Yeni Üyelik
3.
Bölüm
@elma10

✨️Selam Canlarrrr✨️

👆Bu giriş benim hayatımda büyük yer edinmiştir.(Sizinle alakası yok)


Neyseeee Nasılsınız görüşmeyelliiii


Ben çok iyiyim


Timur ONUK (53)


Meryem TAŞKIRAN (49)


Mustafa ÇAPKIN (50)


Bol yorum yapmayı unutmayınnn


O halde iyi okumalarrr


_____________


Timur restorandan çıktığında adete delirdiği hissetti. Ve elinin üstündeki kanı paltosuna silip valeden anahtarını alıp aracına bindi.


Timur az önce gördüklerini aklından çıkaramıyor ve bütün siniri ile gaza yükleniyordu. Kafası yerinde olmadığı için nereye gittiğini de bilmiyordu. Yarım saat yol aldıktan sonra durdu. Kafası kaldırdı ve bir sahil kenarına geldiğini farketti. Araçtan inip denizin dibindeki bir kayaya oturdu.


Artık kendini o kadar çaresiz hissediyordu ki ölmeyi bile diledi.


Ama Timur merhametli bir adamdı ve onun gözyaşlarına asla kıyamayacağı 2 tane çocuğu vardı.


O yüzden bu fikri aklından hemen sildi.


Ve bundan sonraki adamının ne olması gerektiğini düşünmeye başladı.


Cebindeki telefonu sessizde olduğu için sadece titreşim hissediyordu. Ama kimin aradığını tahmin ettiği için görmezden geldi.


Ne yapması gerektiği bilmediği için kızarmış gözleriyle dalgaları seyrediyordu.


O sırada arkasından birinin onu seslendiğini duydu. Arkasını döndüğünde karşısında gördüğü kişi ile içindeki ateşin daha da harmanlandığını hissetti.


+Ti ti-mur


Meryem'in ağzından kocasını ismi ilk defa bu kadar çaresiz ve titrek çıkmıştı.


Timur sinirle ayağa kalkıp ağzının içinden karşısındaki kadına bela okudu. Bunu dışından söyleyemediği için de bir belada kendine okudu. Çünkü o Meryem'e hala aşıktı.


Ve sert sesi ile konuşmaya başladı.


-Sen ne yüzle benim karşıma çıkabiliyorsun?


+Timur bak böyle bakma lütfen hataydı ç-çok özür dilerim gerçekten ne desen haklısın-


Timur Meryem'in sözünü kesti


-Bitti Meryem! BİTTİ


"Bizi sen bitirdin."


Timur son cümlesini söylerken sesi kısık çıkmıştı çünkü içi kan ağlıyordu.


+Timur lütfen yapma ben seni hala çok seviyorum sende beni seviyorsun-


-Seviyor-DUM BBİTTİ Meryem bitti sen artık bizi değil 'çünkü biz diye bir şey kalmadı' 2 tane boyun kadar çocuklarına bu konuyu nasıl açıklayacağını düşün.


Meryem'in gözleri duyduğu ile fal taşı gibi açıldı. Olayların daha yeni farkına varıyordu. O kocasını aldatırken çocukları aklına gelmemişti. Ve şimdi bu gerçekle nasıl yüzleşeceğini düşünüyordu.


+Yapma timur bak düzeltebiliriz 25 yılı bu kadar hızlı silip atamazsın.


-Ama sen aldatırken o 25 yılın hatrını hiç düşünmedin Meryem. Allah aşkına söyle yanılıyor muyum? Ben gerçekten herşeyden çok şu anda yanılmış olmak istiyorum.


Artık Timur'un sesi bağırmaktan çatallaşmıştı. Boğazını temizledi ve söze girdi.


-Şimdi 1 saatin var sadece 1 saat.


Ya 1 saat içerisinde çocuklara olan biteni kendi dilinde izah edersin ya da ben kendi dilimde olanları anlatırım.


Meryem şok olmuştu. Karşısındaki adam onun tek bir gözyaşına dahi dayanamazken artık gözyaşlarına üzülmeyi bırak acımasız ve duygusuz gözlerle ona bakıyordu. Sesi adeta içine kaçmıştı bu yüzden kısın sesiyle konuşmaya başladı.


+Timur sen ne diyorsun? Ben bu durumu nasıl çocuklara açıklayayım. Ben bunu çocuklara açıklarsam bir daha benim yüzüme bakmayı bırak bana 'anne' bile demezler.


-Sende bunu istemedin mi zaten Meryem? Sen o herifle orda oturup el ele tutuşurken ne olacağını zannediyordun. Tabii Allah bilir sadece oturup el ele mi tutuştunuz.


