@elitwatah_8
|
Artık yirmi yedi yaşındayım ve çalıştığım şirkette reklamcılık bölümünde müdür seçildim. Orada iyi bir kariyer yaptım. Orası artık benim ailem olmuştu. Artık biraz günümüze gelelim>>> Sabah yedi buçukta uyandım ve şirket için hazırlandım. Normalde saat dokuzda başlardık ama ben en geç sekiz buçukta şirkette olurdum. Alışkanlık diyelim. Odama geldiğimde çalışanlara günaydın diyip selam verdim ve masama geçtim. Maillerimi kontrol etmeye başladım. Öyle böyle kırk dakikayı harcamışım. Daha sonra bu gün ki programa biraz göz attım. Gerekli dosyaları kontrol ettim ve patronumun odasına gidip imzalatmak için odamdan çıktım. Kapıyı tıkladım ve "gir" sesini duyunca içeri girdim. "Günaydın Baran bey, bazı dosyaları imzalamanız gerekiyor buyrun." "Günaydın Zehra hanım." diyip beni baştan aşığı süzdü ve dosyalara odaklandı. ... Patronum geldiğim günden beri bana karşı hep ayrıcalıklı davrandı. Onunla daha önce küçük bir patron-çalışan aşkı yaşamıştık. Ben ne kadar zorlasamda o her zaman beni çok istediğini söyledi. Aslında pek aşk olduğu söylenemez yaşadığımız. Benim içimde ona karşı ufak bir şeyler olsada asla ona göstermedim. Daha önce daha düşük bi mertebedeyken beni sürekli odasına çağırır, kendi kişisel asistanına yaptıracağı işleri bana yaptırırdı. Bende hiç bir şey demeden yapmaya çalışırdım. Bir gün yine akşam dokuza kadar mesaiye kalmıştım. Çünkü yine patronumun bana verdiği dosyalarla ilgileniyordum. En son artık dosyaları bitirmiş patronumun odasına dosyaları imzalatmak için gitmiştim. Baran Bey dosyaları imzalarken bir yandan benimle konuşmaya çalışıyordu. Bende yine bütün mesafem ve saygı çerçevesinde devam ederken birden Baran bey " Yanımda kendini bu kadar kasma " dedi. Bi an dona kaldım. "Ne-ee hayır yani yok öyle bir şey ben sadece" "Tamam tamam." dedi ve burnundan gülmeye başladı. Dosyalarla ilgilenirken onu izliyordum ve bir anda bana baktı. "Zehra, en az adın kadar güzel ve asil bi kadınsın" diye ekledi. O an ne demem gerektiğini bilememiş ve sadece teşekkür edebilmiştim. Çünkü fazlasıyla utanmıştım. Uzun zamandır bana kimse böyle iltifat etmemişti ve bunu patronumdan almam beni yerin dibine sokmuştu. Bana arada böyle iltifat eder yine yanaklarımın kızarmasını sağlardı. Bazen böyle gece yarısına kadar şirkette kalırdım. O da beni beklerdi. Sadece ikimiz kalırdık şirkette. İşler bittikten sonra şirketten çıkarken beni kendisi bırakmak isterdi. Bu centilmen hareketleri beni fazlasıyla etkiliyordu ama ağırlığımı her zaman korurdum ve ona hiç yüz vermemiştim. Bazen beni dışarı çıkarmak isterdi. Biliyorum bunu sevgililer yapardı ama bu teklifini bir keresinde kabul etmiştim. Bir kafeye gitmiştik. O gün çok mutlu olmuştu onunla geldiğim için. Ben mesafeli davranmaya çalıştıkça o daha da ileri gitmeye çalıştı ve bana o gün çıkma teklifi etmişti. Ben cevap verememiştim ama zaten oda öyle sıkmamıştı. "Hemen cevap vermek zorunda değilsin biraz düşün ama lütfen bi cevap ver "diye devam ederken bir anda ona "Evet kabul ediyorum." diye cevap vermiştim. Ne yaptım ben diye düşünürken bana sarılmış beni öpmüştü ve "Teşekkür ederim. Seni pişman etmiycem. Seni çok seviyorum Zehra" dedi. O günden sonra beraber takılır sık sık dışarı çıkar beraber yemek yer bir şeyler içerdik. Böyle tatlı tatlı devam ederken bir an da aramıza bi soğukluk girmişti. Bilmiyorum o sıralar kendine yeni bir asistan almıştı belkide artık o kadar ihtiyacı yoktur bana diye düşünmüştüm. Beni artık gece yarılarına kadar mesailere bırakmamaya başladı ve eskisi kadar çok bana iltifat etmeleri ve yakın davranışlarını kesmişti. Ben de bu davranışına çok ses çıkarmamış ona zaman vermiştim. Bazen ona yazsam bakmamaya başladı. Arasam açmadı ve artık anlamıştım ki sanırım beni oyuna getirdi ve benden hevesin aldı. Bu davranışı yüzünden çok kırılmıştım. Gerçekten ona hala sinirim geçmedi. İçimde hala külleriyle kıvılcım saçmaya devam eden bir ateş gibi en ufak bi hareketinde tekrar tutuşucak gibi. ... Patronum imzaları bitirdikten sonra dosyaları bana uzattı. Bende hemen aldım ve " Teşekkür ederim." deyip çıkıcağım sırada "Benden bu kadar mı sıkıldın?" dedi. Bi an durdum ve tekrar ona döndüm. "Anlamadım" Bana uzun uzun baktı ve tam bir şey söyliyeceği sırada kapı çaldı. Bu gelen asistanı Esmaydı. O kadar dalmıştı ki bir an da çıkması zor oldu ve hala gözleri üzerimdeyken Esmaya gir dedi. Asistanı ona bir şeyler söylediği sırada kolay gelsin diyip çıktım. Ona çok sinirliyim, gerçekten çok sinirliyim. Benden bu kadar mı sıkıldın ne demek oluyordu öyle?! Sana sormak lazım onu aptal öküz, bunak yaa. Odama geri geçtim. Biraz oyalandıktan sonra Esma geldi. "Zehra Hanım kolay gelsin, Baran Bey Fransa'dan yeni gelen misafirlerimizle bir toplantı düzenleyecek. Saat dörtte olucak. Sizinde orda olmanızı istediğini söylememi rica etti." "Tamam. Biliyordum toplantı olucağını. Katılıcaktım, zaten misafirleri satış için çağırdığını biliyordum." "Tamamdır Zehra hanım tekrardan kolay gelsin." "Teşekkürler. Sanada Esma" Yaa ben bi reklamcıyım. Pazarlama bölümündeyim. Bu çağırdığın misafirleri satış için çağırdığını bilmiyorum ben sanki. Toplantıyı bütün şirket gurubunda paylaşmıyor sanki. Beni özellikle çağırttırıyor. Umarım bu gün daha fazla ileri gitmezsin Baran Bey yoksa gerçekten sinirlenicem. Diye düşüncelere dalmışken odama bi anda arkadaşım Kiraz girdi. "Hadi bakalım çalışkan kurt seni yemeğe." "Hahahaaa çalışkan kurt mu? iyiymiş. " " Hadi hadi yemeğe tatlım. " " Tamam geliyorum." Kızlarla öğlen yemeğine çıktık. Sohbet ederken saatin bir buçuk olduğunu farkedince bir anda yerimden fırladım. "Aaaa olamaz saat bir buçuk olmuş. Saat dörtte Fransa'dan gelen misafirlerle satış toplantısı var. Dosyaları hazırlamam lazım ben kaçtım. " "Tamam hadi sen çalış bizde birazdan çıkarız. " "Görüşürüz kızlar " diyip çıktım. Şirkete gittiğimde asansöre bindim ve tam ineceğim sırada birde kimle karşılaşıyım bizim yüzsüzle. Telefonumla ilgileniyormuş gibi yanından geçiyim derken Baran Bey seslendi. "İyi öğlenler Zehra hanım." Telefonum çalmış gibi yapıp sadece tebessüm edip yanından ayrıldım. Sabahtan beri fazlasıyla sinirlerimi bozmuştu. Daha fazla konuşmak istemiyordum onunla. Hemen odama çıkıp dosyaları ve sunumumu hazırladım ve her şeyi kontrol ettim. Saatime baktığımda saat üçü yirmi geçtiğini fark ettim. Aaa zaman ne çabuk geçti böyle. Şunları kontrol edip bizim yüzsüze onaylatıcam daha. Hadi bakalım Zehra dedim kendi kendime. Sunum tamamdı. Şimdi Baran Beyde sıra. Odamdan çıkıp yanına gittim. Kapıyı tıklayıp içeri girdim. "Baran Bey toplantı için gerekli dosyaları ve sunumumu getirdim göz atmak istermisiniz?" Diye sordum. " Tabi güzelim getir." Umursamadan tabletimi ve dosyaları ona uzattım. Uzun uzun inceledikten sonra. "Tamamdır Zehra Hanım, harika olmuş. Beraber