Yeni Üyelik
2.
Bölüm

(2. Bölüm)Karakol Baskını

@elisa_turkoglu

Birden bir gürültü geldi Ali endişeli bir sekilde bağırdı)


Ali Batur:Yağmuur!


Tahir,Hümeyra:Kızıım!

(Defne merdivenlerden iniyordur ve gürültüyü duyar)


Defne:Bu gürültü neydi şimdi,Allahım inşallah kötü bir şey olmamıştır.


(Bahçe)


Yağmur:Ahh!(Yağmur'un eteklerinde ufak tefek cam parçaları vardı)


Alperen:İyimisin birtanem


Yağmur:İyimde elim acıyor biraz.


Hümeyra:Dur kızım dikkatli kalk elbisenin etekleri hep cam,yavaş kalkta dökülsünler,sonra çıkıp yukarda değistirirsin


(Yağmur dikkatli bir şekilde ayağa kalkatı ve cam parçaları döküldü,yavaşca temizlediler.Allahtan camlar başka bir yerine sıçramamıştı sadece biraz eli kesildi)


Tahir:Gel,bakalım şu elindeki yarayı temizleyelim


Ali Batur:Sen nasıl düştün


Yağmur:Bilmiyorum ki abi gözlerim karardı ayağımı burktum,sonrada yere düştüm (Defne gelir)


Defne:O ne gürültüsüydü öyle,Yağmur noldu senin eline,iyimisin


Yağmur:İyim,merak etme.Özürdilerim anne tabakların hepsini kırdım


Hümeyra:Senin canından önemli mi kızım.Direkt tabakların üstünede düşebilirdin.Allah korudu...


Alperen:Aynen.


Hifa:Abla,çok acıyomu elin


Yağmur:Biraz,ama geçer merak etme


Ali Batur:Yok güzelim geçmez,yani babamın temizlemesiyle geçmez.Baba napsan bir acile filan mı götürsen,tamam cok derin kesilmemis ama icine cam filan girmiş olabilir.


Tahir:Haklısın oğlum öyle geçmez bu,hadi kızım biz hastaneye gidelim.(Elini birşeyle sardı)İyice bir baksınlar cam filan girmiş olabilir.


Hümeyra:Kızım başka herhangi bir yerine cam batıyormuş gibi hissediyor musun.


Yağmur:Yok anne seninde dediğin gibi Allah korudu içime filan cam parçası girmedi birazcık eteğime sıçradı o kadar onuda temizledik zaten.


Tahir:Emin misin?


Yağmur:Eminim babacım.


Tahir:İyi o zaman hadi gidelim,sizde buraları halledin ne yapalım nasip değilmiş.Gerci kofteler oylece duruyor siz yiyin bizde gelir yeriz.


Ali Batur:Bende geliyim mi baba?


Tahir:Gerek yok oğlum,ben hallederim.Hadi seĺametle...


(Asaf ise çocuklarla calışacaklardır fakat Akın dışında kimse gelmemiştir.Asaf tebessümle karşılar Akın'ı)


Asaf:Hoşgeldin evlat


(Akın da sabah olanlardan dolayı biraz üzgün olsa bile belli etmemek için oda hafif tebessüm eder)


Akın:Hoşbuldum hocam.


Asaf:Eeee,arkadaşların nerede.


Akın:Selim ve Nil ile konuştum birazdan gelicekmişler ama Alperen ve ikizleri kaç kere aradım,açmadılar.


Erva:Hayırdır inşallah.


Asaf:Ciddi birşey olmamıştır merak etmeyin.Belki duymamışlardır.Bir daha arayın bakalım.


Akın:Tamam ben Yağmur'u arıyorum.Eren,Erva sizde Defne ve Alperen i arasanıza (Akın hemen arar.)


Erva,Eren:Tamam.


(Akın bağırır)


Akın:Ooofff!Açmıyor ya,Yağmur mutlaka cevap veriridi müsait değilse bile,mesaj atardı.Kesin bişe oldu.


Asaf:Oğlum bir sakin


(Erva hayır anlamında kafasını sallayarak)


Erva:Yok Defne'de açmıyor.


Eren:Alperen'de açmadı...


Asaf:Allah Allah!Ben bir Tahir'i arıyım.


(Asaf,Tahir'i iki sefer arar ama Tahir in telefonu kapalıdır)


Asaf:Kapalı,Ali yi arıyım.


(İlk arayışında cevap vermez ama ikinci arayışında cevap verir)


Asaf:Hele şükür


Ali Batur:Usta ne oldu,birşeymi oldu.


Asaf:Ne olduğunu sen söyleyeceksin.Çocuklar hâla gelmedi arıyoruz arıyoruz açmıyorlar.Tahir efendininde telefonu kapalı birşey oldu sandık.


Ali Batur:Aslında oldu...


Asaf:Noldu evlat?


Ali Batur:Yağmur düştüde,babamda hastaneye götürdü


Asaf:Nee!ciddi birşey yoktur inşallah.


Akın:Hocam noluyo (Asaf eliyle sessiz ol işareti yaptı)


Ali Batur:İyi iyi eli kesildi biraz babamda acile götürdü,iyice bir baksınlar cam filan girmişmi diye...


Asaf:Ne camı oğlum,düştü diyiyorsun cam diyiyorsun...


(Ali tam olarak anlatır herşeyi)


Asaf:Neyseki Allah korumuş.Hastaneden gelince haberim olsun.


Ali Batur:Tamam usta


(Akın,Asaf'ı dürter)


Akın:Hocam ne hasatanesi,noluyo?


Asaf:Neyse evlat Yağmur bu gün gelmesin dinlensin.


Ali Batur:Öyle olucak usta,muhtemelen elini sarmışlardır gelsede birşey yapamaz zaten,ama diğerleri gelecek.


Asaf:Tamam,hadi görüşürüz


Ali Batur:Görüşürüz. (Kapatırlar)


Asaf:Akın,bir durmadın be aslanım...


Akın:Hocam nolmuş,Yağmur niye gelemiyicek.


Erva:Baba kötü birşeymi var.


Asaf:Çocuklar bir durun.


Eren:Tamam amcacım durduk ama sende artık söyle lütfen,ne oluyor?


Asaf:Çocuklar Yağmuuur...


Akın:Nolmuş Yağmur'a?


Eren:Kardeşim,az sakin ol ya!Söylüyor işte..


Asaf:Tabakları getirirken merdivenlerden düşmüş.


Selim,Nil:Nee!


Asaf:Ha!Çocuklar geldiniz mi siz.


Selim:Hocam ciddi birşey yok demi,gözüne filan sıçramamıştır inşallah.


Asaf:Yok merak etmeyin,sadece eli biraz kesilmiş Tahir hastaneye götürmüş,bu gün gelemiyicek.


Erva:Baba gerçekten başka bir şey yok demi?


Asaf:Yok kızım.Ali geldiklerinde haber verecek.Neyse sizde geldiğinize göre başlayalım.


Nil:Alperenle,Defne yi beklemiyicek miyiz.


Asaf:Doğru,bi onlar kaldı demi,o zaman siz ısınma hareketlerini yapın,onlarda birazdan gelir.Selim başlat hareketleri...


(Aradan 20 dakika geçer ve Alperen ile,Defne'de gelir)


Asaf:Hoş geldiniz çocuklar.


Defne:Hoş bulduk hocam (Akın hafifce Alperen in sırtını dürter)


Akın:Hoş geldiniz amcaoğlu...


Alperen:Hoşbulduk amcaoğlum.


Asaf:Evlat geldi mi babanlar hastaneden


Alperen:Evet 


Defne:Ama ciddi birşey yok merak etmeyin.Bir iki dikiş atıp,sarmışlar 10 güne filan düzelirmiş.


Nil:Çok şükür.


Selim:Madem.herkes iyi hadi çalışmaya devam.Ondan önce bir şey sorayım;Yarın kim katılacak müsabakaya?


Eren:Yarın Defne katılsın ben haftaya katılıyim olur mu?


Selim: Tamam olur.


