@elma10
|
Merhabaaaa Ben geldim İnşallah iyisinizdir ♥️ Hemen bölüme geçiyorum İyi okumalar
____________
Bu yüzden yanaklarımı bir kenera bırakıp benden hiç beklenmeyecek bir soğuk kanlılık ile söze girdim.
"Ben haberleri yalanlamak istemiyorum Yunus."
Gözlerini dört açmış beni dinleyen Yunus'un gözleri cümlem ile parlamaya başladı. O parıltılar güneşin denizin mavi dalgalarına kondurduğu parıltılarla aynıydı.
"O zaman doğrulayalım mı?" Dedi.
Bu sefer de benim gözlerimin parladığına eminim.
"Bu bir çıkma teklif mi?"
Gülümsedi. Hemde çok tatlı gülümsedi.
"Daha güzelini edeceğime söz veriyorum."
Bu seferde ben gülümsedim.
"Doğrulayalım o zaman. "
Cümlem ile koltuktan ayağa fırladı.
"Yemin et valla mı? "
Onun bu haline kahkaha attım.
"Valla da otur başın iyi değil bir şey olucak."
"Oturamam şu an dur önce. Şimdi sen benim sevgilim misin?"
Çocuk gibiydi. Yerinde duramıyordu.
"Sevgiliyiz..."
Demem ile kendimi havada hissetmem bir oldu. Yunus belimden tutmuş beni çeviriyordu.
Bir yandan kahkaha atıyor bir yandan da Yunus'a söyleniyordum.
"Yunus dur indir beni başına bir şey olucak doktor ayağa kalkmasın dedi sen beni kaldırıyorsun."
Yavaşça indirdi. Sonra sıkı sıkı sarıldı. Bende karşılık verdim. Boyu benden fazlasıyla uzun olduğu için o eğiliyor bense parmak ucuma çıkıyordum.
Sonra kulağıma doğru fısıldadı."Sevgilimm."
Yanaklarım alev aldı. Bende onun gibi kulağına eğildim. "Sevgilimm."
(...)
Öğleden sonra olmuştu. Bu zamana kadar spor haberlerini dinlemiş, sohbet etmiş, birbirimize bilmediğimiz özelliklerinden bahsetmiştik.
Sevgili olduğumuzu ilk olarak en yakın arkadaşlarımıza söylemeye karar verdik ve akşam yemeği için Elif ile Acar'ı çağırmıştık.
Yunus ile Acar alt yapıdan da yakın arkadaşlarmış. Benim de Elifle ne kadar yakın olduğum mağlum.
Elif'i aradığımda yemeğe gelmesini konuşacaklarımız olduğunu söylemiştim. Yüksek bir ihtimal az çok konuyu çakmıştı.
Acar'da antrenmandan çıkıp geleceğini söyledi.
Şimdi ise mutfakta yemek hazırlıyorduk. Yunus'a ne kadar konuşsamda beni dinlememiş illa yardım edeceğini söylemişti.
Yorulmaması için ona küçük görevler veriyordum.
Mesela çorba karıştırmak gibi.
Menüde kremalı makarna, tarhana çorbası ve tatlı olarak da dondurma vardı.
Dondurma evde olmadığı için internetten sipariş vermiştik.
"Yunus bak sakın dibi tutmasın bende seni tuttururum haberin olsun."
"Yok yok çok iyi karıştırıyorum tutmuyor dibi falan."
"Hadi bakalım."
Mutfağı incelediğimde güzel bir mutfaktı. Gri metal dolapları vardı. Bardakların bulunduğu dolapları ise cam vitrinden oluşuyordu. Genel olarak amerikan tarzı bir mutfaktı.
Makarnanın suyunu süzüp tekrar tavasına aldım. Ve hemen üstüne kremalı sosunu yaptım. Bir yandan açtığım playlistimdeki şarkılara eşlik ediyor bir yandan da yemekleri hazırlıyorduk.