iyi bir iş çıkarıcağımıza eminim."dedi. Bende "Elbette Baran Bey. Benden başka bi isteğiniz var mı?"diye ekledim. "Tekkürler Zehra hanım" "Tamamdır kolay gelsin" diyip çıtım. Toplantının başlamasına daha yirmi beş dakika vardı. Biraz kahve içmek için mutfağa gittim. Saat dört oluncaya kadar biraz oyalandım ve toplantı salonuna geçtim. Baran Bey de arkamdan geldi. Misfirlere Baran Bey konuşmasını yaptıktan sonra " Şimdi pazarlamacı Zehra Hanım size projemizi daha iyi tanıtıcak efendim." dedi. Ben sunumumu yaptıktan sonra Baran Beyle anlaşmaya karar verdiler ve imzalar atıldı. Misafirlerin yanında gelen diğer bir pazarlamacı çalışanda benim yanıma gelip elini uzattı "Zehra hanım gerçekten iyi bir sunum yaptınız bayıldım." "Teşekkür ederim" diyip elini sıktım. "Buralarda iyi bir restoran olduğunu duydum. Sizinle buraları gezmek ve o restoranda yemek yemek isterim. Kabul eder misiniz acaba?" "Çok teşekkür ederim ama çok meşgülüm. Başka bir zaman umarım." "Ufacık bir zamanınızda mı yok? Kahve içecek kadar... " " Teşekkürler efendim ama maalesef" dedim. Daha sonra misafirler toplantı salonundan çıkmaya başladılar. Arkalarından Baran Bey de çıkarken kulağıma beni takip et diye söyleyip odadan çıktı. Mecbur takip ettim ve asansöre bindik. Baran Bey kendi katımızın olduğu kata bastı ve tekrar tuşlara uzanıp asansörü durdurdu. Ne oldu diye soramadan beni aynayla arasına aldı. Gözlerimi ondan kaçırdım. "Ne yapıyorsunuz?! " "Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun?!!" "Toplantıda yanlış bir şey mi söyledim? Anlaştınız aslında, neden?" " O adam sana nasıl teklifte bulunur?!!Restoranda yemek yiyelim mi, beni gezdirir misiniz, kahve içelim. Ne oluyor yaa?!!! " "Bana sesini yükseltme Barann! Tekliflerini zaten kabul etmedim. Ayrıca bundan size ne ben sizin hiçbirşeyiniz değilim. " " Ne denek hiçbirşeyim değilsin!! Sen benim herşeyimsin, sevgilimsin. Nasıl böyle konuşuyorsun?" " Yaa öylemii! Birisi gelip bana teklif sundu, sen de kıskandın diye tekrar sevgilin mi oldum? Pardon da şimdiye kadar aklın neredeydi haa?!!!" " Neler söylüyorsun böyle Zehra?" " Hah şimdide zihin kaybı teşhisi koydu. Sen değil misin benim aramalarıma, mesajlarıma cevap vermeyen, soğuk yapan?!" "... "Şimdide susuyorsun. Sen benden hevesini alıp öylece ortada bıraktın Baran. Şimdi de yüzsüz yüzsüz beni kıskandığını söylüyorsun. Senden iğreniyorum rahat bırak beni. Senin yüzünü daha fazla görmek, sesini duymak istemiyorum " diyerek onu ittim. Bana öyle sarılmıştı ki tüm bedenimi ahtapot gibi sarmıştı. Onu kendimden bir santim dahi uzaklaştıramıyordum. " Hiçbir yere gidemezsin, sen benim herşeyimsin. Senden ayrılamam, ayrılmam duydun mu beni?!! Seni çok seviyorum Zehra seni asla bırkmadım. Sadece bu aralar fazla yoğundum. Fransa'dan gelen misafirler için çalıştım. Gerçekten inan bana. Bir kaç aydır sensiz kalmak beni bir hiç etti. Lütfen yapma böyle Zehra, sevgilim, güzelim ne olurr. Bana istediğin kadar vur, bağır, çağır, yak, yık geç ortalığı ama lütfen ne olur beni bırakma. Affet sevgilim ne olurr." " İnanmıyorum sana, maazeretin bu mu şimdii?. Allah belanı versin senin. İstemiyorum seni, bırak beni bırak bırak " diye bağırıp kendimden uzaklaştırmaya çalışırken beni dudaklarımdan öpmeye başladı. Kımıldayamıyordum, beni sımsıkı tutuyordu. En sonunda beni bıraktı. "İstemiyorum seni iğreniyorum senden " diyerek ağlıyordum. Hala ondan