Freya'nın eski arkadaşı Orion, ona karşı hisler beslemektedir ve Apollo'nun geri döndüğünü öğrenince kıskançlığı artar. Bu sırada, Lena ve Eirik, Freya ve Apollo'nun gizli geçmişini öğrenirler. Bir seçim yapmak zorunda kalan Freya, eski aşkı Apollo'ya mı yoksa güvenli bir hayat mı seçecektir?

Freya, şatonun taş duvarları arasında yankılanan sessizlikle boğuşuyordu. Kendi içindeki savaş, şatonun dışındaki çatışmalardan çok daha büyük görünüyordu. Apollo’nun geri döndüğünü bilmeden, içinde bir umutla bu esaret hayatına devam ediyordu. Ancak Lena, Eirik ve Arin onun için sadece dost değil, aynı zamanda özgürlüğüne giden yolun anahtarıydı.

O akşam, Freya küçük bir odada Lena ve Eirik ile birlikte oturuyordu. Lena, masanın üzerinde açık bir haritayı işaret ederek konuştu.

“Freya, şatonun güneyinde bir geçit var. Eğer buradan çıkabilirsek, ailenden uzak bir yere gidebilirsin.”

Freya, haritaya bakarken bir an düşündü.

“Ama ya başarısız olursak? Onlar beni tekrar bulursa, daha kötü şeyler yapacaklar.”

Eirik, Freya’nın tereddütlü yüzüne bakarak sakin bir şekilde cevap verdi.

“Bazen risk almak, zincirleri kırmanın tek yoludur. Apollo gibi güçlü bir müttefikin geri döneceğine dair umut var. Ama senin de bu mücadelede kendi adımını atman gerekiyor.”

Freya, Apollo’nun ismini duyduğunda bir an durakladı. Kalbindeki özlem ve korku, yüzünde belirsiz bir ifadeye dönüştü. Onu gerçekten görebilecek miydi? Ya da bu, sadece bir hayal miydi?

Lena, Freya’nın omzuna elini koyarak hafifçe gülümsedi.

"Ne olursa olsun, yalnız değilsin"

...

Apollo, şatonun gölgeleri arasında sessizce ilerliyordu. Her köşe başında bir muhafız vardı, ama o, yılların verdiği tecrübeyle görünmeden hareket etmeyi başarıyordu. Eski anıların yükü, her adıma eşlik ediyordu.

Kendi kendine mırıldandı,

“Freya, beni hatırlıyor musun? Yoksa artık geçmişin bir hayaleti miyim senin için?”

Koridorun sonunda, Freya’nın ailesine ait büyük bir kapı gördü. İçeriden, bir tartışmanın sesi yükseliyordu. Kapıya yaklaşarak dinlemeye başladı.

“Freya’nın geleceği bizim elimizde,”

dedi sert bir ses, muhtemelen Freya’nın babası.

“Onun bu şatodan çıkmasına asla izin vermeyeceğim. O bizim kanımızı taşıyor ve buna uygun davranmak zorunda.”

Apollo’nun yumrukları sıkıldı.Gözleri keskinleşti. Freya’nın aile baskısı altında nasıl yaşadığını bir kez daha anladı.

“Buna ebeveynlik mi diyorlar cidden?”

diye fısıldadı.

...

Bir gün Freya,kafasını dağıtmak için bahçeye çıkar ve Orion onu görür.

Orion, Freya’nın bahçede yalnız olduğunu görünce yanına gitmek için harekete geçti. İçindeki kıskançlık artık daha fazla bastırılacak gibi değildi. Apollo’nun geri döndüğü haberini almıştı ve bu, onun için dayanılmaz bir darbe olmuştu.

“Freya,”

dedi soğuk bir sesle.

“Bir süredir senden bir şeyler sakladığını biliyorum. Bana doğruyu söyle. Apollo geri döndü mü?”

Freya, şaşkın bir ifadeyle ona döndü.

“B-Bunu nasıl öğrendin...?”

Orion,hafifçe sırıtarak adımını ileri attı.

“Freya... O adam seni yine tehlikeye atacak ve sen bunu bile bile onu savunuyorsun. Freya, senin için her şeyi yaptım, ama sen hâlâ onu mu düşünüyorsun?”

Freya'nın gözleri keskinleşti. Orion’a baktı.

“Orion geçmişimi sadece ben biliyorum.Elinden bir şey gelemez.”

Orion’un gözleri,Freya'nın gözleriyle buluştu.Gözlerinde derin bir kırgınlık vardı.

“O adam seni koruyamaz Freya...Baksana,kaçıp gitti.”

Freya, arkasını dönüp sessizce uzaklaştı. Kalbi Orion’un sözleriyle ağırlaşmıştı, ama Apollo’ya olan duygularını bastıramıyordu.

Bölüm 4 yakında gelecek...