Yeni Üyelik
27.
Bölüm

27. Bölüm

@eliz_4213

Evet sonunda gelmiştim direk helikopterden indim ve ajan olarak gidiceğim yere doğru yürümeye başladım biraz yürüdükten sonra denizle oğuzu gördüm ama dikkat çekmemek için onların olduğu tarafa bakmadım ve kalabalığın arasına girdim oğuz ve deniz de aynı şeyi yaptılar biraz zaman geçtikten sonra bir kamyon geldi içinden kısa boylu kırklı yaşların ortasında biri indi ve konuştu

 

"Yoklama alınacak ismi okunan burda desin" gerizekalı birinci sınıf öğrencisi miyiz? Diye geçirdim içimden ama görev görevdi

 

"Kato" dedi deniz "burada" dedi serhat komiser bana sadece kendi ismimi söylemişti

 

"Kora" bu defa oğuz el kaldırdı onun da ismini öğrenmiştim en son "Lara" diyince el kaldırdım kamyonu gösterdi herkes sırayla bindi lütfen şu kabus bir an önce bitsin en azından fazla kalmayacaktık ama bana en çok komik gelen oğuz ve denizin isimleriydi kato ne be kağıt der gibi hadi oğuzun ki gene idare ederdi ama denizin ki hiç olmamış

 

Araba birden durdu şoför koltuğunda oturan kısa boylu adam geldi kapıyı açtı herkes teker teker indi arkalarına ben de indim ve yan yana sıraya dizildik ve adam konuştu

 

"Bu gün ilk gün sizi sınav yapacağız,sadece şişeleri vurucaksınız" dedi ve bir koli getirdi içinde ki tabancaları herkese verdi bir koli daha getirdi onun için de bulunan boş şişeleri dizdi herkesin önünde üç şişe vardı ve sırayla vurmaya başladılar sıra bana geldi dikkat çekmemek için üç şişenin ikisini vurdum oğuz üçünü de vurdu deniz de ikisini vurdu herkes yapınca adam konuştu

 

"Herkes dinlensin, ismi okunan kişi gelsin çadırını alsın" dedi bir kaç dakika sonra herkes çadırını aldı çadırlar tek kişilikti zaten çadırları da silahları da hepsi kötüydü umarım psikolojim nurdan çıktıktan sonra bozulmaz diye düşünürken çadırı kurmuştum ve direk kendimi içine attım hava baya sıcaktı birden çadıra benden bir kaç yaş küçük gösteren kız geldi

 

"Herkes dışarı" diyip gitti ben de direk dışarı çıktım çoktan herkes çıkmıştı bile hemen sıraya geçtim yetmiş yasların da biri geldi ve ciddi bir şekilde konuşmaya başladı

 

"Size ufak bir bilgi vereceğim komiser Umay yıldız benim uzak akrabağdan ve düşmanımız" ne oha bu zamana kadar nasıl yaşamış lan bu benim uzak akrabalardan çoğu mezarda şaşkınlığımı yüzüme yansıtmamaya çalıştım ve o adam bir daha konuştu

 

"Evet ondan nefret ediyorum neyse kendinize iyi bakın görüşürüz" diyip gitti çokta umrumdaydı ben ona asıl nefreti göstereceğim ama şuan zamanı değildi

 

Herkes tekrardan çadırlara gitti benim anlamadığım bir şey var bunların neden bana düşman olduklarını anlamıyorum tamam Türkleri sevmiyor olabilerler ama neden tek ben? Aman banane diyip uyumaya çalıştım ama

 

Yine 

 

Yine

 

Ve yine

 

UYKU TUTMADI...

 

Artık bıkmadım da değil ama doktora da gitmek istemiyorum bu yerde kendileri gibi kalitesiz ya verdikleri çadırda kendileri bile kalmaz birden telefonum titredi saate baktığım da gece on iki olmuştu

 

*Oğuz kişisi sizi AJANLAR adlı gruba ekledi*

 

Ben:"oğuz ismi bulurken çok düşündün mü?"

 

Oğuz: "komiserim bir şey sorabilir miyim?"

 

Ben:"tamam sor" yazdım aşırı merak etmiştim

 

Oğuz: "siz ilkokulu hangi okulda okudunuz?"

 

Ben:******** okulun da"

 

Oğuz: ağğ Umay biz seninle aynı sınıftaydık hatırladın mı?

 

Ben"şuben neydi?'

