37. Bölüm

37. Bölüm : Göründüğü Gibi Değilmiş

Elif Özen
elifozen.224

Gwex

 

Yadigar kılıçlardan gölge ruhu kılıcı ve Taklidi değişim kılıcı hemen yan tarafımda havada sürülmeye başladı.

Yakalamak için bütün hızımı kullandım fakat üzerime yağan dev kayaların altında kalıp karanlığa gömüldüm.

***

Gözlerimi açtığımda bayıldığımı fark etmiştim.

Ensemde deli gibi bir ağrı vardı ve ne zamandır baygın olduğum hakkında hiç bir fikrim yoktu.

Elimle enseme hafif hafif masaj yapmaya çalıştım ama çok kötü vurmuştum. Neredeyse el değmeyecek kadar ağrıyordu.

Her şey çok iyi gidermiş gibi ayağımıda çok kötü burkmuştum.

Burkuk mu yoksa çatlak mı olduğu şüpheliydi açıkcası.

Hemen çantamı bulup içinden iyileştiren kremi almam gerekiyordu.

İçerisi hafif görünüyordu fakat çantamı bulmam için ışığa ihtiyacım vardı.

Gece görüş gözlüğüm kırılmıştı ve cebimde sadece küçük bir çakmağım vardı.

Hızlıca ceplerimi aramaya başladım ve arka cebimden Kowareta'nın bana hediye ettiği koyu kırmızı çakmağı buldum.

Tek çakışımda yandı ve emekleye emekleye yerde çantamı aramaya başladım.

Gözlerim her an kapanacak gibiydi beynim zonkluyordu ve ayağa kalkacak durumda değildim.

Ellerimi yerde gezdirmeye devam ederken çantanın kol yerini tuttum ve sevinçle içini açtım.

İçinde el feneride olması gerekiyordu.

Çantayı açtım ve çakmağın ışığının içine girmesine izin verdim.

Ne?! Bir dakika çantam boştu!

Panik içinde çantanın etrafına bakmaya başladım. Eşyalar burada bir yerde olmalıydı!

O kremi hemen bulmam gerekiyordu aksi halde daha fazla kaldıramayacaktım.

Birden suratıma bir ışık açıldı.

Ellerimle gözlerimi kapadım. Uzun süre karanlıkta kalan gözlerim ışığa yeni yeni alışıyordu.

Birden hiç yabancı gelmeyen bir ses kulaklarımı doldurdu "Bunları mı arıyorsun " Dedi psikopat sesiyle.

Gözlerim ışığa yavaş yavaş alışınca feneri tutan kişinin aptal, siyah maske takan, kaslı adam olduğunu anladım.

Suratında maske olmasına rağmen pis pis sırıttığı belli oluyordu.

"Az önce artistlik yapıyordun , şimdi süt dökmüş kediye dönmüşsün" Dedi yere çömelip.

Yerimde doğruldum ve yaklaşmamasını ima eden sert bir bakış attım.

Adam bir anda özel gücünü kullandı ve beni hem kollarımdan hemde bacaklarımdan tutup havaya kaldırdı.

"Sen ne ayaksın lan! " Dedi ölüm saçan sesiyle ardından " Piç Kurai'nin adamı mısın!? " Dedi.

Bunu söylemesini açıkça beklememiştim. Düşündüğümden daha zeki bir avdı.

Suratıma yaklaştı ve "konuş! " Dedi.

"Oldu canım başka isteğin varmı? " Dedim acılarımı belli etmemeye çalışarak.

Adam psikopatca güldü ve " Bak canını yakmak istemiyorum" Dedi üzerimdeki gölgeleri daha da sıkarak.

Bacağımı feci şekilde ve bir anda sertçe çekti.

Refleks olarak salisaniyede ayağımı kendime çektim fakat ne bağırmıştım nede bir tepki vermiştim.

Adam "Ayy kıyamam demek ayağından yaralandın" Dedi suratıma daha da yaklaşarak.

Ardından "Konuşmaya devam edecek misin yoksa etmeyecek misin? " Dedi gözlerini kısıp.

"Ne yaparsan yap asla konuşmayacağım " Dedim sinirle.

Adam bacağımı sertçe çekti ve o açıdan tutmaya başladı.

Tamam artık hafif bir çatlak olsa bile kesin kırılmıştı.

Hiç bir şey söylemeden adamın gözlerinin içine baktım.

Acıdan dolayı gözlerimden yaşlar akıyordu. Vücudumu tamamen sardığından dolayı göz yaşlarımı da tutamamıştım.

"Ne olursa olsun konuşmayacağım " Diye hırladım.

Adam "Konuş! Konuş!! " Diye bağırmaya başladı.

Pis bir sırıtış attım. Keşke suratımda maske olmasaydı da bu ifademi görebilseydi.

Daha fazla konuşmayacağımı anlayınca beni sertçe duvara fırlattı ve "Mecbur konuşacaksın ikimizde bu kaya yığınının altında kaldık sayende! " Diye öfkeyle kükredi.

Vücudumu dikleştirip kılıcımı almak için elimi kınıma attım.

Hay anasını sikeyim oda yoktu!

Ayağa kalkmam imkansız bir hal almıştı artık hiç bir şey yapamayacağımı anlayıp masuma yatmaya çalıştım.

Adam bana doğru yaklaştı ve at kuyruğundan tutup suratını kendi suratına yaklaştırdı "Bak güzelim eğer konuşursan gerçekten canını yakmayacağım, söz " Dedi.

Yerde duran sert bir kaya gözüme takıldı ve onu alıp adama sertçe geçirdim.

"Hay ananı sikeyim senin! " Diye öfkeli bir hayvan misali haykırdı.

Bulunduğumuz yığının en köşesinde küçük bir boşluk gözüme ilişti ve oraya yöneldim.

Aldığım askeri eğitimlerdeki gibi kollarımın üzerinde sürünüp son sürat boşluğa vardım.

Bir iki yumrukluk canı olan bir kaya ile kapanmıştı sadece .

Ters döndüm ve sağlam olan ayağım ile kayaya sert bir tekme geçirdim.

Yerinden oynamıştı! Ardından bir tane daha , bir tane daha derken kaya yerinden fırladı.

Hemen yine eski haline dönüp boşluktan geçmeye çalıştım tam o anda "Nereye gidiyorsun lan! " Diyen öfkeli adam beni kalçamdan tutup geri içeri çekti.

Öfke ile boğazımı sıkmıştı ki kayalar tekrar hareket etmeye başladı.

Adam boğazımı saldı ve duvarlara bakmaya başladı.

Açtığım boşluk büyük şiddetle kayalar tarafından tekrar kapatıldı.

"Lan yapacağın işi sikeyim! " Dedim öfkeyle ardından özel gücümü kullandım ve son kalan enerjimi kullanıp adama sert bir voltaj yolladım.

Adam acı içinde haykırdı ve geriye doğru düştü.

Ölmemişti nefes alıyordu fakat baya yanmıştı.

Keşke öldürebilseydim!

Bütün enerjimi bu aptal herif için bitirmiştim.

Gözlerim zaten kapanıyordu şimdi temelli kapanmıştı.

Kafamı yere bırakıp birden boşluğa daldım.

***

Milas

 

Uyandığımda bacağımın üzerinde sert bir kaya ile karşılaştım.

Ne kadar çekersem çekeyim bir türlü çıkmıyordu.

Özel güçlerimi kullanırsam yüzde doksan bilincimi kaybederdim. O yüzden biraz dinlenme kararı aldım.

Arkamdan gelen adım sesleri ile irkilip çok az bir güç harcayarak görünmez oldum.

"Korkmana gerek yok orada olduğunu biliyorum" Dedi sesin sahibi.

Tekrar görünür hale geldim ve kafamı sesin sahibine çevirdim.

Bu piç bukalemun taşıyıcısı kız!

Öfke ile "Şimdi seni! " Diye fırlayıp olduğum yerde çırpınmaya başladım.

Bacağımda dev bir kaya olmasaydı ona yapacağımı biliyordum.

Kız " Tamam tamam sakin ol " Dedi.

Öfke ile ona baktım ve "Neden!? " Dedim.

Kız "uzun bir süre beraberiz anlaşılan , burada kapana kısılmışız" Dedi.

Hay ben böyle işin ta amına koyayım!

Kız yanıma geldi ve yere çömelip "Bacağını bir an önce çıkarsak iyi olacak, her an yeniden deprem olabilir" Dedi elini çenesine götürmüşken.

Uzandığım yerde dirseklerimin üzerinde dururken derin bir iç çektim.

Kız "Hadi bakalım denemeye başlayalım " Dedi insanın enerjisini son levele ulaştıran sesiyle ardından özel gücünü kullandı ve arkasından dev bir bukalemun kuyruğu çıkardı.

Aa tıpkı benim ahtapot kollarım gibi onunda kuyruğu vardı!

Kız kuyruğu dev kayaya sardı ve çekmeye başladı.

Nefes nefese "arkandan çıkardığın kolları kullanabilecek gücün varmı acaba?" Diye sordu.

Kıza dönüp " Bilemiyorum çok bitkinim ve senin gibi bir yabancının yanında bilincimi kaybetmek istemiyorum doğrusu " Dedim.

Kız " Seni organlarına ayırıp özel büyülerimde kullanacağımı nereden öğrendin? " Dedi.

Boğazım kupkuru oldu ve yutkunmakta zorlandım.

Kız bir kahkaha patlattı ve kuyruğuyla kayayı kaldırmaya geri koyuldu.

"Bana neden yardım ediyorsun? " Dedim kollarımı bir birine bağlamış bir şekilde.

Kız hiç bir şey söylemeden kayayı kaldırmaya devam etti ve sonunda kayayı çukurdan çıkarmayı başardı.

Bacağımı çekip hemen kurtardım.

Kıza döndüm ve "S-sen ne diyeceğimi bilemiyorum çok teşekkür " Dedim mahcup bir ifadeyle.

Kız "Rica ederim he bu arada sana neden yardım ettiğimi sormuştun ya kayanın altında kalan kılıçlar için o kadar çaba harcadım yoksa asla enerjimi harcamazdım "Dedi pis pis sırıtarak.

Şimdi bu şerefsize ne yapmalıydım!

Ayağa kaldım ve öfkeyle kıza bakıp kılıcımı tuttum.

Kız bana yavaş yavaş yaklaştı ve kılıcımı tuttuğum elimi ittirdi bu şekilde kılıç kınına geri girdi ve elini çekti.

Suratıma bakıp " Sen insanlara böyle mi teşekkür ediyorsun? " Dedi.

Bu hareketleri hiç beklemediğimden afallayıp gerilerim.

Kız "şimdi odaklanmamız gereken tek şey bu yığının altından kurtulmak için bir yol bulmamız" Dedi.

Ne ara yaptım bilmiyorum fakat hipnoz edilmiş gibi kendimi kafamı aşağı yukarı sallarken buldum.

kız gülümsedi ve yadigar kılıçlardan iki tanesinden birini bana fırlatıp "İki kılıcın gücünü kaldırabilir miyim bilmiyorum birini sen al , işimiz bitince geri alırım " Dedi.

kafamı salladım ve suratıma yapmacık bir tebessüm yerleştirip kılıcı kınından çıkardım.

İnanmıyorum! Bana verdiği kılıç ölü dalga kılıcıydı!

Bu kılıç Jungel kıtasında bilinen ilk suda yaşayan hayvan taşıyıcılarından biri olan Sowl'a aitti.

Bu kılıcı kıza geri verir miydim bilmiyorum doğrusu.

kız "Çok beğendin galiba " Dedi saf bir tebessümle.

"Bu kadar çok kılıcı ne yapacaksın? " Dedim. Kız biraz sessiz kaldıktan sonra " Bu seni ilgilendirmez " Dedi ve yürümeye başladı.

"Nereye!? " Diye bağırdım arkasından. Bana dönmeden "Şu tünelin nereye gittiğine bakacağım " Dedi.

peşine takıldım ve "Beni de bekle " Dedim saf küçük bir çocuk misali.

***

 

Eruto 

 

kayaların altında kalmaktan son anda kurtulup zifiri karanlığın hakim olduğu koca bir yığının altında mahsur kalmıştık.

Erifu beni son anda kenara çekmese şu anda pestilim çıkmıştı.

Erifu "İyi misin? " Dedi sessizliği bozarak.

"İyi olmaya çalışıyorum" Dedim tebessüm ederek.

Erifu oturup dayandığımız yerden ayağa kalktı ve karşıyı işaret edip "karşıda küçük bir geçit var arkasında ne olduğunu bilmiyorum ama bakalımmı? " Diye sordu hevesle.

Bu kadar karanlıkta uzun süre kalırsak akıl sağlığımız pek iyi olmayacak gibi bir hisse kapıldım ve "Tamam hadi bakalım" Dedim.

Erifu arkasından küçük bir el feneri çıkardı ve yolu aydınlattı.

Sormadan edemedim "Erifu sen bu kadar karanlıkta nasıl bu kadar iyi görüyorsun? " Diye sordum.

Erifu gülümsedi ve "Herkesin sırları vardır " Diyip göz kırptı ardında geçite doğru yürümeye başladı.

Arkasından kılıcımı çektim ve çok az enerji harcayarak kılıcımı ateşe verdim.

Geçit Erifu'nun rahatça geçebileceği bir boyuttaydı fakat ben bu cüsseyle geçebilir miydim bilmiyorum.

Erifu eğilip içeri girdi ve "Ooo Eruto burada kocaman bir mağara var lan!" Dedi heyecanla ardından benim tarafımda kalan vücudunu da içeri çekti ve karşıya geçti.

Yere eğildim ve karşıya geçmeye çalıştım.

Zar zor sürünerek karşıya çıkmayı başardım ardından kılıcımla karşıya bir ateş hüzmesi gönderip tüneli aydınlattım.

"Tamam gidebiliriz " Dedim Kendimden emin bir sesle sonra Erifu'ya hafifce yaklaştım ve karanlık tünelden içeri girmeye başladık.

***

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 02.12.2024 18:47 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...