Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm : Masumlar için!

@elifozen.224

Erifu

Dualarım kabul olmuştu Eruto savaşı kazanmıştı fakat onun için çok endişeleniyordum suratı mahfolmuşdu.

Odayakana da endişeliydi kardeşi için fakat çok az kişi kalmıştı benimde çıkmam an meselesiydi.

Beni bir başıma bırakmak istemiyordu o yüzden revire gitmemişti.

Gergin bekleyişlerimizle birlikte beş kişinin yarışı da çokdan bitmişti.

Ben beklenen o an geldi.

Sunucu benim ismimi söyledi. Merakla ve endişeyle rakibimin kim olduğunu dinlemeye çalıştım.

Rakibim Ejder Ateşi klanındandı.

Hay şansımı s.... Kılıç Ustaları bölgesindeki en güçlü klanlardan biri

Denk gelmişti kesin kaybetmiştim.

Abim bana şans diledi ve merdivenlerden dövüş sahasına indim.

Her adımda vücudum sanki daha da titriyordu ve gözlerim kararıyordu.

Güçlerim olmadan nasıl yenicektim hiçbir fikrim yoktu.

Karşımdaki demir kafes kapı açıldı ve rakibimi gördüm.

Rakibim erkekti. Arkamdaki Tribünlerden sesler duydum. Pek iç açıcı değillerdi.

Duyduklarım arasında hakaretlerde vardı.

Bazı kişiler "Bu güçleri olmayan aptal değilmi? " Diyorlardı.

Bazıları ise "Bu şeker kağıdı nasıl yenecek bu delikanlıyı hiç şansı yok" gibi şeyler söylüyorlardı.

Her zamanki gibi gururum ve özgüvenim incinmişti.

Daha sonra bakışlarını bana çevirdi ve suratındaki soğuk ifade yok oldu bi anda alaycı bir şekilde gülmeye başladı.

"Senin gibi sevimli ve masum bir kızın böyle iğrenç bir yerde ne işi var "dedi alaycı bir şekilde.

Gerilmiş bir şekilde Odayakana'ya baktım.

Bana inanır gözlerle bakıyordu.

Rakibime döndüm ve suratımı ciddileştirerek kılıcımı çektim.

Genç güldü ve "Oyun istiyorsun demek" Dedi.

Ciddi suratımı gördü ve "peki siz nasıl isterseniz" dedi selam vererek.

Gong çaldı.

Aramıza dört metre mesafe açtım böylelikle hangi Ejder taşıyıcısı olduğunu anlama şansım olabilirdi.

Gülümsedi ve elindeki kılıcı yere sapladı.

Yerden buz kazıklar çıkmaya başladı son anda kaçtım.

Rakibim buz taşıyıcısıydı işde bu çok kötüydü. Eğer bana temas ederse bütün iç organlarıma buz parçaları saplardı.

kılıcını bir daha kaldırdı ve bana doğrulttu.

Etrafımı bir anda buz sarkıtlardan oluşan bir kafes sardı.

Beni istediği an öldürebilirdi fakat öldürmedi.

Yanıma yaklaştı ve "pes et bu savaşlar kızlara göre değil" dedi alaycı ve soğuk bir tavırla.

"Sen öyle san!" Dedim ve buz sarkıtlarından birine güçlü bir tekme indirdim. Kırılan sarkıtın boşluğundan kendimi dışarı attım.

Evet güçlerim olmayabilirdi fakat rakibimin saldırılarını kendi lehime çevirebilirdim.

Kırdığım buz sarkıtını hiç düşünmeden gence fırlattım.

Önünde anında buzdan bir kalkan oluşturdu ve soğuk bir bakışla "ciddimisin" Dedi.

Kılıcım ile beş sarkıt daha kopardım ve bütün gücümle hepsini fırlattım.

Tribündeki izleyiciler kesin aptal olduğumu düşünüyordu.

Odayakana da anlamsız gözlerle bana bakıyordu.

Genç şaşkın ve anlamaz ifadelerle buz sarkıtlarını engelliyordu.

Kılıcım ile gencin kafes oluşturmak için kullandığı en büyük sarkıtı kopardım.

Diğer sarkıtların aksine bu dev gibiydi üç vuruşta indirmiştim.

Sarkıtı alıp gence fırlattım sarkıtı havada dondurdu ve "Bu kadar oyun yeter "dedi hafif sinirli bir sesle.

Sarkıtı önüne bıraktı ve karşısına baktı. Hiç kimse yoktu.

Bi anda Arkasında belirdim ve kılıcımı omzuna geçirdim.

Genç acı ile bağırdı gerçekten çok uzundu, bir hayvan gibi tepinmeye başlayınca havada asılı kaldım.

Asıl amacım çok küçük bir kesik atıp yere kanının düşmesini sağlamaktı ama o tepindiği için kılıcım baya derine inmişti.

Koca kaslı kollarıyla kafamı tuttu ve beni son anda hafifçe yere bıraktı.

Bu hareketinden sonra ölmüşten beter oldum.

Onu yaralamıştım fakat o bana hala zarar vermek istemiyordu.

Genç yere çöktü ve acıyla inledi.

Kanının yere düşmemesi için beline buzdan yelek gibi bişey yaptı.

Gerçekten çok pişman olmuştum keşke başka bir hamle yapsaydım.

Gence tedirgin ve korkmuş adımlarla yaklaştım.

Ağzımda " Ö-Özür dilerim" Kelimeleri çıkmıştı.

Gence biraz daha yaklaştım ve "iyi misin? "dedim. Kafasını kaldırdı ve bana doğru baktı.

Bakışları çok korkunç bir hal almıştı artık sevecen ve sakin bir bakış yoktu yüzünde, Artık beni öldürmek ister gibi bakıyordu.

Çok yüksek sesle bağırdı ve elini yere vurdu.

Yerden çok hızlı şekilde keskin buz sarkıtları çıkmaya başlamıştı.

Reflekslerim iyi olucakki kaçtım fakat kaçtığım taraftan da bi anda keskin bir sarkıt çıkardı .

Sarkıt bi anda böğürüme girdi acı içinde bağırdım ve kendimi geri çekmek isterken buz sarkıtı koptu.

O sarkıtı çıkarmaya çalışırsam çok fazla kan kaybederdim.

Hareket edemiyordum hareket ettikçe sarkıtta sallanıp organlarıma değiyordu.

Acı içinde yere yığıldım çok zor nefes alıyordum kalabalığın sesi gittikçe uğultuya dönüşüyordu.

Genç bana doğru yaklaşıyordu en sonunda yanıma geldi ve eğildi.

Beni bu kadar kolay "yenebileceğini mi sandın güzelim" dedi saçıma dokunarak.

Bu ne cürret!? Böğrümde bir buz sarkıtı olmasa onun elini şimdi yamultmuştum.

Görüşüm kararmaya başlamıştı ve o pislik hala saçlarıma dokunuyordu.

Birden sağ tarafımdaki kılıcıma erişti gözlerim zorlana zorlana elimi uzattım ve yakaladım.

Bi anda kılıcı gencin koluna geçirdim.

Genç çok şiddetli bir acıyla bağırdı. Bende fırsat bu fırsat hemen ayağa kalktım.

Gencin kaslı kolunda kılıcım kürdan gibi kalıyordu.

Kılıcı çıkartıp attı ve kolunada yine beline uyguladığı buz yeleğinden yaptı.

Of nasıl yenicektim ben bunu ? sürekli kan akmasını engelliyordu.

Kanamam iyice artıyordu bi an önce bu savaş bitmeliydi yoksa hayata karşı yapmış olduğum savaş bitecekti.

Genç bana doğru döndü ve "aptal oruspu! " Diye bağırdı ardından ellerini havaya kaldırdı ve buz yağdırmaya başladı.

Koşmaya başladım bi an önce kılıcımı almam gerekiyordu.

Kılıcıma doğru koştum ve hemen kaptım.

Eğer bir saniye yavaş davransaydım altan çıkan sarkıta çok fena bir şekilde giricektim.

Kılıcımı aldım ve Abimin çalıştırdığı eğitimlerdeki gibi gelen buz parçalarını havada kestim.

Yalnız ben bile nasıl yaptığımın fakında değildim.

Odayakana sevinç içinde tezahürat yapıyordu bana öğrettiklerini kullanabildiğimi görünce çok mutlu olmuştu.

Bunu gören buz taşıyıcısı genç taktiğini değiştirdi.

Bu sefer çok büyük sarkıtları bana düz bir şekilde fırlatıyordu.

Yaram iyice açılmıştı kanımın yere düşmesi an meselesiydi.

Yaramı tutarak etrafında daire çiziyordum ona saldırıcak doğru anı bulmak için.

Onunda yaraları iyice açılmıştı buzun dışından görünüyordu.

Beni vuramayınca bağırmaya başladı ve "Anla artık biz denk değiliz asla kazanamıyacaksın! " dedi .

Tam o sırada gözümün tam içine baktı ve ne olduysa o anda oldu.

Çok tuhaf bi andı vücudumdan çok değişik bir enerji yayılmaya başladı.

Heryer kapkaranlıktı gencin gözlerini görüyordum sadece, her şey çok çabuk gelişti.

Genç bir anda felç olmuşcasına ateş etmeyi bıraktı ve elleri havada gözlerinin içi beyazı görünmicek bir şekilde simsiyah oldu.

Tribünlerdeki herkes korkmuş bağırıyordu bende ne olduğunu anlamak için durdum.

Genç geriye doğru devrildi benlindeki ve kolundaki buzdan korumalar kırıldı.

Kanı böylelikle yere akmaya başladı ve gong çaldı.

Savaşı ben kazanmıştım.

Demir kafes kapılar açıldı ve hemşireler gencin yanına koştu.

Hepsi şok içindeydi gencin eklemleri kitlenmiş ve gözleri simsiyahtı.

Genci kaldırıp hemen götürdüler.

Tribünlerde büyük bir uğultu vardı kimse beni alkışlamamışdı.

Bana çok korkmuş bir şekilde bakıyorlardı.

Gözlerim kararmaya başlamışdı yaram iki katına açılmışdı ve aşırı kan kaybediyordum.

Oracıkda yere serildim en son yanıma koşan hemşireleri gördüm ve devamını hatırlamıyorum.

***

 

Loading...
0%