🎶 Alımlıyız, tamam da lütufkâr hep tavirlar Sana kolay belki bu oğlanlar Aslanlar, çiyanlar Kendi eşrafindan duyduk ki adın Leyla Bi o kadar meşhur bir endamla Aşk ner'de sen or'da 🎶
Yunus'da benimle şarkıya eşlik etmişti.
Masanın ortasına koymak için de çoban salata yapmaya karar verdim.
Ben domatesleri doğruyordum. Yunus'a da soğanları kestirmiştim. Gözleri hemen dolmuş kızarmıştı. Tipini yicem bu çocuğun. Onun bu haline güldüm.
Benim güldüğümü fark etmiş olacak ki "Güzelim aşk olsun ama sana hem ağlatıyorsun hemde gülüyorsun." dedi.
Yaaaâaaağğğğ güzelin miyim gerçekteeeeennn
Yo yo yoo o kadar değil sakin.
Bu haline daha çok güldüm. Alaycı bir tavır takınarak telefonumu elime aldım ve kayıt tuşuna bastım.
"Ne oldu canım geçen maç direkten kaçan şuta mı ağlıyorsun."
Karşılıklı kahkaha attık.
"Niye hatırlatıyorsun ki şu an." diyip yalancı üzgün surat ifadesi yaptı.
Bu haline daha da güldüm.
"Üzülme bir sonraki maça daha güzel şut çekersin."
"Eğer bir sonraki maç gol atarsam sana bakarak soğan kesme gol sevinci yapıcam bak böyle." Diyip bıçağı bıraktı. Sol avcunu kendine bakacak şekilde çevirip sağ elini onun üstüne koyup aşağı yukarı hareketlerle bıçak hareketleri yaptı.
Artık gülmekten karnıma ağrılar girdiği anlardaydım.
"Tamam o zaman gol atarsan bende seninle birlikte yapıcam bu hareketi."
"Anlaştık."
Kaydı kapattım zaten salata da olmuştu.
Yağını tuzunu ekleyip karıştırma işini Yunus'a bıraktım.
Tam her şey bittiğinde zil çaldı. "Ben baktım." Diyip kapıya ilerledim.
Açtığımda Acar ile Elif yan yanaydı. Bu duruma biraz şaşırdım. Şöyle bir yan yana görünce onları yakıştırmadım değil.
Sevinçli bir şekilde kapıyı açtım. "Hoşgeldiniz. "
Elif "Hoşbulduk Belomm." diyip sarıldı.
Sonra ayakkabılarını çıkarmak için eğildi.
O sırada Acar ayakkabılarını çoktan çıkarmıştı. "Hoşbulduk yen- yani Belinay."
Yenge de dersin canım bu akşam mahçup olma ya. Ksksks.
"Siz birlikte mi geldiniz?"
Sorum ile bakıştılar.
Elif hemen cevap verdi. "Yo-yooo burda kapıda karşılaştık."
"Anladım yakınsınız herhalde yani öyle geldi bir anda bana."
Elif yine hemen cevap verdi. "Yoo değiliz yeni tanıştık zaten sende biliyorsun."
Acar a baktığımda kaşları hafif çatılmıştı. Anlaşılan Elif'in cevaplarına bozulmuştu.
Acar bir şey demeden içeri doğru ilerledi.
Bende bunu fırsat bilip Elif'in koluna yapıştım. "Niye öyle dedin bozuldu çocuk."
"Ne diyim Belo doğruya doğru şimdi."
"Tamam da sende dan dan yapıştırdın cevapları."
"Off boş ver sen onu bunu asıl kendinden bahset tahminlerim doğru mu?"
Tek taraflı gülümsedim. "Hangi tahminler?"
"Beloooo hadi çatlatma insanı söyle sevgili mi oldunuz?"
Kolundan hızla sıyrılıp "Ben az çorbaya bakayım dibi tutmasın." dedim ve koşarak mutfağa girdim.
Beni durduran ise mutfakta Yunus'un ve Acar'ın bulunmasıydı. Hızlı koştuğum için durmam biraz zor olmuştu.
Sonra arkamdan Elif'in sesi geldi ve öne doğru yalpalamama sebep oldu.
Yüksek bir ihtimal o da arkamdan koşmuştu ve ben kapının önünde olduğum için beni görmeden sırtıma çarpmıştı. "Ya belo söylese- aağğ"
Ben öne yalpaladığımda Yunus düşmemem için beni tutmuştu. Tutmasa kafa üstü gideceğim yüzde yüzdü resmen.
Elif ise benim kadar şanslı değildi ki dizinin üstüne düşmüştü. Bence buna da şükretmeli. En azından kafa üstü düşmedi.
En yakın arkadaşlar her zaman arkadaşı düştüğünde ne yaparsa bende onu yapıyordum. Kahkaha atıyordum.
Elif'te kendini tutamamış olucak ki o da kahkaha atıyordu.
Yunus'la Acar da bize katıldı. Sonra Acar Elif'e elini kalkması için uzattı.
Enişte seçimi kuralları Centilmenlik okey.
Elif bir yandan hala gülüyordu. Acar'ın uzattığı elini tutup ayağa kalktı.
Acar "İyi misim biraz kötü düştün." Dediğimde Elif hala gülümsüyordu.
"Sence???" Diyip ayağa kalktı.
O sırada Yunus kulağıma doğru fısıldadı. "Bunla olucak mı bana mı öyle geliyor?"
Bende fısıldayarak cevap verdim. "Bence oldular bile."
Sonra Elif bize döndü. "Siz ne konuşuyorsunuz fısır fısır?"
Ben hemen cevapladım. "Hadi yardım edin de sofrayı kuralım diyorduk hadi."
Tezgaha ilerleyip çorba tenceresini aldım. "Ben çorbayı aldım sizde bir şeyler alın gelin."
Bahçedeki tahta masada yiyecektik. Çatal kaşıklar ve porselenleri dizmiştik. Çorbayı da masaya koyup yavaş yavaş kaselere çorba doldurmaya başladım.
Diğerleri de makarnayı ve salatayı getirdi.
Masaya oturduk. Ben ve Yunus yan yana oturunca mecbur Elifle Acar da yan yana oturmuştu.
Günlük konulardan konuşarak yemeklerimizi yedik. Bitince zaten yerinde zor duran Elif "Ee hadi siz önemli bir şey söyleyeceğiz dediniz söyleyin artık."
"Tamam tamam söylüyoruz." Dedim ve Yunus'a baktım.
Masada duran elimi tuttu. "Biz Belinay'la sevgiliyiz. "
Kalbim çok hızlı atıyordu. Ama tek bir duygu için değil. Heyecan için, aşk için, mutluluk için yani kısaca Yunus için.
Elif otuziki diş gülümseyip "Oh sonunda beee." dedi ve sarılmak için ayağa kalktı. Bende onunla birlikte ayağa kalktım.
Ardından Acar da ayağa kalkıp "Gerçekten sonunda be ağzımdan yenge lafını kaçırmayacağım diye can çekiştim şurada." diyerek Yunus'la sarıldı.
Elif Yunus'a elini uzatıp "Hayırlı olsun enişte." dedi. Bu tabiri beni gülümsetti. Yunus "Sağol yen- Elif." dedi.
Obaaaa Yunus'un böyle bir girişimi olduğuna göre daha önce Acar'la Elif hakkında konuşmuş demektir. Benim bir ara bunu Yunus'a sormam gerekiyor.
Acar konuyu dağıtmak istercesine aynı Elif gibi bana elini uzattı. "Hayırlı olsun yenge." Bende elini sıkıp "Teşekkürler Acar." dedim.
Herkes geri oturduğunda ben oturmadım. "Elif hadi sen gel de biz dondurmalar dolduralım."
"Olur." Diyip Elif'te ayağa kalktı.
Yunus atılıp "Yardım lazım mı?" dedi.
"Yok ya alt tarafı dondurma doldurup gelicez siz oturun."
"Peki."
Elifle içeri girip mutfağa ilerledik.
Ben dolaptan kutu dondurmaları çıkarırken Elif'te söylediğim yerden kaseleri çıkarıyordu.
Dondurma kaşığı ile top dondurma yaparken Elif konuştu. "Şimdi siz haberleri doğrulayacak mısınız?"
