
Sensei
Erifu ve Eruto'yu yolcu ettikten sonra eve geri dönmek için yola koyuldum.
Onları bir daha görebilecek miyim bilmiyorum. Onlara vermem gereken eğitimi en güzel şekilde veremedim.
Ama biliyorum ki O ikisi çok güçlü hem de çok.
Tıpkı bana küçüklüğümü anımsatıyorlar.
Güçlü, zeki, merhametli ve en önemlisi de namuslu.
Arabamın kapısını açıp içeri girdim. Koltuğu geriye doğru yatırdım ve derin bir iç çektim.
ellerimle suratımı ovalamaya başladığım anda telefonumda bir mesaj sesi belirdi.
mesaj atan kişi Daijin'di.
bütün senseilerin olduğu gruba bir mesaj atmıştı.
"Tüm senseilerin dikkatine herkes toplantı salonuna"
koltuğu geri kaldırdıktan Sonra arabayı çalıştırdım ve toplantı salonuna doğru sürmeye başladım.
1-2 dakika sonra toplantı salonunun önüne vardım. Benim dışımda herkes gelmişti bile.
Araçtan İner inmez Kaze'yi gördüm.
yine gözünden çıkarmadığı gözlükle havalı havalı hareketlerde bulunup kızları etkilemeye çalışıyordu.
Lanet adam beni görür görmez hemen toplandı ve "Hwajin hoş geldin" dedi havasını bozmamaya çalışarak.
" Hoş buldum Hoş buldum " dedim göz kırparak.
Tam o anda Shina çıka geldi. Kısa pembe saçlı Kendini beğenen tavrıyla yine karşımızdaydı ve kafasındaki o komik tacıyla tabiki.
"Hoş geldin Hwajin seni görmeyeli uzun zaman oluyor" Dedi sırıtarak.
Ardından "Eskiden olduğu gibi hala çok rüküşsün" dedi.
Asıl rüküş olan kendisiydi Fakat bunun farkında değildi.
Shina her ne kadar başımıza moda tutkunu gibi kesilse de çok iyi kalpli biriydi. Otoriteye büyük saygı duyardı.
Onun dışında pek bir iyi özelliği olduğunu sanmıyorum.
Kılıç ustaları bölgesinde neredeyse çoğu adamın aklını almayı başarmış bir kadın.
Aslında çok güzel değil fakat özgüveninden kaynaklı insanları dolandırabilme yeteneğine sahip.
Bir de çok fazla paragöz ve bencil olabiliyor.
E tabii çocukluktan beri yakın dost olduğumuzdan dolayı onun ne halt olduğunu biliyoruz fakat onu tanımayanlar ne mal olduğunu bilmiyor.
Shina leopar desenli çantasından bir yelpaze çıkardı ve sallamaya başladı.
Ardından "Hadi Daijin yine küplere binmiş durumda cini bize sıçramadan önce içeri girsek iyi olur" dedi ve içeri yürümeye başladı.
Arkasından Biz de yürümeye başladık ve toplantı salonuna vardık.
İçeri girdiğimizde herkes oturmuştu bile.
Hyoga, Kaze ve beni görür görmez "Oo kimler gelmiş böylee" Diye seslendi.
İşte şimdi Tamam iki kız Avcısı ile benim gibi namus abidesi bir adam yanyanaydı
Hyoga "Size yer tuttum Hadi gelin" dedi şirince gülerek.
Kaze "Harika artık muhteşem üçlü" bir arada dedi Hyoga ile flörtöz bir şekilde.
Hyoga, Kaze'yi kafasından itti ve "Hemen yavşama lan sana da yüz vermeye gelmiyor" Dedi.
Hyoga ve Kaze ilk Kılıç ustası olma yolundayken benimle Senseiliğe kadar gelen çocukluk arkadaşlarımdı.
Buradaki bütün Senseiler öyleydi aslında fakat Kaze ve Hyoga ile aynı Sensei den ders alıyorduk.
Hyoga Buz gücüne sahipti. Saçları saks mavisi, keskin çene hatları ve avcı göz hattı ile birleşince mükemmel duruyordu.
Bana doğru döndü ve "İyi misin Hwajin bu gün pek bir durgunsun" Dedi kafasını yana yatırarak.
Kaze de "Aynen lan Hwajin normalde beni kızlarla birlikte görsen hemen aramıza atlar ve kaslarını gösterirdin" Dedi.
"İyiyim iyiyim sadece... Neyse boş verin"
Kaze "Yoksa Yadigar Kılıç Savaşı'ndan dolayı mı böylesin? " Dedi.
Hyoga " Ohaa Hwajin Senin öğrencilerin O dereceye gelebildi mi?" dedi alay edercesine.
Tam o anda Daijin lafa atladı ve "Evet geldiler " Dedi nefret saçan sesiyle.
Beni görür görmez ölümden ölüm beğen tarzında bir bakış attı ve "Başkan binasını bunun manyak öğrencisi patlattı! " Dedi.
Odanın içinde büyük bir sessizlik oluştu ve Hyoga "Nee!? O ikisinin en son özel gücü yoktu " Dedi şok içinde.
Daijin Hyoga'ya sert bir bakış attı ve ellerini arkasında birleştirip kürsüye doğru yürüdü.
Bütün Sensei'ler bana doğru şok içinde bakıyordu.
