Yeni Üyelik
21.
Bölüm
@elma10

 

 

 

 

Helüüüü 🤪

Uzun bir aradan sonra

yeni bölümle geldim

Hemen bölüme geçiyorum

İyi Okumalarrr 💮

 

💋_____________

 

 

Madem 'arkadaşçılık' oynamak istiyorsunuz Yunus Bey o zaman biz de oyunu kuralına göre oynayalım.

Soruyu soran muhabirin mikrofonuna uzanıp cevapladım.

"Hayır yok öyle bir şey bizim aramızdaki tek ilişki 'arkadaşlık' ilişkisidir ."

 

Cümlemi bitirip yüzümde küstah bir ifadeyle Yunus'a döndüm. Gözlerinden şaşırdığını anlayabiliyordum ama yüz ifadesini ortam sebebiyle nötr tutmaya çalıştığı belliydi.

 

 

Eee kısasa kısas bundan sonra Yunus efendi. Arkadaşsak böyle. Kiminle dans ettiğini bil.

 

 

1 HAFTA SONRA

Galanın üstünden 1 hafta geçmişti. 1 hafta boyunca Elif'le birlikte İstanbul turu yapmıştık. Hem İstanbul hemde Elif'le zaman geçirmek resmen meditasyon gibi gelmişti.

 

Bu günse 1 hafta sonra Yunus'la tekrar karşılaşıcaktık. Sebebiyse Elif ve Acar için nişan alışverişi yapmaktı.

 

Büyükler Elif'le Acar'a jest yapıp 'Gençler kendi aralarında nişan alışverişini halletsinler biz düğün alışverişinde katılırız.' demişlerdi.

Bence mükemmel bir jest.

 

Şimdiyse Elif'le arabada şarkılar eşliğinde alışveriş merkezine gidiyorduk. Acar ve Yunus'la da orda buluşacaktık. Onlar Acar için nişanlık bakacaklardı.

 

Bizde Elif'le birlikte bu gün sadece kıyafet olarak nişanlık bakıcaktık. Bir de nişan ıvır zıvır falan... Gelinliğe nişandan sonra bakmaya karar vermişti.

 

Zaten düğünde nişandan 1 ay sonraya yapılacaktı.

 

Alışveriş merkezinin otoparkına geldiğimizde Acar'la Yunus arabalara yaslanmış kolları bağlı bir şekilde bekliyorlardı.

 

Arabadan inip yavaş adımlarla yanlarına gittik. Tabi Elif için aynı şeyi söyleyemeyeceğim çünkü o koşup Acar'a sarılmıştı.

 

Onlar birbirinden ayrılınca bende yanlarına ulaştım. Göz ucuyla Yunus'a baktım.

 

O zaten bana bakıyordu. Ama bir garip bakıyordu. 1 hafta önceki kararsız halinden eser yoktu. Sanki kafasında birşeyleri netleştirmiş gibiydi.

 

Göz göze geldiğimizde başımla selam verdim. O da bana yanı şekilde selam verdi. Yüz ifadesinde yarım bir sırıtışla "Nasılsın Belinay?" dedi.

 

Kesinlikle normal değil. Normal olmadığını her türlü belli ediyor.

 

Sesim bozuk çıkmasın diye boğazımı temizleyip cevapladım "İyi sen?"

 

Yüz ifadesini değiştirmeden konuştu. "Bende iyiyim." Rahat mı görünmeye çalışıyordu yoksa gerçekten rahat mıydı ayırt edemiyordum.

 

Kendimi çok kasılmış hissettiğim ve bunu belli etmemek için bende onun gibi sırıttım.

 

Rahatım bende ya. Kanıtlamak ister gibi tekrar konuştum."Güzel."

 

O yine aynı tavırla beni tekrarladı. "Güzel."

 

Neydi bu halleri. Acaba arkadaşlık meselesini mi benimsedi.

Ay hayııır. Yani şey bizden arkadaş olmaz ondan dedim. Nasıl arkadaş kalalım biz o kadar şeyden sonra akla mantığa sığmıyor.

 

Kafamı düşüncelerimden sıyırıp Elif'lere döndüm. Sonunda birbirlerinden ayrılabilmişlerdi.

 

Acar beni yeni farkediyormuş gibi gözlerini bölertti. Tabi Elif'ten gözlerini alamadığı için beni farketmesi zor olmuş olmalı. "Aa sende hoşgeldin yen- Belinay!"

 

Allahım bu çocuk neden eski alışkanlıklarını bırakamıyor. Bozuntuya vermemeye çalışarak konuştum.

 

"Hoşbulduk Acar."

 

Acar hafif mahçup bir ifadeyle dudaklarını ısırıyordu.

 

Elif ortamı dağıtıp "Hadi girelim içeri." dedi.

 

Bizde onu onaylayıp sensörlü kapıdan alışveriş merkezine girdik.

 

Acar Elif'e dönüp "Önce ne yapalım canım." dedi.

 

Elif hemen ellerini birleştirip ovuşturarak heyecanla cevapladı. "Şöyle yapalım. Önce hep birlikte nişan eşyalarını alalım sonra nişanlıklar için ayrılırız gün sonu da artık bir yemek yeriz diye düşünüyorum. "

 

Oooyy Elif oy biz böyle konuşmamıştık ama seninle. Hani Yunus'la ne kadar az karşılaşırsam o kadar iyiydi. Bu kızın sözüne bu konularda asla güven olmuyor.

 

Acar Elif'e dönüp "Bana uyar." dedi sonra bize döndü "E başrol artık bizim olduğu için Yunus ve Belinay bize karışamaz bu yüzden fikrinizi sormuyorum gençler hadi gidelim." dedi.

 

Yani evet başrol artık onlardı bizse figüran. O yüzden itiraz edemedik. Yunus'a göz ucuyla baktığımda rahatsız olmuş gibiydi. Ben miydim yüzündeki rahatsızlığın sebebi.

 

Sanırım bendim. Tamam benim burda bulunmamdan hoşnut olmadığını biliyordum ama bu kadar rahatsızlık veriyor olmak...

 

Belkide en doğrusu benim Roma'ya geri dönmemdir. O kendine bir düzen kurmuş bense o düzen arasındaki pürüz olmuştum.

 

Düğünden sonraki ilk adımım Roma'ya geri dönmek olucak gibi.

 

Kafamı dağıtmak istercesini iki yana sallayıp Elif'le Acar'a döndüm.

 

Elif hemen Acar'ın koluna girmiş ve birlikte mağazalara yürümeye başlamışlardı. Biz de Yunus'la yan yana hemen onların arkalarından ilerliyorduk.

 

Elif gözüne kestirdiği bir mağazaya girdi biz de arkasından ilerledik. Böyle bir kaç mağazaya girdiğimizde nişan eşyaları tamamlanmıştı.

 

Şimdiyse nişanlık almak için biz Yunus'larla ayrıldık. Onlar kendileri için bir şeyler bakarken biz de Elif'le nişanlık için bir mağazaya girdik.

 

Abiye üzerine bir mağazaydı fakat gelinlik bölümü de vardı. Önce Elif için nişanlık baktık.

 

Seçtiği prenses model abiyeyi denemek için kabine gittiğinde bende kendime abiye bölümünden hem nişan için hem de düğün için abiye bakmaya başladım.

 

Elif onlarca nişanlıktan sonra kendine uygun olanı almaya karar verdi.

 

Bende kendime seçtiğim elbiseleri alıp kasaya ilerledik. Ödemeleri yaptığımızda mağazadan çıktık. Elif nişanlığının ölçüleri için bırakmış yarın tekrar gelip deneyecekti.

 

Bu süreçte nişanlık için fikri umarım değişmez çünkü değişecek gibi duruyor. Dünyanın en kararsız insanlarından biriyle yakın arkadaş olma sorunsalı.

 

Şimdiyse Yunus ve Acar'ın yanına alışveriş merkezinin Cafe bölümüne gidiyorduk. Yaklaşık yarım saat önce biz mağazadayken onların işi bitmiş boş boş beklememek için Cafe de oturmaya karar vermişlerdi.

 

Elimizdeki poşetlere zar zor mukayyet olup Cafeye geldik hemen sağ köşedeki masada oturuyorlardı.

 

Bizi görünce ayaklandılar. Acar oturmamız için ısrar ederken Elif yemek yemek istediği için Cafeden ayrılmıştık.

 

Alışveriş merkezinden ayrılıp Elif'lerin seçtiği restoranta gitmek için araçlara bindik.

 

Yolda Elif'e hangi restoranta gittiğimizi sorduğumda kaçamak cevaplar verip beni geçiştirmişti.

 

Bu kız yine bir şeyler karıştırıyor ama hadi hayırlısı.

 

(...)

 

 

Yaklaşık 5 dakikadır arabadan inmemek için Elif'le inatlaşıyordum. Çünkü beni 3 yıl önce dörtlü date yaptığımız mekana getirmişti. Galata kulesine yakın olan...

 

"Öfff hadi Belo ya benim için nolur geeel."

 

Elif gözlerini kocaman açıp ellerini de yalvarır gibi birleştirip bana bakıyordu.

 

"Hiiiç bana o bakışlarından yapma Elif biliyordun benim buraya gelmek istemeyeceğimi o yüzden yol boyu söylemedin mekanı. Giremem ben buraya. Benim adıma Acar'dan özür dilersin."

 

Elif masum bakışların işe yaramayacağını anlamış olacak ki pozisyonunu düzeltip tek kaşını havaya kaldırıp konuştu.

 

"Nedenmiş dejavu yaşarsınız diye mi? Tabiki öyle başka ne için gelmezsin ki. Hadi Belo açık açık söyle sen tekrar o duyguların dejavusunu yaşamaktan korkuyorsun değil mi?"

 

"Ne alakası var Elif?"

 

Artık Elif sinirlenmiş sesi yükselmişti.

 

"Çok alakası var Belo. Senin cevap veremediğin sorunun cevabını ben çok iyi biliyorum sende öyle. Ama sana bir şey söyleyeyim senin o korktuğun duygular bu mekana girince açığa çıkmayacak çünkü o duygular senin içinde."

Son sözlerini de söyleyip arabadan indi.

 

Elif'i uzun zaman sonra ilk defa bu kadar sinirli görmüştüm.

 

Evet belki Elif'in cümlelerinin haklılık payı var ama o mekana girmek benim duygularımın tekrar açığa çıkmayacağı konusunda haksız. Çünkü benim bastırmaya çalıştığım duyguların kalkanı bu mekandaki anılar yüzünden parçalanabilirdi.

 

İşte bu yüzden istemiyordum bu mekana girmek.

 

Düşüncelerimi dağıtan ise sağ tarafımdaki kapının açılması oldu.

 

Elif olduğunu düşünerek o tarafa bakmadan konuştum. "Daha fazla ısrar etme Elif gelmeyeceğim."

 

Kısa bir sessizlik oldu. Elif'in çoktan bana bir yığın laf sıralaması gerekiyordu. Yaksa yanımdaki... Kafamı o tarafa çevirdiğimde beni karşılayan bir çift mavi göz oldu.

 

Bir eli açtığı kapının üzerinde diğer eli oturduğum koltuğun yanında üzerime doğru eğilmişti.

 

Onu görmeyi beklemediğim için şaşkın ifadem üzerine soru sordu.

 

"Neden gelmiyorsun?"

 

Gözleri gözlerimde mekik dokurken benden bir cevap bekliyordu.

 

Hadi bakalım Belinay hanım ver bakalım cevap. Üstüme doğru eğilmesi beni zaten yeterince zora sokmuşken bir de sorusu beni daha da darlamıştı.

 

Bir cevap vermek zorunda olduğum için konuştum. "Şey daha güzel bir mekan varda ben ona gitmek istiyordum o yüzden şey etmiştim."

 

Aferin Belo at yalanı.

 

Yunus bana öyle mi diyorsun der gibi bakıyordu. Yalan söylediğimin o da farkındaydı.

"Bana pek öyle gelmedi. Sanki bu mekanla aranda geçmişten izlerin var gibi." dedi imalı bakışlarıyla.

 

Ne yapmaya çalışıyordu bu. Ne bu imalar. Bal gibi biliyorsun işte. Evet var izlerim hemde ömrüm boyunca silinmeyecek olan izlerim. Şimdi sana böyle kapı gibi cevap vermek vardı ama dua et 'arkadaşız'.

 

Ayrıca ne bu tavırlar senin yokmu burda izlerin.

 

"Yoo ne gibi bir izim olabilir ki benim yok benim izim falan."

 

Kaşlarını havaya kaldırıp yüzüme biraz daha yaklaştı. Mavilerini gözlerime kitlemişti. "Emin misin?"

 

Kalbimin hızı istemsiz artarken sıcak basmıştı. Eğer amacı kafamı karıştırmaksa şu an bunu başarıyordu.

 

"E-Eminim." Sesim istemsiz kesik çıkmıştı.

 

Yavaş yavaş kafasını aşşağı yukarı salladı. "O zaman bu günlük burda yiyelim yemeği başka bir gün senin istediğin mekanda yeriz 'arkadaşım' olur mu?"

 

Arkadaşım derken dişlerini hafif sıkmıştı.

 

"Tamam öyle olsun çıkarsan ineyim arabadan arkadaşım." Bende onun gibi arkadaşım derken dişlerimi sıkıştırdım.

 

Yavaş hareketlerle geri çekildi ya da bana öyle geldi bilmiyorum.

 

Hala bağlı olan kemerimi çözüp indim. Hiç istemeyerek o mekana girecektim.

 

Arabadan inip arabanın arka tarafında duran Elif'lere döndüm. Onlar zaten bize doğru bakıyordu.

 

Elif şaşkın ifadesiyle Yunus'a dönüp konuştu. "Helal olsun Yunus ben inmez diye düşünüyordum başarmışsın."

 

Yunus bana kısa bir bakış atıp konuştu. "Sana hallederim demiştim yenge."

 

Ay küstaha bak. Kendine olan güveni boyundan uzun. Şu durumda bir cevap veremeyeceğim için sustum.

 

"Hadi geçelim mekana." Yunus benim önden ilerlemem için elini öne doğru uzatmıştı .

 

Şu an koşup kaçmamak için zor duruyordum. Ama kadere baş kaldırılmaz. Bazen boyun eğmek gerekir ve ben şu an bunu yapmak zorundaydım.

 

Ayaklarım zor da olsa mekana girdi. 3 yıl öncesine göre hiç bir şey değişmememişti. İnsan az dekorasyonda yenilik yapar. Bu durum beni daha da zorlayacak gibi duruyor. Hakkımızda hayırlısı diyerek Elif'lerin seçtiği masaya oturduk. Neyseki 3 yıl önceki masaya oturmamıştık.

 

Ben Yunus'la yan yana Elif'le Acar yan yana oturuyordu. Oturur oturmaz yanımıza bir garson geldi.

"Hoşgeldiniz" Bir yandan da menü kitapçıklarını dağıtıyordu.

 

Hemen açıp yemeklere baktım. Çok acıkmıştım. Burdan en hızlı nasıl çıkılıyorsa o yoldan devam edecektim. Şu anki planımsa yemeğimi hızla bitirip 'hadi kalkalım' diye Elif'leri darlamaktı.

 

Herkes kendine bir şeyler sipariş ettikten sonra garson yanımızdan ayrıldı.

 

Elif etrafı inceleyerek konuştu. "Hiç bir şey değişmemiş sanki yıllar hiç geçmemiş gibi değil mi?"

 

Acar onu onaylar biçimde kafasını sallarken Yunus'a döndüm. Daha doğrusu aynı anda birbirimize döndük.

 

Bu sefer Yunus konuştu. "Etraf hiç değişmemiş ama ben çok değiştim hemde hiç tahmin edemeyeceğim kadar. Farklı biriyim belkide. Mesela eski hatalarımdan ders çıkarmış biriyim. Bir daha o hataları yapmayacak biriyim."

 

Gözlerimin içine içine söylediği sözcükler kalbimi sıkıştırdı.

 

Beni sadece geçmişteki bir hata olarak görüyordu.

 

Arkasına yaslanıp koltuğa daha da yerleşti.

 

Bense öylece kilitlenmiş gözlerimi Yunus'tan çekmiyordum.

 

Masadaki telefonum çalmaya başladığında umursamadım. Hala Yunus'a bakıyordum.

 

Yunus arayanı merak etmiş olucak ki gözleri masadaki telefonuma kaydı. Gördüğü isimle kaşlarını çatınca telefonuma döndüm.

 

📞Serter

 

Yunus'a göz ucuyla baktığımda çenesi kasılmıştı. Madem ben senin için sadece geçmişten bir hatayım madem aşık değilsin artık bana o zaman Serter'le konuşunca da çenen seğirmesin.

 

Normal zamanda arasa açmayacağım telefonu Yunus'a inat olarak açtım.

 

+Alo

-Alo Belinay nasılsın?

+İyiyim sen

-Bende iyiyim şey için aramıştım ben seni özür dilemek için kusura bakma. -Bir süre duraksadı ve devam etti- Biraz şaşırdım doğruyu söylemek gerekirse telefonu açacağını dahi düşünmüyordum.

+Önemli değil Serter artık bir anlamı yok zaten.

-E yemek mi yesek birlikte özür yemeği.

+Olur yemek yiyelim ne zaman?

 

Bilerek Yunus'un duyması için sesli söylemiştim. Sadece Yunus'un beni kıskanıp kıskanmadığını ölçeceğim. Aşık değilse kıskanmazdı değil mi? Küçük bir oyundan bir şey olmaz.

 

Bu ortamdan çıktığımızda yüksek bir ihtimal Serter'i arayıp yemeği iptal edeceğim.

 

-Yarın akşam uygun mu sana?

+Uygun

-Tamam o zaman ben seni saat 20.00 de evden alayım olur mu?

+Tamam görüşürüz.

-Görüşürüz.

 

Telefonu tekrar masaya koyduğumda Elif bana 'ne yapmaya çalışıyorsun' der gibi bakıyordu.

 

Ben de ona 'bana bırak' bakışı attım. En yakın arkadaşlar gözleriyle iletişim kurmakta bir numaradır. Bu yüzden Elif 'sen bilirsin' gibi arkasına yaslandı.

 

Yunus'a döndüğümde hafif kızarmış boynundaki damarlar kendini belli etmişti.

 

Bunlar kıskançlık göstergeleri değil mi? Yani hala aşıksın bana.

 

Tekrar önüme döndüğümde yanımıza garson gelmişti. Hepimiz siparişlerimizi verdik. Bir kaç dakika ardından yemeklerimiz geldi.

 

Yemekler yenirken genel olarak Elif ve Acar konuşuyor ben ve Yunus ara sıra kısa cümleler kuruyorduk. Yemeklerimiz bittiğinde ben hemen planımı devreye sokarak "Hadi kalkalım." Dedim.

 

Beni bozan durumsa yine Elif'in parlak fikri oldu. "Ay hayır kalkmayalım 5 dakika sonra buranın canlı müziği başlayacak."

 

Acar da ona katılarak konuştu. "Evet buraya kadar gelmişken şarkı da dinleyelim zaten çok kalmayız bir kaç parça dinler kalkarız."

 

Bu diyalog benim planın suya düştüğü anlamına geliyor. Kaderime bir kez daha boyun eğip canlı müziğin başlamasını bekledim.

 

Birkaç kişi sahneye çıkıp sahneyi hazırladı ve parçalar çalınmaya başlandı.

 

Sanki bana inat eskilerden çalıyorlardı.

 

Aşığın Kaderi

 

Nakaratlarda istemsiz Yunus'a dönüyor göz göze geliyorduk.

 

🎶

Tamiri kolay değil kalplerin

İstesen de nafile

Kemdini bilen susar

Gönül bulur bir bahane

🎶

 

Gerçekten gönül bir bahane bulabilecek miydi? Yoksa yalandan bir söz mü bu.

 

İçimden bu söze o kadar inanmak istiyordum ki. O mavilere tekrar mutlu bakabilmek. O mavileri tekrar mutlu görebilmek...

 

Bir kaç parça ardından sonunda mekandan çıkabilmiştik.

 

Kapının önüne geldiğimizde vedalaştık. "Görüşürüz Yunus."

 

"Görüşürüz Belinay."

O sabahki rahatlığı yoktu artık. Sabahki gibi net değildi sanki kafası bulanmış gibiydi.

 

Acar'la Elif'te ayrıldığında araçlara binip evin yolunu tuttuk.

 

 

(...)

 

"Sen ciddi misin Belinay şu an ciddi ciddi o Serter denen herifle yemeğe mi çıkacaksın. Hemde Yunus'a inat."

 

"Hayır Elif sadece Yunus öyle zannedicek ama yemeğe çıkacağım doğru."

 

"Nasıl yani?"

 

"Abim İstanbul'a gelmiş onunla çıkıcam ben bu yemeğe ama Yunus Serter'le çıktığımı zannedicek."

 

Elif hayret eder gibi baktı.

 

" Yok artık Belo. Çocuğun zaten seni kıskandığını biliyorsun hala seni sevdiğini de biliyorsun şimdi neden çıkıyorsun o yemeğe."

 

"Çünkü seven insan sevdiği için çabalar. Yunus bu yemeğe göz mü yumacak yoksa engel mi olucak bunu bilmek istiyorum. Göz yumarsa zaten benden çoktan vazgeçmiş demek. Ben sadece bunu görmek istiyorum. Sen ayarladın değil mi yani öğrendi hangi mekan olduğunu."

 

"Ayarladım merak etme Acar'la her konuşmamızda bağıra bağıra mekanın adını anons ettim. O kadar çok söyledim ki çocuk neye uğradığını şaşırdı yani."

 

Onun bu haline gülümsedim. Planım tıkır tıkır işliyordu. Bu akşam yemeği belkide benim Roma'ya dönüp dönmeyeceğimin kararı olacaktı.

 

Son kez aynada kendime baktım. Dökümlü krem tonlarda bir gömlek, altıma kalem siyah etek ve siyah şal takmıştım.

 

 

Gayet güzel olmuştum bence.

Siyah çantamı da alıp arabaya bindim.

 

Abimle orda buluşucaktık o yüzden mekanın yolunu tuttum.

 

 

 

(...)

 

Abimle karşılıklı oturmuş siparişlerimizin gelmesini bekliyorduk. Yunus'tan ses soluk yoktu.

 

Ben belki gelir diye kapıyı gözlerken abimin konuşmasıyla ona döndüm. "Belinay birini mi bekliyorsun geldiğimizde beri gözlerin kapıyı gözlüyor da."

 

"Yo yok abi kimseyi beklediğim öylesine bakıyordum birini beklediğimden değil yani."

 

Aynen Belo kimseyi beklemiyorsun aynen.

 

"Bana öyle gelmiş o zaman. "

 

"Ya ya sana öyle gelmiş abicim."

 

Benim gözlerim yine istemsiz kapıya ulaşırken birden beklediğim mavilerle buluştum. Yüzümde benden bağımsız bir gülümseme oluştu. Gelmişti. Benden vazgeçmemiş- Bi bir dakika o yanındaki kız da kim?

 

_____________

 

Bittiğğğ

Nasıl olmuşşş

İnşallah beğenmişsinizdir.

⭐️Oy verip Yorum yapmayı unutmayın Lütfen.

 

📌Biliyorum uzun bir ara oldu fakat artık okul da olduğu için yazmaya ne vakit ne de enerji bulabiliyorum.

 

En kısa zamanda bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle

Byeeee 💋

Loading...
0%