Asaf:Yeter bu kadar gevezelik yaptığınız hadi başlayalım,herkes toplansın. (herkes toplanır birtek Erva kalır,Asaf seslenir)


Asaf:Erva,Ervaaa,Erva kızım...(Erva telefona öyle bir dalmışki Asaf'ı hiç duymaz bile)


Asaf:Ervaa! (Cevap vermez,Asaf gidip Erva dan telefonu çeker)


Erva:Baba,Baba telefonum,baba nolur ver.


Asaf:Hâla telefon diyiyor ya,kızım iki saattir sesleniyorum niye cevap vermiyorsun.


Erva:Baba vallaha duymadım.


Asaf:Tabi duymazsın içine düşücen neredeyse.


Erva:Baba bir dahakine dikkatli olucam söz,ama nolur beni ondan ayırma.


Asaf:Görende canını aldık zanneder.


Erva:O benim herşeyim. 


Asaf:La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim!


Erva:Babacım telefonumu versenmi artık vallaha kapatıcam.


Asaf:Al kızım al ama hemen kapatıcaksın.(Erva telefonunu alır ve öpmeye başlar)


Erva:Canım telefonum benim,canım...


Asaf:Tövbe estağfurullah!Kızım hadi kalk.O zımbırtıyıda bırak,derse başlıyıcaz.Aman dikkat et düşmesin,Allah muhafaza.


(Asaf diğerlerinin yanına geçer)


Selim:Kusura bakmayın hocam ama,sizin gibi ortaçağ sevdalısı olan bir babanın nasıl telefon bağımlısı bir kızı olur.Aklım almıyo.


Asaf:Benim aklım almıyorki evlat seninde alsın.Neyse dur bakalım ben bir çözüm bulucam,bu bağımlılığına ama nasıl.


(Asaf sağına soluna bakar Erva geldi mi diye,görür ki bi köşede hâla telefonla oynuyor) Ervaaa,hadi kızım.


Erva:Geldim baba geldim.


Alperen:Nihayet


Nil:Artık başlıyalım mı hocam,vakit geçiyor.(Başlarlar)


(Bir gün sonra saat 08.30 ilk ders öncesi teneffüs Güneş takımı koridorda)


Taner:Şirinler gelmemiş hâlâ.


Yiğit:Nasıl gelsinler çizgifilm karakteri onlar.


Taner:Gargame... Nediyorsun Yiğit ya! Benide şasırttın gargamele yakalanmışlardır diyecektim...


Yiğit:Ne,nasıl yani,iyice kafamı karıştırdın.


Beril:Senin kafanın karışık olmadığı zaman var sanki...


Emre:Aynen,saf kardeşim benim biz 8 köşeye şirinler diye hitap etmiyormuyuz...


Yiğit:Haa!


Tuğçe:Kafana jeton yeni düştü galiba...(Yiğit hariç hepsi güler)


Yigit:Aman be,İyi ki bir dalgınlığıma geldi,gülün siz gülün...


Taner:Ee gülmeyelimde napalım Yiğit söylediğin şey ne kadarda saçma farkında mısın?


Yiğit:Nolmuş yani biraz saçmaladıysam,uykusuzum ben uykusuz gece uyuyamadım,sanki siz hiç saçmalamadınız.


Emre:Tamam kardeşim,sende haklısın geri aldık gülmemizi,özürdileriz oldu mu?


Yiğit:İyi tamam.


(O sırada Derya gelir)


Derya:Günaydın gençleer.


Taner,Yiğit,Emre:Günaydın.


Tuğçe,Beril:Günaydıın!


Taner:Hayırdır ne düşünüyorsun.


Derya:Tarih dersiyle ilgili birşey takıldı kafama,onu düşünüyordum.


Tuğçe:Bu kadar düşüneceğine,gidip Güneş hocaya sorsana tatlım.


Derya:İşte,bende onun yanına gittim sormak için ama öğretmenler odasında yoktu.


Yiğit:Ben kütüphaneye girdiğini gordüm,belki hâla oradadır.Git bir bak istersen.


Derya:Tamam sağol,siz isterseniz direk sınıfa geçin,ben gelirim.


Taner:Tamam.Sende çok geç kalma.


Derya:Tamam,görüşürüz.


(Derya gider)


Yiğit:Derya da,Güneş hocaya soru sorucam bahanesiyle hiç ayrılmıyo onun yanından,niye bu kız böyle.


Beril:Bilmiyormuş gibi davranma,unuttun mu.


Yigit:Galiba unutmuşum


Taner:Nasıl unutursun ya,neler yaşadık...


Yigit:Üf tamam unutmadım,sizi deniyim dedim.


Tuğçe:Böyle bir olayı nasıl unutabiliriz,bu mümkün mü sence...


Taner:Tabikide değil.Ve olan Derya

'ya oldu.Gerçi bizede oldu ama en çok ona...


Emre:Dört ay ya,dört ay ne demek...Dört ay boyunca tek kelime bile etmedi.


Beril:Şimdi konuşuyor ama yinede eski Derya'dan eser kalmamış.Yenilmezlerin sürekli tebessüm eden,neşe kaynağı olan kızı gitti yerine bambaşka biri geldi sanki.


Taner:Artık adımız yenilmezler değil,Güneş,bu ismi Derya için ve,onun için değistirdik,unutma.


(Taner in yüzü bir an düşer)


Beril:Onu eski haline getirebilmek için birşeyler yapabilsek keşke.


Emre:Daha napalım her yolu denedik,sadece tekrardan konuşmasını sağladık oda zaten Güneş hoca sayesinde oldu.


Tuğçe:Ben çok özledim eski Derya'yı....


Taner:Biz tamamda sen ve eski Derya'yı özlemek mi rüyamda görsem inanmam.O zamanda anlaşamıyordunuz,şimdide anlaşamıyorsunuz.


Beril:Vallaha ne yaptığın belli değil Tuğçe.Derya'yı seviyor musun sevmiyor musun hiç birşey belli değil.


Tuğçe:Tabikide seviyorum.


Emre:Sen,bu nasıl mümkün...


Tuğçe:Abarttınız ha,niye sevmiyim kuzenim.Bizim anlaşamamızın sebebi fikir ayrıcalığından dolayı oluyor.Yoksa ikimizde birbirimizi çok seviyoruz.


Emre:Hiç inandırıcı gelmiyor.


Taner:Neyse tamam kesin tartışmayı,Derya için yapabileceğimiz en güzel şey dua olur.


Beril:Evet.Umarım bir gün herşey düzelir.


Tuğçe:İnşallah. 


Taner:Hadi. (Giderler)


("Asafgilin ev" Asaf,Tahir'i kahvıaltıya çağırmıştır.)


Tahir:Ellerinize sağlık Hafize anam,herşey çok güzel olmuş.


Hafize:Afiyet olsun kuzum.


(Tahir'in telefonu çalar 5 dakika konuştuktan sonra Tahir'in yüzü düşer,şaşırır,gözleri dolar ve şöyle der)


Tahir:Tamam 1 hatim alayım dağıtırım.Hadi Allaha emanet ol.

(Telefonu kapatır)


Asaf:Ne hatimi...

(Tahir hafif ağlamaklı bir ses tonuyla)


Tahir:Ustaa...


Asaf:Noldu Tahir,çatlatmada adamı söyle.


Tahir:Şey,Cafer aradı...


Asaf:Cafer kim?


Tahir:Hani bizim kasabada eskiden bir bakkalcı amca vardı,bizim çocukların yaşındayken her bayramda gidip elini öperdik,kimi zaman şeker verirdi,kimi zamanda harçlık...


Asaf:Müslim amca...


Tahir:Evet o.


Asaf:Haa,onun oğlu Cafer.Ee nolmuş niye aramış.


Tahir:Emekli olduktan sonra köylerine dönmüşlerdi,geçen yıl bir ziyaretine gittim,rahatsızdı.Şimdide...


(Asaf anlamsız gözlerle bakar ve şöyle der)


Asaf:Eee!


Tahir:Başımız sağolsun.


Asaf:Ne! (Asaf'ın da gözleri dolar)


Tahir:Cuz dağıtmak için aramış bir hatim aldım,beraber okuruz,diye..


(Asaf titrek bir ses tonuyla söyle der)


Asaf:İyi yapmışsın.1 den 15. cuza kadar alıyim.Anamlarla,çocuklarla birlikte okuruz.


Tahir:Tamam gerisinide bizimkilerle hallederim ben.


(KOLEJ)


Ömer:Ooo,Emin bey günaydın,nerelerdeydiniz yüzünüzü gören cennetlik.(Ömer biraz yüksek sesle söylemiştir bunu)


Emin:Megafonmu yuttun Ömer hoca!Niye bu kadar yüksek sesle bağırıyorsun.Görmüyormusun heryerde pencere var.Bu kadar yüksek ve güçlü sesin ses dalgalarıda güçlü olur.O zaman nolur biliyormusun?


Ömer:Nolur efendim.


Emin:Camlara gider.


Ömer:Gitsin nolucak ki?


Emin:Ne demek nolucak ki,camlar yıpranır,bu sebeplede camların kırılma olasılığı daha yüksek olur ve yaptırmamız gerekir.Vallahide billahide tek kuruş ödemem.Hepsini size yaptırırım.


Ömer:Anladım Emin bey.


Emin:Ayrıca günayalı çok oldu.Ne gereği var günaydın diyerek ses kirliligi yapmaya...Hemde israf etmiş oluyorsunuz.


Ömer:Emin bey affınıza sığınarak söylemek isterim ki sizde az önce israf etmiş olmadınız mı?


Emin:Olmadım.Ben hayatta israf etmem.


Ömer:Ama efendim ses kirliliği zaten bir israftır.Ses kirliliği ve israf etmek kelimelerini aynı cümlede kullanarak fazladan kelime eklediniz ve böylece israf etmiş oldunuz.


(Emin şaskın ve anlamsız gözlerle bakarak söyle der)


Emin:Galiba mantıklı bir şey söylediniz Ömer hocam.Maşallah kafanız zeir gibi,ama ben hiç bir şey anlamadım.Hadi iyi günler (Emin gider ve Ömer şaşkın bir şekilde arkasından bakar)


Ömer:Zeirmi...O kelimenin doğrusu zehir değilmiydi yaa!Adama bak o kadar cimriki kelimedeki harfleri bile tam kullanmıyor.Yoksa şaşırdımı acaba.Neyse ben daha fazla ses kirliliği yapmadan derse gideyim.


(Sınıf)


Taner:Ooo şirinler nerelerdesiniz ya...


Alperen:Sizi ilgilendirmez.


Beril:Tabikide bizi ilgilendirmez ama dersler dışında sizi hiç bir yerde göremiyoruz.Hâl böyle oluncada insan düşünüyo,acaba bir işlermi çeviriyorlar diye.


Selim:Bizi kendinizle karıştırmayın.


Erva:Ayrıca bir işler çeviriyor olsak bile bundan sizene...


Yağmur:Arkadaşlar tamam uzatmayalım


Derya:Aynen hiç gerek yok.


Tuğçe:Evet,şimdilik susalım çarşamba günü cevaplarını vericez zaten.


Taner:Bu arada sanada geçmiş olsun Yağmur,düşmüşsün.Şimdi daha iyi misin?


Yağmur:İyim sağol.Ama bir iki hafta musabakalara katılamıyıcam.


Emre:Hayırlısı olsun ama bidahakine dikkatli olmanı tavsiye ederim,mâlum bize sağlam rakipler lazım.


(Ömer hoca sınıfa gelir)


Ömer:Çocuklar noluyor,niye hepiniz ayaktasınız.


Nil:Eee,yok bir şey hocam.


Ömer:İyi hadi öyle olsun bakalım.Oturun yerlerinize. (Ömer çocuklara bir kağıt dağıtmaya başlar)


Eren:Hocam bunlar ne?


Ömer:Kağıt evladım.


Taner:Ne!Kağıt mı,siz ciddimisiniz hocam.


Ömer:Evet ciddiyim.


Defne:Şey hocam saygısızlık etmek gibi olmasın ama kağıt olduğunun farkındayız ama ne kağıdı biz onu merak ediyoruz aslında.


Ömer:Anladım Defnecim.Madem öyle bu ne diye sormayacaksınız çocuklar,bu kağıt ne diye soracaksınız.


(Yığıt birden yükselir ve ayağa kalkar)


Yiğit:Evet öyle sormanız gerekirdi.


(Yigit birden bağırınca çocuklar ve Ömer hoca irkilip ona bakar ve Yiğit de onlara bakıp şöyle der)


Yiğit:Afedersiniz,boşluğuma geldi.


Ömer:Tögbeestağfurullah.Neyse başlayın çözmeye.


Nil:Hocam bu kağıt sıradan bir testmi yoksa sözlü mü?


Ömer:Sözlü evladım.


Akın:Hocam itiraz etmiyorum,fakat sözlü olacağımızı söylemediniz.


Ömer:Sürpriiiz!Bakalım kim dersleri ne kadar iyi dinlemiş.Hadi kolay gelsin.


(Karakol)


Cahit:Ah Ali ah!Niye söz dinlemiyorsun evlat.


Barış:Vallaha başkanım ben amcaoğlum kadar inatçı birini daha görmedim.Oğlum bir dursaydında ayağın tam iyileşseydi.Hâla topallıyorsun.


Ali Batur:Alttarafı bir gün erken başladım bir gün daha dinlenmeylemi topallamam geçecekti.Besbelli kaldı böyle işte.


Cahit:Düzelir evlat düzelirde.Bu şekilde düzelmez.Memleketin için koşturman,mesleğine aşık olman güzel ama kendini hiçe sayarsan olmaz.Yemen içmen yok,sağlığına dikkat etmen yok.Bizlerde koşturuyoruz ama sağlığımızada dikkat ediyoruz.


Ali Batur:Başkanım kendimi düşünseydim polisliği niye seçiyim.Bu yolda ölmek var dönmek yok.


(Cahit tebessüm eder ve Ali nin omuzunu dürterek şöyle der)


Cahit:Bak evlat polisiz ölmek var dönmek yok tamam doğru ama unuttuğun bir iki şey var.


Ali Batur:Nedir başkanım?


Cahit:Bu Memleketin asıl sahibi kim?


Ali Batur:El Hâkem olan Rabbimiz.


Cahit:Peki bu canın asıl sahibi kim


Barış:Malik-ül Mülk olan Rabbimiz.


Cahit:Bu Vatan tüm insanlara emanet sadece bize değil,bu canda emanet o halde emanete niye hıyanet ediyoruz evlat.


(Ali başını öne eğer)


Ali Batur:Haklısınız başkanım.


Cahit:Bundan sonra mesleğine nasıl aşıksan,canınada öyle aşık olacaksın.Bile bile emanet olan cana,saglığa zarar vermeyeceksin.


Ali Batur:Bile bile zarar vermedim ki başkanım.


Cahit:O zaman farkında değilsin.Bir yaralanıyorsun,hastalanıyorsun rapor veriliyor rapor bitmeden karakola geliyorsun,biz yemeğimizi güzelce yerken sende yiyiyorsun ama güzelce yemiyorsun evlat.Bidaha böyle olmayacak tamam mı?Emanete güzelce sahip çıkıcaz.


Ali Batur:Tamam başkanım. (Bir ihbar gelir ve operasyona çıkarlar)


(Iki gün sonra sabah Akınların evi)


Akın:Bu hafta kazanıcaz baba,merak etme.Söz veriyorum.


Tarık:İyi hadi bakalım.


Hümeyra:Kazanırsanız okullar arası turnuvaya katılıcaksınız demi oğlum


Akın:Evet ama hemen değil.bir kac ay boyle devam edicek sezon sonunda en yuksek puanı alan takım kim olursa okullar arası turnuvaya o gidecek.


Tarık:Hayırlısı olsun.


"KOLEJ"

(Ilk ders Tarih dersidir Güneş hoca sınıfa girer.Fakat toplantı olduğu icin biraz geç kalır)


Güneş:Günaydın çocuklar.


Sınıf:Günaydın hocam.


(Gençler kitapları açmaya başlar)


Güneş:Kitaplarınızı açmanıza gerek yok çünkü toplantıdan dolayı geç geldim fazla vaktimiz yok bu derslik size bir hikaye anlatıcam.