Daijin " konumuza geçelim Kılıç ustaları bölgesinde düşündüğümüz üzere çokça ajanlar ortaya çıkmaya başladı"
"Rastgele düşen Yıldırımlar Gölgelere çekilen insanlar ve yatağında ölü bulunan bebekler bu olaylar hiç normal bir şeye alamet değil"
" yaşadığımız bölgeye kadar girebilmeyi başarmışsalar Eğer Yadigar kılıçların peşine de düşmüş olmaları muhtemel"
"Bugünkü göreviniz bu ajanları bulup bana bildirmek ne olursa olsun onları durdurun" Diye bitirdi konuşmasını.
Bayağı geçen uzun konuşmalar ardından Daijin "Bugünlük bu kadar yeter hepiniz iş başına " Dedi ve dışarı çıktı.
Hyoga ve kaze bana doğru baktı ardından "Ormana en son giren Kraliyet muhafızıdır" diyip koşmaya başladılar.
Neğğğ! Asla sonuncu olmayacağım!
Büyük bir hızla binadan çıktım ve özel gücümü kullanıp hayalet bir kılıç Yarattım.
Ardından üstüne atlayıp büyük bir hızla ormana doğru uçmaya başladım.
Kaze Rüzgar gücünü kullanıp uçmaya başlamıştı bile Ama benim hızımla boy ölçüşebilir miydi bilemiyorum.
Hyoga bir anda arkamda belirdi ve "Ooo Hwajin paslanmışsın" dedi kahkaha atarak.
"işleyen demir pas tutmaz yeğen" dedim gülerek ardından hızımı 10 katına çıkartıp büyük bir hışımla kaze'nin yanından geçtim.
Kaze "Ne oluyor amına koyayım! " Dedi şok içinde ardından geriye doğru savrularak Hyoga'ya çaptı.
Yere büyük bir gururla indim ve ayağımın altına düşen Hyoga ve Kaze'ye baktım.
İkisinin de feleği şaşmıştı. Kahkaha atarak "Ay kıyamam birde inanmışlar kazanmaya" Dedim ardından .
İkisi ayağa kaltı ve birbire saldırmaya başladı. "Şerefsiz adam hep senin yüzünden " Buz sarkıtları götüne girsin! " "Seninde yel değirmeni"
Kahkaha atarak aralarına girdim ve " Tamam ne çok ağladınız be " Dedim.
İkisi birbirine baktı ve ardından üzerime atlayıp beni yerde gıdıklamaya başladılar.
"Lan! Durun hahahaha! Lan dursanıza!" Diye çırpınmaya başladım. İkisi yalvarışlarıma dayanamayıp üstümden kaltılar.
Hyoga " Hah sonunda neşen yerine geldi " Dedi gülerek.
Kaze "Sana demiştim acı çekmemiz hoşuna gider diye " Kahkaha ile lafa dalarak.
Ardından ikisi ayağa kalktı ve ellerimden tutup beni de ayağa kaldırdılar.
Kalkar kalkmaz ikisini de kollarımla kavradım ve sıkıca sarıldım.
Kaze " Hwajin iyi olduğuna emin misin? Neden bu kadar bugün canın sıkkındı" Diye sordu.
" Ya işte Erifu ve Eruto için endişeleniyorum onlardan bu kadar ayrı kalmak hiç hoşuma gitmiyor" Dedim.
Kaze "Lan merak etme Aren de ormanda eminim ki birbirlerini bulmuşlardır "
Hyoga " Evet Lilit de şuan orman da . Onlar için bu kadar endişe edersek asla gelişemezler" Dedi.
"Lilit mi? Lilit de kim?" Dedim şaşkınlıkla.
Hyoga "Lilit bi hafta önce aramıza katılan yeni bir öğrencim. Onun dışında İtako ve Aini de ormanda" Diye ekledi.
Kaze omzuma dokunup "Hadi ormana girelim ve şu ajan mıdır nedir onları bulalım" Dedi yumruğunu sıkıp.
Hafif bir tebessüm ettim ve Ormanın girişine doğru yöneldik.
Tam girecekken görevlilerden biri önümüze atladı ve "Beyler nereye? " Dedi.
Görevliler şike yapılmaması için başka kıtalardan gelmekteydi.
Hyoga "Efendi Daijin görev verdi içeride ajanlar olmasından şüpheli " Dedi.
Adam "kimliklerinize bakabilir miyim?" Dedi.
Hay anasını duvarlara sürttüğüm kimliğim evde kalmıştı.
Hyoga'ya gözlerimi açarak baktım .
Hyoga göz kıptı ve " Hemen efendim kimliğim tam cebimde diyip cebine uzandı. Tam o anda görevlinin suratına sert bir yumruk geçirdi.
Adam savrularak yere düştü ve acı içinde kıvrandı.
Hyoga "Lan hadi koşun! " Dedi yerde kıvranan adamın ayağına buzdan bir ağırlık koyarken.
Hyoga kelepçeyi yaptıktan sonra içeri doğru koşmaya başladık.
Yerde çırpınan görevli "Buraya gelin lan! " Diye kükredi.
O sırada Kaze rüzgar gücünü kullanıp adamın ağzı dahil her yerine yaprak fırlattı.
Adam yaprakları tükürürken küfürler savurdu.
Kahkaha atarak ormanın derinliklerine doğru girmeye başladık.
***
Gençler kitaptaki karakterlerden bazılarının isimleri değişti :
Nuru : Gwex
Mina : Lilit
Tarew : Kouhin
Milas : Aren
Haberiniz olsun seviliyorsunuz ✨🌸
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 3.11k Okunma |
312 Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |