana kadar hiçbirşey anlayamıyordum "aklın başına gelene kadar burada kalıcaksın" diyerek arkamdan kağıyı kapatıp kilitlenmişti ağlayarak yerimden doğrulmaya çalıştım "annemi kurtar seni cani adam! Annemi kurtar yalvarırım!" yerde emekleyerek kapının yanına gidip kapıya vurmaya başladım "y-yalvarırım annemi kurtar" diye bağırdım ağzımdaki kanın keskin tadıyla kusma isteği oluşmuştu ağzımda biriken kanı yere tükürüp sırtımı kapıya yaslayıp bacağımı karnıma doğru çektim bugün sonumdu bugün korkulsrımdı bugün felaketimdi ağzımdan çıkan kelimeler kan gibi keskin ve kötüydü...

 

_______________________________________

Loading...
0%