"Yani öyle konuştuk dorulayacağız."
"Nasıl doğrulamayı düşünüyorsunuz?"
"Onu daha düşünmedik önce babama ve abime söylemem lazım. Herkesle bir öğrenirlerse karışıklık olabilir."
"Haklısın en doğrusu bu. Ama şuanlık Timur amca geri dönecek gibi durmuyor."
"İşte benimde korktuğum o Elif zaten biz açıklama yapmak için yeterince bekledik ama babamı beklersem daha da gecikecek. İnsanlar artık açıklama olmayınca çeşitli seneryolar kuruyorlar. Yani şu durumda da babama bundan nasıl bahsedeceğim bilmiyorum. Sıkıştım kaldım anlayacağın."
"Bence şuanlık yapabileceğin en iyi şey abine söylemek. Timur amcaya da babamdan ulaşmaya çalışırız. Ulaşamazsakta seni yargılayacağını düşünmüyorum. Timur amca zaten senin her kararında arkanda duracak birisi." Elif'in sözleri mantıklı geldi. Öncelikle abimle konuşmalıydım. Bu gün ya da yarın en erken ne zamansa konuşucaktım.
"Haklısın önce abimle konuşurum. Sonra da babamla. Benim için Cengiz amcaya ulaşır mısın Elif?"
"Soru mu bu tabiki ulaşırım sen rahat ol ve anın tadını çıkar."
Sözleri ile içim az da olsun ferahladı. Dondurma kaşığını bırakıp Elif'e sarıldım.
"İyi ki varsın Elfim."
"Asıl sen iyiki varsın Belom."
Birbirimizden ayrılıp kaselerle bahçeye çıktık.
Dondurmalarımızı yiyip bol gülmeli eğlenmeli ve komik anı anlatmadan sonra gecenin sonuna geldik.
Masayı hep beraber topladık.
Şimdi ise kapının önünde Elif'le beni uğurluyorlardı.
Acar Yunus'un bir şeylere ihtiyacı olur diye bu gece onun evinde kalacaktı. Benim de içimi rahatlatan durumda buydu. En azından aklım Yunus'ta kalmayacak.
Yarın akşam içinde sözleştik. Bu sefer canlı müzikli bir kafede buluşacaktık.
Ayyyiiii ben bu dörtlü datelere bayıldımm.
Çantamı takıp Yunus'a sarıldım. "İyi geceler sevgilim."
"Sana da iyi geceler güzelim."
Acar'la Elif'e baktığımda sadece birbirine "görüşürüz" demişti.
Öfff bunların ikiside birbirine bir adım atmıyor nasıl olucak bunlar.
Yunus'a elimle öpücük atıp evden çıktık.
(...)
Gece eve geldiğimizde ilk iş olarak abimi aradım. Ve ona Yunus'la sevgili olduğumuzu olabilecek en uygun dilde söyledim. Abim sadece 'Senin hayatın senin kararın kardeşim sen zaten doğrunun yanlışın ne olduğunu biliyorsun o yüzden ben sadece senin bu kararına saygı duyabilirim.' demişti. Abimin en sevdiğim yanı buydu benim için. Her ne halt yersem yanımda olurdu. Lisedeyken kopyadan dolayı disipline gitmeme rağmen 'Canın sağolsun. Ama bir dahakine çekeceksen yakalanma.' demişti. Canım abim ya.
Abimin bunu bilmesi içime bir bardak soğuk su dökmüş ve bu sayede güzel bir uyku çekmiştim.
Sabah olunca Elif'le şirkete geldik. Hemen odama çıkıp biriken işleri yaptım.
Bir kaç çizim yaptım. Çok güzel olmuşlardı ama artık çizmekten elim uyuşmuştu. Bu yüzden kalkıp bir kahve molasına çıktım.
Şirket bunun için çok iyiydi. Çünkü şirketin içinde her türden kahveyi yapabileceğimiz makineler vardı. Ve yaptığımız kahveleri içebilceğimiz dinlenme alanları.
Biraz kendime gelmek için filtre kahve yaptım ve teras kısmındaki dinlenme alanına oturdum.
Tekli pofuduk koltuğa kendimi bırakmamla yorgunluğumu daha da net hissettim.
Bu iş temposu gerçekten çok yorucuydu ve ben hala alışamamıştım. Bu gidişle de alışamazdım zaten.
Biraz gözlerimi kapattım ve rüzgarın hafif hafif yüzümü yalamasına izin verdim.
Gözlerimi geri açtığımda ise biraz ilerimde kollarını terasın kolonuna dayamış bir şekilde kahvesini yudumlayan Serter ile karşılaştım.
Serter son dönemde gerçekten değilmişti. Artık buna emindim. Çünkü iyi davranıyor ve eskisi gibi saçma salak hareketleri yoktu.
Onu değiştiren bir adet yumruk muydu?
Nasıl bir anda değiştiğini gerçekten çok merak ediyordum. Sorsam anlatır mıydı acaba.
Merakıma yenik düştüm ve ona doğru seslendim.
"Serter! Gelsene birlikte içelim kahvemizi."
Bana baktı ve kafası ile onaylayıp karşımdaki tekli koltuğa oturdu.
"Davetin için teşekkür ederim. " Dedi.
Al işte Allah aşkına bunu söyleyen kişi ile beni ilk zamanlarda sıkıştıran adam aynı kişi mi?
Süreyya hanımın muhteşem değişimiydi cidden.
"Rica ederim. Karşılıklı içelim dedim hem belki biraz konuşuruz."
"Ne hakkında konuşucaktık? İşle ilgili bir şey mi oldu?"
"Yo yo işle ilgili değil. Beni yanlış anlamazsan sormak istiyorum. Sen nasıl oldu da bir anda değiştin. Yani ilk zamanlardaki kişi ile sen farklı kişiler gibisiniz." Dan diye düşünmeden sormuştum. Serter'e baktığımda bunu pek sorun etmiyor gibiydi. Düşünceli bir şekilde elini çenesindeki kirli sakallarına atıp kaşıdı. Sanki bu soruyu sormamı bekliyormuş gibi bir hali vardı.
"Yanlış anlamadım hatta sormaya hakkın da var. Aslında senin sayende de aklımı başıma topladım diyebiliriz. Senden tekrar ilk zamanlar için özür dilerim. Bu konu hakkında konuşmayı sevmiyorum ama bilmeye hakkın olduğu için anlatacağım. Şöyle benim annem ve babam ben 15 li yaşlarımdayken vefat ettiler. Zaten ikiside birbirinin sonu oldu. Babam ve annem hiç anlaşamazlardı. Sürekli evde bağırış çağırışlar olurdu. Neden evlendiler hiçbir zaman öğrenemedim. Zaten önemli olan da bu değil ya. Babam anneme şiddet uygulardı. Ama benim annem aciz bir kadın değildi yani babama hiçbir zaman boyun eğmedi hep sesini çıkardı ve karşılık verdi. Hergün birbirlerine yüzlerce kez 'seni öldüreceğim' derlerdi. Bende artık bu kavgalarına alışmıştım. İkisinden de nefret ederdim. Neden boşanmadılar diye sorarsan akrabalar yüzündenmiş. Laf söz ederlermiş. Ama o akrabalar zaten annemler evliyken de laf söz söylerlerdi.'Evlerinde kavga eksik olmuyor.' diye. Onlardan da nefret ediyorum. İçlerinden biriyle bile yıllardır görüşmüyorum. Babam hep yayvan rahatsız bir tipti. Annemse dobra kıskanç bir kadındı. Bir gün ikiside milyonlarca kez birbirine söyledikleri şeyi yaptılar. Birbirlerini öldürdüler. O gün kendime yemin etmiştim. Karakterim asla onlara benzemeyecek diye. Sen o gün asansörde bana yumruk attığında o günü hatırladım ve onlara benzediğimi farkettim. Sen bana kendimi hatırlattın Belinay. O yüzden benim sana ömrüm boyunca ödeyemeyeceğim bir borcum var."
