
Erifu
Dev elmaslar ile çevrili kapının açılmasıyla irkildim.
Kapı açıldı salonu büyüleyici bir ışık sardı.
Sensei ile gözlerimizi kısıp kapıya doğru merakla baktık.
Işıkların içinden etrafında dört adet kadın bulunan bir adam çıktı.
Sensein anlattığına göre bu Kral Urashi idi.
Hiç hayalimdeki gibi değildi. Sensei bu adamın 10.000 yaşından büyük olduğunu söylemişti.
Karşımda duran adam ise 1.95 den uzun, kaslı, mavi gözlü ve benim gibi beyaz ve uzun saçlara sahipti.
Vücudumun heryerini korku saldı.
Bu adam kesinlikle benim kılıç ustası olduğumu anlardı.
Sensein suratına baktım sensei mimikleri ve surat ifadesi ile devam et dercesine bakıyordu.
Göz teması kurmamaya çalışarak elimdeki pembe bezle duvardaki portreyi silmeye başladım.
Ayak sesleri yaklaşıyordu.
Urashi yanındaki kadınlardan bunalmışcasına soğuk cevaplar veriyordu.
Sensei tedirginlikle kapının kenarındaki yerini çoktan almıştı.
Tabloyu silerken arkamdan öfkeli Kralın sesini duydum .
"Dağılın ve odanıza dönün! " Diyordu.
Bu öfkeli sesten sonra daha da korku çökmüştü üstüme.
Tabloyu silmeye devam ederken arkamda beliren dev gölgeyi fark ettim bana doğru yaklaşıyordu.
Ellerim titremeye başladı fakat gölgeyi görmezden geliyormuş gibi davrandım.
Gölge iyice büyüdü ve durdu.
Çok kibar ve erkeksi bir ses bana seslendi.
"Rica etsem bakar mısınız? " Diyordu Kral az önceki ile hiç bir alakası yokmuş gibi.
Titremeye başladım ve yavaş yavaş kafamı çevirerek krala baktım.
Anksiyete tam zamanında vurmuştu beni o yüzden göz teması kuramadım.
Kralın mavi gözlerini üzerimi süzerken vaziyette hissettim.
Kesinlikle kılıç ustası olduğumu anlamıştı.
Urashi "Burada yenimisiniz? " Dedi kibar ve sevecen bir sesle.
O anın stresi ile elim ayağım birbirine girdi.
Urashi güldü ,yanakları kızardı ve eliyle ağzını kapattı.
Lan hayır amk umarım düşündüğüm şey değildir!
Urashi " Bende sizin gibi güzel bir hanımefendi ile konuştuğum için çok heyecanlıyım " Dedi sevecen sesiyle.
Bir hizmetçi ile sohbet etmesine mi şaşırmalıydım yoksa kendinden 10.000 yaş küçük birine flört etmesini mi bilemedim. Urashi "lütfen beni takip edin" dedi.
Eyvah! Şimdi ne yapıcaktım acaba anlamışmıydı benim bir kılıç ustası olduğumu.
Korkuyla sensei'ye baktım. Sensei de bana korku dolu bir şekilde bakıyordu.
Yapıcak bir şey yoktu mecbur peşinden gidecektim yoksa şüphelenirdi.
10.000 yıl boyunca öldürülememiş Zalim Kral Urashi bumuydu şimdi?
İstesem ona her an saldırıp kellesini alabilirdim bana arkası dönüktü.
Elmastan yapılmış merdivenlerden o ışık saçan kapıdan geçtik.
İçeriye girdiğimizde harika jakuzilerin, çardakların, minderlerin, yeşilliklerin olduğu bir yere geldik.
Burası Cennet gibi bir yerdi!
Gözlerimi kapatamıyordum odanın muhteşemliğinden.
Urashi "hoşunuza gitti mi? " Dedi sevecen sesiyle.
Bu bir tuzak mıydı acaba? Ne ara tanıştıkta bana böyle özel yerleri göstermeye başlamıştı ki çok saçmaydı.
Tetikte olmalıdım her an başıma bir şey gelebilirdi.
Urashi "Lütfen izniniz olursa odamda sizinle sohbet etmek isterim" dedi.
Neee! Ne konuşacaktı lan bu.
Her hareketime ve mimiğime dikkat etmeliydim bu adam kesinlikle bende bir şey arıyordu.
Urashi'ye Çok kolay bir şekilde yaklaşmıştım bunun bu kadar kolay olması çok saçma idi.
Bana döndü ve "Sizi gerdiğim için özür dilerim" Dedi gözlerim içine bakarak.
Yaydığım enerjiden neler hissettiğimi anlamış olmalıydı!
Surat ifadem hayran olmuş ve neşeli bir şekildeydi oysaki anlaması imkansızdı.
Bu adamın kolay lokma olmadığını biliyordum.
Urashi ellerimi tuttu az daha planı unutup ellerimi geri çekicektim.
Gözlerimin içine baktı ve tebessüm ederek "Lütfen haremime katılır mısınız? " Dedi heyecanlı bir sesle.
NEEEĞĞĞ!!! NE DİYON AMK
Normalde olsa ona gününü gösterirdim fakat görevi mahfedemezdim.
Çok ince ve utanmış bir şekilde hiç bozuntuya vermeden " Biraz düşünmem gerek efendim" Dedim.
Verdiğim cevap karşısında şoka girdi koskoca Kraliyet Bölgesi'nin hükümdarına "düşünmem gerek" Demiştim.
Bunu hemen gidip Sensei ve Eruto'ya anlatmalıydım.
Bu mükemmel bir plan olabilirdi. Urashiyi çok kısa bir zamanda yok edebilirdik.
Urashi suratı şok içinde tebessüm etti ve " Tabiki nasıl isterseniz" Dedi.
Eteğimle selam verdim ve geldiğimiz dev elmas kapıdan geri çıktım .
Urashi'nin bakışları hala üzerimde idi.
Zavvallı insanlara o kadar çok işkence ettikten sonra mutlu olmasına sinirim bozulmuştu.
Ne pahasına olursa olsun bu lanet adamı öldürüp masumları kurtarmalıydık.
Kapıdan çıkar çıkmaz sensein yanına koştum.
Sensei çok korkmuş bir şekilde yanıma geldi ve "Erifu iyisin" Dedi rahatlamış bir şekilde.
"Sensei hemen buradan uzaklaşmalıyız çok önemli şeyler söyliyeceğim" Dedim.
Sensei kafasını salladı ve sol koridordan koşmaya başladık.
Sakin bir yere geçip eğildik.
Sensei "Urashi sana ne söyledi? " Diye girdi cümleye.
Sensei'ye dönüp "Bana haremime katılır mısın? "diye sordu dedim tiksinmiş bir ifade ile.
Sensein Suratından içinden geçenleri okuyabiliyordum.
Sensei'ye tekrar dönüp "Bunu bizim lehimize kullanabiliriz" Dedim.
Sensei "Çok mantıklı fakat bu çok tehlikeli her an kılıç ustası olduğunu anlayabilir" Dedi tedirgin bir sesle.
Kafamla onayladım ardından sensei "Bu plan harika bir kenarda kalsın şimdilik" Dedi.
Sensei "Eruto'yu bulup Urashi'nin
En gözde Şövalyeleri'nin odasına gireceğiz" Dedi kısık bir sesle.
"Ne!? Bütün şovalyeler aynı güçte değilmiydi? " dedim şaşkın bir ifade ile.
Sensei "Kurai'nin olduğu gibi Urashi'ninde güçlü adamları var.
Bu Şovalyelerden bir tanesi Kılıç ustaları bölgesine girse canlı insan bırakmazlar" Dedi.
İnsan olmalarına rağmen ruhlar kadar güçlüydüler demekki.
"Peki kaç kişiler? " Dedim.
Sensei "şu ana kadar öğrendiğim bilgilere göre 6 kişi olmalılar" Dedi.
Neee!! Bu kadar düşman bizim için gerçekten çok fazlaydı.
Sensei "Bu 6 Şovalye birbirinden farklı özel güçlere sahip ve birbiri arasında bir hiyerarşi içindeleremiş" Dedi.
Sensei yine beni şaşırmayı başarmıştı.
Ne ara bu kadar çok bilgi topladın be adam!
Benim öğrendiğim tek şey her sense Urashi'nin gözde şovalyesi olabilmek için yarışmalar düzenlendiği.
Tıpkı Kılıç Ustaları bölgesi gibiydi her sene yine bir sürü can alınıyordu.
Sensei "Hadi Erifu gidip Eruto'yu bulalım" dedi.
Kafamla onayladım ve yerden kalkıp sağ koridordan yürümeye başladık.
***
Eruto
Benden içeçek isteyen kızın gittiği yolda yürüyordum.
Farkındaydımki kaybolmuştum.
Bir an önce sensei ve Erifu'yu bulmalıydım.
Elmastan duvar ve zemin gözlerimi alıyordu.
Urashi bu kadar elması götüne mi sokacaktı ne olurdu bir tanesini satıp zavvallı köyü harika bir yere çevirseydi.
Ölmeyi sonuna kadar hak ediyordu.
Acaba özel gücü neydi?
Elmasla kaplı koridorda yürümeye devam ettim gözüm istemsizce koridorun sonundaki dev kapıya ilişti.
Kapıya doğru gittikçe yaklaştım üstünde 6 farklı renkten oluşan elmaslar vardı.
Kapı hafiften aralıktı bu yüzden haremin burası olduğunu düşündüm.
Kapıyı biraz daha açıp içeri girdim.
İçerisi yine her yerde olduğu gibi elmastandı.
Kafamı biraz daha kaldırdım ve karşımdaki manzara ile kendimden geçtim.
Pembe Sakura ağaçlarından oluşan yollar, dev şelalenin yanında duran çardak ve süngerler odayı süslüyordu.
Odanın üstüne doğru giden tepede hamaklar ve salıncaklar vardı.
Bu saraydaki her oda sanki başka bir evrene ışınlanıyor gibiydi.
Odanın muhteşemliği ile kendimden geçerken arkamdaki kapıdan sesler gelmeye başladı.
Hemen yanımdaki çalıların arkasına girdim.
Kapıdan 6 adet şovalye girdi içeri yanlarında da zannedersemUrashi vardı.
Gerçekten çok güçlü ve soğuk bir duruşu vard masmavi gözleri adete kılıç gibi yarıyordu etrafı.
Urashi'nin arkasındaki şovalyelerden
3 tanesi erkek 3 taneside kızdı.
Urashi arkasını dönüp Şövalyeleri'ne seslendi.
"Benim Harika şovalyelerim biliyorum sizin gücünüzü daha güzel şeylere kullanmalıyım fakat önemli bir sorunumuz var " Dedi sinsi sesiyle.
Ellerini arkasında birleştirmiş bir şekilde yürümeye devam etti ve sözüne devam etti.
"Sarayımda gördüğüm kadarıyla davetsiz misafirlerimiz var" Dedi.
Dehşete kapılmış bir biçimde yutkundum.
Ardından dinlemeye devam ettim.
"Hissettiğim kadarıyla sarayımda Son darbe klanından ve henüz çözemediğim iki başka güce sahip olan kılıç ustaları var" Dedi.
Yüzümden terler akmaya başladı tarif ettiği kişi bizdik!!!
Bir an önce buradan gitmeliydik sensei ve Erifu'yu haber vermeliydim.
Urashi "kılıç ustalarını yakaladığınız gibi kellelerini uçurun! " diye kükredi.
Şovalyeler ürkmüş bir şekilde hazır oldaydılar.
Kız ve erkek olmalarını giydikleri zırhtan anlayabiliyordum.
Kızlar pembemsi ve süslü zırhlar erkekler ise daha siyah ve ciddi zırhlar giymişti.
Urashi odadan çıktı ve şovalyeler rahata geçti.
Fark ettim ki omuzlarında numaralar yazıyordu.
1 numara en başlarındaki gençti.
Gerçekten çok yakışıklı ve sarışındı.
2,3 ve 5 kızdı zırhları çok sevimli ve masum görünüyordu.
Böyle savunmasız sevimli kızlar mı bütün Kılıç ustası bölgesini yok edecekti? asla inanmam.
Omzunda 1 numara yazan şovalye bütün şovalyeleri alarak ışınlandı.
İnanamıyorum! Kendimi bilim kurgu filmlerinde gibi hissettim.
İçinde olduğum çalıdan çıktım ve geldiğim koridordan geri koşmaya başladım.
***
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 3.11k Okunma |
312 Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |