Yeni Üyelik
6.
Bölüm
@elma10

🎀Selamlarrr

Nasılsınız

İnşallah iyisinizdir

Çok bekletmeden başlayalım o zaman.


İyi okumalar🌸


___________


"E öyleyse hayırlı olsun."


Benim cümlem ile herkes ayağa kalkıp el sıkışmak için elini uzattı. Bir yandan da hayırlı olsun dileklerini iletiyorlardı.


Herkesin elini sahici bir şekilde gülümseyerek sıkarken sıra Serter 'e geldiğinde uzattığı elini es geçip elini havada bıraktım ve masaya koyduğum çantama uzandım.


Serter ilkin duraksasada bozuntuya vermedi.

Babam el sıkışırken kulağıma doğru fısıldayıp "Çıkınca odama gel." dedi. Tam toplantı odasından çıkacakken Adem Beyin "Toplu bir kare çekilelim öyleyse." demesi ile duraksadım.


Gözümün kenarından Serter'i kontrol ettiğimde o zaten bana bakıyordu. Sonra bana doğru adımladığında fotoğraf için yanıma doğru geldiğini fark ettim.


Herkes yan yana dizilmişken sadece köşeler boş kalmıştı Serter'in de bir yere geçmesini bekliyordum ki ona göre farklı köşeye geçecektim.


Ama ona doğru baktığımda o da beni bekliyordu. Bunun üzerine kendimi garantiye alarak en ortada duran babam ile Cengiz amcanın kollarını itekleyerek aralarına girdim.


Serter'de en köşeye geçmek zorunda kalmıştı. Bu beni iyice keyiflendirirken Adem Beyin kapıdan çevirdiği muhtemelen stajyer olan kızın tuttuğu telefon kamerasına otuz iki diş gülümsedim. Kız birkaç kare çektikten sonra telefonu tekrar Adem Beye uzattı.


Fotoğraftan sonra herkese (Serter hariç) iyi günler dileyip babam ile toplantı odasından çıktım.


Odaya ulaşana kadar bir şey dememesi beni kuşkulandırmıştı.


Odaya girdiğimizde arkamızdan Cengiz amca da girmişti.


Babamın yüzü sert dururken Cengiz amcanın yüz ifadesi çok keyifliydi. Babam bana doğru dönüp "Baba yaa benim ne işim olur öyle şeylerle." diyip 2 gün önceki sözlerimi benim tarzımda söyleyerek hatırlatmıştı.


Babamın beni taklit etmesi üzerine arkamda duran Cengiz amcadan bir kıkırdama sesi geldi.


Arkamı döndüğümde kahkaha atmamak için zor durduğu her halinden belli oluyordu.


Cengiz amcaya sert bakışlar atıp önüme döndüğümde babamın da benim gibi Cengiz amcaya sert bakışlar attığını gördüm.


Ve açıklama yapma gereksinimi duyarak söze girdim. "Ya baba ben öylesine atmıştım yani seçilmez diye can sıkıntısından yani."


Babam bir şey diyecekken Cengiz amca önce davranıp beni yerin dibine sokan o cümleyi kurdu. "O belli oluyor zaten @gevreklisüt." diyip güldü.


Yüzümün utançtan kızardığına emindim. Cengiz amcaya dönüp "Ay çok rezil oldum dimi?" diye sordum.


Cengiz amca tereddüt etmeden "Yani sadece tüm yetkililer şaşırdık bu kadar güzel tasarımın sabinin adının @gevreklisüt olmasını kimse beklemiyordu."


Bunları hala gülerek söylüyordu. Cümlelerinin altından dalga geçmesi de eksik olmuyordu. Sadece sıkıntılı bir şekilde "Offf" dedim.


Sonra babama masum bakışlar attım.


Babam asıl konuya dönmek istercesine yüksek olmayan ama sert olan sesi ile "Kızım sence ben kazanmana mı kızıyorum şu an. Yoksa ben sana katıl diye telkinlerde bulunurken beni tersleyip 'yalan söyleyerek' aslında senin çoktan katılmana mı?" dedi.


Kafamı eğip alttan alttan ona yavru köpek bakışları attım. Zaaflarını biliyordum babam sonuçta. Zaten hiç dayanamazdı ki o bana.


"Özür dilerim babiş valla bir dahakine ilk sana söyleyeceğim."


