@elifsmcninyeri
|
Max'in ablası ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Carol'un ağzından: Sabah gözlerimi açar açmaz yüzüme bakan daphne yi görünce çığlık atıp döndüğüm de yerle aşk yaşamaya başladım. - Efendim iyimisiniz? Korkuttugum için özür dilerim. Yarı uyanık gibiydiniz bende bakayım dedim. Özür dilerim. Yerden başımı kaldırıp. - Özür dileme abla. Sabah sabah adranalin iyi geldi , hem bak hayatımın aşkını buldum. Diyerek yeri gösterdim. Daphne abla kıkırdadi. Daphne abla dolabımdan kıyafet çıkarır iken bende yerle olan aşkıma bir son verip lavaboya gittim. İşlerimi hallettikten sonra Daphne ablanın bana seçtiği elbiseyi giydim. Elbise seçimini Daphne ablaya bırakıyorum çünkü benden daha iyi bir zevki var. Yeşil, balon kollu, kahve işlemeli bir elbise giydim.
Beyaz saçlarımı açık bıraktım. Başım çok kötü ağrıyordu. Yüzüğümü de bulamadım zaten. Aşağıya indiğimde babamla Max kahvaltı yapıyordu. Günaydın diyerek bende oturdum masaya. Karşımda Max vardı. Beni görünce uzun süre gözlerini üzerimden almadı. Babam farketmiş olmalı ki boğazını temizledi. Babam beni kıskanmışti. Bu haline kıkırdadim. Babam;- Gençler yemeğiniz bittiyse artık yola çıkalım. Ben biraz yemek ağzıma tikistirip kalkınca babamla Max bana bakarak gülmeye başladı. Ne var ya kalkalım dediniz sonuçta hıh. Agzimdakileri yutup yürümeye başlayınca basım döndü ve düşecek gibi oldum. Max hemen tuttu beni. Babam direk şifacı yi ve büyücüyü çağırdı. Beni hemen buldukları bir yere oturttular. Şifacı beni kontrol ederken büyücü elime bakıp bir anda geri çekildi. Herkes büyücüye bakıyordu. Babam; - Ne oldu. Diye sordu telaşla. Büyücü - Efendim yüzüğünüz nerede? Babam bana döndü - Bilmiyorum dünden beri bulamıyorum. O sırada Max elini cebine attı. - Dün depoda bunu düşürmüştün sana vermeye fırsatım olmadı. Dedi. Anlamadığım bir şey vardı yüzükle başımın dönmesi ne alaka. Yüzüğü parmağıma taktı babam. Şifacı bir içecek icirdikten sonra azda olsa kendime geldim. Babam evde kalmamı söyledi ama ben tabikide inatçı biri olarak dinlemedim ve onlarla gittim. Babama -Bana yüzükle başımın dönmesi nasıl bağlantılı olabilir? Babam gözlerini kaçırarak - Zamanı gelince anlaticam prensesim. Dedi ve arabaya bindik. Yol boyunca Max ve babam konuştu, bende dışarıyı izliyordum. Okadar dalmışım ki geldiğimizi bile farketmedim. Saraya girdiğimizde Maxi görenler hızla oraya buraya koşturuyor lar di. Geleceğimizi haber vermemiştik sürpriz olsun diye. Artık Max ailesine ne kadar benziyor ise herkes görür görmez tanıyor du. Taht salonuna ilk ben ve babam girdik. Babam - büyü krallığının kralı ve kraliçesi. Size yıllar önce verdiğim sözü tutmaya geldim. Der demez ikiside anlamış gibi ayaklandılar. Kapı açıldı ve içeri Max girdi. Kral ve kraliçe oğlum diye koşarak Max ' e sarıldılar. Max ne yapacağını bilmiyormuş gibi bana baktı. Bende el kol hareketlerimle sarıl dedim. Max gülümsemeye başladı. Gözleri dolmuştu. Babama teşekkürler diyip artık borçlu olduklarını söylediler tabi babam ne kadar ısrar edip böyle bir şeye gerek olmadığını söylese bile. Hep beraber yemeğe oturduk. Max'in anne ve babası konuşmaya başladılar. - Max tatlım iki gün sonra okul var . Gitmek istermisin. - Max senin için ve güçlerin için önemli bir yer sen bu krallığın tek veliahtisin. Az önce geri döndüğünü bütün kralliklara ilettik . Akşama da senin adına davet düzenledik. Okula gidersen büyü gücünü ve daha kesfetmedigin güçlerini keşfedebilir sin. Ne dersin oğlum. Tüm gözler Max'ın üstündeydi. Max düşündü ve bana baktı. - Sen gelicekmisin Carol? Normalde ben okula gitmem. Çünkü daha önce guclerimi kullanmadım. Hatta çoğu zaman yoklar. O yüzden okula gitmiyorum. Ben tam hayır diyecekken babam benden önce - Evet gidecek bu yıl dedi. Babam