28. Bölüm

28. Bölüm : Öl yada öldür

Elif Özen
elifozen.224

Kouhin

 

 

Urashi'nin emri üzerine tekrardan kılıç ustaları bölgesine doğru yola koyuldum.

Bölgenin tam altında bulunan kanyondan yukarı çıkmayı planlıyordum.

Bu yüzden mecbur tren ile gidecektim.

Bir yandan yoksul halk bölgesinde yürümeye başlarken diğer yandan da şu iki aptala nasıl ulaşacağımı düşünüyordum.

Odayakana ile kan bağları varsa çok güçlü olmaları kaçınılmazdı fakat hiç güçleri yoktu.

Ne olur ne olmaz tedbirimi almam gerekiyordu.

Önüme çıkacak her türlü pürüzden kurtulmalıydım.

Elimi sırt çantama attım.

Ah! Lanet girsin mermi almayı unutmuşum!

Normalde çantamda her zaman bulunan şey bugün yoktu.

Muhtemelen iki gün önce öldürdüğüm kılıç ustaları yüzünden bitmişti.

Neyse sakin ol Kouhin sakin ol...

Kılıç ustaları ve kraliyetin arasında bulunan köyden alırdım artık.

Hesaplamalarıma göre bineceğim tren 20 dakika orada mola vermekteydi.

Trenin yüksek buhar sesi ile kendime geldim.

İstasyona çoktan gelmiştim bile.

Özel güçlerimi kullanarak 30 saniye içinde burada olabilirdim fakat zihnimi temizlemek için yürümeye de ihtiyacım vardı.

Trenin kapısından içeri girdim.

Beni gören görevliler "efendi Kouhin hoş geldiniz lütfen bizi takip edin sizin için özel bir oda hazırlattık" Dediler ve çantamı alıp önden yürümeye başladılar.

Onları takip ettim ve 3,4 dakika sonra altın kaplamalı bir kapının önüne geldik.

Görevliler kapıyı açtı ve "lütfen buyurun" Dediler.

İçeri girdim ve kapıyı arkamdan örttüm.

İçerisi çok genişti.

İki kişilik bir yatak , jakuzi ve romantik ışıklar ilk göze çarpan detaylar arasında yer alıyordu.

Odayı fazla incelemedim çünkü çocukluğumdan beri buna benzer çok fazla oda görmüştüm.

Hemen yatağa uzandım ve telefonumu elime aldım.

instagramda takılmaya başladım.

Belki bir iki adet bilgi bulma umuduyla.

sosyal medyadan onları bulursam konumlarından çok rahat bir şekilde yerlerini bulabilirdim.

Artık sapık gibi takip etme, özel verilere ulaşma gibi şeyler eskide kalmıştı.

Sosyal medya varken kim uğraşırdı böyle işlerle boşa zaman kaybı.

telefonu 2 saat sonraya kurdum.

2 saat sonra mola yerine ulaşmış olurduk.

telefonu yanımdaki komodine koydum ve kendimi yatağın huzuruna bıraktım.

***

 

 

Kılıç ustaları bölgesinde yürüyordum.

Çalıların arkasından bir ses duydum ve oraya doğru ilerledim.

Ellerimle çalıları araladım ve o iki çocuğu gördüm.

Antreman yapıyorlardı.

Tam fırsatıydı güçlerini hemen ölçmeliydim.

Özel güçlerimi kullandım ve ikisinide kendi gölgesinden yakalayıp yere yatırdım.

İkiside şok içinde bana bakıyorlardı.

Maskemin altından pis pis sırıttım ve makinayı bana çarpan çocuğa çevirdim.

Tam o anda kalbime giren büyük bir acı ile durdum.

Kafamı eydiğimde kalbimin tam içinden geçen hançeri fark ettim.

Kafamı arkama dönderdiğimde benim gibi suikastçi kıyafetleri giyen bir kız ile karşılaştım.

Kan kusarak yere yığıldım.

***

 

 

Nefes nefese çalan alarm ile uyandım.

Kurduğum saat çoktan geçmişti ve ben neredeyse kılıç ustaları bölgesine varmıştım.

Panik içinde uyandım ve eşyalarımı aldım.

Ardından telefonumdan bu bölgenin haritasına baktım.

Şanslıdım kanyonun altına yakın bir yerde bir köy daha vardı.

Urashi'nin sürgüne gönderdiği insanların bulunduğu köylerden biri olabilirdi.

Birazdan oradan geçecektik.

Kapımı açtım ve arka kapıya doğru yöneldim.

Vagonun sonuna varınca kapıyı açtım ve dışarı çıktım.

Havada serin fakat yumuşak bir hava vardı.

Güneşte yavaştan batmaya başlamıştı.

