@eliffiir
|
"aymila çık tartıya." "51" "Ne yedin sen? Bu kadar kilo aldın." "Anne, 2 kilo fazla değil ki." "Kes sesini aymila! Bir gün boyunca yemek yok sana." Ben tartıdan indiğimde annem çoktan odamdan çıkmıştı. Kiloma çok takıntılıydı, model olmamı istiyordu. Benim model olmamı isteyip istemediğimi bile sormamıştı. Ailemize en yakışı kalır meslek modellik diyor. Annem eskiden modeldi bu yüzden benimde olmamı istiyor. Bugün cenaze var. Ailemizi herkes tanıyor ve benide tanıyorlardı bu yüzden şık ama sade olmalıydım. Sade bir makyaj yapmıştım. Uzun sarı saçlarımı örtücek siyah bir şal, Üzerime siyah bir badi onun üzerine siyah deri bir çeket, mini siyah etek ve dizkapağıma kadar gelen siyah çizmelerimi giyinmiştim. Yatakda ki siyah çantamı alıp merdivenlerden aşağıya inmiştim. Bütün ev halkı buradaydı, annem ve babam dışında. Benden 1 yaş büyük abim Caner, siyah bir tişört, siyah pantolon ve ayakkabıda siyah giyinmişti. Kumral saçlarını hiç taranmamışa benziyordu, mavi gözleri beni öldürecek gibi bakıyordu. benden 8 yaş büyük olan diğer abim Boran, onunda Canerden bir farkı yoktu bı tek Boran abim siyah bir çeket giyinmişti. Boran abim siyah saçlarını düzenli taramış arkaya atmıştı, kahverengi gözleri bana sevecenle bakıyordu. onların hemen yanında duran benden 3 yaş büyük olan ablam Aylin, Aylin'nin açık kumral uzun saçlarına benim gibi siyah bir şal takmıştı, siyah vücudunu saran mini bir elbise, dizkapağının oraya kadar gelen siyah deri ceket ve siyah topuklu ayakkabı giyinmişti, yeşil ve mavi arasında gidip gelen gözleri bana iğrenerek bakıyordu. Annem ve babamı gözlerim aradı ama bulamamıştım, benim neyi aradığımı anlayan Boran abim. "Onlar bizden önce çıktı abicim." Dedi. "Senin yüzünden geciktik." Dedi Aylin. Aylin'e bir cevap vermedim, onla uğraşacak vaktim yoktu. Arabaya benim için şoförüm açmıştı. Hepimiz ayrı arabalarla gidicektik. Ben arabaya bindik den sonra hemen arkamdan şoför bindi ve arabayı sürmeye başladı. İlk benim olduğum araba malikaneden çıktı. En önde olmak güzeldi, her zaman ki gibi. Aylin kendini benimle yarıştırdı. Ben ne alsam, ne yapsam aynısını yapar alırdı. Bu durumdan rahatsız olmuyordum, bu durum bana olan hayranlığını açıklıyor. Aylin ve Caner sürekli bana sataşır, istediği cevabı alana kadarda durmazlardı. Caner sürekli kumar oynar, kaybeder. Parası bittiğinde de bana gelir para ister. Eğer vermezsem yalan haber çıkarmakla tehdit eder. Bu durum bizim ailemizin zedelenmesine vesili olur ve ben bu durumu istemem. Annemin gözünde küçülmek istemediğim için Caner'e para veririm. Boran abim, bu ailede beni çok seven tek kişi diyebilirim. Boran abim ailenin işlerini yönetir, babama bir şey olduğunda, onun işlerini üstünelecek biri lazımdı ve oda Boran abim oldu. Annem, Çilay Altıntaş, onun istediğini yaptığım sürede beni sever. Benim ve Aylin arasında bir kavga olduğunda daima onu savunur, o haksız olsa bile. Aylin'i ne yapsa sever, Caner ve Boran abimide. Babam, Tamer Altıntaş, beni sever, sayar, abim kadar olmasada. Bana bı kaç dövüşme tekniğini öğretmişti. Babamın işleri yüzünden çok fazla sohbetimiz olmuyordu ama beni koşulsuz sevdiğini biliyordum, bu bana yetiyordu. Ani bir frenle öne savruldum. Buda neyin nesiydi? "Eymen noluyo?" Eymen şoförümün ismiydi. "Aymila Hanım, biri önümüzü kesti. Sakin olun, ben kimmiş bakıp gelicem." Torpidodan silah çıkarmıştı. "Bende gelicem." "Hayır, Aymila Hanım. Tehlikeli olabilir." Haklıydı, babam bana bir kaç dövüşme tekniğini öğretsende henüz dövüşmeye hazır değildim. Daha silah tutmayı bilmiyordum. En kısa zamanda hepsini öğrenmem lazımdı, neyseki araba sürmeyi biliyordum, tek başımayken böyle bişey geldiğinde arabayla kaçabilirdim. Eymen arabadan indikden sonra bizi durdudan arabaya doğru yürüyordu. Şöförün olduğu kapıya doğru yürüdü, durdu. camın açık olduğunu ve içerde kimin olduğunu görene kadar herşey yolunda gibiydi. Eymen'in suratı değişti, korku saldı yüzünü. Eymen bir şeyler söylüyordu. Ama sürücü bunu duymuyo gibiydi. Sanki bana bakıyordu. Benim olduğum arabada siyah cam yoktu ama onun olduğu arabada vardı. Eymen sustu, sürücü bir şeyler söyledi. Eymen bana baktı. Büyük ihtimalle benle ilgiliydi. Eymen'in yüzü bembeyaz oldu. Korku ve endişe sardı yüzünü. Nr konuşuyorlardı bunlar? Kaçmalımıydım? Bilmiyordum. Hiçbir şey bildiğim yoktu. Abimler nerdeydi? Arkamdalardı ama arkaya baktığımda kimse yoktu. Eymen beni nereye getirmişti? Yolu izlerken dalmıştım nerelerden geçtiğimizi bilmiyordum ama şimdi arabanın camından etrafa baktığımda mezarlığa doğru gitmediğimiz kesindi. Hayatımda bir kere mezarlığa gittim küçüktüm, travmam vardı oraya ama gitmem lazımdı annem 'büyüdün artık' diyordu. Mezarlığa giden yolu nerden bildiğimi sorucak olursanız, benim gittiğim kolejin biraz ilerisindeydi mezarlık. Sürücü arabadan indi. Eymen hala bana bakıyordu. Sürücü simsiyah giyinmişti, Eymen'nin tam arkasında durdu. Eymen bana gülümsedi, sürücü silahını çıkardı, Eymen'e ateş etti. Eymen yere düştü, sürücüye baktım, yüzünü daha net görüyordum. Dudaklarının köşesi kıvrıldı, bana doğru geliyordu, siktir. Arabanın arkasından hemen sürücü koltuğuna geçtim. Arabayı çalıştırıp arkaya doğru sürmeye başladım. Bunu gören sürücü gür bı kahkaha attı. Arabayı düz yöne çevirip geldiğimiz yoldan gitmeye başladım. Çok hızlıydım. Ellerim titriyordu. Eymen vurulmuştu, kafasından. Yaşama şansı yoktu. Siktir. Arabayı ani fren yaparak durdurdum. O sürücü oydu, şimdi hatırlıyorum. "Siktir! Oydu." Arananın aynasından arkaya baktım, geliyordu. Arabayı hızlıca çalıştırıp, gazı kökledim. Ellerim buz kesmişti, hissetmiyordum. Güya aile dostumuzun çocuğuydu. İki ailede birbirinden nefret ederdi. İşler yüzünden bir araya gelirdik ama bu çocuk hiç gelmemişti. Ben fotoğraflardan tanıyordum bir tek. Adı Berat. Berat demir deniz. Üç isimli gibi görünebilir ama iki isimli. Berat ve demir. Berat ismini sevmez demir'i kullanır hatta Berat ismini kullananlara işkence ettiği söylentileri bile var. Deniz soyadıdır. Bunlar dışında pek bildiğim yok. Bu çocuk benim niye peşimde ki şimdi? Telefon çalıyordu, telefon arabaya bağlı olduğu için arabanın ekranından açtım aramayı. Boran abimidi. "Nerdesiniz Eymen? Sizi bekliyoruz kaç saatdir!" Sinirliydi, hemde çok. "Abi." Sesim ağlamaklı çıkmıştı. "Aymila? Eymen nerde?" Sesim çıkmıyordu. "Aymila noldu? Ağlıyo musun sen?" "Abi, Eymen öldü." Dedim. Gözümden yaş gelmişti. Şimdi ağlamanın sırası değildi. Yaklaşıyordu bana bu çocuk. "Nasıl olur? İyi misin sen Aymila?" "Abi, o çocuk-" arabama biri arkadan vurmaya başlamıştı, siktir. "Aymila, iyi misin! Hangi çocuk? Ne çocuğu lan!" Arabayı daha hızlı sürmeye başladım ama benim arabam eski modeldi Berat'ınki benimkini bir üst modeliydi, onun Arabası daha hızlıydı. Hemen arabanın yanına gelmişti. Kendi arabasıyla benim arabama çarpıyordu. "Aymila! Nerdesin sen?!" Abimin sesi endişeli çıkıyordu. Cevap verebilcek durumda değildim. Arabayı durdurdum. Arkaya doğru sürmeye başladım, yoldan çıkıp ormana doğru girmiştim. Nereye gittimle ilgili en ufak fikrim yoktu. Abimin sesi kesik kesik geliyordu artık anlaşılmıyordu. Çekmiyordu hat. Ağaçlara çarpmamaya dikkat ediyordum ama bir işe yaramıyordu. Arkaya baktığımda uçuruma kadar gelmiştim. Ben ne ara bu kadar gelmiştim lan. Arabayı düz çevirip uçurumdan uzaklaşmaya başlamıştım ki berat geldi. "Siktir." Arabamın tam önünde durdu. Gaza bastım ona doğru sürdüm. Oda aynı şeyi yaptı. "Hassiktir lan! Napıyorum ben!" Arabayı yana kırdım ona çarpmamak için onu öldürebilirdim sıkıntı yoktu bunda ama onla beraber bende ölücektim. Arkama baktım oda durmuştu. Arkama bakarak arabayı sürmeye devam ederken ağaca çarptım. Araba çok hasar almıştı. "Siktir." Duman çıkıyordu arabadan. Arabadan hemen indim. Koşmaya başladım nereye koştuğumu bilmiyordum, Sadece koşuyordum. Arkamdan korna sesi geldi, tam arkamdan. Koşşam bir işe yaramıcaktı artık. Onda araba vardı benimde bacaklarım kim daha hızlı diye yarış yapmıcağımıza göre durdum. Arkama döndüm, dimdik duruyordum. Ondan korkmuyormuş gibiydim ama deli gibi korkuyordum. Berat arabadan indi. Gülüyordu, hastaneye yatırılması gerekiliyordu bunu. Mavi gözleri alev saçıyordu. Siyah saçları beyaz tenine düşüyordu. Oda benim gibi nefes nefese kalmıştı. "Ne! Ne istiyorsun lan benden!" Dedim. Sırıtıyordu sadece. "Eymen gitti, sıra sende." "Ne? Ne saçmalıyorsun lan sen! Beni mi öldürcen!" "Öldürmekten daha kötü darbe vurucam." "Darbe mi? Güldürme lan! Sen kimsin ki darbe vurabileceksin bana!" "Gerçek ailen toprağın dibinde uzun bir uykuya dalmış. Pamuk Prenses aç gözünü, masalın bitti."
|
0% |