23. Bölüm

23. Bölüm : Ruh Bölgesi

Elif Özen
elifozen.224

Nashi 

 

Odayakana'yı öldürdükten sonra büyük bir hızla yüceler yücesi Kurai'nin verdiği yeni özel güçlerim ile oradan uzaklaştım.

Aptal Eruto ve Erifu'dan da sonsuza dek kurtulmuş oldum böylelikle.

Telepati gücü olan ruhun bana verdiği konuma doğru ilerliyorum görevimi başarı ile bitirdiğimi bilmeli sonuçta.

Anka dağına giden yolun sonunda bekliyor olmalıydı beni.

Dev kanatlarımı daha da hızlı salladım ve çok kısa bir süre içinde yolun sonuna vardım.

Eskisinden yüz kat daha güçlüydüm. Bu yeni özelliklerimi denemek için sabırsızlanıyordum.

Artık karşımda hiç kimse duramazdı ne aptal kılıç ustaları nede Odayakana.

Yakında şu Kurai denen adamın icabına bile bakabilirdim belkide.

Kolumdaki saate baktım.

Öf lanet olsun bu saati bana Odayakana almıştı.

Saati alıp yere çarptım ve üzerine bütün gücümle alev püskürttüm.

Şu aptal ruh neredeydi! Ne cüretle beni bekletiyordu?!

Söylenmeye devam ederken bir anda ruhun arkamdan gelen sesiyle durdum.

Ruh " Anlaşılan çok sabırsızsın Nashi" Dedi gizemli sesi ile.

Ruha doğru döndüm "Beni bu kadar bekletmeye nasıl cürret edersin" Dedim öfkeyle.

Ruh pis pis sırıttı ve "Anlaşılan kendini çok güçlü sanıyor gibisin " Dedi.

Ne! benimle nasıl konuşuyordu lan bu!?

Ruhu doğru kılıcımı kaldırdım ve kılıcım ile ateş çemberi gönderdim.

Ruh gözümü açıp kapatmam ile ensemde belirdi ve çok güçlü bir şekilde beni yere çarptı.

"Sen kiminle konuştuğunun farkında mısın lan! " Dedi bağırarak ve sert bir darbe daha indirdi sırtıma.

"Biz ruhların ne gibi güçleri olduğunun farkında değilsin galiba!" Dedi keskin dişlerini enseme daha da yakınlaştırarak.

O ruhsa bende artık bir ruhtum.

Ruhu kaslı bacaklarım ile yakaladım ve yere çarptım.

Ruh havada ters takla attı ve bacağımı yakalayıp tersine doğru çevirdi.

İstemsizce bağırdım çünkü bacağımı eklemden çevirmişti.

Ruh"eğer bizim gibi üst ruhlardan olmak istiyorsan uslu bir kedicik olacaksın! Anladınmı lan Beni! " Diye bağırdı.

Bu Beyinsizi anında küle çevirebilirdim ama şuanlık ona ihtiyacım vardı.

Ruh "düş peşime!" Diye emretti.

Ben bir mekanımı kurayım çok pis intikamımı alacağım bu piçden .

Anka dağının yamacından ruh bölgesine doğru atladık.

İlk defa bu bölgeye giriyordum. Bölgenin etrafı özel ruh büyüleri ile kaplı olduğundan buraya insan olarak girmek imkansızdı.

Yıkık dökük evlere pis pis baktım.

"Ruh onlar bu senenin trendi" Dedi sırıtarak.

Amk benimle ciddi bir anlaşma içinde miydi yoksa kafa mı buluyordu tam emin değildim.

2 saat 35 dakika boyunca uçarak ilerledik.

Yol bir türlü bitmiyordu ve gördüğüm şeyler zihnen beni çok kötü etkilemeye başlamıştı.

Canlı insan çığlıkları, ölü cesetler, hala yaşayıp parçalara ayrılmış can çekişen insanlar, canlı canlı ruhların yediği küçük çocuklar ve çığlıkları...

Artık bir ruhtum ve bunlar kesinlikle umrumda değildi.

Tek istediğim şey saf güç ve kudret.

En sonunda dev bir duvar çıktı karşımıza ruh "hadi geç " Dedi.

Ne nasıl yani!?

Ruh pis pis baktı ve "artık bir ruhsun cisimlerin içinden geçebilirsin" Dedi.

A evet unutmuşum.

Duvara doğru yürüdüm burada da büyülü bir güç duvarı vardı.

Duvarın içinden geçtim arkamdan da ruh geçti.

İçeriye girer girmez şoka girdim.

B-Bu Kurai'nin şatosu muydu!?

Şatonun ucu bucağı görünmüyor bulutların arasında kayboluyordu!

Ruh "yapımı 5578 sene sürdü " Dedi.

Ne oha gerçekten hayatımda ilk defa bu kadar şaşırıyordum.

Ruh kafasıyla işaret etti şatoya doğru ilerledik.

Kapıda on adet muhafız duruyordu.

Beni görür görmez kitlendiler.

Yanımdaki ruh "beyler yeni dostumuza selam verin" Dedi suratındaki aptal gülümsemeyle.

Muhafızlardan biri bana doğru yaklaştı ve koklamaya başladı.

Ne napıyor bu amk!

"Muhafız yeni mi ruha dönüştü " Dedi gözlerini kısarak.

Telepat ruh keskin dişleri ile gülümserken " Yani olabilir " Dedi kelimelerini uzatarak.