kurtulmaya çalıştıkça bana sarılmaya çalışıyordu. " Lütfen Zehra, lütfen meleğim. Bana istediğini yap, bağır, çağır ama beni bırakıp gitme lütfen ne olur sevgilim. Bu güne kadar ne yaşadıysam, ne yaptıysam hepsi senin içindi meleğim ne olur lütfen beni terk etme." "Baran istemiyorum seni, sen beni öylece bıraktın gittin. Beni kullandın sen. İğreniyorum senden bırak ne olur" diye yalvarmaya devam ederken Baran doğruldu ve göz yaşlarımı silmek istedi. "Dokunma n'olur" diye ondan kendimi geri çektim. "Yapma güzelim ne olur affet beni, özür dilerim lütfen." "Hayır Baran istemiyorum. Affetsemde seninle eskisi gibi olmıycam asla. Sen beni kullandın. Bir heves için, gönül eğlendirmek için sen benimle, duygularımla, kalbimle, aklımla oynadınn." "Yapma bize bunu özür dilerim. Zaman ver biraz bana, affettireyim kendimi. Söz veriyorum bir daha asla ama asla sana bunu yapmıycam. Eğer yaparsam beni o zaman bırak lütfen şimdi gitme, lütfenn affet." "Hayır Baran sana istemiyorum dedimm. Laftan anlasana istemiyorum. Özür de dileme, yarın istifa dilekçemle gelirim imzalarsın, kurtulursun benden tamamen. Ayak altında da dolaşmamış olurum." "Neler söylüyorsun Zehra, istifa nereden çıktı? Hiç bir yere gidemezsin efendim. Bırakmıyorum, yarın o kağıtla gelirsen o kağıttan da kurtulur seninle de evlenirim duydun mu beni??" " Bırak yaa evlenicekmiş. Senin gibi bi korkak mı yapıcak? Sen beni bir kere kullanıp attın, hala gelmiş bana affet, bırakma beni diyorsun. İstemiyorum, yarından sonra bir daha karşına çıkmıycam Baran Bey. Unut beni, daha önce yaptığın gibi..." Derken hala bana bakıyordu. Asansörü tekrar aktif hale getirdi. Kata gelince beni kolumdan çekiştirip keni odasına götürdü. O sırada herkes bize bakıyordu. Odasına geldiğimizde kapıyı arkasından kitkedi ve cam odasının duvarlarını masasından aldığı kumandayla buzlu hale getirdi. Onu izlemeye devam ederken bana doğru yaklaştı tekrar ve beni koltuğuna oturttu. Kollarıyla iki kenarından tutup üzerime eğildi. "Bırak beni demedim mi sana. Seni istemediğimi söylüyorum hala beni affet diyorsun, yok özür dilerim, bırakma beni, yapma böyle, neler söylüyorsun, evlenirim seninle, bırakmıyorum seni. Sabahtan beri yakın davranışların yetmiyormm... Sözüme devam ederken beni tekrar öpmeye başladı. Gözlerimi sonuna kadar açtım. Beni çok sert öpüyordu, omuzlarını yumruklayıp itmeye başladım. Bu sefer kollarımı da ele geçirdi ve dudaklarını benimkilere bastırıp ısırmaya devam etti. Teslim olmaktan başka şansım kalmamıştı. Başka türlü beni bırakmayacaktı bu koca öküz. Beni uzun uzun öptükten sonra en sonunda dudaklarımdan ayrıldı. "Seni çok seviyorum güzelim. Cazibenle ortalığı yakıyorsun adeta. Kahve rengi uzun bukle bukle saçların, o derin ela gözlerin, bembeyaz tenin, efsane kokunla beni çok zorluyorsun bebeğim." Sessizce onu dinliyordum. "Beni berbat ettin, yakıp yıktın. Karşında erimezsem iyi olur sevgilim." " Bu sözlerinle, yaptıklarınla sana geri döneceğimi mi sanıyorsun? " dedim. " Söylediklerim ve yaptıklarım sadece sana yetişmek için güzelim ki benden hiç bir yere gitmiyorsun, gitmedin de. Bu aptal kafamla cazibeni nasıl göremez oldum bilemiyorum. Sana çok aşığım." Gözlerimden gözlerini alıp saçlarıma elini götürdü ve kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Sadece benim ol, benimle kal sevgilim. Ölürüm senin için, bırakıp gitme beni. Affet beni göz bebeğim." |
0% |