Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Kaçırılma

@elifsmcninyeri

Ne! Benimlesin mi?

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

(Medya:Max)

Carol'un ağzından;

Evet kaçırıldım ve bu adamın babamla derdini çözemedim. Babam ne yapmış olabilirdi ki? Çok açtım. Ne zamandır buradayım bilmiyorum. Daha ne kadar kalırım bilmiyorum. Bildiğim tek birşey var oda buradan çıkmam gerektiği.

Sarayda büyüdüm ve tabikide kendimi savunmak için ders aldım ama büyülü bir şekilde bağlı iken buradan çıkamazdım. Aklıma bir fikir geldi. Hemen bağırmaya başladım.

- Heeyyy beni kaçıran şahıs buraya bakkk. Diye bağırmaya başladım. Napiyim adını bilmiyorum, söylemedi.

Bir iki kez daha bağırdım. En sonunda kapı gürültülü bir şekilde açıldı.

- Ne bağırıyorsun prenses?

- Birincisi kaçırıldım ve bağırmam çok normal, ikincisi tuvaletim geldi, tuvalete götür beni.

Adam düşünmeye başladı, galiba aklından bunun iyi bir fikir olup olmadığını düşünüyordu.

- Hayır. Baban gelirse belki gidersin.

Bu benimle dalga mı geçiyor!!!

- Birincisi , buraya yaparım kokudan duramazsin ve ben bir prensesim o şekilde duramam, ikincisi ne oldu benden mi korktun da götürmüyor sun .

Diye dalga geçtim. Amacım onu sinirlendirip gaza getirip beni çözmesini sağlamak ti.

- Hah senden mi korkucam küçük böcek. Bekle geliyorum. Dedi. Küçük böcek mi prensese ne oldu sefil. Geldiği kapıdan geri çıktı. Bir iki dakika sonra yanında biri ile geldi. Demekki büyü gücü yok.

Adam ağzında bilmediğim bir iki şey geveledi ve ellerimle ayaklarım serbest kaldı. Adam çıktıktan sonra beni kaçıranla baş başa kaldım.

-Evet küçük böcek yürü bakayım. Dedi. Abi ben bu adama dalarım küçük böcek diyip duruyor. Beni kolumdan tutup kapıdan çıkardı. Burası depoya benziyordu. Küf kokuyordu burası ve karanlıktı. Koridor gibi bir yerden geçtikten sonra bir kapının önünde durduk.

- İçeri gir böcek kapıyı kapatma.

- Ne! Sapık misin sen. Tabikide öyle birşey olmayacak. Diye içeri girip kapıyı yüzüne kapattım.Evet planım buraya kadardı. Ne yapacaktım şimdi. Tuvalete baktım. Yukarıda küçük bir cam vardı. Dışarı bakmaya çalışıyordum ama pekte yetisemiyor dum. Bı kuş sesi geldi. Ve içeri süzülen rulo halindeki bir kağıt. Kağıtta şunlar yazıyordu;

Prenses, biz geldik. Sadece adamı biraz oyala. Büyü ile koruma kalkanı yapmış onu kırmaya çalışıyoruz.

Ne olursa olsun seni kurtaracağız. Baban ve kuzenlerin yanımda merak etme. Kendine dikkat et beyaz prenses.

 

Gizemli kişi Alex.

Demek beni buldular. Şimdi bu adamı nasıl oyaliyacam ve bu nekadar sürecek.

-Hey böcek artık çıkacak mısın?

Evet uzun süre kaldım. Daha fazla dikkat çekmeden çıksam iyi olur. Kapıyı açtım.

- Biraz midem bozulmuş malûm berbat bir yerde kalıyorum.

Bana kaslarını kaldırarak baktı. Cevap vermeden kolumdan tuttuğu gibi tekrar beni o odaya götürdü sandalyeye oturttu . Tam kapıdan bağırıp büyücüyü çağıracak iken.

- Dur. Öyle kollarım ağrıyor. Zaten bu halde sana birşey yapamam değilmi.

Düşündü mantıklı gelmiş olacak ki

- Tamam ama sakın aksi bir hareket yapmaya kalkma yoksa gözünün yaşına bakmam .

Dedi. Adamın buradan ayrılmaması için oyalamam lazım. Bence konusturabilirim he

- Bir şey sorucam. Senin babamla derdin ne ,yani bunu neden yapıyorsun.

- Ne o çok mu merak ettin,yada benimle dalga mı geçmek istiyorsun.

Salak adam.

- Hayır sadece bunu yapma nedenini merak ediyorum, hepsi bu.

Bana baktı ve anlatmakla anlatmamak arasında kaldı.

- Bak prenses, senin baban benim aileme kötülük yaptı. Beni bu kraliyette saymadi.

- Nasıl yani,babam ailene ne yaptı ki.

- İdam ettirdi.

Ne! Benim babam ailesini idam mı ettirdi.

- Peki neden böyle bir ceza aldı ailen?

Acı bir gülümseme verdi bana.

- Neymiş ailem anneni zehirlenmeye çalışmış.

Şok üstüne şok yaşıyordum. Annemi zehirlemek mi. Böyle birşey yapmış olabilirler mi.

- Küçük böcek aklından geçenleri tahmin edebiliyorum. Ama benim ailem asla öyle birşey yapmaz ki yapmış olsalar bile babanın bu cezayı vermemesi lazımdı. Ben ozamanlar 5 yaşındaydım. Ailem gözümün önünde sallandirildi. Yetimhaneye düştüm. Baban kendisinden intikam alırım diye kraliyetteki yetimhaneden beni başka bı yere sürdü. Başıma gelmeyen kalmadı. Gittiğim yerde dayak yedim. Aç bırakıldım. Farelerle yatıyordum. Bu dünyada ki o tuhaf yaratıklar bizi avlamaya çalışıyordu. Gözümün önünde arkadaşımı yediler!!!!

Hepsi baban yüzünden. Ailemi öldürdü. Yetmiyormuş gibi beni de yaşarken öldürdü!

Diye kükredi. Gözlerim dolmuştu. Babam nasıl böyle birşey yapmış olabilir. Onu öyle bir yere nasıl gönderir hemde daha çocukken. Elimde olmadan göz yaşlarım tek tek düşmeye başladı.

- Ağlama prenses. Ağla diye anlatmadım bunları sana. Sadece adalet istiyorum ben, intikam istiyorum. Gerçekleri istiyorum. Seninle bı derdim yok küçük prenses.

Hala ağlamaya devam ediyordum.

- Afferin bana böcek demekten vazgeçtin. Diyip ağlarken kıkırdadim.

Oda çok hafif bir şekilde güldü. Yanıma geldi ve diz çöktü. Benim boyuma gelmişti. Tek parmağı ile gozyaslarimi sildi.

-Artik ağlama prenses benim ailem iyi insanlardı. Böyle birşey yapmazlar. Ağlama, üzülmem için anlatmadım bunları. Biliyor musun ilk defa birine herşeyi anlattım. İyi geldi. Keşke başka şekillerde tanışsaydık prenses. Dedi. Çok yorgundum. Ağlamak beni dahada yormuş tu. Şuan bana çok yakındı. Gözlerindeki acıyı net bir şekilde görebiliyordum. O da bunları yapmak istemezdi. İyi biri ama yaşadığı şeylerden dolayı intikam istedi.

Biz böyle dururken bir anda kapı kırıldı. Şok içinde döndük. Alex adamın benim dibimde olduğunu görünce bir anda adama saldırdı. Adam hala şoktaydi. Alex adamın üstüne çıkmış ardı ardına yumruk atıyordu. Adam şoktan çıkmış olmalı ki bir anda Alex i üstünden atıp bu sefer o yumruk atmaya başladı. Bir anda ikiside havada asılı kaldı. Gelen babam ve kraliyet büyücüsüy dü . Adam babamı görünce;

- Ooo kralım gelmiş siniz. Biraz erken değilmi ya. Diye dalga geçmeye başladı. İki tane muhafız adamı tuttu. Büyücü de ona büyü yapmış olsa gerek çok halsiz duruyordu. Alex yanıma gelip bir yerimde birşey varmı diye bakıyordu. Bir anda beni kucağına aldı. Babam;

- Alex onu arabaya götür.

Alex babama başını sallayıp beni buradan çıkardı. Uyumak üzereydim. Arabaya geldiğimiz an artık dayanamayıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Hafif ışıkla gözlerimi araladım. Boğazım kurumuştu. Etrafa bakındım, kendi odamdaydim. Üzerime baktım. Daphne abla değiştirmiş olmalıydı beyaz geceligim uzerimdeydi .

 

 

İyice doğruldum. Boğazım çok yanıyor du. Etrafta su yoktu vede benim kalkacak gücüm. Strese girmiştim ve strese girince yüzüğümle oynardım. Elimi yüzüğüme attım ama yoktu. Dün düşmüş olmalı ama o bana annemden kaldı. Bulmalıydim. Önce su içmem lazım. Ayağa kalkayim derken yere düşmüş tüm. Bacaklarım karincalaniyor du. Dephne içeri girdi ve beni yerde görünce elindeki suyu komidinin üstüne bırakıp hemen yanıma geldi. - Efendim! Ne oldu! Yerde ne işiniz var! Diye soru yağmuruna tuttu. Beni kaldırıp yatağa oturttu . Ona zorla

- S-ssu .

Diyebildim. Daphne hemen bana su verdi. Bi nebzede olsa rahatlamıştım. Hemen geceligimin tülünü giyip daphne yardımı ile aşağıya inmeye başladım. O adama ne yaptıklarını öğrenmem gerekiyordu. Adam dediğime bakmayın benden 3-4 yaş büyük gibiydi.

Aşağıya indiğimde babam tahtta oturuyordu. Beni görünce hemen yanıma gelip bana sarıldı. Bende ona. Ayrıldıktan sonra

- Baba o adama ne yaptınız?

- Zindanda kızım.

- Ne ! Baba onun ailesi idam ettirmiş sin. Üstüne yetmemiş buradan göndermiş sin. Orada başına neler gelmiş. Diyerek bağırdım. Babam çok sakindi ve bu beni sinir ediyordu.

- Bilmediğin şeyler var kızım. Dediğin gibi olsun çıkartırım onu. İkinizede gerçekleri anlatma vakti geldi kızım.

Ne gerçeğinden bahsediyordu babam. Onu oradan çıkarsın yeter.

- Muhafızlar Max'i çıkarın ve buraya getirin.

İşte sonunda adını öğrenmiştim. Max. Hemen kendi tahtıma oturup dinlendim, bukadar kalmam bile mucize. Şuan ayakta duracak gücüm yoktu.

Bir süre sonra bırakın lan diye bir ses duydum. Görüş acıma iki koruma eşliğinde Max'in geldiğini gördüm. Beni görünce kurtulmaya çalışmayı bıraktı.

Babama dönüp

- Hadi ama kral ne oldu da beni çıkarttın ,ben orada mutluydum. Dedi sinirle güldü ve sonra bana baktı

- Yoksa kızın mı istedi. Dedi. Hala bana bakıyordu. Gözlerini üzerimde gezdirip başını çevirdi. Kendi üzerime baktığımda hala beyaz geceligimle olduğumu gördüm. Umrumda değil ne giydiğim şuan daha önemli bir sorunumuz vardı, tabi bu kızarmayacagim anlamına gelmiyordu.

-Öhöm Max senin doğru bildiğin şeyler aslında yanlış evladım, sana herşeyi anlatacağım.

Alayla babama bakıp

- Hah , yanlış mı. Öyle olsa bile ailemin gözlerimin önünde asılması yalan değil. Beni buradan sürmen yanlış değil. Diye bağırdı. Öyle bir bağırdı ki yerimden sicradim. Korumalar dan kurtuldu tam tekrar tutacaklardi babam elini kaldırdı.

- Max onlar senin ailen değil.

- Ne! Ne demek değil! Ne diyorsun sen! Diye babamın üstüne yürüdü. Muhafızlar tekrar tutacak ken babam gene elini kaldırdı. Kalkıp hızla babama yaklaşan Max'in önünde durdum. Beni görünce durdu.

- Max dur önce babamı bı dinleyelim.

- Tamam prenses. Dedi. Bukadar çabuk onaylanmasının beklemiyordum. Babama döndüm

- Herşeyi anlat baba araya girmeyecegiz.

Babam derin bir iç çekerek konuşmaya başladı.

- Max aslında büyü krallığının tek varisi.

İşte buna şaşırmış tık. Çünkü o kraliyet gerçekten de yıllar önce oğlunu kaybetti

- Max daha iki yaşındayken onu kaçırdılar. İzini bulamadık. Aramadigimiz yer kalmadı. En iyi büyücüleri kullandık. Kral ve kraliçe perişan oldu. Ablası o kaybolduktan sonra aramak için yola çıktı ve bir daha geri gelmedi. Bir gün ablası onu ararken saldırıya uğramış ve onu öldürmüş ler.

Ne nasıl yani ben hastalanıp öldüğünü duymuştum. Max'e baktığımda gözleri dolmuş ve şaşkınlıkla dinliyordu.

- Bir gün annen sana hamile iken kızım onu bir adam ve bir kadın içeceğine zehir koymuş çünkü senin dogmani istemiyorlar mış. Senin çok güçlü bir melez olacağını düşünüyorlardi. Annen zehri farkedince içmemiş. Onlarda bunu görünce adam anneni tutmuş, kadın da hançeri karnına yani sana saplamaya çalışmış. Annen çığlıkla büyü yapmış ve onları firlatmis. Biz içeri girdigimizde onları öyle görüp annen herşeyi anlatınca çok sinirlendim. Gözüm döndü. Onlara idam cezası verdim. Yanlıştı çünkü bu onlar için kurtuluş oldu. Düşmanlarımız. Bütün varisleri alıp kendisine getirmeyi yada öldürmeyi söylemiş ama daha ikinci variste benim tarafımdan öldürüldüler. Max sen buradaki yetimhanede kaliyordun. Düşmanımız seni bir daha alamasin diye ailene gönderdim ama onun adamı çokmuş. Seni emanet ettiğim muhafız seni kaçırdı. Ve o yere götürdü. Seni büyü ile sakladılar. Yaşadıklarının hepsi bize kinlenmen için yapılmış bir oyun. Herneyse artık buradasın ve gerçekleri biliyorsun. Seni ailene teslim etmem gerekiyor.

Max ve ben şaşkın şaşkın bakıyorduk. Ben resmen film izlemiş gibi dinliyordum. Max kendine geldiğinde ağlamaya başladı. Baktığım da arkadasinda kraliyet büyücüsünun birşeyler mirildandigini gördüm. Babam anlamış olacak ki. Buyucumuz sana anılarını gösterdi. Senin anılarını büyü ile gizlediler ve biz bunu sana geri verdik. Max bir anda yere diz çöktü ve ağlamaya devam etti. Hemen yanına gittim ve kolunun altına girip onu kaldırdım. Bir iki muhafız geldi ve hemen benim yerime geçip onu götürdüler. Giderken bana yandan bir bakış attı. Sanki benden özür diliyordu. Havaya baktığımda kararmış olduğunu gördüm. Odama çıktım. Masamda yemek vardı. Görene kadar aç olduğumu fark etmemiş tim. Hemen yedim lavaboda işlerimi halledip yatağa uzandım. Bugün olanları düşünerek uyudum. Yarın Max i ailesine götüreceklerdi. Yarım saat gibi bir süre sonra uykunun tatlı kollarına bıraktım kendimi...

Loading...
0%