Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Kehanet

@elifsmcninyeri

Carol'un yüzüğü

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Evet kütüphane yazısının önünde durdum. Büyük iki kapıyı açar açmaz resmen dondum kaldım. Burası... Büyüleyici bir yer. Uçan kitaplıklar var.

 

İlerlemeye başladım. Bir masada görevli kadın vardı. Yanına gittim.

- Merhaba kehanet kitabı arıyorum nasıl bulabilirim dedim. Yüzüme çok bıkkın bir şekilde baktı. Gözlüklerini takıp bir şeyler yaptı.

- Buradan dümdüz git büyük bir kapı göreceksin. Orası normal kütüphane. Aradığın orada. Eğer bulamazsan masadaki Mat'e sorabilirsin. O sana getirir.

Teşekkür edip yürümeye başladım. Çok tuhaf düşünsenize üstünüzde kocaman kitaplıklar uçuyor. İlerde kadının dediği gibi bir kapı gördüm. Hemen ittirip açtım. Gerçekten mi bunların normal anlayışı bumu. Kitaplık değil ama burada da kitaplar uçuyor.

 

Hemen ilerlemeye başladım. Kadın Mat ' e sormami istedi. Peki o nerede. Burada öğrenciler vardı. Onlar sanki herşeyin yerini biliyormuş gibi kitapları alıyorlardı. İlerde bi masa gördüm. Üstünde kağıtlar ve bir kalem vardı.

 

Masanın yanına gittiğimde birini aradım ama kimse yoktu. İsmini seslenmeye karar verdim.

- Mat!!!

Bir anda masanın üstündeki kalem uçmaya başladı. Korkup sicradim. Kağıda birşeyler yazmaya başladı.

- Merhaba! Ben Mat. Sana nasıl yardımcı olabilirim?

Mat bumu. Çok şaşırdım. Hemen isteğimi söyledim.

- Merhaba met! Aaaa şey ben prenses Carol. Kehanet kitabını arıyorum. Acaba nerede? Dedim. Resmen şuan kalemle konuşuyorum. Keşke biraz saraydan ciksaydim. Mat kağıda hemen birşeyler yazmaya başladı. Kağıtta

- Prenses Carol ! Sizinle tanışmak bir şereftir. İhtiyacınız olan kehanet kitabı çok fazla hangisini istersiniz. Hangi krallığın veliahtisiniz?

Hmm düşündüm . Gerçekten bukadar çok mu kehanet kitabı var. Hemen

- Güç Krallığının veliahtıyım. İşe yarayacak ise beyaz saçlıyım.

Kalem durdu. Hemen hızlı hızlı yazmaya başladı.

- beyaz kelebek hemen kitabınız geliyor.

Kalem az önce bana lakap mı taktı. Sanki bunu biri daha demişti bana. Önümde uçan yeşil üstünde ağaç motifi olan bir kitap duruyordu.

- Teşekkürler Mat. Dedim. Oda galiba refe

rans yaptı.

 

Kitabın kapağını açar açmaz toz geldi ve öksürmeye başladım.Mat hemen birşey yazdı.

-İyimisin Carol?

- İyiyim Mat sağol.

Kitaba bakmaya devam ettim. Tuhaf şeyler vardı. Sayfaları tek tek geçiyordum. Diğer sayfaya geçince bir kadın gördüm. Sayfalar siyah beyaz olmasına rağmen çok dikkat çekiyordu. . Resmin yanında ki yazıları okumaya başladım.

*Beyaz kraliçe...

Türünün tek örneği. Kendisi bir çok güce sahip olmakla birlikte en güçlü ejderhanın bağlı olduğu kişidir.

İsmini bembeyaz saçlarından almıştır.

Dönemin en büyük savascisidir.

Güçleri: Ejderhaya bağlı, doğa elçisi, şifa gücü, gölgelerin hakimi, beyaz aura kullanıcısı, kahin. Bunlar sadece bilinen güçleri. En son katıldığı ve kazandığı bir savaşta ağır yaralara daha çok dayanamamış ve ölmüştür. Ölmeden önce arkadaşlarına bıraktığı sözler şunlardır.

"Güç içinden doğacak, benden güçlüsü.

Bembeyaz saçları ile soyumu devam ettirecek. Onu farkedenler öldürmeye çalışacak ama dikkatli olun. Kendisi benden kat kat güçlü, o doğduğu an aranıza tekrar geleceğim dostlarım. Size vasiyetimdir. Benim soyuma iyi bakın. Aksi taktirde yaşanacak bir dünya kalmayacak." Demiş ve vefat etmiştir. Buradan çıkarılmak üzere gelen prenses ruh gücü ve olası bir savaşta dünyayı yok edecek kadar güçlü olacağı düşünülüyor. Oda bembeyaz bir saçla doğacak. Bu kişiye dikkat edin, Beyaz kraliçe kendisinden de güçlü olduğunu söylüyor. Yeni bir kurtarıcı mı yoksa yeni bir savaşmı. O kişi buna kendisi karar verecek. Hikayesini kendisi yazacak..."

*

Kitapta okuduğum şeyler gerçek ise büyük bir gücüm var demektir. Hatta 19 yıldır kapalı olan büyük bir güç.

Mat'e baktığımda birşey yazıyordu. Hemen okudum.

- Prenses ders saatiniz geldi.

-Teşekkürler Mat. Sonra görüşürüz. Diyip kütüphaneden çıktım. Koridorda ilerliyordum. Ders programıma baktım. Teknik dersiydi. Hemen gidip üzerimi değiştirmem gerekiyordu. Okul tuvaletine girdiğimde Sofia ve Maria yı gördüm. Üstlerini gitmişlerdi. Hemen bende giydim. Maria ile arka bahçeye çıktık.

 

( Kızlar)

 

(Erkekler)

Ben tanıdığım kişilere bakıyordum. Gerçi aslında Sky yi fazla tanımıyorum. Maria hemen Sky ile bakismaya başladı. Hoca gelince Maria ya hemen omuz attım. Tabi beklemediği için sarsıldı. Hocayı görünce neden yaptığımı anladı. Hoca konuşmaya başladı.

- Evet çocuklar. Hepiniz hoşgeldiniz. Gücünü kesfedemeyen aranızda varmı.

Hiç çekinmeden elimi kaldırdım. Hayır niye cekineyim ki sonuçta gücümü bilmesem bile iyi bir dövüşçüyüm.

Hoca bana baktı sonra yüzüğüme.

- Prenses yüzüğünü çıkarsan öğrenirsin dedi. Abi niye herkes yüzüğüme taktı. Çünkü güçlerini bastırıyor aşkım. Sağol iç ses hiç bilmiyordum. Nasıl oluyorsa artık iç sesime göz devirip hocayı dinlemeye devam ettim.

- Gençler bugün gücünüzün ne kadar olduğunu yani ne kadar güçlü olduğunuzu öğrenicez.

Yanında bı makine vardı. Büyük kafa koyma yeri ve oturağı vardı. Üstünde üç tane lamba gibi birşey vardı. Yanında ise bı ekran. Hoca

- İlk kim başlamak ister? Diye ellerini çarparak sordu. Kimseden ses çıkmıyordu. Herkes başka yöne bakıyordu. Bı kız el kaldırdı.

- Ben gelirim hocamm.

Kız biraz mal bir tipe benziyordu. Bana yandan bir bakış atıp burnunu dikerek aletin yanına yürüdü. Hayır yani kardeşim benle derdin ney. Dovelim. Sus iç ses. Kız oturdu hoca kafasına aleti taktı ve bir düğmeye bastı. Alet ses çıkarmaya başladı, pür dikkat izliyordum. İki ampul yandı ve ekranda su sembolü ile kanat çıktı. Bu kanat peri kanadına benziyordu yani su bükme gücü olan bir peri. Hoca siradakini beklerken bir çocuk oturdu. Tanıyordum bunu. Alt sınıflardaki çocuğu zorbalayan kişi bu. Bana sırıttı. Bunlarda adet falan mı bana siritmak. Yemin ediyorum birinin kafasını koparacam. Çocuk üç ampul yaktı. Ateş sembolü ile ay tutulması ve kurt çıktı. Demekki ateş bukebilen bı karanlık kurt.

Çocuk kalkınca Alex oturdu. O da üç ampul yandı. Ateş, karanlık kurt ve alfa işareti çıktı. Birde gölge tarzı birşey. Çok güçlü biri yani. Herkes sırayla oturunca artık benim gitme zamanım geldi. Gidip oturdum. Hoca

- Yüzüğünü çıkar prenses. Dedi. Yüzüğümü çıkardım, oda kafama aleti taktı ve düğmeye bastı. Üç ışık yandı. Ekran çift taraflı olduğu için bende görebiliyor dum. Ateş çıktı. Sevimdim ateşi severim. Sonra su çıktı. Herkes şaşırtmaya başladı çünkü iki element nadirdir. Sonra hava çıktı, sonra toprak. Bir anda kırmızı hareket eden aura tarzı birşey çıktı ardından gölge ve büyük kanatlar. Ekran çok hızlıydı makine kafayı yiyordu. En son büyük bir ejderha göründü ve ejderha ekrandan kükredi ve makina sonra hepten gitti. Herkes bana şaşkınlık içinde bakıyordu. Yüzüğümü geri taktım ve okula doğru yürümeye başladım. Arkamdan Max'in bagirdigini duydum.

Loading...
0%