@elma10
|
Selamlaarr ___________ Karşımdaki kişi ise bu hayatta görmeyi beklediğim son insandı. Onun burda ne işi vardı. Beni nasıl bulmuştu. Neden karşıma çıkmıştı. Madem karşıma çıkacaktı neden 3 yıl sonra. Karşımdaki yeşil gözlerin sahibine bakıyordum. Beni buz gibi üşüten o gözler... Hala anın şokundaydım. Karşımda o vardı. Annem. 3 yıldır ağzıma adını almadığım kadın şu an tam olarak karşımdaydı. Onu görmemle babamın 3 yıl önceki göz yaşları gözümün önüne geldi. Ben babamı yalnızca 1 kere ağlarken görmüştüm. O da bu kadın yüzündendi. 3 yıl içerisinde hiç değişmemişti. Hala güzel ve şık kıyafetleri ile karşımdaydı. Ama ben çok değişmiştim. Ben 3 yıl önce onun yüzünden büyümüştüm. Oysaki ben sadece 14-15 yaşındaydım fakat 30 yaşında gibi bunalımda hissettirmişti. Şu an karşımda duruyordu. Hayır ben seni görmek istemiyorum. Ben senin yüzünden annelik duygusuna hasret kaldım. Saçlarımı okşayacak bir anne istemiştim sadece. Ama sen ne yaptın gittin seni senden çok seven ailen yerine o adamı tercih ettin. En son annemi 1 yıl önce magazinde Mustafa ÇAPKIN la görmüştüm. O günden beri de bir daha haber almamıştım. Sen neredeydin anne. Ben seni aradığım günler neredeydin. En çok ihtiyacım olduğu zamanda neredeydin. Ne kadar annemden nefret etsemde onu özlüyordum ve seviyordum. Bu yüzden kendimden de nefret ediyordum. Sonra konuştu "Kızım" . Ve bana yaklaşıp sarılmaya çalıştı. Kendimi geri çektim. "Ne işin var senin burda? Ne istiyorsun? " "Konuşmaya geldim kızım. Ne kadarda güzelleşmişsin." "Evet güzelleştim babam sayesinde çünkü o bize gülümsemeyi sadakati ve doğruyu öğretti. Ama senin bunu anlayabileceğini zannetmiyorum. İşte bu yüzden sen benim gözümde çok çirkin bir kadınsın. Ben seninle konuşmak istemiyorum. Git burdan bir daha da karşıma çıkma." "Belinay kızım yapma böyle lütfen ben seni çok özledim." "Ben seni hiç özlemedim. Sana olan tek duygum nefret ve bunu şu an karşıma çıktığında daha da hissettim." Yalandı özlemiştim annelik duygusunu özlemiştim. Annemin saçları ile oynamayı özlemiştim. Ama bu özlem içimdeki nefreti soğutamazdı. Sen babamı aldatmadın anne bizi aldattın. Aileni aldattın. "Peki öyleyse ben sana neden buraya geldiğimi söyleyeyim o zaman. Çünkü sen beni gördükçe rahatsız oluyorsun. Farkındayım." "Farkında olmana şaşırmamalı çünkü rahatsız oluyorum." Cümlemle birlikte gözünden hızlı bir yaş düştü. "Evleniyorum ben Belinay. Mustafayla. Senden tek isteğim belkide son isteğim düğüne katılman. Eğer üzerinde en ufak bir annelik hakkım kaldıysa gel olur mu?" Konuşmasını bitirdi ve elinde olduğunu yeni fark ettiğim davetiyeyi bana uzattı. Elimi uzatmadım o da kucağıma bıraktı. "Sana yaşattıklarım için özür dilerim Belinay." Dedi ve gitti. Benimle dalga mı geçiyordu. Babamı aldattığı adamla evleniyordu ve beni düğününe davet ediyordu. Yüzsüzlüğü yıllar içinde değişmemiş aksine artmış. Şaka yaptı herhalde. Kafamı kucağındaki davetiyeye indirdim. Beyaz kadifemsi bir kartın içinde Meryem&Mustafa yazıyordu. Midemin bulandığını hissettim. Yıllar sonra kızının karşısına babasını aldattığı adamla düğün davetiyesini getirmeye gelmiş ve karşıma böyle çıkmıştı. Bense ne kadar salağım. Onu ilk gördüğümde acaba kendini affettirmeye falan mı geldi diye düşünmüştüm. Kayalarda ne kadar öyle boş boş oturup dalgaları izledim bilmiyorum. Ama sabah olmuştu. Gün doğumunu izlemek az da olsun iyi gelmişti. Ayağa kalktım ve biraz