
Eruto
Hastaneden taburcu olmuştuk.
Abim gereken işlemleri yaptı ve bizi kahvaltıya götürdü.
Kahvaltıda oturuyorduk serin rüzgar saçlarımı savuşturuyordu .
zaman huzurlu ilerliyordu fakat içimde çok kötü bir his vardı nedense.
Garson geldi ve siparişlerimizi aldı.
Kahvaltı ettiğimiz restorant kayalıkların üstündeydi.
Bütün kılıç Ustaları bölgesi görünüyordu.
Abime doğru döndüm fakat gözüme birden bişey çarptı.
Arkamızda gazete okuyan orta yaşlı bir adam gözlerini dikmiş bize bakıyordu.
Normalde dikkatimi çekmezdi fakat taktığı şapka ve ceketi beni birazcık şüphelendirmişti.
Sanki yüzünü saklamak ister bir haldeydi.
Ona doğru baktığımı görünce kafasını hemen önüne çevirdi.
Hiç bir şey olmamış gibi davrandım.
Garsonlar kahvaltılarımızla gelmişti önümüze dizmeye başladılar.
Erifu ve abim telefona bakıyordu.
Garsonlar gittikten sonra kafamı o gizemli yabancının olduğu yöne çevirdim fakat yoktu gitmişti.
Kahvaltımızı yaptık ve eve doğru yola çıktık.
Yolda yürürken bir anda meydandaki çan çalmaya başladı bu kötü bir şey olduğunun işaretiydi.
Odayakana kılıcının ucunu kınındayken tuttu ve bizi beklemeden koşmaya başladı.
Gerçekten bir Bugatti'den daha hızlıydı. Biz bir adım atarken o yirmi adım atıyordu.
Eee bir Kılıç Ustası olmak bunu gerektiriyordu demekki.
Meydana ulaştığımızda çok büyük bir kalabalık vardı herkes bir yere doğru bakıyordu.
Aralardan sıyrılarak geçtik ve çok korkunç bir manzarayla karşılaştık.
Yerde boğazı parçalanmış bir kız yatıyordu su yeşili elbisesi kan içindeydi ve kılıcıda üç farklı noktadan kırılmıştı.
Bu bir Ruh saldırısıydı!
Anlaşılan Ruh avını yiyemeden kaçmıştı.
Odayakana ve diğer üst kılıç ustaları panikleyen halkı sakinleştirmeye çalışıyordu.
Abim Nashi de ordaydı fakat her zamanki gibi suratı soğuk ve tiksintiyle bakıyordu cesete.
Abim olduğunu bilmesem cinayeti onun yaptığını düşünürdüm.
Sağlık görevlileri geldi ve kızı ceset torbasına koydular.
Üst kılıç ustalarından biri öne çıktı ve "O ruhları bir an önce yok etmeliyiz"!dedi.
Bu İtako idi.
İtako kılıç ustaları bölgesininin en güçlü savaşçılarındanı.
Dış görünüşü gerçekten benim bile hayranlık duyabileceğim türdendi.
Kendisi Çiçek klanında ve Lotus taşıyıcısıydı .
İtakoyu görmesem aklımda pembe saçları olan şeker bir çocuk olarak hayal ederdim fakat anlattıklarımın tam tersiydi.
Simsiyah ve dalgalı saçları gözlerini neredeyse kapatıyordu bu şekilde yabani bir kurt a benziyordu ayrıca
Çok kaslı ve uzundu sinir edicek kadar mükemmeldi.
Kalabalılta büyük bir uğultu oldu.
Ve herkes İtakoya katılarak "evet bir şeyler yapmalıyız dediler" Her bir ağızdan.
Odaykana " Zalim Ruh kral Kurai'nin ne kadar güçlendiğini bilmiyoruz duyduğumuz kadarıyla kendine yirmi adet Üst ruh bulmuş" Dedi.
Herkes şok içindeydi.
YİRMİ ADET ÜST RUH!
Bu ruhlardan bir tanesi bölgeye girse yaşayan insan kalmazdı.
Kendi içlerinde bir hiyerarşi içindeymişler.
Güç sıralamalarına göre 1 den 20 ye kadar gidiyor bu!
Üst Ruhlar normal ruhların aksine çok daha güçlü ve durdurulması imkansızdır.
Abim Odayakanın anlattıklarına göre kademe 20 az daha kolunu parçala ayırıp kalbini yerinden sökücekmiş
Siz düşünün her kademenin bir öncekinden daha güçlü olduğunu.
Kademe 20 yani aralarından en güçsüzü bile Odayakanaya yaklaştıysa diğerleri içimizden geçerdi.
Ve bunlara güç veren Kurai!? onun güçlerini tahmin bile edemiyorum.
Odayaka'nın sözünden sonra büyük bir sessizlik oldu.
Odayakana "Bu olayı bütün klan yöneticileri ve Üst düzey Sensei lerle konuşağız ve bir çözüm yolu bulacağız "dedi.
Kalabalık hafif rahatlamış şekilde dağılmaya başladı.
Bizde evlerimize gittik.
Akşam yemeği yedikten sonra hepimiz salona geçtik.
Nashi camın kenarına oturmuş şehrin ışıklarını izliyordu.
Abim her zamanki ruh halindeydi fakat bu seferki daha farklıydı.
Birşey saklıyordu sanki.
Kolumu ona dokunmak için uzattım tam o anda sert bir hamle ile kolumu yakaladı ve sıktı.
Soğuk bakışıyla ne oldu "ne istiyorsun" dedi.
Başkası görse sanki benim abim değildi.
"Ş-şey nasılsın abi" dedim hafif ürkerek.
Kafasını tekrar cama çevirdi ve "iyi " Dedi.
Ulan şerefsiz pislik bir cilve yapalım dedik bize o cilveyi soktun.
Hala ona doğru baltığımı görücek olucak ki nefes vererek "sen nasılsın?"
Dedi.
İlk defa bana karşılık vermişti çok heyecanladım ve "çok iyiyim seni gördüm daha iyi oldum" dedim sevecen bir sesle.
Sert bakışları hala üstümdeydi.
"Benden bişey mi istiyorsun Eruto? " Dedi soğuk sesiyle.
Hayır sadece hastaneye bizi görmeye geldiğin için teşekkürler etmek istemiştim dedim.
Soğuk suratı hafifçe tebessüm etti.
İç sesim "NEEEE BU NASHİ OLAMAZ " Diyordu bağırarak.
Bende gülümsedim ve gidip boynuna sarıldım.
Nashi sevilmek istemeyen kediler gibi çırpınmaya başladı ve "Bırak beni aptal! " Diye bağırmaya başladı.
Sarılmayı bırakmayınca yavaş yavaş uysallaştı ve oda bana karşılık verdi.
O karşılık verince ayrıldım ve "iyi geceler abi " Diyip gülerek oradan uzaklaştı.
Arkamdan o soğuk bakışlarıyla bakıyordu ama o soğuk bakışlar bu defa çok farklıydı.
Yatağıma uzandım ve uykuya daldım.
Sabah alarmımla uyandım bugün bizi Eğiticek Sensei ile tanışma günüydü.
Yarışmayı kazandığımıza göre artık sıradan hocalar değilde üst düzey Sensei ler tarafından eğitilecektik.
Ben ve Erifu aynı takımdaydık.
Tanıştığımız Sensei ikimizi Üst düzey bir Sensei olana kadar eğiticekti.
Daha önce hiç Üst düzey bir Sensei ile tanışmamıştık bu Çok havalı olmalıydı.
Hazırlanmaya başladım. Kahverengi dalgalı saçlarım sarımsı parlak gözlerimi kapatıyordu.
Kaslarım abileriminki kadar büyük olmasada yaşıtlarıma göre baya büyüktü.
Saçlarımı taradım giyindim ve kahvaltıya indim.
Nashi sofrada kitap okuyordu. Odayakana ise yumurta pişiriyordu bir yandan da küfür ediyordu.
Giydiği çiçekli mutfak önlüğü çok komik duruyordu gülücektim fakat gülmemi tuttum çünkü gülersem beni meydana kadar fırlatacağını biliyordum.
Bende oturdum sofraya Odayakana pişirdiği yumurtaları tabaklarımıza dağıttı.
Kahvaltı ettik Abim Odayakana nasıl yemek pişirdiğini anlatırken kahkağa atıp gülüyorduk.
Nashi biraz rahatsız olmuş gibiydi suratından anlaşılıyordu.
Elindeki kitabı çarptı ve telefonundan saate bakıp sofradan kalktı.
Abime dedikodu yapar gibi yaklaştım ve "Bu nashi sevdalanmışmı? Bu ara biraz garip garip hareketleri var " Dedim gülmemi tuta tuta.
Odayakana tam kahkağa atıcaktıki bir anda gözleri açıldı.
Bende o sırada hala dalga geçer gibi "yenge nasıl acaba? "dedim.
Odayaka'nın gülmesini tutmaktan gözleri yaşarmaya başlamışdı ama gözleriyle bana bişey anlatmaya başladı.
Arkamı bir döndüm ki Canım abim Nashi.
Bana gözlerini açmış öyle bir bakıyorduki aklım çıktı.
"Yenge nasıl biliyormusun ?"dedi soğuk ifadesiyle.
Taş gibi kesilmiş Odayakana ve ben cevap veremeden öylece duruyorduk.
"Aynı senin gibi "dedi.
Bana resmen Top olduğumu ima etmişti.
Arkasını dönüp gitti.
Odayakana kendisini daha fazla tutamayak kahkağa atmaya başladı.
Nashi gene ortamın içine sıçıp moralimi bozmuştu ama artık alışmıştım bozuntuya vermedim.
Abim kahvaltıyı toplamaya başladı ve çiçekli mutfak önlüğü hala üstündeydi.
Artık psikolojimi bozmaya başlamışdı yaw.
Mutfağı toparladı ve yola koyulduk.
Bizi Eğiticek Sensei ile özel hazırlanmış bir ortamda tanışıcaktık.
Erifu'yu da evinden aldık ve bize söylenen özel odaya gittik.
Oda dev çiçekli bir kapıya sahipti kapıdaki bayan odaya Sensei ile alışma süreci olduğu için Abimi almadı.
Erifuyla içeri girdik ve oturmaya başladık.
***
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 3.11k Okunma |
312 Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |