Savaşlar yapılmış çocuklar dışlanmıştı.
Örgütler kurulmuş, çocuklar dışlanmış ve ölüme terk edilmiş, bağışıklığı olmayanlar evrim geçirerek reddedilmişler konumuna gelmişti.
Reddedilmişler... Aslında oldukça güçlülerdi. Savaşmayı bilmeyen insanların sonu olacak türdenlerdi.
Dünya radyasyon altında kalalı yıllar geçmişti. Bu radyasyon bağışıklığı olmayanları insan dışı bir varlığa dönüştürmüştü. Beyinlerini kendileri kontrol etmiyor, sadece kendilerinden olmayanlara saldırmak adına yaşıyorlardı.
Bağışıklığı olanlar ise kendince guruplar kurarak birbirlerine düşman kesilmişlerdi.
Ve en kötüsü... Çocuklar ölüme terk edilmişti. Her toprağın belirli bir nüfusu vardı. Nüfus aşılırsa, nüfusu aşanlara idam cezası verilirdi. Yeni doğmuş bebeklerin kanına girmek istemeyen örgütler, bebekleri 6 yaşına kadar örgütte tuttuktan sonra toprak dışına, yani reddedilmişlerin ana yuvasına bıraktılar.
Toprakların büyüsü vardı, toprak dışına çıkıldığı anda ise her tarafta reddedilmişleri görmek çokta şaşırılacak bir durum değildi.
Dünya yaşanılamaz hale gelmişken, yaşanılabilecek toprakların paylaşılmaması ne kadar kötüydü.
İnsanlar bencildi. Bu durum ise bu bencilliğin kanıtıydı...