Muhafız boynuma dikenli bir tasma geçirdi.

Kendimi tutamayarak "Bu ne için! " Dedim kükreyerek.

Muhafız "İnsani duyguların hala yerinde ve bu bizi tehlikeye atabilir bu yüzden bir süre güçlerini kullanamicaksın " Dedi.

Hım demek bana güvenmiyorlardı.

Neyse gram umrumda değildi.

Telepat ruh koluma girdi ve "hadi gidelim" dedi.

Nereden buluyordu bu samimiyeti bir türlü anlamıyordum.

Şatonun dev kapıları açıldı ve içeri girdik.

Oha! İçerisi dışından daha büyük duruyordu!

Salonun tavanı neredeyse görünmicek kadar yüksekteydi.

Telepat ruh beni zindan ve dinlenme odası karışık bir yere götürdü ve kapıyı üstüme kilitledi.

Dönüm kapıdaki demirlere vurdum.

Ruh "sakin ol seni çok önemli biri ziyarete geliyor " Dedi.

Demirlere vurmayı ve sallamayı bıraktım.

Odanın kapısı açıldı ve içeri büyük bir karanlık bastı.

İçeri yayılan güç o kadar farlaydı ki başım döndü ve yere düştüm.

İnanamıyorum! Kim bu kadar güçlü olabilirdi ki!?

Beni yaydığı enerji ile öldürebilecek güçteydi bu piç!!

Karanlık bir anda aydınlığa döndü ve dev gölgenin silüeti görünmeye başladı.

Boyu 2 metreden uzun, benim kas kütlemin 10 katı fazla kasa sahip , beyaz uzun saçlı, aşırı derecede yakışıklı ve kırmızı gözlü bir adam karşımda duruyordu.

Bakışları bir yandan çok çekici bir yanda da çok korkunçtu.

İstemsizce yerde titriyordum.

Bana doğru bir adım attı.

O adımı attıktan sonra baş dönmem daha da arttı hiç bir kemiğimi hissetmiyordum!

Telepat gücü olan ruh "tanıştırayım bizi yaratan ve güç veren yüceler yücesi Kurai" Dedi büyük bir içtenlikle bağırarak.

Kurai beni süzmeye başladı ve suratına çok pis bir gülümseme takındı.

"Demek Odayakana'yı öldüren kişi sensin" Dedi.

Sesi de görüntüsü gibi çok erkeksiydi.

Kendimi güçlü göstermeye çalışarak dizimin üstüne çöktüm.

Kurai "Ahh Odayakana benim yakınıma yaklaşmayı başarmış çok nadir savaşçılardandı" dedi kaşlarını çatarak ve gülümseyerek.

Yine bi Odayakana!? Yine mi!!

Öfke içinde yanmaya başladım ve boynumdaki güç tasması eridi.

Bunu gören Kurai şoka girdi ve suratına pis bir gülümseme ekledi.

"Öfke ile demirleri tuttum ve ben ondan daha güçlüyüm! " Dedim bağırarak.

Telepat gücü olan ve arkamızdaki muhafızlar korku ile titremeye başladı başladı .

Telepat gücü olan ruh ikimizin arasına geçti ve yere kapanıp "Efendim lütfen bu cahil varlığı affedin daha çok yeni! Öyle demek istemedi! "demeye başladı.

Kurai elini sıktı ve ruhu havaya kaldırdı " Ne cüretle benden izin almadan konuşmama dahil olursun" Dedi öfke ile.

Muhafızlar bağırıp kaçtılar.

Telepat ruh havada boğulur gibi sesler çıkarmaya başladı.

Kurai ruhu duvara çarptı ve "Defol git lan buradan! " Dedi kükreyerek.

Ruh zar zor nefes alarak yerden kalktı ve kapıdan koşarak çıktı.

Kurai bakışlarını bana çevirdi ve "Seni beğendim. Saf kıskançlık taşıyorsun ve bu benim en sevdiğim karakter örneği " Dedi tebessüm ederek.

İşaret parmağı ile demirden yapılmış kafese vurdu ve kafes yerle bir oldu.

Kurai üst kademelerin kaldığı odaya git. Yağrın kademe savaşı olacak ve seni orada görmek istiyorum " Dedi omzundan bana bakarak.

Anlamaz gözlerle baktım " Seni almaya birazdan muhafızlar gelecek burada bekle " Dedi ve ışınlanarak kayboldu.

Bu adamı öldürmem imkansızdı.

Efsanelerde anlatılan kadar manyak bişeydi bu!

Yerden duvara tutunarak kalktım .

Bir iki saniye sonra Kurai'nin dediği muhafızlar içeri girdi ve "lütfen bizimle gelin " Dediler.

Kafesin içinden çıktım ve beraber kapıdan merdivenlere doğru çıkmaya başladık.

Dev merdivenleri tırmandık ve ilk geldiğimiz salona çıktık.

Muhafızlar ile merdivenlerin yanındaki asansöre bindik.

Ohaa 3790 kat mı!? Bu gerçek miydi yoksa rüya mı görüyordum.

Muhafızlar 3541 . Kata bastılar ve yükselmeye başladık.

Bu asansör sihirli olmaylı çünkü içi çok genişti ve hiç bir kablosu yoktu.

Bir kaç dakika içinde 3541. Kata ulaştık ve içeri girdik.

 

***

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 25.10.2024 17:47 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...