(Anlatmaya başlar)


Güneş:Eveeet çocuklar bir zamanlar küçük bir şehzade varmış.Şehirlerin en güzeline aşıkmış.Bir gün taht-a çıktığında sabredememiş ve o aşık olduğu şehri almak için harekete geçmiş.Fakat tam hazır değilmiş bu yüzden hatalar yapmış,onu sevenleri üzmüş.Şehzade nin bu davranışlarını gören Babası,bir gün;Baba bekletmez kader bekletir oğul diyince taht'ı babasına iade etmek zorunda kalmış.Sonrada sabırla beklemiş planlar yapmış,kimsenin bulamadığı fikirler bulmuş ve tekrar taht-a çıktığında aşık olduğu şehri almış.İşte o şehzadenin adı Fatih Sultan Mehmet,Şehrin adı ise İstanbulmuş.


Selim:Hocam Fatih Sultan Mehmet'in iatediği gibi bir şey istemek sanki kötüymüş gibi anlattınız,neden kötü olsun?


Güneş:Hayır sadece sonunu düşünmeden,planlar yapmadan tutkuyla bir şey istemek kötü.İlk başta hazır değilmiş sadece hırslıymış ama ikincisinde sabretmiş,planlar yapmış ve şehri almış ve iki çağın sultanı olmuş. Bu hikaye hepiniz için geçerliydi ama

8 köşe ve Güneş takımı sizi daha çok ilgilendiriyor.Geçenlerde tartışmışsınız bu gün olacak müsabaka için.Hepiniz çok hırslısınız.Bu şekilde istediğiniz hedefe ulaşamazsınız.Önce calışmalı,düşünmeli ve sabretmelisiniz anlaşıldı mı.


Sınıf:Anlaşıldı (zil çalar aradan bir kaç saat geçer nihayet musabaka başlamıştır)


Ömer:Hazır mısınız çocuklar


8 köşe ve Güneş takımı:Hazırız!


Ömer:O halde Alperen ve Emre ilk sizle başlıyoruz,gelin bakalım. (Yerlerini alırlar)


Ömer:Hazıır,çek,bırak! (Alperen 9,Emre 9)

_Sıradakiler Erva ve Tuğçe hazııır,cek,bırak! (Erva 8,Duru 8)


_Sıradakiler Akın ve Yiğit hazıır,çeek,bırak!(Akın 9 Yiğit 8)


_Güzeel! (Herkes atışını yapar ve son atışlar kalmıştır.


Ömer:Son atışlar,Selim ve Taner gelin bakalım.(Gelirler)


Ömer:Hazır mısınız.


Selim:Allahın izniyle...


Taner:Her zaman hocam.


Ömer:O halde hazıır,çeek...


Selim:Yaaa,Hak!


_bırak.(Oklar hedefe doğru ilerlerken Ömer şöyle der)


Ömer:Bu atışlar günün kazananını belirleyecek. (Oklar hedefe ulaşır)


(Selim 10,Taner 9)


Ömer:Kazanan 8 köşe...


(Güneş takımı sinirlenirken 8 köşe sevinir)


(8 köşe ellerini üst üste koyar)


8 köşe:Ooo,şşş 1,2,3 se-kiz kö-şe.


Akın:Oh,be kazandık!


Yağmur:Yinede hırs yapmayalım önümüzdeki müsabakalara odaklanalım.Okullar arası turnuvaya katılmak için onlarıda kazanmamız gerekiyor.


Alperen:Aynen öyle. (Hepsi birbirine sarılır)


(Akşam olur ekip operasyondan dönüyordur telsizden bir ses duyulur)


Yavuz:Merkezden 45 40 a,merkezden 45 40 a


Cahit:45 40 dinlemede Merkez


Yavuz:Acilen karakola gelmeniz lazım


Ali Batur:Geliyoruz zaten.Noldu aslanım noldu?


Yavuz:Ali Komiserim karakola baskın yaptılar .


Barış:Nee!Tamam dayanın,az kaldı geliyoruz.


Yavuz:Ahh!


