
Konak sabahki olayla inlemişti sanki biri ölmüş gibi feryad figan içindeydi akdem konağı sarsılmıştı yerde durup ağlayan bir anne avluda yürüyüp düşünen baba, gece gibi kara saçları uzun siyah kirpikleri olan duhan
-baba
kızının gözlerinin içine bakarak
-kızım
-ne yapacağız ?
Abisi Ali kanlı oldukları ailenin kızı kaçırmıştı
Babası sinirden bir şey demedi duhan yere yayan annesinin yanına gitti çöküp
-anne
-duhanım
-ağlama ne olur
-oğluma bir şey olursa
-kalk gidelim odaya
Annesini kaldırdı babasının ikinci eşi zühre öyle köşeden izliyordu yukarı annesinin odasına çıktılar annesini yatağa yatırdı
-Ali nasıl böyle bir şey yaptı, şimdi ne olacak annem
-bilmiyorum kızım babanda düşünüyor aşiret toplayacak
-ben gideyim sana bir şeyler getireyim sende dinlen
Odadan çıktı açılmayacağını bildiği halde Ali'yi aradı ve açılmadı aşağı avluya baktı bir çok erkek gelmişti aşiret olduğundan hızlı toplanmıştı ne olacaktı hiç bir fikri yoktu beklemeye başladı
}{
Aradan 2 saat geçmiş annesiyle biraz ilgilenip odasına geçti kapı açıldı babasıydı yatağından ayağa kalktı
-baba... ne oldu
-karar verdik kızım
-ölüm değildir umarım
-değil
-ne o zaman
-kızın abisiyle seni evlendireceğiz
-ne?
Duhan sendelendi babası onu yatağa oturttu duhan ağlamaya başladı
-baba
-başka çare yoktur kızım
-ama başkaları yaptı diye ben yanarım baba bu adalet midir
-yapacak yoktur
Odaya annesi girdi
-bey doğru mudur
-öyledir hanım
-duhanımı feda etmem ben
-ben feda etmek ister miyim sanırsın karahanlar değil evimde kızımı almak çöp bile alamazlar ama arada Ali var
Duhan ayağa kalktı
-bir şey yap baba ne olur bir şey yap beni ateşe atmayın ne olur Ali'yle konuş gidin isteyin kızı ben evlenmek istemiyorum evlenmek istemiyorum
Duhan panik atak geçiriyordu yere düşüverdi
><
Atını tımarlıyordu ne kadar öfkeli olsada atına karşı nazik davranıyordu Bu onun bir nevi terapisiydi kendini iyi hissediyordu kapıda nefha belirdi tekerlekli sandalyede oturmuş
-abi
-söyle
Sandalyesini sürüp yanına geldi
-iyi misin
-iyim
-akdem konağı aşiretini toplamış kararlarını vermişler
-nedir kararları
-çoçuğun kız kardeşiyle seni evlendirecekler
Tarık hızla
-duhan!
-kızı tanıyor musun
-ben bunu kabul etmem
-aşiret kararı vermişken nasıl kabul etmeyeceksin ki
-dilşah hata yaptı diye ben ya da başkası ödemek zorunda değil gidip bulacağım onu
-abi dur lütfen
Tarık hızla ahırdan çıktı nefha tekerlekli sandalyesiyle arkasından gitmeye çalışsada yetişemedi Tarık uçtu annesi
-nefha
-anne abim dilşahı öldürecek bir şey yap
-Tarık dur
Tarık çıktı hızla konaktan çıkarken rewşen peşinden giderek kolunu tuttu Tarık
-rewşen bırak
-Tarık öfkeyle kalkıyorsun yapma
Hızla kolunu kurtardı
-bana ne yapacağımı söyleme
-Felek telefonunu getir
Felek telefonu getirmeye gitti meftah geri girdi Konağa nefha
-hala ne yaptın
-öfkesine yenik düşmüş tutamadım gitti
telefonla aşağı indi Asiye'ye verdi Asiye hızla Fahiri aradı
-ne oldu Asiye
-Tarık gitti dilşahı öldüreceğim diye bir şey yap fahir kızıla bir şey olmasın
-tamam Asiye'm
Kapattı telefonu Asiye kızına sarıldı acısı dinsin diye
"BU TOPRAKLARDA KADINLARIN KADERİNE HEP ACI DÜŞER"
Tarık şirkete gitti kapıyı dan diye açtı fahir
-nedir bu öfke
-bana sormadan nasıl karar veririsin baba
-tek ben mi verdim aşiret verdi
-ben evlenmem
-başka çare yok Hem oğlan ölür hem dilşah onlar ölünce biter mi sanıyorsun kan durmaz ve bu kan herkesi öldürür
-peki ya kız
-haber ettiler kız çoktan kabul etmiş
Tarık şaşırmıştı
-bende kabul ediyorum baba kan dökülsün istemem
-iyi sonunda dediğime geldin
][
Duhan ve babası hancıların çiftlik evine gelmişlerdi kocaman bir çiftlikti çok kullanılmamasına rağmen bir sürü çalışan vardı ve büyük bir düzen herkes
koşuşturuyordu duhan ve Tarık'ın imam nikahı kıyılacaktı dilşahla alininki daha sonra kıyılacaktı karışıklık çıkmasın diye kan davalı iki aile çoçukları için bir araya gelmişti Tarık imamın önünde dizlerinin üstüne çökmüş duruyordu içeri duhan girdi beyaz sade bir elbise giymiş başınada beyaz tülbent takmışlardı, babası Tarık'ın yanını gösterip
-otur kızım
Duhan oraya gelince hızlıca kendini yere bırakıverdi odada olanlar endişelendi tarıkta duhana baktı başı öne eğikti fahir
-gelin kızımız iyi misin
-iyim
İmam başladı nikaha sorularını sordu cevaplarını da aldı ve nikah kıyılmıştı duhan ve Tarık Allah katında karı kocalardı birbirlerinin helaliydiler ve belkide akla gelinmez bir şey vardı bu topraklarda ancak ölümle ayrılırlardı bu topraklarda boşanma yoktu ne olursa olsun
{}
Vakit akşama doğruydu Duhan avluda oturmuş parmağında ki alyansa bakıp duruyordu kapıdan Ali'yle dilşah girdi elleri dolu poşetti ve çok mutluydular dilşah duhanla göz göze gelince ona uzun uzun baktı çünkü baktığı kişinin hayatını mahvetmişti Ali
-naber duhan
Duhan bir şey demedi eğer bir şey deseydi susmazdı Zühre
-Ali hadi çıkın yukarı tüm çarşıyı almışsınız yorulmuşsunuzdur
İkisi yukarı çıktı zührenin çoçuğu yoktu hiç olmamıştı
-duhan sende çık hava soğudu üşürsün düğün arefesi
-hiç bir şey yapmak istemiyorum Zühre anne
Duhanın yanına oturdu
-bu topraklarda kadın olmak çok zor bak bana annene ben 17 yedimde köyümdeyken birden beni babanla evlendirdiler
-hiç istemedin mi
-istemedim babaannen beni isterken bana iyi davrandı buraya geldiğimde benim cehennem günlerim başladı bana etmediği kalmadı çoğu zaman annen bana arka çıktı ben annen bana kötü davranır diye düşündüm hiç öyle olmadı bana abla gibi davrandı
Kapıdan Salih girdi
-Rahime nerde
Zühre
-başı ağrıyordu odasına gitti
-iyi
-yemeği hazırlayayım mı
-olur
Salih yukarı rahimenin odasına gitti Zühre arkadan baktı belki onların odasına gider zührede giderdi yanına Salih ikisinede iyi davranıyordu ama gönlü hep rahimedeydi zühre bir şey diyemezdi kuma olarak gelen oydu zühre ayağa kalktı duhan
-yardım edeyim mi zühre anne
-yok canım sen otur rahatsızsın
Zühre mutfağa girdi pişirdiği yemekleri kontrol etti tabak ve çatalları hazırladı içeri dilşah girdi
-zühre anne yardım edecek bir şey var mı
-yeter ki sen iste bir sürü iş var yemekleri doldur
-tamam
-sonrada sofrayı kur tüm gün iş yaptım yoruldum sende gezdin zaten yapıver ne olacak
-tamamdır zühre anne
Zühre mutfaktan çıktı yukarı gidip rahimenin kapısını tıklattı ve açtı
-abla gelebilir miyim
-gel zühre
İçeri girdi
-ağam nerde
-ashabı bozuk salona geçti bir şey mi söyleyecektin
-yarın kına var ama hazırlık hiçbir şey yapmadım
-birde o var değil mi
-şimdiden başlamak gerek yetişmez ayıp olur sonra, dilşah bindallısını almış bile duhan öyle kaldı
-şöyle yapalım sen kızları ayarla yemekleri meşrubatları hazırlasınlar duhanda yemekten sonra çıkar bakar artık kına falan onları unutmayın ben sana güveniyorum
-tamam o zaman abla
Yemekten sonra olmuştu annesi duhana
-araba hazır çık yarın için kendine bindallı bak
-hiç halim yok
-duhan ne olur böyle yapma
-anne istemiyorum
-kızım
-anne senin bindallını giysem yarın için.. tabi müsaaden varsa
-var tabi neden olmasın
-kaldı düğün
-damat nasıldı
-hiç bakmadım umrumda da değil
-nasıl o senin kocan olacak bir ömürü onunla geçireceksin
-hiç bir şey düşünmek istemiyorum burada 2 gece kaldı ben gelin olana kadar benimle uyur musun
-uyurum
<>
Akşam olmuş kına eğlenceleri başlamış zühre etrafla ilgileniyor yukarı dilşahın odasına geçti
-gelin hanım çıkmayı düşünüyor musunuz
-abim geldi mi
-ettiğin onca şeyden sonra geleceğini mi düşünürsün
Asiye
-nasıl konuşursun Zühre
-doğru derim neyse inin artık aşağı
Duhan annesinin bindallısını giymişti üstüne tam oturmuştu saçlarını da açık bırakmıştı dilşahın yanında Ali oturmuş duhanın yanındaysa kimse yoktu Tarık ölse bile gelmeyeceğini söylemişti. Etraflarında bir kaç tur attıktan sonra duhanın önüne geçtiler kına tepsisiyle duhan bütün göz yaşlarını boşalttı zühre parmağına biraz kına alıp duhana sürdü soğuk kına irkmişti duhanı kaynanası Asiye avuç içine tam altın koyup kapattı ve bağladılar
BİRBİRİNE İKİ YABANCI
TARIKLA DUHAN SERÜVENİ BAŞLIYOR
Bölüm çok sonra gelebilir...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |