21. Bölüm

21. Bölüm : Gerçek Güç

Elif Özen
elifozen.224

Eruto

 

Ruh kendini klonlamaya başladı ve çok kısa bir süre içinde kalkanın arkası görünmeyecek kadar çok ruh doldu.

Bunları nasıl yenecekler lan! Demem ile birlikte Sensei yarattığı kılıçlar ile bir saniye içinde hepsini yok etti.

Ohaaaa Nasıl Amkk!!! Bir saniye içerisinde nasıl 1000 den fazla ruhu kesti!!?

Ruh gözleri açık bir şekilde olanlara bakıyordu.

Odayakana kılıcından yayılan ışık hüzmeleri ile bir anda havaya yükselmeye başladı.

LANNN Abim uçuyor AMK!!

Sensei önüne dev bir kılıç yarattı ve üzerine çıkıp Odayakana ve ruhun yanına uçtu.

Abim yüksek derecede su ve ateş basıncı sayesinde uçuyordu galiba.

LANNN BU ÇOK HAVALI!!!!

Yukarı kafamızı çevirdiğimiz de büyük bir ışıkla karşılaştık o yüzden Erifu ile gözlerimizi kapattık.

Bir anda yere inme sesi geldi ve kafamızı kaldırdık.

Sensei ve abim yere inmişlerdi.

Abimin elinde ruhun kafası duruyordu.

Abime döndüm ve "Abi madem ikiniz de bu kadar güçlüsünüz neden sadece biriniz kesmedi" Dedim.

Abim " Eğer ruhu bir dakika içinde kesemeseydik bütün ruhları çağıracaktı" Dedi.

Sensei " Bu ruhun telepat gücü vardı bu sayede isimlerinizi çok rahat bir şekilde öğrendi ve sizi buldu" Dedi.

Vay anasını lan!

"Siz bunu nereden anladınız" dedim merak içinde.

Odayakana güldü ve " Yakında öğrenirsiniz "dedi.

Lan bir kere de söyle nolcak aw.

Sensei parmağını şıklattı ve kalkan kayboldu.

Odayakana " Bu kadar aksiyon yeter hadi eve gidelim" Dedi.

Etraftan bir anda alkış sesleri yükselmeye başladı.

Bütün hastane sakinleri dışarı çıkmıştı.

Abim tebessüm ederek büyük bir nayiflik ile hafifçe el salladı.

Sensei ise gene kızları götürüyordu aq.

Lan yoğun bakımda bizi güvenliğe şikayet eden hemşire bile Sense'in peşindeydi.

Şerefsiz Sensei fırsattan istifade kaslarını sıkıp kızları çoşturuyordu.

Abim bizi kenara çekti ve ardından Sensei de kızların arasından çekip kurtardı.

Sensei kızarak abime baktı.

Abim "Hadi gitme zamanı geldi" Dedi.

Sensei "beş dakika daha lütfen" Dedi suratını somurtarak.

Abim elini yüzüne vurdu ve "Seninle ne yapacağız " Dedi iç çekerek.

Sensei "Tamam tamam herşey tatlıya bağlandığına göre artık eve gidebiliriz" Dedi tebessüm ederek ve eve doğru yola koyulduk.

***

 

Odayakana

Sonunda hareketli bir günün ardından eve dönmüştük.

Hwajin'in ısrarı üzerine onun evine gittik.

Tahtası biraz eksik olsa da gerçekten çok iyi biriydi.

Salonda oturuyorduk.

Mutfak kapısı açıldı ve içeri Hwajin girdi elinde de bir tepsi kurabiye vardı.

Kurabiye tepsisini alıp önümüzdeki sehpanın üzerine koydu ve "yiyin bakalım " Dedi tebessüm ederek.

Acaba yesem mi lan . İçine herşey katmış olabilir.

Mezuniyet törenimizde gene yemek pişirip önümüze getirmişti ve yememiz için ısrar etmişti.

Sonra hepimiz hastanelik olmuştuk amınakoyayım.

Meğer güzel kızları etkileyen erkekleri zehirlemek için yemeklerin içine toz deterjan dökmüş.

Bizimkileri zehirsiz yapmış ama işte beceriksiz adam ne yaparsın bizimkine de biraz bulaştırmış.

Erifu ve Eruto da benimle aynı sıfat içerisindeydi.

Hwajin'e doğru baktım.

Çok masum duruyordu ve heyecanla yememizi bekliyordu.

Of ya mecbur yiyecektik yemezsek çok üzülürdü gene vicdanım el vermemişti.

Erifu ile Eruto'ya döndüm ve kurabiyelerden bir tanesini alıp havaya kaldırdım ardından "afiyet olsun " Dedim tebessüm ederek ve kurabiyeyi ağzıma attım.

Erifu ve Eruto da aynısını yaptı.

Hım bu!? Bu kurabiye harika lan!

Tıpkı annemin yaptığı gibi harika olmuş!

Erifu ve Eruto da beğenmiş gibiydiler.

Erifu "harika olmuş Sensei elinize sağlık " Dedi tebessüm ederek.

Eruto da ağzına bir tane daha atarak "gerçekten harika olmuş Sensei elinize sağlık" Dedi.

Bende döndüm ve "eline sağlık Hwajin içine umarım Kaze'nin doğum günündeki gibi kendinden bir parça eklememişsindir" dedim.

Hwajin gülerek "hayır hayır bu sefer daha farklı bişey ekledim " Dedi.

NEE NE Ekledin lan!!

Boğazıma kurabiye takıldı ve istemsizce öksürdüm.

Hwajin "Sevgimi canım" Dedi gülerek.

Lanet adam yaw ödümü kopardı.