Köyün evleri git gide büyümeye başladı.

Sırt çantamı sıkıca kavradım ve bir tüy misali trenden atladım.

Bunun eğitimini çok fazla yapmıştım.

120 km ile gitse bile asla hasar almadan inebilecek kabiliyetteydim.

Yüzüme vuran güneş ışığını engellemek için elimi alnıma koydum.

Ardından köyün içine doğru yürümeye başladım.

Yine klasik bir görüntüsü vardı.

Yağmalanan esnaflar, darp edilen sarhoşlar , taciz ve tecavüze uğrayan kadınlar ve yıkık dökük evler...

Çevresi yine Urashi'nin muhafızları ile doluydu.

Yürümeye devam ederken karşıdaki silah dükkanı gözüme çarptı.

Oraya yöneldim ve içeri girdim.

Altın takma dişleri olan gizemli bir adam tezgahın arkasından çıktı ve "Ne istiyorsun delikanlı " Dedi.

Adama dönüp "Bir adet susturucu ve 5 kutu Uzi mermisi" Dedim.

Adam kahkaha attı ve "Ooo bu ürünler seni aşar güzelim kaç yaşındaydın sen? " Dedi küçümser bir bakış ile.

Tam o anda adamı alıp duvara yasladım "Bilmek istemezsin babalık" Dedim.

Adam nefesi kesilircesine çırpınmaya başladı.

"Nerede şu istediklerim! " Dedim maskemin altından gizemli ve sınırlı bir şekilde adama yaklaşarak.

Adam nefes almaya çalışarak eli ile işaret etti.

Karşıdaki dolabı işaret ediyordu.

Adamı yere bir poşet gibi bıraktım ve dolaba yöneldim.

Dolabın içinden işime yarayan şeyleri aldım ve adama döndüm.

Cebimden çıkardığım altın kesesini sert bir şekilde adama fırlattım.

Çarpan kese ile adamın burnundan bir oluk kan boşalmaya başladı.

Arkamı döndüm ve kapıdan dışarı çıktım.

Biraz ilerledikten sonra bir dilenci ile karşılaştım çok aç görünüyordu ve yanında da küçük bir kız çocuğu vardı.

Cebimden iki kese altın çıkardım ve eğilip küçük kıza verdim .

Altın ve elmas benim için dünyanın en değersiz şeyiydi.

Zaten çok zengindim hiç bir işime yaramıyordu.

Kızın saçını okşadım ve yüzüme sıcak bir tebessüm yerleştirdim.

Gerçi suratımdaki maskeden gözlerim dışında mimiklerimi görmesi imkansızdı.

Kız şok içinde " T-teşekkürler efendim " dedi yere kapanarak.

Ayağa kalktım ve kız ile babasını mahcup etmemek için hiç bir şey söylemeden oradan uzaklaşmaya başladım.

Kız ve babası mutluluk içinde birbirine sarıldılar ve "Artık istediğim o ekmekten alacağız değilmi baba " Dedi.

Lann çocuğun gönlü bile fakirdi o keseler ile en az 10 tane villa geliyordu!

Kıyamam lan Urashi umarım en kısa sürede belasını bulur!

Köyün çıkışına geldim.

Off bu kadar hareket yeter kanyonu karınca kadar olsada görebiliyorum.

Oradaki gölgelerden birine ışınlanabilirdim.

Özel gücümü kullandım ve gözlerimi kapadım.

Yerdeki barın çatısının gölgesinden kanyonun altındaki gölgeliğe ışınlandım.

Offf keşke bunu yapmasaydım çok fazla güç harcadığımdan kemiklerim parçalanmışa döndü.

Yere çöktüm ve nefes almaya çalıştım.

Sonunda başardım kılıç ustaları bölgesinin altındaki kanyondaydım.

Ayağa kalktım.

Hadi Kouhin buraya kadar gelmişken olmaz! Dedim kendime motivasyon verircesine.

Özel gücümü son kez kullandım ve kılıç ustaları bölgesinin girişindeki bir ormana ışınlandım.

Evet geriye şu iki aptalın evini bulmak kalıyordu.

Çantamdan haritayı çıkardım ve işaretlediğim yere baktım.

Evleri merkeze yakın bir yerdeydi.

Akşam olmasını beklemeliydim böylelikle beni yenmeleri imkansız bir hal alırdı.

Ağaçların arasından sessiz bir şekilde ilerlemeye başladım.

Tahminimce sensei'lerinin evlerine gideceklerdi.

Oraya gidip çatıda pusu kurmaya başlamalıydım.

Herkes uykuya daldığında ise işimi halledip ortadan kaybolmalıydım.

Ağaçların arasından yavaşça dikkat çekmeden ilerlemeye başladım.

***

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 25.10.2024 22:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...