 

Oğuz:"B" harbi aynı siniftaymisız

 

Ben:oha lan

 

Yazdım kaandan bildirim geldi direk açıp baktım baya uzun bir metindi

 

"Komiserim biliyorum görevdesiniz ama bilmeye hakkınız olduğunu düşünüyorum belki yanlış yapıyorumdur ama bilmeye hakkınız var" yazıyordu bu da ne demekdi şimdi tam yazacakken fotoğraf atdı

 

Fotoğraf da ayaz bir kızla kahve içiyordu

 

"Komiserim özür dilerim" yazdı Kaan ben de

 

"Sorun değil Kaan siz de moralinizi bozmayın" yazdım ve telefonu kapattım biraz uyumaya zorladım ne kadar uyudum bilmiyorum uyandigim da güneş doğmaya başlamıştı birden çadıra benden biraz büyük biri geldi

 

"Lara türk askerleri kaçmış"

 

"Ne" dedim hemen çadırdan çıktım oğuz ve deniz de farklarından yeni çıkmıştı onlarda yanımıza geldi deniz konuştu

 

"Türkler kaçmış" dedi üzülmeye çalışarak ben de direk konuştum "hadi herkes dağılsın bulmamız lazım" dedim ve dördümüz dağılmaya başladık ağaçlık tarafa doğru yürümeye başladım biraz yürüdükten sonra büyük bir kayanın arkasın da kıpırtı gördüm kayanın tam yanına geldiğimde o iki kişiyi gördüm bunlar türk askerleriydi

 

"Hadi çabuk olun ben de sizin tarafınızdayım ama şuan zaman yok" dedim kısık sesle kimse görmeden yürümeye başladık bu esnada serhat komiseri aradım

 

"Komiserim askerleri kurtardık"

 

"Tamam Umay helikopter birazdan gelir on dakika kuzeye doğru yürüyün" dedi ben de onaylayıp telefonu kapattım on dakika sonra durduk bir kaç dakika sonra helikopter geldi

 

"Hadi görüşürüz" dedim ve helikoptere bindiler ben de kimse görmeden çadırların olduğu yere geldim vardığım da herkes üzgün duruyordu ben de üzgün durmaya çalıştım birden kırmızı bir kamyon geldi içinden Karabağ olduğumu iddia eden kişi geldi

 

"NASIL KAYBETTİNİZ LAN" diye bağırdı sinirlendirmeyin küçük enişteyi biri konuştu

 

"Bilmiyoruz efendim kaçmışlar"

 

"AAA SİZE GÖREV VERENDE KABAHAT" vermeseydin biz de çok meraklıydık senin önemsiz görevlerine gerizekalı

 

"TÜM SİNİRİMİ UMAYI BULDUKTAN SONRA ONDAN ÇIKARACAĞIM" bu adamın benimle derdi ne

 

"OFF" diyip gitti salak benim uzak akrabaların hepsi salak ama bu ayrı bir salak direk çadırlara geçtik telefonuma mesaj gelmişti

 

Serhat komiser:

"Umay tim yola çıktı yarın sabah orada olurlar dikkat edin" dedi bende "tamam" yazıp attım ve telefonu kapattım bu sözde akrabam olan adamın benimle alıp veremediği ne var ben de ona Cok meraklıydım sanki

 

"Lara antrenman başlayacak hadi" başımı kaldırıp baktığımda denizi gördüm

 

"Tamam geliyorum" diyip kalktım ve çadırdan çıktım siyah uzun boylu biri geldi

 

"Hadi herkes sıraya ceza antrenmanı var" sen dur ben size cezayı göstereceğim ama şuan olmaz ama çok yakın da

 

Hepimiz sıraya dizidikten sonra o siyahlı adam konuştu

 

"10 tür koşu" ne şaka olmalı biz bir antrenman da bile en az yüz tür koşuyoruz timdekiler iyi ki yok gülmekten kosamazlardı bile diye düşünürken ilk turu tamamlamıştık beş dakakika sonra on turu da bitirmiştik herkes yerlere yığılmış dinlenmeye çalışıyordu ben de yere oturdum boş gözlerle etrafa bakıyordum

 

"Hadi ama böyle olmaz ki hepiniz kalkın" dedi bize koş emrini veren kişi anında hepimiz kalktık

 

"Türkleri böyle mi alt edeceğiz" salak devam etti

 

"Aho ya ne diyeceğimizi düşünün bu gün gördünüz bu yüzden çalışacaksınız şimdi herkes ağırlık çekecek" dedi ve on tane büyük araba lastiği getirdi

 

"Lara ve karis" karış ne be ben de kendime verilen ajanlık adımı kötü bilirdim ama bana göre Umay ismi daha güzel bunları düşünürken bir adım öne çıktım ve benimle beraber hafif kilolu bı kadın da adım attı ve o adam bize bir kalın ip verdi

 

"Hadi bunları lastiklerin bir tanesine bağlayın herkese beş lastik düşüyor ve kalan dört lastiği ilk bağladınız lastiğin üstüne koyacaksınız hadi baslayın" dedi bu kendini ne sanıyor ya

 

bu labirent de dostum yoktu ama düşmanın çoktu v

e ben bir şekilde bu rabirentden çıkacaktım...

 

BÖLÜM SONU...

Umarım seversiniz yorumlarınızı bekliyorum 💙

 

Loading...
0%