Anlattıkları ile şok olmuştum. Serter gibi bir adamdan böyle bir hikaye çıkacağı aklımın ucundan dahi geçmezdi.
"Serter ben ne diyeceğimi bilmiyorum."
"Bir şey demene gerek yok Belinay. Sen bana acı diye anlatmadım bunu. Sadece bil istedim o kadar. Senden bir şey istemeye hakkım yok biliyorum ama son bir iyilik yapıp bu konu aramızda kalsa olur mu?"
"Tabiki tabiki aramızda kalacak merak etme. Ve ayrıca sana acımadım. Seni aciz de görmüyorum. Aksine sen gerçekten güçlü bir insansın. Kendinin farkına varıp özüne dönebilmek kolay bir şey değil. Son olarak sana normalde nasıl davranıyorsam o şekilde davranamaya devam edeceğim bundan emin olabilirsin."
Yavaşça ayağa kalktı. "Ben kalkayım yavaş yavaş işler beni bekliyor."
"Sen bilirsin görüşürüz."
"Her şey için sağol Belinay. Görüşürüz." Dedi ve gitti.
Vay be. Serter'den beklenmeyecek bir hayat hikayesi.
Terasta biraz daha oturdum. Etrafa belki Elif'te gelmiştir diye bakındım ama yoktu. Sanırım çok yoğun. Kalan çizimleri bitirmek için odama çıktım.
Kalan çizimlerimide bitirdim. Çıkış saati gelince çantamı alıp odamdan çıktım. Aşşağı Elif'in odasına indim. Kapıyı çaldım "Geeell." sesi ile içeri girdim.
"Ooo Elif hanım bakıyorumda işkolik olmuşsunuz."
"Offf cidden işkolik oldum ya ne zormuş bu şirket işleri."
"E hadi bırak artık mesai bitti."
"Aaa bitti mi ne ara ben daha kahve molama bile çıkmadım."
"Ohooo kahve molası biteli çok oldu. Zaman senin cidden hızlı akıyor herhalde. "
"Öyle valla neyse dur çantamı alayım çıkalım."
"Tamam hadi ben otoparka iniyorum gelirsin."
"Tamam canım."
Otoparka inip arabaya bindim. Beş dakika sonrada Elif geldi. Yunus'un sabah günaydın mesajından sonra attığı konuma girdim ve sürmeye başladım.
Yarım saatte varmıştık. İçeriden gerçekten güzel sesler geliyordu. Anladığım kadarı ile daha canlı müzik başlamamıştı. Galataya yakın güzel havadar bir mekandı. Ve rezervasyon ile giriş yapılıyordu.
Adımızı verip içeri girdik. Hemen sol tarafta köşedeki masada Yunus'ları görmemle o tarafa ilerledik.
Yunus beni görmesiyle ayağa kalkıp "Güzelim hoşgeldin." dedi.
Bende "Hoşbulduk sevgilim." diyip koşarak sarıldım.
Beni hemen çift kişilik olan koltuğa oturttu.
Elifse Acar'la selamlaştı herhalde ben Yunusla ilgilenmekten pek bakamadım da.
Sonra Elif Yunus'a bakıp "Bende hoşgeldim mi enişte?" dedi.
Sözüyle küçük bir kahkaha patlattım.
Yunus Elif'i yeni görmüş gibiydi. "He pardon Elif sende hoşgeldin."
"Hoşbulduk."
Yunus'a dönüp fısıldadım. "Pişt sana bir şey sorucam."
"Sor güzelim."
"Sen hiç Acar'la Elif hakkında konuştun mu?"
"Konuştum. Acar Elif'e karşı bir şeyler hissediyor."
"E o zaman neden açılmıyor."
"Sordum onu şey dedi Elif benden hoşlanmıyor gibi geldi falan dedi."
"Ne saçma bir cevap bu böyle. Neyse en azından olurları var demek."
"Nasıl yani Elif'te Acar'dan mı hoşlanıyor."
"Evet bakışlarından da mı anlamadın Yunus."
"Yani benim bakışlarım hep senin üzerinde olduğu için farkedememiş olabilirim."
Ay bu çocuk beni kalpten götürecek. Bir anda gülmeye başladı "Hemende kızarırmış benim sevgilim."
"Ya Yunus sussanaaa."
"Tamam tamam."
Sonra Elif atıldı. "Ya bak siz yine dışlıyorsunuz bizi fısıldaşarak konuşuyorsunuz aranızda."
Ben söze girdim "Yok bir şey konuşmuyoruz ya öyle havadan sudan."
"Hiç inanmadım niyeyse."
Elif'in eve dönünce üstüme geleceği kesindi. Beni kurtaran ise garson kızın yanımıza gelip "Hoşgeldiniz ne sipariş edersiniz?" demesi oldu.
Aç olduğumuz için yemek sipariş ettik. Burası hem Cafe hem restoranttı. Ama saat 20.00'den sonra sadece Cafe hizmeti veriyorlardı. Zaten saat sekizde canlı müzik başlayacaktı.
Ben susamlı spagetti söyledim Yunus'ta benimle aynısını söyledi.
Elif'te nuggetlı salata söyledi. Acar'da Elif'le aynı şeyi söyleyince Enes'e doğru fısıldadım. "Bu bana bir yerden tanıdık geldi."
"Sen farket diye yapmıştım."
"Farkettim."
Yaaaağğğğ bu benden en başından beri hoşlanıyormuymuş. Biraz safmışım herhalde.
Yemekler geldi ve tabaklarımızı koyu sohbetlerle bitirdik.
Canlı müziğin başlamasına 10 dk kalmıştı. Birden cebimin titremesiyle telefonumu çıkardım.
Eda ÇAKIR📞
Eda benim basında çalışan yetkili bir arkadaşımdı. Eğer benimle ilgili herhangi kötü bir haber yapılacak olursa haber vericekti. Ve bu demek oluyor ki sıkıntıya düşücez.
+Alo
-Alo Belinay nasılsın?
+İyiyim Eda sen nasılsın?
-Bende iyiyim kusura bakma seni bu saatte rahatsız ettim ama önemli olmasa aramazdım.
+Yok ne rahatsızlığı Estağfurullah. Kötü bir şey yok umarım.
Yunus'ta hemen kulağımın dibinde olduğu için muhtemelen herşeyi duyuyordu.
-İyi mi kötü mü o senin bileceğin iş. Şöyle bizim ajansa bir haber geldi. İsmini vermek istemeyen birisi gönderdi bize bunu. Haberde sen varsın. Daha yayınlanmadı aslında yayınlanacaktı ama ben son dakika durdurdum. Eğer haber seni sıkıntıya sokmayacaksa yayınlayacağız. Şimdi sana haberi gönderdim. Bir bak istersen. Sonrasında bana geri dönüş yap Lütfen.
+Tamam canım çok sağol ben sana geri dönüş yapıcam. Görüşürüz.
-Görüşürüz.
Hemen WhatsApp a girdim. Yunus'ta benimle birlikte telefona bakıyordu.
Haberi açtığımda gördüğüm şeyle gözlerim yerinden çıkacak gibi hissettim. Haberde bir görsel ve altında yazılar vardı. Ama ben görseli görmemle yazıları bile okuyamadım.
Yanımdaki Yunus'un bedeninin görseli açmamla kasıldığını hissettim. Kafamı ona çevirdiğinde kasılan çenesinden dişlerini sıktığını anladım.
Allah'ım hayır daha çok erken daha yeni sevgili olduk nolur ayrılmayalım.
_____________
Bittiğğğ Nasıl olmuş canlarrr🥰💞💗
❓️Serter'in hayat hikayesine ne diyorsunuz?
❓️Sizce o görselde ne var?
⁉️Sizce Belinay ve Yunus görselden dolayı ayrılacaklar mı?
❓️Bu arada bölümün uzunluğu nasıl olmuş?
Oy verip bol yorum yapmayı unutmayın lütfen.
Kendinize dikkat edin. Bir sonraki bölümde görüşmek üzereeee.
Ben kaçarrr Öptüm💋
|
0% |