@elifece.dgn
|
Kulübe doğru yol alıyordum. Üzerimde rahat klas siyah bir takım ve bordo bir gömlek vardı, saçlarımı da arkaya doğru yatırmıştım. Ortama ayak uydurmak lazım değil mi?
Bir saatlik yolun ardından mekana vardım. Kapının önündeki valede tanıdık bir yüz görmüştüm, bu kişi yakın tanıdıklardan Murat'tı anahtarı ona doğru fırlatıp içeri girdim.
İçerisi kırmızı ve mor ışıklandırmalı pahalı bir iç mimarisi olan kaliteli kıyak bir mekandı. Kalabalığın içerisinden ilerleyip bara geçtim.
Barmaid olan kadın uzun kahverengi saclı ela gözlü bir esmer güzeliydi , 26 yaşlarında gibi görünüyordu.
beni fark edince gülümseyip "Merhabalar efendim ne alırdınız?"
Hafif piçimsi bir gülüş takınıp, sağ dirseğimi masaya dayayıp " Mojito alabilirim mesela. nanesi az olsun"
kokteylim geldiğinde benim için ayrılan locaya geçtim.
Her şey planlıydı. avım tamda karşı sağ çaprazımdaki locadaydı ve tam tamına yirmi beş dakika içerisinde lavaboya gidecekti. Fazla içince tuvaleti gelirdi orospunun.
kokteylden yudumlar alırken etrafı izliyordum.
Gözüme bir kadın takıldı göğsüne kadar gelmiş uzun hafif dalgalı saçları, sert bakışlı yeşil gözleri ve dekolteli elbisesi ile göz alıcıydı.
Bir anda benim olduğum tarafa doğru döndü, ama bu öylesine bir bakış değildi o büyülü gözlerinin yeşilini üzerimde hissediyordum. İkimizde birbirimizin gözlerine kitlenmiş gibiydik tetiği ilk kim çekecek diye birbirimizin gözüne bakıyorduk sanki.
Birden yanına gelen uzun boylu dağınık saçlı gömleğinin ilk üç düğmesini açmış yavşak imzasını veren o gümüş kolyesi de olan kişi onun omzuna hafifçe vurunca gözlerini benden çekmişti.
Avım harekete geçmişti, kulağımdaki kulaklıktan Serdara seslendim
"elektrikleri bir dakika içerisinde kapat hemen"
Serdar hemen cevap verdi "ışığı kapattığımda sadece on dakikadan az süren olacak"
on dakikamı? daha erken bitireceğime eminim.
Işıklar gitti ve bende hedefimin gittiği yere lavaboya gittim. Gece gözlüğüm her şeyi daha net gösteriyordu. Onun kulak tırmalayan sesini sonrada iğrenç bedenini fark ettim tam karşımdaki duvara yaslanmış küfrediyordu. Belimdeki silahı çıkarmamla tetiği çekmem bir olmuştu.
Hızlıca oradan uzaklaştım girişe geldiğimde kapılar kapalıydı işte bu hiç planlanmamıştı. Kadınlar tuvaletinde en azından içinden geçebileceğim bir cam vardı.
Cam yukarı doğru açıldığından sökmem gerekiyordu bir dakikadan az süre kalmıştı. Cebimdeki bıçakla tek tek camın vidalarını çıkarttım ve binanın arkasındaydım ucuz yırtmıştım. Valeden gizlice anahtarı alıp uzaklaştım.
Serdarın evine çevirecektim başta rotamı fakat sevgilisi ile planları olduğundan boğaza çekmiştim arabayı.
Arabayı bir yere park edip yürüdüm; boş bir bank bulunca, oturum düşüncelere dalmıştım.
Bir süre sonra birisi omzuma dozunda kafamı o tarafa döndüğümde 65 yaşlarında saçının yarısı dökülmüş bir adam vardı. Emeklilerin bu ekonomide maaşının yetersizliğiyle 2 ağız tokluğuna çalışma çabaları içler acısı.
"Evladım bu saatte hangi dert seni böyle derin düşüncelere dalmana sebep oldu?" dedi adam.
Tebessüm etmiştim " Valla ağabeyim ne sen sor ne ben söyleyeyim" adam yanıma oturdu, omzumu sıvazladı.
"bak oğul belli ki gönül işi senin bu derdin. benimde tek aşkım şu arkandaki pilav arabası" oturduğum yerde doğrulup gülümsedim.
"madem öyle aşkla olan bir pilav yememek ayıp " adam gülüp bir porsiyon verdi, tam parayı verecektim ki "yok oğlum istemem doya doya ye sen" pilavı banko koyup ayaklandım 200 lirayı ağabeyin eline uzattım
. "al ağabeyim sen benim yüzümü güldürdün paranın üstü de kalsın daha da meşgul etmeyeyim git sen" adam gülümseyerek basıyla onayladı ve gitti.
Bende pilavdan yemeğe başladım gerçekten yediğim en iyi pilavdı.
|
0% |