Sonra yumuşayıp bana sarıldı. Hemen bende kollarımı sardım ona.


"Sakın şımarma küçük hanım bu iş burda bitmedi." dediğinde artık herşey için çok geçti çoktan şımarmıştım.


"Yanlış oldu herhalde küçük hanım değil tasarımcı hanım." diyip önüme doğru düşen şalımın ucunu arkama doğru savurdum. Bu birnevi kapalı saç savurma hareketiydi.


O sırada Cengiz amcadan "Ooooooo." sesi duyuldu. Ona dönüp göz kırptım.


Babam şımarmama dayanamamış olacak ki " O zaman hemen gidip forma tasarımlarını yapmanız gerekiyor 'Tasarımcı hanım'. " dedi.


Ben şımarmaya devam ederek "Yaparız babiş ya rahat ol." diyip yanaklarını sıktım.


Bu hareketimden sonra Cengiz amcanın artık tutamadığı kahkahası duyuldu. Bende ona eşlik ettim ve onunla kahkaha attım.


Babam ise sadece bana bakıp hem gülümsüyor hemde 'seninle görüşücez' bakışları atıyordu.


(...)


Eve geldiğimizde akşam yemeğinde abime bütün olanları anlatmıştım. Ama o en çok @gevreklisüt kısmı ile ilgilenmişti. Moralimi bozmuş olsada aldığı böğürtlenli dondurma ile gönlümü almıştı.


Dondurmayı yedikten sonra herkese iyi geceler dileyip odama çıkmıştım. Odama girdiğim gibi kendimi yatağa attım ve ayaklarımı havaya kaldırıp salladım. Yerimde duramıyordum.


Resmen tuttuğum takımın formalarını ben tasarlayacaktım.


Günün stresinden dolayı kazanmanın tadına yeni yeni varıyordum. Acayip heyecanlıydım. İçim içime sığmıyordu.


Çok heyecanlı olduğum için bu gece gözüme uyku girmeyeceğine emindim. Bu yüzden en azından deplasman formalarının tasarımlarına başlamaya karar verdim.


Babam ajanstayken tasarımların en kısa sürede tasarlanması gerektiğini söylemişti. Çünkü bazı takımlar yavaştan formalarını sunmaya başlamıştı bile.


Bende elimi hızlı tutmam gerektiğinin farkındaydım. Bu yüzden bir süreliğine mücevher tasarımlarıma ara vermeye karar verdim.


Yataktan kalkıp gelir gelmez şarja taktığım komidinin üstündeki telefonuma uzandım.


Telefonu açtığımda ne kadar çok bildirim olduğunu gördüm. Özellikle instagram ve twitter dan bir sürü bildirim vardı.


İyi de ne alaka.


İlk twitter a girdim. Gördüğüm tweet in başlığıyla gözlerim fal taşı gibi açıldı.


Bu tweet bir haber sitesinden alıntı şeklinde atılmıştı.


SON DAKİKA

PUMA GENEL MÜDÜRÜ TİMUR ONUK'UN KIZI BELİNAY ONUK PUMA'NIN YENİ TASARIMCISI OLDU!


Puma'nın hazırladığı anonim katılımlı yarışmayı kazanan Belinay ONUK'un sadece forma tasarımcısı değil Puma'nın da yeni tasarımcısı olduğu Puma'nın resmi sosyal medya hesabında açıklandı.


Ha?

Ben pumanın yeni tasarımcısı olmamıştım ki sadece bu sezonun formalarının tasarımcısı olacaktım. Ama evet öyle bir ihtimal vardı.


Nasıl bu kadar hızlı öğrendiler?- diye düşünürken aklıma çekildiğimiz toplu fotoğraf geldi. Yüksek bir ihtimal PUMA bir açıklama yapmıştır haber siteleri de bu açıklamayı şahlandırarak yazmışlardır diye düşündüm.


Hemen Pumanın hesabına giriş yaptım tahmin ettiğim gibi fotoğrafı resmi hesapta paylaşmışlardı.


Altına yazdıkları açıklamaya göz attım.


PUMA'nın yeni tasarımcısı Belinay ONUK ile anlaşma sağlanmıştır. Aramıza Hoşgeldin Belinay ONUK.


Bir dakika ne? İyide ben sadece forma tasarımcısı değil miydim? Yanlış yazılmıştır herhalde. Bunun düzeltilmesi lazım. En iyisi babama söylemek diye düşünerek odamdan çıkıp merdivenlerden indim.


Babam tahmin ettiğim gibi salonda EURO2024 maçlarının yorumlarını seyrediyordu.


Hemen yanına gidip "Baba bizim çekildiğimiz toplu foroğrafın altına yanlış açıklama yazmışlar." diyip direk söze girdim. Bir yandan da telefonumun ekranını ona gösteriyordum.


Babam rahat bir tavırla "Yoo doğru yazmışlar bir yanlışlık yok." dedi.


"Baba nasıl yanlışlık yok burda PUMA nın yeni tasarımcısı olduğum yazıyor ben sadece bu sezonun forma tasarımcısı oldum."dedim.


Babam gülümseyerek "Keşke sözleşme maddelerini okusaydın kızım." dedi.


Şaşkınlığımı belli ederek "Nasıl?" dedim.


Babam bilmiş bir ifade ile tekrar söze girdi.

"Sözleşmede 1 yıl boyunca PUMA nın tasarımcılığını yapacağına dair bir madde vardı görmedin mi?"


Ağzım açık babama bakıyordum. Nasıl yani? Beni oyuna mı getirmişti.


"Ama ben sadece forma tasarımı için attım o imzayı." dediğimde babam gülümsüyordu.


"İstersen sözleşmeyi bir daha inceleyelim kızım." dedi.


"Yani beni oyuna getirdiniz öyle mi?" Diye sordum.


"Oyun değil kızım sözleşmeyi okusaydın görürdün. Aslında o madde konusunda çok kararsızdım hatta baya karşıydım. Tahmin edersin ki Cengiz amcanın fikriydi. Cengiz amcan 'Şu tasarıma bak Timur çok yetenekli biz direk bu kişiyi pumanın tasarımcısı yapalım.' dedi. Ama tasarımcının sen olduğunu görünce o maddeye göz yumdum hatta destekledim. Cengiz amcanın sence de son dönemde fikirleri çok iyi değil mi?"


Son cümlesini alaylı söylemişti. Hala şok etkisinden çıkamamıştım. Aklıma hücüm eden ilk soruyu sordum.


"Baba ben nasıl yapayım yapamam ki ayrıca 2 ay a okul başlayacak ben nasıl iki işi bir arada götüreyim." dedim.


"O zaman okulu 1 seneliğine dondurursun kızım."dedi.


"Nee? Okulu dondurmak mı? Ama ben okulu çok seviyorum."dedim.


"Kızım sanki okulu bırak dedim yani alt tarafı 1 yıl donduracaksın." dedi.


Sanki hiç bir şey değilmiş hatta çok kolay şeylermiş gibi konuşuyordu.


"Ama Baba ben okulu dondurmak istemiyorum ki hem ya bu sene öğrendiklerimi unutup seneye hatırlamazsam."


"Unutmazsın Belinay abartma hadi git yat geç oldu. Hadi kızım hadi prensesim. " diyip beni koltuktan kaldırıp merdivenlere doğru ilerletti. Resmen oldu bittiye getirmişti.


Yavaş yavaş odama doğru ilerledim.


Odama girdiğimde salıncak koltuğuma oturdum.


Şimdi okulu mu donduracaktım? Öyle görünüyordu.


Telefonumu açıp WhatsApp a girdim. Elif'ten mesaj vardı. En yakın arkadaşımdı Elif. Aynı zamanda Cengiz amcanın kızıydı. Cengiz amaca da babam gibi Elif in PUMA da çalışmasını istiyordu ama biz Elif ile bir olup Mücevher Tasarımı okuyorduk. Bir haftalığına tatile Antalya'ya gitmişti. O yüzden bir haftadır yüz yüze görüşemiyorduk. Ama yarın dönecekti. Mesajına tıkladım.


Elf🧝‍♀️:Kız belo o haberler neeee???

Elf🧝‍♀️:Ama aşk olsun sana bana niye söylemedin yeni tasarımcının sen olduğunu

Elf🧝‍♀️:Hani biz en yakın arkadaştık ve aramızda sır olmazdı.😡

Elf🧝‍♀️:Darıldım valla yarın sabah dönüyorum trip yiyeceğini bil yani.


Siz:Elif valla benimde 5 dk önce haberim oldu yeni puma tasarımcısının ben olduğum. Nolursun darılma.


Elf🧝‍♀️:Nasıl 5 dk önce haberin oldu??? Kızım sen sözleşmeyi imzalarken neyi imzaladığını sanıyordun acaba.


Siz: Okumadım ki sözleşmeyi.


Elf🧝‍♀️: Ha?


Siz: Karışık işte yarın buluşalım sana her şeyi anlatırım.


Elf🧝‍♀️: Tamam.


Siz: Küs müyüz??? 👉👈


Elf🧝‍♀️: Bakıcazzz


Siz: Değiliz yaniii


Elf🧝‍♀️: Bakıcaz dedim Belo değiliz demedim.


Siz: Ama sen bana kıyamazsın ki


Elf🧝‍♀️: İyi geceler Belo


Siz: He he bende seni seviyorum Elfimmm 💋


Elf🧝‍♀️ "He he bende seni seviyorum Elfimmm" mesajınızı beğendi.


Elf🧝‍♀️ çevrim dışı


Elif'i son mesajını bende beğendikten sonra telefonu kapattım. Ayağa balkıp çıkardığım kıyafetlerimi toplamaya başladım. Çantamı da boşaltmaya başladığımda bir şeyin eksik olduğunu fark ettim.


Anahtarlık.


Bir dakika nee. Hayır olamaz bu gerçek olamaz. Anahtarlığı düşürdüm mü? Umudumu düşürdüm mü?


Çantamın ceplerini daha da karıştırdım. Anahtarlık yoktu. Sonra aklıma gelen an ile kan beynime sıçradı.


Kırmızı rujlu kadın. 😡


En son o kadınla çarpışmadam önce elimdeydi. Şu an o kadın yanımda olsaydı net boğazına yapışmıştım. Ama şu an daha önemli işlerim vardı.


Anahtarlık nerde?


Hemen ayaklandım. Üstüme bir sweet altıma bir eşofman giydim. Siyah şalımı kafama geçirip makyaj masamın üstüne koyduğum araba anahtarına uzandım.


Bir hışımla odadan çıktım. Dış kapıya geldiğimde neyseki babam odasına çıkmıştı çünkü salondan rahatlıkla dış kapı görünüyordu. Şimdi bu saatte nereye diye beni göndermezdi. Hele konu alt tarafı bir anahtarlık ise asla. Ama o anahtarlık benim için alt tarafı değildi. O yüzden hızla kendimi arabaya attım.


Şirketin önüne geldiğimde ışıkları hala yanıyordu. Aracı kilitleyip sensörlü kapının önünde durdum neyseki kapılar açıktı.


İçeri girmeden önce benim ile eş zamanlı kapşonlu uzun boylu biri şirketten çıkıyordu. Dalgınlıkla omzum onun omzuna çarptı. "Özür dilerim." Dedim. O da boğuk çıkan bir sesle "Önemi yok." Dedi ve gitti.


İçeri girdiğimde danışma masasında oturan güvenlik ile göz göze geldim. Beni gördüğünde yüzünde şaşkın bir ifade oluşmuştu. 45li yaşlarında esmer hafif göbekli bir güvenlikti.


Beni görünce ayağa kalktı. "Hoşgeldiniz Belinay Hanım bir şey mi oldu?" Diye sorduğunda şaşırma sırası bendeydi. Adımı nasıl hemen öğrenmişti. Ünlü mü oldum acaba.


Düşüncelerimi dağıtıp hemen söze girdim.

"Anahtarlığımı düşürdüm bu gün burada acaba size hiç kayıp eşya falan getirildi mi?"


Önce düşündü sonra "Bana bir şey getirilmedi ama isterseniz kayıp eşya dolabına bakayım." dedi.


"Evet evet lütfen bakın."


Onaylamam ile eğilip masanın altındaki çekmeceyi bir anahtar ile açtı.


"Burada bir anahtarlık var bir bakın isterseniz."


Heyecanla yanına gidip dolaba baktım. Ama hayır bu anahtarlık benim anahtarlığım değildi.


Kabul etmek istemediğim için dolabı karıştırmaya başladım.


"Hayır burada değil." Dedim üzgün bir ses tonu ile.


"Nerede düşürdüğünüzü hatırlıyor musunuz peki?" Diye sordu.


"Emin değilim ama yüksek bir ihtimal 18. Katın koridorunda düşürdüm. Bakma fırsatım var mı acaba?" Diye sordum bu sefer.


Kafası ile onaylayıp "Tabiki size eşlik etmemi ister misiniz?" dedi.


"Yok hayır teşekkürler ben bakarım." Diyip asansörlere doğru ilerledim.


Hemen binip 18. Katın tuşuna bastım. Öğlen çok hızlı gelen asansör sanki yavaşlamış gibi geldi.


Kata geldiğimde kadınla çarpıştığımız noktaya koştum. İyice yerlere bakmaya başladım.


Burada yoktu. Belki toplantı odasında düşürmüşümdür diye toplantı odasını da tav ettim ama hayır yoktu.


Aşşağıya inip babamın odasına da baktım. Hatta girmediğim yerlere bile baktım.


Ama yoktu. İçimi bir korku sardı. O an sadece yere çöküp ağlamak istedim.

3 yıl önceki gibi

Belki yine gelirdi. Belki yine mendil uzatırdı. Belki yine umut verirdi.


Sonra si*₺ir olup giderdi falan.


Mantıklı düşünemediğimi fark ettiğimde babamın odasından çıktım. Tekrar güvenliğin yanına gittim.


Beni görünce "Bulabildiniz mi?" Diye sordu.


"Hayır bulamadım. Ama Burada düşürdüğüme eminim. Benim için manevi değeri yüksek bir anahtarlıktı. Acaba kamera kayıtlarına bakma fırsatımız var mı?"


"Bakardık ama bu saatte kamera odası kapalıdır açmak için sabahı beklemeniz gerekecek." Dedi.


"Başka bir yolu yok mu acaba?" Bir umut sorduğum soruya ben bile bir çare bulamamıştım.


"Malesef"


"Peki ben sabah geleyim o zaman teşekkür ederim." Diyip arabaya doğru ilerledim.


Arabaya binip kafamı direksiyona dayadım. Belki de aptal bir anahtarlığa bu kadar bağlanmak hataydı. Belki değil direk hataydı. Ama bağlanmıştık bir kere peşini bu kadar hızlı bırakamazdım.


Aptal bir anahtarlığa nasıl bu kadar bağlanmıştım kendime hayret ediyordum. Belkide ben o aptal anahtarlığa değil yüzünü bile göremediğim bir çift mavi gözün sahibine bağlanmıştım. İnsan bir çift göze ilk gördüğünde bağlanabilir miydi? Ben bağlanmıştım.

Offf bilmiyorum.

Şu an bildiğim bir şey varsa o da o anahtarlığı bulmam gerektiği.


Kontağı çevirip eve doğru yol aldım.

Yollar boş olduğu için 10 dk içinde eve varmıştım.


Sessizce kapıyı açıp odama girdim. Şalımı sandalyeme doğru fırlattım. Dalgalı saçlarımı dağıtıp kendimi yatağa attım. Kafam dumanlıydı.

Ve bu zamanlarda bana iyi gelen iki şey vardı.

1 anahtarlık

2 tasarım yapmak


İlkine ulaşamayacağıma göre ikinci ile devam.


Yatağımın yanındaki komidinden tapletime uzandım. Açıp forma tasarımlarının taslaklarını yapmaya başladım. Bir kaç tane yaptıktan sonra artık göz kapaklarımı taşıyamaz hale geldim ve kendimi uykuya teslim ettim.


(...)


Sabah namazını kıldıktan sonra kendime bir filtre kahve yapmıştım. Şimdi ise camımın önünde bir yandan gün batımını izleyip bir yandan forma tasarımı yapıyordum. Gece yaptığım tasarımların hepsini çok beğenmiştim.


Bilmiyorum belkide hepsinde fenerbahçe logosu olduğu için bana güzel geliyor da olabilir.


Bu yüzden dün gece yaptığım formaların en beğendiğim özelliklerini birleştirip en son ortaya 2 tane deplasman forması çıkartmıştım.


Şimdi ise daha zorunu yapacaktım. Çubuklu forma.


Kafam çok karmaşık olduğu için elim durmuyor sürekli çiziyordum. 4 tane çubuklu yapmıştım. Ama hangisini seçmeliydim bir türlü karar veremiyordum.


Sonra saate baktım 08.30 olmuştu. Kahvaltı saati olduğunu fark edip ayaklandım. İş saati 9 olduğu için hafta içi bu kadar erken kahvaltı ediyorduk. Çubukluyu da babama seçtireyim dedim ve ipad imi de alıp aşşağı indim.


Babam ile abim çoktan masaya oturmuş yemeye başlamışlardı. Moralimin bozukluğunu anlamamaları için enerjik bir günaydın dedim.


Babam ve abim beni görmeleri ile gülümsedi.


Sonra abim " Ooooo Belinay hanım hayırdır inşallah sizi hangi güç o yataktan bu kadar erken saatte kaldırdı." dedi.


Bende "Work work work." diyerek Seda Sayan taklidi yaptım.


Abim şaşırmış bir şekilde dudağını büzdü.


Babam ise sadece gülümseyerek kahvaltısını yapıyordu.


Hemen onun yanındaki yerimi alıp ipad imi açtım.


"Baba ben forma tasarımlarını bitirdim ama hangileri karar veremedim." diyip tasarımları ona gösterdim.


İpad i elimden alıp daha dikkatli inceledi. Beğeni ile cümlesini kurdu. "Bunlar çok güzel olmuş kızım çok beğendim. Bu kadar hızlı yapmanı beklemiyordum valla." dediğinde bilmiş bir ifadeyle gülümsedim.


"Tabii babiş ne sandım sen ben kimin kızıyım." dedim.


Bunun üzerine göz kırptı.


Sonra söze girdi. "Bunu ben tek başıma seçemeyeceğim bu güne bir toplantı ayarlayalım tüm yetkililer ile ortak karar alarak seçeriz." dedi.


"Benim gelmem gerekiyor mu?" Diye sordum.


"Hayırdır başka işiniz mi var hanımefendi." Dedi.


"Bu gün Elif geri dönüyor ya onu havalimanından alacaktım. Sonra buluşmaca falan yapacaktık."dedim.


"Kızım Elif kaçmıyor ya zaten uzun sürmez merak etme önce toplantıya katıl sonra Elif'le buluşursun. Hatta Elif'i de al o da şirkete gelsin. Hem Cengiz ile buluşamayacaklardı Cengiz şirkette olduğu saatte Elif uçaktan iniyor olacak. Sen git Elif'i havalimanından al şirkete gelin. Cengiz'e sürpriz olur." Dedi.


Mantıklı geldiği için onayladım.

Kahvaltımızı yapıp odama çıktım ve giyindim.


Beyaz bir takım üstüne ona uygun bir şal taktım. Tasarımcıyız aksesuarsız olmaz hesabı elime ne geçtiyse taktım. Hafif bir makyaj yaptım. Sonra pudra bir çanta taktım. Hazırdım. Bence gayet güzel olmuştum.


Son kez herşeyimi kontrol edip evden çıktım. Arabaya binip havalimanına gittim. Havalimanına vardığımda Elif'i gelen yolcu kısmında beklemeye başladım. 1 hafta olsada bana 1 yıl gibi gelmişti. Çok özlemiştim arkadaşımı.


Yavaş yavaş yolcular çıkmaya başladığında daha dikkatli bakmaya başladım. Sonra mükemmel görüntüsü ile Elif göründü.


O da beni görmüş olacak ki birbirimize koşmaya başladık. Karşı karşıya geldiğimizde sıkı sıkı birbirimize sarıldık.


İçten bir ses tonu ile "Belooommmm" dedi. Ben de aynı içtenlikle "Elfiiimmmm" dedim.


Birbirimizden ayrıldığımızda "Rahat gelebildin mi?" Diye sordum.


"Çok rahat geldim valla uyudum uyandım İstanbul."dedi.


"Ay iyi bari. Seni çok özlemişim ya bir dahakine bu kadar uzun süre ayrılmayalım." Dedim.


O da " Ben sana dedim sende gel diye beni dinleyen yok ki 'yok finaller yeni bitti Elif yok tasarım yapıcam yatıcam Elif' gelseydin benimle bu kadar özlemezdin." dedi somurtkan bir şekilde.


"Seninde diline düştük bir daha zor kurtulurum artık." dedim.


"Ha şunu bileydin" diyip işaret parmağı ile burnuma vurdu.


(...)


Havalimanından direk şirkete gelmiştik. Yolda gelirken son 1 hafta da ne olduysa Elif'e anlattım. Tabii yakınmaktan da çekinmedi.


"Nasıl yani bunların hepsi benim 1 haftacık gittiğim tatilde mi yaşandı offff yaa ben bunlar yaşanırken nasıl buralardan uzak kaldım. Kendimi 2 yıl sakatlık geçirmiş Luan Perez gibi hissediyorum."


Bense onun bu yakınmalarına sadece gülüyorudum.


Şirkete geldiğimizde ilk işim dün gece ki güvenliği bulup kamera kayıtlarını izlemek olacaktı ama içeri girer girmez babamla karşılaştığımız için bunu ertelemek zorunda kalmıştım.


Şimdi ise toplantı odasında tüm yetkililer ile benim forma tasarımlarını tartışıyorduk.


Bu tartışmadan gerçekten çok yorulmuştum. Şafaklarımdaki sızı ise daha dayanılmaz hale getiriyordu.


İçimden iyiki deplasman formalarına önceden karar vermişim diye geçirdim. Çünkü bu tartışmayı bir daha çekebileceğimi düşünmüyorum.


Herkesin kendi fikrini söylemesi çok güzel bir şey ama kimsenin fikrinin birbirini tutmaması fikir alışverişinin yanlış bir karar olduğunu gösteriyordu.


Şu an tek isteğim toplantının bitmesiydi.


Elif ile göz göze geldiğimde onunda benden pek bir farkı olmadığını gördüm. Ve bir kez daha PUMA da çalışmak istemememizin ne kadar doğru bir karar olduğunu fark ettim.


1 yıl nasıl dayanacaktım ben gerçekten bilmiyordum.


2 saatin sonunda ben can sıkıntısından masanın üstündeki kurabiyeleri kemirmeyi yeni bırakmıştım.


Kafamı kaldırdığımda masadaki sulara baktım. Kurabiyelerden boğazım kurumuştu.


Tam bir suyu gözüme kestirmiş uzanacaktım ki yanımda bir hareketlilik hissettim. Kafamı çevirdiğimde Serter'in bana doğru uzattığı cam su şişesi ile karşılaştım. Göz göze geldiğimizde göz kırptı.


Toplantı boyunca bakışlarıyla zaten yeterince rahatsızlık vermemiş gibi bir de bu hareketi daha da rahatsız olmama sebep olmuştu.


Evet bu hareketi centilmence bir hareketti ama onun amacı centilmenlik değildi.


Hiç umursamadan bana uzattığı suyu es geçip gözüme kestirdiğim suyu aldım ve içtim.


Neyseki toplantıda bitmişti de suyu içip hemen ayaklanmıştım. Hemen Elif ile kol kola girdik ve toplantı odasından çıktık.


İyice uzaklaşana kadar ikimizde konuşmadık. Sonra Elif "Bu adam sana yürüyor mu?" Dedi.


Bende "Malesefki öyle." Dedim bıkkın bir sesle.


"Seni rahatsız ediyorsa hemen babamalarla konuşalım." Dediğinde kafamı iki yana salladım.


"Yok ya babamları karıştırmayalım şimdi zaten pas vermiyorum yakında vazgeçer."dediğimde uzaktan Serter'in sesi duyuldu.


"Belinay Hanım bir bakar mısınız?" Dedi bir yandan da aramızdaki mesafeleri kapatıyordu.


Göz devirip ona doğru baktım. "Buyrun bir sıkıntı mı var?" Dedim. O sırada yanımıza ulaşmıştı.


"Şey diyecektim acaba öğlen yemeğine mi çıksak hem formaları kutlarız hem de birbirimizi daha iyi tanırız sonuçta 1 yıl boyunca birlikte çalışacağız." Dediğinde gözlerimi bölertmemek için zor durdum.


1 yıl birlikte çalışıcaz derken. Whattttt dedin gülüm. Hayır sen ayrı ben ayrı çalışıcam ayrı gayrı.


"Nasıl 1 yıl beraber çalışıcaz yani ben tasarımcıyım. Siz ne alaka?"dedim dan diye.


"E ben de tasarım kısmındayım."


Ha ??? Başımdan aşşağı kaynar sular döküldü. Ben onu sadece forma tasarımlarında yetkili biri sanıyordum. Tasarım bölümünde olmak ne ya.


"Siz niye şaşırdınız ki bilmiyor muydunuz?"diye de ekledi.


"Yok hayır bilmiyordum." Diye cevap verdim.


"İşte bende tam bundan bahsediyorum. Daha çok karşılaşacağız öğlen yemeğinde birbirimiz hakkında bilmediklerimizi konuşuruz. Ne dersiniz?"


Bunu yüzündeki muzip gülümseme eşliğinde söylemesi ağzına bir tane koyma isteği uyandırdı içimde. Bunu babam için şimdi yapmamalıyım ama elbet onun da zamanı gelir.


Sakin ol Belo sakiinnn.


"Yok benim başka planlarım var."dedim dişlerimi sıkarak.


"Ben aslında akşam da müsaitim akşam yemeği de yiyebiliriz." Dedi.


"Yok benim akşam da işim var hatta uzun bir süre işim var 1 yıl kadar yani yok yemeğe çıkamayız." Dedim daha net olması için.


Bu söylediklerimden keyif almış bir şekilde gülümsemesini büyüttü.


"Profesyonel olalım diyorsun yani Okey. 1 yıl profesyonel takılalım o zaman. Bu arada fark ettiysen 'siz' i attım senin için sorun olur mu bence sen diyebilirim." Dedi.


Bu benimle dalga mı geçiyordu.

Lafı g*tünden anladığına kesin olarak emin olduk.


"Yok diyemezsiniz 'siz' ile devam."

Yoksa ben başka türlü devam edicem.


Elif benim zar zor dayandığımın farkında olduğu için olaya tam vaktinde müdahale etti ve "Belinaycım bizim işimiz vardı hadi gidelim iyi günler Serter Bey."


Diyerek beni kolumdan çekiştirip Serter'den uzaklaştırdı. Uzaklaştığımızda "Bu böyle her işi g*tünden anlıyorsa senin işin baya zor Belocum."dedi.


"OFFF malesef ki farkındayım Elif nolursun şu kameralara bakıp anahtarı bulalım artık biraz olsun mutlu olayım." Dedim.


Tam o esnada karşımda dün geceki güvenliği gördüm hızlı adımlarla yanında gidip kameraları sorduk.


O da hemen bizi kamera odalarına doğru ilerletti. Odaya girdiğimizde bizi birkaç yan yana dizilmiş bilgisayar ekranları karşıladı. Küçük bir odaydı.


Söylediğim zaman aralığını izlemeye başladık.


Evet. Tahmin ettiğim gibi o kırmızı rujlu kadın ile çarpıştığımız esnada elimden düşüyor.


Biraz daha ilerlettiğimizde toplantı odasından çıkıyoruz. Anahtarlık hala orada duruyor. Kalan kısımları 2x te izlemeye başladık.


Artık saat geç saatlere geldiğinde kapşonlu birisi gözüküyor. Yüzü görünmüyordu ama çok tanıdık gelmişti.


Toplantı odasına giriyor çıkıyor ve yerde anahtarlığı fark edip eğiliyor. Eline alıp uzun süre bakışıyor. Yerde gördüğün sıradan bir anahtarlıkla niye bu kadar bakışırsın ki. Sonra kalkıp gidiyor.


Bunu gördüğümüzde "Aa alıyor bakın anahtarlığı cebe indirdi bayağı." Dedim. Çok sinirlenmiştim. Canımdan kıymetli anahtarlığım bir yabancı nın elindeydi.


Bilgisayarın önünde oturan güvenlik abiye dönüp "Abi şu kapşonluyu bulabilir miyiz?" Dedim.


"Yüzü görünmüyor Belinay Hanım bulmamız biraz zor. Ama belki diğer kamera açılarından gözükmüştür bakalım istersiniz." Dedi çözüm olarak.


Kafamla onaylayıp "Lütfen" dedim.


Diğer açılara da baktığımızda hiç bir şekilde yüzünü görememiştik. Ama yabancının son kamera görüntüsünde bende vardım.


Bu benim dün gece şirketin kapısının önünde çarpıştığım yabancıydı.


Bu kadar da olmazdı ama ya.


______________


Bitttiiğğğğğ

Beğendinüz mü

Yorum yapmayı oy vermeyi unutmayın.

Bu bölüm önceki bölümlere göre daha uzundu farketmişsinizdir. Artık bu şekilde uzun bölümler yazmayı planlıyorum.


💓💓💓💓💓


Diğer bölümde görüşmek üzereeee

💋


Loading...
0%