dönüp şaşkınca baktım. - Baba benim gücüm yokki. Hiçbir zaman açığa çıkmadılar. Babam sanki birşey soyliyecekmis gibi duruyordu hemde soylemiyecek gibi. Max'in babası. - Anton, bence artık söylemen gerekli. Pardon neyi . İyice meraklandim he. Artık babama nasıl baktı isem - Tamam kızım bakma şöyle. Sen çok güçlü bir melezsin. Annende öyleydi ama o bile senin gücünle başa çıkamadı ve vefat etti. Kendini kötü hissetme bunun olacağını zaten biliyorduk oyuzden annen bile bile seni dünyaya getirdi. Düşmanlarımız sana zarar verir diye güçlerini saklamaya karar verdik. Sarayın büyücüsü sana büyülü bir yüzük verdi. Derken elimi tutup yüzüğe baktı. - Bu annenin yüzüğü. Hem onun anısını taşı, hemde seni koruyup güçlerini bastirsin doyeybu yüzüğü seçtik. Bugün yüzüğü takmadiginda güçlerin uzun süredir bastirildigi için dengeni bozdu. Artık güçlerini keşfetme ve onları kullanmayı öğrenmen gerekli. O yüzden bu yıl sende okula gideceksin. Dedi çok şaşırmıştım. Annemin dillere destan bir melez olup çok güçlü biri olduğunu biliyorum. Ama bebek halime bile dayanamadiysa çok büyük bir gücüm var demektir. Benim yüzümden annem öldü. Ama bunu bilerek yapmış yani tercih etmiş. O yüzden kendimi suclayamam. Genede bunu bilmek kötü hissettiriyor. Yemeğimizi yedikten sonra saraya dönmek yerine burada kaldık. Kral ve kraliçe çok ısrar etti. Baloya az bı vakit vardı. Benimde hazirlanmam gerekli. Elbisemi hep daphne abla secerdi. Demekki bugün ben secicem. Buradaki elbiseler den birini giymem gerek. Ama ben secemiyorum. Kara kara düşünür iken kapı tıklandı gel dedim ve içeri daphne ablam girdi. - Yardım lazimmi prenses. Koşup sarıldım. - Kurtaricim hoşgeldin. - Tamam prenses. Şimdi sen işlerini hallet ben elbise seçerim size. Daphne abla çok az siz ekibini kullanırdı. Genelde böyle konuşurdu. Ben lavaboda işlerimi halledip çıktım. Yatağın üstündeki elbiseyi aldım giydim. Mor kelebek ve tül detaylı bir elbiseydi bu.
Ayakkabı olarak beyaz kelebekli bir topuklu giydim. Saçımı da örgülü ve incili bir model yaptırdım daphne ablama.  (Ayakkabısı ve saçı) En sonunda hazırdım. Makyaj yapmadım. Beyaz bir tenim var zaten sadece dudağımı hafif renklendirdim. Aşağıya indiğimde çoğu konuk gelmişti. Etrafa bakarken Max i gördüm. Oda sanki ona baktığımı farketmiş gibi bana baktı ve yanında olduğu insanlardan izin isteyip yanıma geldi. - Küçük prenses çok güzel olmuşsun. Yanaklarımin kizardigini hissettim. - Bana küçük prenses demeyi birakmilisin adım Carol. Hafif bir şekilde güldü ve içeceğinden içti. Sohbet devam etmeyince gene konuşma ihtiyacı duydum. - Bu akşam kacirilmam değilmi? Diyerek onunla dalga geçtim. Gür bi kahkaha atarak - İstersen kacirabilirim prenses ,yeterki sen iste. Dedi iyice domates oldum. İlerde Alexi gördüm ve hızla bizim yanımıza geliyordu. Max'e bakarak - Bir daha Carola yaklaşma. Dedi. - Yaklasirsam ne olur Alex. Bu ikisi burun buruna girdi. Aaa benim için kavga etmeyin prensler. Bdjssj . Kız bırak kavga etsinler izle, ne güzel sinema. Sen sus iç ses. Kan çıkacak. - Gençler sakin davetteyiz. İkiside birbirinden ayrıldı. Gün daha kötü olamaz derken kapı bir anda açıldı ve içeri bir kadın girdi. Üstünde bıçakları vardı, saçı yarım örgülüydü, siyah saçlı ve yeşil gözlüydu . Gözleri bana birini andırıyordu.
Herkes gelen kişiye şaşırmış tı demekki taniyorlardi. Kral ve kraliçe yani Max'in ailesinin önünde durdu ve - Merhaba o nerede. Dedi herkes resmen dilini yutmuş tu. Kraliçe zar zor bizim olduğumuz tarafı gösterdi. Herkes öyle bir şoktaydi ki. Sanki ölü hortladı bdjsjssj. Dalga geçme iç ses. Tamam be . Cirlama bana. Kadın yürüdü yürüdü hepimizi süzdü ve Max e baktı. - Sonunda! Evine hoşgeldin kardeşim. Ne! Ben sana dedim ölü hortladı diye. Şimdi sana hak verdim iç ses... |
0% |