***

"O, sadece 18 yaşında bir kız. Kalbi, ebeveynlerinin öldürülmesiyle intikam ateşiyle sarmalanmış ve o intikam ateşi körüklenmiş."

"İsmi neydi?"

"Lavin. Lavin Dora."

"Güzel bir isme sahipmiş." Feza, muzipçe gülümsedi.

"İşimize yardımcı olur mu dersin?"

"Amacın; akademiyi yangına sürüklemek, değil mi?"

"Yangına körükle gitmeden, sessiz bir şekilde halletmeliyiz. Kız özel biri demiştin."

"Adamlara araştırttım. Zihin manipülasyonu yapabiliyor, ama farkında değil."

"Farkına vardırttırırız o zaman. Kızı buraya getirin."

Yıpranmış siyah saçları ve yeşil gözleriyle etrafı süzen bir kız girdi içeri. Kızın gözleri kin tutuyor, sizi gözlerinin hapsine alıyordu. Etrafında bulunan insanlar ona yabancıydı, hepsine öldürücü bakışlar atıyordu. Kız, Akademi tarafından buraya getirildiğini düşünüyordu, zihni kolay ve erişilirdi. Zihnindeki düşünceler insanın beynini acıtıyordu. Ancak aksine, kız buraya akademinin sonu için getirilmişti.

Sessizliği bozan Feza oldu.

Dilini ağzının içinde şaklattı.

"Şimdi, Lavin Dora. Akademiden nefret ettiğini biliyoruz. Burada bulunan herkes nefret ediyor. Aksini düşünme."

Kız, nefretle kasılmış çenesini serbest bırakırken, etine geçirdiği tırnaklarını geri çekti. Gözleri sorarcasına bakıyordu ve kaşları çatılmıştı.

"Belki hoşuna gitmeyebilir, ama seni araştırttım. Bir anlaşma yapalım; benimle çalış. Benimle çalış ve akademiye gidip bana oradan bilgi sızdır. Karşılığında hem Annen hem de Baban hakkında bilgileri öğren, hem de akademiyi cehenneme sürükleyelim. Aynı zamanda bir fırsatın da var."

Kız, Lavin Dora, açıklamadan etkilenmiş görünüyordu. İlk başta her ne kadar kendisinin araştırılma düşüncesine burun kıvırsa da. Sabırla fırsatı beklemeye koyuldu.

"Sen, zihin kontrol edebiliyorsun Bayan Dora. Her ne kadar bir insanoğlu olduğunu düşünsen de, sen annen ve baban gibi bir Gölgesin. Belki de bu, hayatını sonsuza kadar değiştirecek kapasiteye sahip bir bilgi. Akademide bana bilgi sızdırırken, zihin kontrolü gücünü geliştirme fırsatın olacak. Belki başka fırsatların da vardır, bilemiyorum."

Kız bir süre boş gözlerle ve ifadesiz suratıyla Feza'nın yüzünü inceledi. Kahverengi saçları jölelenmiş, alnına iki tutam saç düşmüştü. Bronz teni büyüleyiciydi. Ela gözleri hafif çekikti ve dik bir duruşu vardı. Smokini, vücuduna yakışmıştı. Ellerini masanın üzerine kenetlemiş, keskin gözlerle Lavin Dora'nın cevabını bekliyordu. Kız dudağının üzerinde dilini gezdirip kurumuş olan dudağını ıslattı. Aklında cevabı vermek için cümleleri kuruyordu. Yağlanmış düz siyah saçları ve hafif alnına düşen saç tutamları yüzünü sempatik kılıyordu. Cümlelerini düşünürken yeşil gözleri ellerinin üzerinde geziniyor, tırnağıyla uğraşıyordu. Üzerinde beyaz tişört, altında ise gri eşofman vardı. Soluk teni, vampirleri anımsatıyordu. Basit ve sade kıyafet giymeyi seviyor gibi görünüyordu. Beyaz spor ayakkabıları biraz kirlenmişti. Lavin, yüzünü Feza'ya çevirdi. Bacak bacak üstüne attı. Yüzünü kaplayan saçını omzunun arkasına attı. Gerçekler onu şaşırtıyordu, belliydi.

"Hem o bok çukurunda kendi yararıma şeyler yapacağım, hem de o akademiyi kapanmaya kadar sürükleyeceğim, öyle mi?" Kız gülümsedi.

"Bu hoşuma gitti. Anlaşmada varım."