Hwajin kurabiyeler bitince "hadi bahçeye gidip oturalım hava bugün çok güzel" dedi.

Allah Allah bu adamın başına saksı falan mı düştü acaba. Neyse hadi hayırlısı bekleyip göreceğiz.

Bahçeye çıktık ve armut koltuklara oturduk.

Gökyüzündeki yıldızlar çok güzeldi.

Hwajin bir tepsi içeçek getirdi ve sehpaya bıraktı ardından oda kendini armut koltuklardan birtanesine fırlattı.

Eruto kendini tutamaz bir vaziyette "Abi Kurai kim? " Dedi.

Nee!? Bir dakika kurai'yi nereden tanıyordu!

"Ne Kurai mi " Dedim kekeleyerek.

Erifu "evet abi Kurai kim? " Dedi merak içinde.

Hwajin oturduğu yerde kasılmıştı.

"Bu ismi size kim söyledi" Dedi.

Eruto "bu sabah öldürdüğünüz ruh söyledi" Dedi ve ardından devam etti.

"Hastanede dinlenirken anka dağından kurtardığımız kız odaya girdi ve ardından ruha dönüşüp " Efendi Kurai sizi büyük bir heyecanla bekliyor" Dedi.

Ne! HAyır Hayır bu gerçek olamaz olamaz!

Ama Erifu ve Eruto'yu ne yapacak ki!?

Yoksa düşündüğüm şey mi!?

Hwajin'e döndüm oda benim gibi kas katı kesilmişti.

Yoksa Kamura'nın laneti devam mı ediyordu!?

Fakat eğer öyle olsaydı Eruto ne alaka olurdu.

Off kafam iyice bulanmıştı.

Hwajin yerinden kalktı ve "Yarından itibaren çalışmaya başlıyoruz" Dedi.

Erifu ve Eruto merak ve şaşkınlıkla Hwajin'e döndü.

Hwajin "Artık güçlerinizi bulmamız gerek ne ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz" Dedi kararlı bir sesle.

Hwajin "şimdi gidip dinlenin yarın sabahın erken saatlerinde antremana başlıyacağız" Dedi.

Ayağa kalktım ve "hadi eve gidiyoruz çoçuklar uykunuzu iyice alın" Dedim.

İkiside kafasını salladı ve arabaya binip eve doğru yola koyulduk.

Erifu'yu evine bıraktıktan sonra evimize doğru sürdüm.

Arabayı garaja park ettim ve içeri girdik. İçeri zifiri karanlıktı ve içimde kötü bir his vardı.

Eruto "Ben uyumaya gidiyorum iyi geceler " Dedi ve gitti.

Evin içinde çok kötü bir enerji hissediyordum.

Evin içinde sadece televizyon açıktı ve bir video sürekli tekrar tekrar devam ediyordu.

Televizyona yaklaştım ve ekrana baktım.

Videoda biz vardık lan. Bugünkü olayları bir gazeteci çekmiş ve haber kanallarında yayınlamış.

Haber açıklaması olarak da "Kahramanlarımız her koşulda göreve hazır" Yazmışlardı.

Neden bir insan bu haberi indirip 150 defa izler ki?

İçime bir anda bir şey saplandı.

Bu bir ruh! Ve bizim evde.

Kılıcımı çektim ve kabza kısmının üzerine baktım.

Kabzanın üzerinde çıkan görsel beyin üzerinde dalgalar yayan bir çizimdi ve ayrıca yanında ateş sembolü de vardı.

NEE!! Telepat ve ateş gücü taşıyan bir Ruh mu bu!?

Kılıcımı havaya kaldırdım ve gözlerimi kapattım.

İşde görüyordum çatıda.

Yüksek bir hızla koştum ve çatıya vardım.

Çatı katının kapısını tekme ile sertçe açtım ve içeri daldım.

NE! Bu Nashi!!! Ve yanında da sabah öldürdüğümüz ruh duruyor!

Ruh beni görür görmez "Teklifimi iyi düşün Nashi " Dedi ve kanatlarını açıp saniyeler içinde gökyüzünde kayboldu.

Nashi soğuk bir ifade ile karşıya doğru bakıyordu.

Yanına koştum ve "Nashi iyi misin!? O piç sana bir şey yaptı mı!?" dedim sarılarak.

Nashi beni ittirdi ve "Seni ilgilendirmiyor " Dedi.

"Ne ama Nashi... " Dedim ürkerek.

Nashi bana korkunç bir ifade ile baktı ve kapıdan çıkıp gitti.

Nashi bu son zamanlarda çok garip davranıyor.

Kendi kendine konuşuyor, yanımıza hiç gelmiyor ve sürekli antreman yapıyordu.

Bu beni çok endişelendiriyordu.

O ruh umarım Nashime bir şey yapmamıştır.

Üzgün bir şekilde odama gittim.

Takvime baktım 19 Mayıstı.

Aaa yağrın benim doğum günüm!

O kadar koşuşturma ve görevden sonra unutmuşum.

Acaba hatırlayan olur muydu ki?

Pastamı Nashi'nin en sevdiği aroma da yani karadut lu yaptıracağım.

Eminim keyfi yerine gelecektir.

Çocukluktan beri Nashi'nin en sevdiği şey karadut lu pastadır.

Annem Nashi ne zaman üzülse ona karadut lu pasta yapardı...

Her neyse doğum günümü Sakura bahçesinde yapacağım Nashi Sakura ağaçlarını da çok sever.

Ayy yarın Harika bir gün olacak buna eminim.

Yatağıma yattım ve kendimi rahat yatağımın huzuruna bıraktım.

 

***

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 23.10.2024 17:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...