Mehmet:Yavuz,Yavuz noldu


Gülçehre:Vuruldu galiba


Cahit:Aslanım ses ver


Yavuz:"Eşhedü en La ilaheillallah ve éshedü enne Muhammeden Abdühü ve Resulühü"


Ali Batur:Yavuuuz!Allah hepinizin cezasını versin ne istediniz ha ne istediniz.(Ali ağlamaya başlar)


Barış:Sakin ol kardeşim mazlumun ahıda şehidin kanıda yerde kalmayacak.


Cahit:Celâl hızlı sür yiğidim hızlı sür


Tahsin:Tamam başkanım.(20 dakika sonra karakola gelirler Ali ve Barış birbirine yakın tarafta catışmaktadır)


(Bir saat sonra)


Barış:Amcaoğlu tam 9 tane hain öldürdüm sen kaç tane öldürdün?


Ali Batur:Birde saydın mı Barış.


Barış:Tabi,bakalım kim daha çok öldürecek.


Ali Batur:Ah Barış ah çatısmanın tam ortasındayız sen kaç hain öldürdüğünü sayıyorsun.


Barış:Sayılı gün çabuk geçer misali sayılı hainde çabuk biter diye düşündüm.Ama bunlar bitmiyor.


Ali Batur:Olum biter mi,nerden bitecekler meymenetsiz herifler.


Barış:Ahh!


Ali Batur:Amcaoğlu iyimisin.


Barış:İyim sadece sıyırdı. ( O sırada bir polis daha vurulur)


Ali Batur:Ayaaz!Bekle geliyorum aslanım.Allahım koru beni (Ali,Ayaz ın yanına doğru koşmaya başlar,ayağı tam iyileşmedigi içinde topallayarak koşar)


Barış:Amcaoğlu dikkat et.


(Ali Ayaz ın yanına gider ve onunla ilgilenmeye başlar.Ayaz zorla konuşmaya calışır.)


Ayaz:Üşüyorum komiserim.( Ali ceketini çıkartıp üstüne örter ve diğer yaralılarla ilgilenmeye calışır)


Cahit:Dikkat et evlat!


Ali Batur:Tamam başkanım dikkatli bir şekilde ilgilenmeye calışıyorum.(O sırada sırtına bir kurşun yer)


Barış:Alii!


(Ali yarasına aldırmaz ve Eyüp ün yanına gider.)


Eyüp:Komiserim kollarımı hissetmiyorum.


Ali Batur:Dayan aslanım ambulans yolda.(Ali Eyüple ilgilenirken sırtına bir kurşun daha yer ve Eyüp ün üstüne düşer gözlerini kapatır)


Cahit:Alii!


BÖLÜM SONU,YENİ BÖLÜM ÇOK YAKINDA...


Fragman.

(Karakol ambulans sesleri gelir)

Cahit: Hızlı olun,hızlı evlatlarım gidiyor

Ali:Hakkınızı helâl edin (hafifçe gözlerini kapatır)

Barış:Hayır,hayır kardeşim bırakma beni.

(Hastane Tahir telefonla konuşur)

Tahir:Başımız sağolsun.

(Okul koridoru)

Yigit:Allah

Derya:Alacağınız olsun hocam.

(Asaf ve Tahir telefonla konusuyordur)

Mehmet:Tenbihlede,bizimkilere bir şey söylemesinler,ben söylerim.

Asaf:Tamam.

(Okul bahçesi)

Akın:Neyiniz var kardeşim

Yağmur:Eee,ne söyleyecektin Erva...

(Hifa ile Umut un sınıfı)

Hifa:Ver şunu

Umut:Rahat bırak bizi

(Selimlerin sınıf)

Nöbetci ögrenci:Ali Asiltürk ve Alperen Asiltürk müdür çağırıyor

(Müdür ün odası)

Alperen:Bizi çağırmışsınız efendim

Ali:Hayırdır inşallah.

Emin:Hayır mı şermi gidince görürsünüz

Ali,Alperen:Nereye!

(Hastane)

Hemşire:Hocam 

Tahir:Oğluuum!


(DÜSÜNCE VE FIKİRLERİNİZİ YORUMLARA YAZMAYI UNUTMAYIN HAFTAYA COK GÜZEL BİR BÖLÜMLE SİZLERLE OLUCAM)


Loading...
0%