@elifkutlu13
|
4.bölüm Heycanlı GünlerDün gece o kadar mutlu olmuştum ki dün o kadar güzel bir gündü ki sanki içinde kelebekler uçuşuyordu dün sırıtmaktan uyuyamamıştım gece mutluluktan dörtte yatmıştım herhalde. Sonunda istediğimi olmuştu hedefime ulaşmıştım artık milli sporcuydum. Birkaç ay sonra herkes benim ünvanımı duyacaktı herkes benim hayranım mı olacaktı ülkemin canım bayrağımın gururu olacaktım. Aslında bugün çok heyecanlı ve bir o kadar da buruk bugün abilerim 31 yaşında ve Temmuz'un 13'ünde Düğünleri var şu an 16 Haziran neredeyse abilerimin düğününe 30 günden az kaldı bugün de abime damatlık anneme bana abiye elbise gelinlik bakmaya falan gidecektik. Abilerim Askere gitmeden önce de keşke gitseler artık bıktım sizi görmek istemiyorum çok gıcık oluyordum abilerime. O yüzden sürekli kafamdan böyle düşünceler geçiyordu ama gittiklerinde anladım ki ben aslında abilerim çok seviyorum ki nasıl sevmem onlar benim abilerim biz kardeşiz ne kadar birbirimizden nefretle etsek ne kadar birbirimize gıcık da olsa kavga da etsek biz aynı kanı taşıyoruz birbirimizden asla nefret edemeyiz. Yengelerimi de elbet seviyordum ikisi de tatlı ve benim kafa yapıma uyuşan insanlardı arada ağabeylerimin dedikodularını yapar arkalarından gülüşürdük. Ama ne yapayım işte ne olursa olsun abilerim gurbet ellere gidiyor yani yabancılara gidiyor evde oldukları gibi onlar hasta olduğunda onlara bakıp arkasından koşturamayacağım canları bir şey çektiğinde abilerim benim keklerimi çok sever istedikleri zaman yiyemeyecekler istediğimde abilerimin yanına yatamayacağım onlarla konuşamayacağım öpemeyeceğim sarılmayacağım İşte benim ağrıma giden tam da buydu. Annemin güzel ve heyecanlı ve bir o kadar da milli sporcu olduğumu öğrendiği için gururlu sesiyle... Odamın kapısı açıldı. Anneciğim günaydın. Uyandın mı? Hadi gel kahvaltı yapalım. Birazdan da yengenleri alıp Kızılay'a gideceğiz dedi. Ben de peki anneciğim abilerim uyandırıp geliyorum dedim.
Şuan gözlerim o kadar doluydu ki normalde taştan bile sert olan ben şu anda oturup hüngür hüngür ağlayacaktım. Nasıl yani dedim benim abilerim şimdi gerçekten 30 gün sonunda yanımda olmayacak mıydı? Onlarla aynı evi aynı banyoyu aynı mutfağı paylaşmayacak mıydım?
Annem ve abilerin duymadan sessizce odamın kapısını kilitledim ve hüngür hüngür ağlamaya başladım ya ben abilerimi çok seviyordum ben onlarsız ne yapardım?
Nasıl dayanırdım başkalarına abilerimi nasıl emanet ederdim ya hasta olurlarsa ya canları bir şey isterse ya üzülürlerse ben abilerim yanında olup onları sevgimle koruyamayacak mıydım?
Birkaç dakika ağladıktan sonra ağabeylerimi uyandırmadan yüzümü yıkadım ve abilerimi uyandırmaya gittim. İçim buruktu tabii ki de son günümüz olduğu için tepelerinde bağırmadım ikisini de öperek sarılarak uyandırdım dudağım titriyordu ağlamamak için kendini zor tutuyordum.
Alperen Abi Alparslan abi hadi kalkın. Abilerimle benim sesimi duyar duymaz kalktılar onlar da beni öpüp birlikte mutfağa gittik annemin yaptığı nefis pişileri yedik. Sonra abilerimle arabaya binip yengemleri almaya gittik. Yengemler abilerimin tabii ki çok seviyordu ama benim içime onların tarafından oturmayan bir şey vardı. Yengelerimin Anneleri abilerime Köle gibi davranıyordu işte kızıma şunu al kızıma şunu alacak mısın kızımı şunu yapacak mısın gibi bir sürü bir şey diyordu. Ben de tabii ki cevaplarını veriyordum hiç de umurumda değildi nasıl onlar onların evladıysa canı ise kanıysa hiç kimse kusura bakmasın benim abilerime hiç kimse köle gibi davranamaz. Sonuçta abilerimle annemle benim canım dı kanımdı onlar annemle benim sebebi varlığımdır. Allah'tan ikisi de gelmiyordu. Bir de onların çenesini dinleyemezdim çünkü. Ankara'da olan Kızılay çarşısına indik ve gelinlik bakmaya başladık. Yengenlerin ikisine de aynı olmayacak şekilde prenses model gelinlik aldık. Birine daha dar aha uzun bir gelinlik aldık diğer yengeme ise daha kabarık biraz daha kısa ve daha altı geniş bir gelinlik aldık. İkisi de bembeyazdı içinde kuğu gibi olacaklarına eminim. Yani tabii ki ağabeylerimi kendi ihtiyaçları da olduğu için ne kadar çalışsalar da paralarının yarısını kendi hatta yarısından fazlasını kendi aileleri vermişti hepsini ödeyecek halimiz yoktu ya herkes kendi işini halletmeli sonuçta. Aslında itiraf edeyim annemle falan gittiğimiz için yengemlerin gelinlikleri de çok uğraşmadık sebebini ben de bilmiyorum.. Ama abim benim için tabii ki her zaman daha önemli geliyor şu an yengelerimin annesi olsaydı eminim bir sürü gelinlik denemiştik ama yengemlerin de içine sindiği için o iki gelinliği alıp çıkmıştık Şimdi sırada abilerimin damatlıklarını seçmekteydi. Şimdi diyeceksiniz ağabeyin sözünün nişanlı mı nikahlı mı benim abilerimin sözü nişanın nikahı geçen sene yapıldı. Buna göre de 2 tane de kırmızı mübarek Hürrem Sultan'ın elbiseleri gibi bindallı diktirmiştik. Onlar da çok güzeldi kınayla düğün ikisi aynı anda olacaktı ve bence çok güzel olacaktı.
İçimize sinen bir tane damatlık satan dükkan bulduk ve hemen girdik abilerime en yakışanı onların en iyi tarzını yansıtabilmesi için bir sürü damatlık denedik en sonunda siyah beyaz gömleği olan birisi daha sade birisi daha şatafatlı bir abime bir de diğer abime alıp çıktık.
Şimdi sıra geldi en önemli en can alıcı kısmı... Tabii ki de benim ne giyeceğim de şu an düğünde bence tek Önemli olan bendim görümceydim ben tabii ki tam bir görümce kıyafeti alacaktım. Abilerim yorulduğunu söyleyip kahve içmeye gitti. Bizde annemle beraber ikimize tabii önce bana abiye elbise, çanta, takılar, ayakkabı falan bakıcaktık. Yengemlerin ve abilerimin takısı, ayakkabısı alınmıştı çünkü onlara özel yaptırmıştık. Ama bir şey eksikti tabii ki de Ecoşum. Benim kankam dünyanın en zevkli insanıdır. Valla çoğu kombinimi o şeçer. Anneme söyleyip Ecrin'i aradım. Ecrin' den Kızılay'da istediğim kitapları bulabilmek için bir oraya bir buraya koşturuyordum. Çünkü hem Elisime kitap alacaktım hem de kendime. O fantastik okumayı çok sever genellikle Wattpad falan takılır ve biz de tam dün milli sporcu olmuşken hediyesiz bırakmak istemedim. İyi insan lafın üstüne gelirmiş herhalde telefonum çalmaya başladı. Bir baktım Elis arıyordu.
Ecoşum Kanka Kızılay'dayım kendime elbise falan seçeceğim. Anneme de abilerim düğünü için gelir misin? Ben biliyorsun senin kadar zevkli değilim dedi. Tabii ki gelirim dedim. Ben de Kızılay'daydım biliyor musun? 10 dakikaya oradayım dedim. Aa ne tesadüf. Tamam aşkım bekliyorum dedi. Gerçektende 10 dakika sonra Ecrin geldi. Hemen sarıldım. Ecoşum hoş geldin. Hoşbulduk balım. İlk önce annemin zevkine daha çok uyuyacak kırmızı bir abiye elbise aldık. Annemin ayakkabısını falan da hallettikten sonra sıra bana geldi. Kendime hem abilerimin gitmesini olan hüzünümü yansıtacak hem de bir o kadar mutluluğumu yansıyacak bir elbise seçtim rengi siyahtı. Ama üzerinde gri ve beyaz ışıltıları vardı. Tabii ki bunu ben değil Ecoş'um seçmişti. Ee onun zevkli olduğunu söylemiştim.
Ecrin bana kanka çok güzel oldun aynı kuğular gibisin dedi annem de aynısını söyledi. O da çok güzel olmuşsun herkesin gözleri senin üzerinde olacak dedi. E ben diyorum diyeyim tabii ki öyle olacak dedim. Işlerimiz hallettikten sonra abilerimi aradık onlar da kahve içtikleri yerden geldiler ve bize de kahve almışlardı. Canım abim benim en sevdiğim kahvenin ice karamel Latte olduğunu çok iyi biliyor. Ecrin'le beraber Kızılay'ı biraz daha dolaştık kahvelerimizi içtik. Biraz da takı toka falan aldık. Sonra o heyecanlı gün için daha fazla hazırlık yapmamız gerektiğini hatırladık ama....Bugünlük bu kadardı. Hayatta bazen sevdiklerinizden ayrı kalmak zorunda kalırsınız ama O sevdiğiniz kişiye değer veriyorsanız o gün sizin için hem yas günüdür hem de düğün
|
0% |