Meryem kaşlarını çattı.


+Ne ima ediyorsun?


-Sence ne ima ettiğim yeterince açık değil mi?


Meryem tam elini kaldırmış Timur'a tokat atacakken Timur onun kolunu tek eliyle tutup durdurdu. Çok kızgın olmasına rağmen Meryem'in kolunu sıkmıyordu.


Meryem Timur un sözlerine dayanamadığı için ona tokat atmak istemişti ama o da biliyordu bunun haksızlık olacağını. O kendine gerçekleri yediremiyordu. Timur çok haklıydı. Çünkü 'Meryem Mustafa ile Timur'un gördüklerinin daha fazlasını yaşamıştı.' Meryem sadece hatalarının oluşturduğu enkazı görmezden gelmeye çalışıyordu.


-Sakın! Sakın! Bana bunları düşündüren sensin. O yüzden bu tokadın sahibi ben değilim.


Diyip Meryem'in tuttuğu kolunu fırlatır gibi ittirdi.


Meryem'in ona hala boş gözlerle baktığını görünce


-Anlaşıldı sen söyleyemeyeceksin ben çocuklara gidip her şeyi anlatırım.


Diyip arkasını döndü ve arabasına doğru ilerledi.


Meryem hemen Timur'un kolunu tutup onu durdurdu. Yüzündeki endişe büyümüştü.


O an kaybetme duygusunu iliklerine kadar hissetti. Bir dakika ya o zaten çoktan kaybetmişti. Ona deliler gibi aşık olan kocasını kaybetmişti. Şimdi de çocuklarını kaybetme endişesi içerisine girmişti.


+Dur! Timur dur! Lütfen yapma söyleme başka şekilde anlatalım nolursun.


Timur kahkaha atmaya başladı. Ama bu kahkaha mutluluktan değildi sinirindendi.


-Ne? Bir daha söyle bakayım.


Bir kahkaha daha patlattı

-Ben senin yaşattıklarına rağmen senin için çocuklarıma yalan söyleyeceğim doğru mu anlamışım.


Meryem artık anlamıştı. Kocasının acı dolu kahkahası onu uyandıran alarm olmuştu. Çünkü o ne yaparsa yapsın Timur çocuklara ne gördüyse anlatacaktı.


Timur kolunu Meryem'den kurtarıp arabasına bindi ve evine doğru yol almaya başladı.


Evinin önüne geldiğinde aracını park edip araçtan indi. Kafasını kaldırdığında karşısında taksiciye para uzatan Meryem'i gördü. Hiç umursamadan bahçe kapını açıp evin kapısının önünde durdu. Anahtarını cebinden çıkarıp kapıyı açtı.


Kapıyı açar açmaz kızı Belinay "babacığımmm" diyip Timur'un boynuna atladı. Timur bütün içtenliğiyle kızına sarıldı ve o an feci durumda olan başının ağrısını yeni fark etti.


Kızı kendisinden ayrıldığında onun gözlerinin en derinlerinde mutluluk çığlıkları patlatan küçük kız çocuğunu gördü.


Kızı 15 yaşında olmasına rağmen çocuk ruhlu bir kızdı.


Timur'un içi buruldu kızı ona bu kadar güzel bakarken o nasıl kızına bu hayal kırıklığını yaşatabileceğini düşündü. Tam o sırada salondan söylene söylene gelerek "Baba şu kızına bir şey söyle benim konsol oyunlarımdan uzak dursun." diyen oğlu Umut belirdi.


Umut hep Belinay'a göre daha olgun olmuştu. Aralarında 1 yaş olmasına rağmen Umut adeta bir abi edası takınmıştı üzerine. Ama çok kıskançtı. Belinay'la oyun konsollarını asla paylaşmak istemiyordu. Bu tutumu cimrilikten değildi o konsol oyunlarına haddinden fazla değer veriyor koleksiyon şeklinde biriktiriyordu. Umut değer verdiği şeylerin sadece onun olmasını isteyen biriydi bu küçüklüğünden beri böyleydi.


Sonra söze Belinay girdi "Baba asıl sen şu uyuz oğluna söyle oyunlarını benimlede paylaşsın sanki yicem yani alt tarafı oynayıp yerine koyacağım ayrıca ne yapıcak o kadar oyunu çeyizine mi koyacak. "


Umut, "İster çeyizime koyarım ister onlara sarılır yatar uyurum sanane kızım. Bak adı üstünde oyunlar'ım' yani benim uzak dur!" diyip Belinay'a gözlerini bölerterek bakıyordu.