esnedim. Tamam Belo kendine gel sen Belosun. Neler yaşadın bu koyar mı be. Kalk ayağa dik dur. Güçlü olacaktım. Yoksa canı yanan ben olacaktım. Ama hayır bu sefer benim değil onların canı yanıcaktı. Artık canı yanan değil canı yakan olacaktım. (...) Eve gelip duş almıştım. Şimdi ise üstüme şık bir şeyler giyiyordum. Şirkette işlerim vardı. Akşam ise Meryem'in düğünü. Ben o düğüne gidecektim. Ama tebrik etmeye değil annemi sonsuza dek kafada bitirmeye gidecektim. Ben bu akşam o düğüne annemi kafamda öldürmeye gidecektim. Üstüme gri bir kazak altıma kumaş pantolon giyip siyah şalımı taktım. Belüme de gümüş detaylı bir kemer takmıştım. Ayağıma da siyah stilettolarımı giymiştim. Makyaj masama oturup eyeliner çektim. Rimel gloss sürdüm ve bitmişti. Cildime sadece güneş kremi vardı o da yeterliydi. Siyah çantamı alıp evden çıktım. Babam hala şirketten gelmemişti. Araba ise kapının önündeydi. Yüksek bir ihtimal arabayı Elif getirmişti. Anahtarı da vestiyer de bulmuştum zaten. Abim ise mesaj atmış oyuncusu ile görüşmeye yurt dışına çıkmıştı. Zaten yeni bir menejerdi. İyi bir menejer olmak için çok çabalıyordu ve kesinlikle hakediyordu. Araba ile şirkete geldim. Direk odama çıktım. Tam çalışmaya başlayacakken kapım çaldı. "Geeel" İçeri Serter girdi. Of yine ne diyecek Allah bilir. "Merhaba" "Merhaba bir sorun mu var?" "Bir sorun yok ama bir özür borcum var." "O gün asansörde sana yaptıklarım için özür dilerim Belinay. Ben normalde böyle biri değilim gerçekten çok üzgünüm. Sen o gün bana karşı çıkınca ben kendime geldim. Yanlış olduğunun. Ne kadar pislik bir adam olduğumun farkına vardım. Özür dilerim bir daha seni asla böyle bir şeyle rahatsız etmeyeceğim. Senden tek isteğim beni affetmen. Tabi senin tercihin sana kalmış. Ama belki bir gün arkadaş oluruz." Serter cidden akıllanmıştı. Benim bir yumruğumla madem akıllanacaktın ben bilsem daha erken atardım be kardeş. Gerçekten pişman olduğu oldukça belli oluyordu. Kendinin farkına varmış. Doğruyu yanlışı ayırt edebilecek duruma gelmişti. Bence Serter artık haddini biliyor. Herkes ikinci bir şansı hak eder. Ama herkes ikinci şansı değerlendiremez ve bence Serter bu şansı değelendirebilecek. "Belki bir gün arkadaş oluruz. Ben sana bir şans daha veriyorum Serter. Umarım bu şansı değerlendirebilirsin." Sözlerim ile gözleri parlamış sanki eline şeker verilmiş çocuk gibi sevinmişti. "Sağol Belinay ben çıkayım o zaman sana kolay gelsin." Dedi ve çıktı. İnşallah hep böyle kalır. İşlerimin bir kısmını halledip kahve molasına çıktım. Kahve molasında Elif'le buluşmuş olanları anlatmıştım. Meryem'in düğüne gideceğimi söylemiştim. Bana akık vermeye çalışmak yerine 'kendini iyi hissedeceksen yap' demişti. Hatta istersem kendi bilr bana eşlik edebileceğini söylemişti. Ama ben istemediğim için vaz geçti.Her zamanki gibi canım arkadaşım yanımdaydı. Elif'in en sevdiğin yönü bu olabilirdi ne yaparsam yapayım beni yargılamaz yanımda olurdu. Yunusdan bahsettiğimde ise 'bence bu işin içinde başka bir iş var' demişti. Hatta Serter'in yalan söyleme ihtimalini bile düşündük ama gerçek bunu gösteriyordu. Ayrıca Yunus'da bir şey dememişti. Demek ki doğru. Serter'den bahsettiğimde o da benim gibi çok şaşırmıştı. 'Belkide gerçekten insan olmaya karar vermiştir' dedi. Ki bende öyle düşünüyordum. Acar'la ne olduğunu sorduğumda 'bir şey yok ya arkadaşım' diyip kaçmıştı sorularımdan. Ahanda şuraya yazıyorum bunlar net olucak.
Eve gidip üstümü değiştirdim. Zümrüt yeşili belinde kendinden kemerli bir elbise giymiştim. Krem renginde stiletto ve şal giymiştim. Altın takılarla ise taçlandırmıştım. Makyaj masama oturup makyajımı tazeledim ek olarak göz makyajı da yapmıştım. Hazırdım. Aynaya son kez baktım güzel olmuştum. Dik durucaktım. Annemi bu gece kafada bitirecektim. Zaten göreceğim karelerden sonra annemi sevebileceğimi düşünmüyorum. Evden çıkıp davetiyedeki adrese sürdüm. Geldiğimde açık hava da şık bir mekandı. Ve oldukça şaşalı. Tek güzel yanı deniz kenarında olmasıydı. En azından sakinleşmemi sağlardı. Kapının önünde davetiyemi çalışan kıza uzattım. Beni şaşırtan ise "Hoşgeldiniz Belinay Hanım buyrun ben sizi masanıza götüreyim." demesiydi. Ünlülüğümün burda konuşacağını düşünmüyordum yüksek bir ihtimal Meryem'in işiydi. Kızın yönlendirdiği masaya geçip oturdum. Dairesel 8 kişilik masalardı. Masada tanımadığım birileri oturuyordu. Ayıp olmasın diye baş selamı verdim. Etrafa baktığımda futbol camiasından isimler de vardı. Tek isteğim şu düğünün bir an önce bitmesiydi. Sonra abimi düşündüm. Benim buraya geldiğimi bilse eminim çok kızardı. Abim tabiki burda yoktu. Meryem abimin karşısına çıkmaya cesaret bile edememiştir yüksek bir ihtimal. Masada oturup beklerken karşımda gördüğüm kişi ile donup kaldım. Yunus. O da beni beklemiyormuş gibiydi. Yanıma gelip "Belinay." Dedi. O sormadan ben sordum "Senin burda ne işin var?" Sonra nikah masasını göstererek "Şey Mustafa abinin davetlisiyim ben sen kimin davetlisisin?" "Meryem'in" dedim. Annem demedim. Demek istemedim. İçimden gelmedi. "Anladım peki oturabilir miyim?" Bir yandan da yanımdaki sandalyeyi gösteriyordu. Başımla onayladım. Sandalyeyi çekip oturdu. Bana doğru dönüp "Biraz konuşsak olur mu Belinay. Yani senin için de uygunsa."dedi. "Ne konuşucaz?" "Dün gece ile ilgili." "Bana bir açıklama yapacaksan yapma gerek yok." "Belinay benim seninle bu konu hakkında konuşmam lazım. Çok önemli." "Konuş o zaman Yunus dinliyorum." Etrafa bakındı " Daha uygun bir yerde konuşalım düğünden sonra dışarda bir yerde konuşsak olur mu?" dedi. "Tamam. Ama ben düğünden erken çıkacağım. " "Bende zaten çok durmayı düşünmüyordum."diyip önüne döndü. Ne konuşacaktı. Ne diyebilir ki. Ancak amacım çalmak değildi falan der herhalde. Etraf baya kalabalıklaşmıştı. Saat 19.00 olduğunda düğün giriş müziği çalmaya başladı. Ve arka taraftan Mustafa ve yanında koluna girmiş bir şekilde Meryem vardı. Beyaz balık model dantelli bir gelinlik seçmişti. Herkes onları alkışlıyordu. Ben hariç. Sadece bakıyordum. Artık anneme karşı sadece nefret duygusu değil aynı zamanda tiksinti duygusunu da yaşıyordum. Hayatımda kin tuttuğum iki kişi. Mustafa ve Meryem. Mustafa otuziki diş gülümserken Meryem sadece bana bakıyordu. Sonra nikah masasına oturdular. Ve nikah memuru o soruları sordu. Meryem çok isteksiz bir şekilde evet demişti. Mustafa ise bağırarak büyük bir coşku ile demişti. Şu an içimdeki küçük Belinay hüngür hüngür ağlıyordu. Ama yetişkin Belinay annesinin bir damla göz yaşına dahi değmeyeceğini bildiği için sadece izliyordu. Yunus kulağıma doğru eğildi ve "Belinay iyi misin?" dedi. Ben bu sorunun cevabını bilmiyordum. Şu an çok iyi olmalıydım. Çünkü içimde anneme karşı hiç bir özlem kırıntısı kalmamalıydı. Ama hala özlüyordum. Ben iyi değildim. İçim kan ağlıyordu. Niye mutlu değildi. Neden bana bakıp mutsuz bakışlar atıyor. Yunus'a döndüm dalgalı mavileri ile karşılaştım. O dalgaların sahibi olmak için nelerimi vermezdim. Sadece dalgalarına bakıyordum bir şey demeden. Sonra kaşlarını çattı. "Belinay beni korkutma iyi misin?" Doğru söylemeye karar verdim ve sadece başımı olumsuz anlamda salladım. Değildim iyi falan değildim. Ben buraya iyi olacağımı zannederek gelmiştim ama olmamıştım. Sadece nefretim artmıştı o kadar. Yunus "Dışarı çıkalım mı?" dedi. "Biraz daha kalalım." Dedim. Belki onları böyle gördükçe özlemim yok olurdu. Sonra ilk dans müziği eşliğinde dans ettiler. Bir yandan servisler yapılıyordu. Sadece soğuk su içiyordum. Buz gibi bir su. Mimiksiz bir şekilde danslarını izliyordum. Meryem yine mutlu görünmüyordu. Tabi mutlu olamazdı. Çünkü o 3 sene önce mutluluğu kaybetmişti. Artık o hak ettiği hayatı yaşayacaktı. Mustafa ile yaşayacaktı. Mutsuz yaşayacaktı. Artık sadece Meryem'e kitlenmiş izliyordum. Bunu bozan ise omzumdaki el olmuştu. Kafamı çevirdiğimde Yunus elini omzuma koymuştu. "Belinay sesleniyorum duymuyorsun. Burası sana iyi gelmiyor hadi kalkalım."dedi ve bana söz hakkı vermeden ayağa kalktı. Bende kalktığımda sanki düşecekmiş gibi hissediyordum. Ama buna belimdeki el izin vermedi. Yunus çantamı da alıp belime sarıldı. "Yürüryebilecek misin? Seni taşıyabilirim." Ona döndüm beni düşünüyordu. Ve ben bir şey demesemde anlıyormuş gibi bakıyordu. "Yürüyebilirim." Dedim "O zaman ben sana destek olayım olur mu?" Başımla onayladım. Ve birlikte çıkışa doğru gittik. Sonra arkamdan Meryem'in sesi geldi. "Belinay." Arkama döndüğümde Meryem bana doğru geliyordu. "Belinay iyi misin?" Dedi. Ona prim vermeyecektim. Bu yüzden dik durdum. "Hemde çok iyiyim. Daha iyi olamazdım. Sana kalan hayatında mutluluklar dilerim. He bu arada lütfen bir daha karşıma çıkma. Çünkü senin bu günden sonra bende bir ölüden farkın yok." dedim ve önüme dönüp Yunus'un elini tutup dışarı çıktık. Dışarı çıktığımızda derin bir nefes aldım. Yunus'tan hiç ses gelmeyince ona döndüm. O ise birleşik olan ellerimize bakıyordu. Bende o an elini tuttuğumun farkına varıp hemen elimi çektim. "Özür dilerim." Dedim. "Yok gerek yok özüre istediğin zaman tutabilirsin elimi." "Ben senin elini niye istediğim zaman tutayım biz neyiz ki seninle. " Bu çıkışımı beklemiyordu ki biraz geriledi. Benim de kendimden böyle bir çıkış beklediğim söylenemez. Bir şey diyecek gibi oldu ama sustu. "Sen konuşmak istiyordun nerede konuşalım?" Dedim "Sahil çok yakın sahile gidelim mi?" "Olur." Birlikte yavaş yavaş sahile doğru yürümeye başladık. Yanımda olması istemsiz mutlu olmama sebep oluyordu. Meryem hakkında soru sormuyor olması ise beni daha da rahatlatıyordu. Çünkü o senin neyin dese cevap veremezdim. Aonra ayağımda bir sızı hissettim. Off keşke stiletto giymeseydim. Ayağıma vuruyor. Şu an çıkarsam ne olur ki. Bence bir şey olmaz. Bir anda durdum ve stilettolarımı çıkardım. "Neee bakma öyle bunlarla yürürsen gece ağrıdan uyuyamam." Dedim. O da bana gülümseyerek cevap verdi. "Tamam tamam bir şey demedim." "Diyemezsiz zaten." Diyerek egomu konuşturdum. Aferin Belo böyle devam et. İkimizde gülümsüyorduk. Bu adam beni şu halde nasıl gülümsetebiliyordu bilmiyorum. Sonra bir bankı göstererek "Şuraya oturalım mı?" Dedi. "Olurr" Yanyana oturduk. Kararsız duruyordu. Söylese rahatlayacak gibi.
"Nasıl?" Çantamdan anahtarlığı çıkardım. "Yunus bu benim anahtarlığım." "Değil Belinay çünkü o anahtarlığı sana ben verdim." _____________
|
0% |