Daha sonra Timur söze girdi "Çocuklar sizinle konuşmam gereken önemli bir konu var." Bunu ciddi bir ses tonu ile söylemişti.


Belinay ve Umut tedirgin olacakları bir konu olduğunu babalarının yüz ifadesinden rahatlıkla anlıyorlardı.


Timur sözünü bitirir bitirmez çıkış kapısında Meryem belirdi. Muhtemelen Timur'un cümlesini duymuş ve bu yüzden Timur'a yalvarır bakışlar atmaya başlamıştı. Timur'un ise yüz ifadesinde hiç bir değişiklik olmuyor hatta daha da sertleşiyordu.


Belinay ve Umut annesinin ve babasının arasındaki gerilimi rahatlıkla hissediyorlardı. Zaten hissetmemek mümkün dahi değildi.


Belinay babasının annesine ilk defa bu kadar kötü bir bakış attığına şahit oluyordu. Ve bu gün bu evde ne konuşulacaksa bir şeyleri yıkıp yerlebir edeceğini anlamıştı. Belinay merak ve tedirginlik dolu gözlerle babasına dönüp "Baba kötü bir şey mi oldu?" Diye sordu.


Timur kızının kahveleri ile buluştu ve "Hadi salonda konuşalım." Diyip salona yöneldi.


Arkadan sırasıyla Belinay Umut Ve Meryem salona girip karşılıklı koltuklara oturdular.


Timur çok net bir ifadeyle "Anneniz ile boşanıyoruz." Dedi. Babasının sert sesi Belinay'ın içine kadar işlemişti.


Ama ama nasıl olur? Belinay babasının ve annesinin birbirine ne kadar aşık olduğuna bir çok kez şahit olmuştu. Hatta Allah'a bir çok kez kendisinin de böyle bir aşk ile karşılaşması için dua etmişti. Ne yani şimdi o imrendiği aşk son mu bulmuştu. Babasının gözlerinin içene baktığında evet öyle görünüyordu. Yada gözünün önündeki başka duygular aşkı bastırıyor ve arka plana atıyordu.


Umut şaşkın bir ifade ile karşısındaki karı kocaya bakıyordu. Dudaklarının arasından sadece tek bir kelime çıkabilmişti. "Neden?"


Timur,"İşte bunu size anneniz açıklayacak." diyip arkasına doğru yaslandı. Meryem Timur'un gözlerine bakmaya çalışıyordu ama Timur kafasını çocukların olduğu kadrajdan başka bir yere çevirmiyordu.


Meryem artık hiçbir umudun onu kurtaramayacağını anlayıp pes etti ve söze girdi. "Çünkü ben babanıza-" derin bir nefes aldı "ihanet ettim." Dedi.


Belinay duyduğu şeyle şok olmuş ne yapacağını, ne diyeceğini bilemez duruma gelmişti.


Umut'da Belinay ile aynı duygular içerisindeydi ama kabul etmek istemedi ve teyit etmek işin sordu " Nasıl yani? Anne sen ne dediğinin farkında mısın? S-sen babamı aldatt-" cümlesini bitiremeden Meryem araya girip " Yemin ederim b-ben ne yaptığımı bilmiyordum. Kafam çok karışıktı. Gerçekte-" Bu sefer sözünü kesen Umut olmuştu ve bağırarak ayağa kalktı "Ya sen ne diyorsun? Sen kimsin? S-sen benim annem değilsin. Sen benim annem olamazsın." Umut bu sözlerle kendini kandırmaya çalışıyordu. İnanmak istemiyordu. Ve sözlerine devam etti. "Benim annem babama çok aşıktır. Ona ihanet etmez- edemez. Sen hayır hayır sen olamazsın hadi şaka diyin ne olur şaka diyin lütfen." Artık Umut'un bağırışları hıçkırıklara dönüşmüş ağlamaya başlamıştı.


Meryem Umut'a doğru yaklaşıp sarılmak istedi. Kalkıp kollarını açtı ve ona bir adım attı ama Umut "yaklaşma bana" dedi ve bir adım geri gitti. Bu sözü Meryem'i yıldırmamıştı bir adım daha attı ve "oğlum-" dedi. Umut sözünü kesip " Bana oğlum deme. Çünkü benim bundan sonra bir annem yok" dedi. Ve bir adım daha geriledi.


Meryem göz yaşları içerisindeydi ama nafile o oğlunu da kaybetti.


Son bir kez şansını denemek için kolunu kaldırmıştı ki bu sefer onu Timur tuttu ve "Duymadın mı? Çocuklarımdan uzak dur bizden uzak dur." Dedi. Bunu hala sertliğini ve nefretini koruyarak söylemişti.


Meryem de artık bağırmaya başladı " Al işte yaptın mı beğendiğini Timur. Muradına erdin mi? İntikamını aldın mı? Oğlum beni annelikten reddetti mutlu musun ha? İçin soğudu mu?"


Timur söze girdi "Ben hiçbir şey yapmadım 'seni deli gibi sevmekten başka hiçbir şey yapmadım' sen ne yaptıysan şu an onun bedelini ödüyorsun. Ama bunun için üzülmen değil mutlu olman gerekiyor. Çünkü Allah senin günahını bedelini sana bu dünyada ödetiyor öbür dünyaya bırakmadı."


Bu üçlü birbirine bağırmaya devam ederken Belinay salondan çıkmış çıkış kapısının önündeki askılıktan deri ceketini alıp kendini dışarı atmıştı. Salondakiler ise birbirine bağımaktan Belinay'ın çıktığını görmemiş duymamışlardı.


O kadar çok bağırıyorlardı ki Belinay kapıyı kapatmasına rağmen sanki kulağının dibine dibine bağırıyorlarmış gibi hissediyordu.


Üstündeki beyaz kapşonlu sweetin kapşonunu kapatıp saçlarını içine soktu ve iplerini sıktı.


Çünkü Belinay kapalı bir kızdı. Annesi açık

olduğu için çok garipsenirdi ama bu onun umurunda dahi olmazdı. Çünkü o bunu Allah için yapıyordu.


Deri ceketini üstüne atıp artık firar etmeye ramak kalmış gözyaşlarını serbest bıraktı. Bir yandan hıçkıra hıçkıra ağlıyor bir yandan da boş boş yürüyordu.


Hava zifiri karanlıktı ve yerler öğleden sonra yağan yağmurdan dolayı hala ıslaktı. Mart ayı olduğu için de hava hala soğukluğunu hissettiriyordu. Belinay ise yağmurda oluşmuş su birikintilerini umursamadan üstüne basıp paçalarını ıslatarak yürüyordu.


Artık yürümeye bile mecali kalmadığı için bedenini ıslak ve soğuk kaldırımın üstüne bıraktı. Dizlerini karnına çekip kollarını bacaklarına sardı. Arada kalan boşluğa ise kafasını gömmüştü bile.


Yaptığı tek şey ağlamak ve kafasının içindeki düşüncelerinin arasında boğulmamaya çalışmaktı.


Annesi bunu nasıl yapmıştı. Neden yapmıştı. Kendisinde bir kulp arıyordu. Acaba o annesine yetememişmiydi. Yeterince sevgi verememişler miydi ona? Annesi nasıl bir eksiklik hissetmişti de o adama gitmişti. Babasından şüphesi yoktu. Çünkü babası herşeyiyle mükemmel bir adamdı. En güzeli de çok güzel severdi. Belki de annesi onları sevmemişti. Belki de annesi Belinay'ı sevmemişti. Zaten annesi Belinay'ı çok kınardı. Hobilerinde, yemek seçiminde, ders notlarında ama en çok koyan ise dininden onu kınamasıydı. Hatta ilk kapandığında annesi ona "Öbür dünyayı bir bez parçasının kurtaracak olması çok saçma." demişti. Ama Belinay bu sözlere rağmen direnmiş ve açılmamıştı. Kendini kapalı daha iyi hissediyordu.


En son bütün düşüncelerinden sıyrılıp tek birinde takılı kalmıştı.


Annem beni hiç sevmedi mi?


Bu düşüncesini dağıtan ise üstünde bir gölge hissetmesi olmuştu. Kafasını kaldırdığında burnunun dibinde ona doğru bir selpak uzatılmıştı. Selpağı tutan eli gözleriyle takip etti ve bir yüzle karşılaştı. Gözleri dolu olduğu için yüzü bulanık görüyordu.


Kimdi bu şimdi?


_____________


Bittiiiğğğğ💗


Nasıl olmuş ✨️canlar✨️


Umarım beğenmişsinizdir.


Bol bol yorum yapmayı unutmadınız İnşallah.😊

☆Oy verirseniz çok sevinirim.


🖤Peki Meryem'in yüzsüzlüğe ne diyorsunuz?😒 👉


💙Umut'un tepkileri nasıl buldunuz?👉


💔Sizce Belinay bu olaydan sonra toparlanabilecek mi?👉


💚Selpakçı kim olabilir tahminleri alalım.👉


İg;desise.10


tt;desise.10


Gelecek bölümde görüşmek üzereeee


Öpüldünüzzz 💋


Loading...
0%