@elma10
|
Helüüüü Nasılsınız İnşallah iyisinizdir Öyleyse bölüme geçelim. İyi okumalarrr _______________ "Siz Serter Bey ile birlikte misiniz?" Yunus'un sorusu ile şok oldum ne alaka. Bu fikre nereden vardı. Yani şöyle bir düşününce benim tavırlarım dışarıdan da gayet net bir şekilde anlaşılıyordur bence. Dışarıdan biri sadece 5 dk bizi izlese benim Serter'den haz almadığımız hatta nefret ettiğimi gayet net bir şekilde görür. "Çüşşşşşşş Allah yazdıysa bozsun" Bunu şokunu etkisiyle söylemiştim ve hanımefendilik kurallarına uymadığımı fark ettiğim için hemen arkasından "Ay pardon" dedim. "Yani Serter Bey benim arkadaşım bile değil olamazda ve aramızda kalsın ama kendisinden nefret ediyorum." dedim hızlı hızlı konuşarak. Sözlerim üzerine rahatlamış gibi duruyordu. Elini ensesine doğru atıp konuştu. "He şey yani ben Serter Bey bana öyle deyince ben sizi şey sandım-" "Bir dakika ne deyince Serter Bey size benimle alakalı bir şey mi söyledi." Diye lafına girdim. Sinirden kıpkırmızı olduğuma emindim. Ay bu adam bir de benimle alakalı mı konuşuyordu insanlarla. Yunus DEMİRDAĞ Anlatımıyla Karşımda 2024/2025 Fenerbahçe forma tasarımlarını yapan Belinay ONUK vardı. Onu sadece instagramda tasarımcı olduğunu açıklayan toplu fotoğrafta görmüştüm. O fotoğrafta bile güzelliğini belli ediyordu. Gerçekte ise çok daha güzeldi. Yeşile çalan elaları güzelliğini ön planı çıkarıyordu. Adeta büyülenmiş bir şekilde ömür boyu o gözlere bakma isteği uyandırmıştı içimde. Çok rahatsız olmaması için bakmamaya çalışsamda ne kadar başarılı olduğum sorgulanırdı. Taktığı şalı ise zaten tatlı olan ifadesine tatlılık katmıştı. İlk defa ben bir kadına bakmaya karşı koyamıyorudum. Dinime bağlı bir adamdım ve elimden geldikçe dinin gerekliliklerini yerine getirmeye çalışıyordum. Dinime aşıktım ama karşımdaki kişi nefsimi çok zorluyordu. Bizim tesiste ismi çok geçtiği için tanımak çokta zor olmadı. Stüdyoya girdiği andan itibaren ben zaten kim olduğunu biliyordum. Tesiste bu kadar isminin geçmesinin sebebi ise yıllardır illaki bir kısmı beğenilmeyen forma tasarımlarını hiçe edip kusursuz bir forma tasarımı yapmış olmasıydı. Rakip takımın taraftarlarının bile hayran kaldığı bir tasarımdı. Belinay hanımın babasının telefonu çalması üzerine ondan uzaklaştı ve sanki o an boşluğa düşmüş gibi arkasından baka kaldı. Sonra bana dönüp "Merhaba ben Belinay." dedi. Bana kendini tanıtma şekli çok hoşuma gitmişti. Utanmış duruyordu. Zaten yanakları ona ele vermişti bile. İstemsiz gülümsedim ve "Biliyorum" dedim. Bunun üzerine bana şaşkın şaşkın baktı. Bir kaç saniye bir şey demedi. Sonra "Nasıl yani ben daha önce tanışmadığımıza eminim."dedi. Tatlı tatlı gözlerime bakarken bende cevap olarak "Bu efsane formaların tasarımcısı kim diye bütün tesiste dolaştı valla. Tesiste senin adını duymayan yoktur herhalde. Bu arada söylemeden edemeyeceğim uzun zamandır gördüğüm en iyi forma tasarımları. Tebrik ederim çok güzel olmuşlar." dedim. Sözlerim üzerine gözleri parlamaya başaldı. Ve tabii benim o parıltılara takılmama sebep oldu. Gülümsemesini daha da genişletip "Teşekkür ederim." Dedi. Bende onu kafamla onayladım. Sonra kendimi tanıtmadığım aklıma gelince elimi uzatıp "He bu arada ben Yunus." dedim. O da elimi sıkıp aynı benim ona yaptığım gibi "Biliyorum" dedi. Karşılıklı olarak sesli güldük. Oyununu devam ettirmek istercesine bende aynı onun gibi yapıp "Nasıl yani ben daha önce tanışmadığımıza eminim." dedim. O da oyunu devam ettirdi ve "Efsane genç yetenek diye adınızı duymayan kalmadı valla." Dedi. Zaten geniş olan gülümsemelerimiz daha da genişledi. Gülümsemesi kısılan gözlerinden çok net bir şekilde okunuyordu. Tam o gözlere tekrar takılı kalacakken pudralama yapan kız bana doğru seslendi. "Yunus Bey sizi pudraya alabiliriz." Dediğinde ona dönüp kafamla onayladım. Sonra karşımdaki elaların sahibine geri döndüm uzun uzun bakmak isteğimi kenara bırakıp elimi tekrar uzatıp "Tanıştığıma çok memnun oldum Belinay Hanım"dedim. O da bana karşılık vererek "Bende çok memnun oldum Yunus Bey" dedi. Ve hiç istemeden yanından ayrıldım. Bir dakika Yunus kendine gel oğlum. Ne yapıyorsun sen. Hem bu kız sana bakar mı bir kendine gel. Beni kendime getiren ise suratıma vurulan pudraydı. Burnuma kaçan pudra ile hapşırdım. Sonra arkamdan "İyi yaşa" diyen sesin sahibine döndüm. Asla haz almadığım kıl olduğum herif Serter ÇAKIL. 4 gün önce fotoğraf çekimi hakkında konuşmak için şirkete geldiğim gün tanışmıştık. 3 yıl önce su perisine verdiğim anahtarlığı bulduğum gün. O gün cüzdanımı toplantı odasında düşürmüş bu yüzden gecenin bir saati cüzdanı almaya gelmiştim. Çıktığımda ise koridorun kenarında 3 yıl önceki anahtarlığımı bulmuştum. Tabii artık su perisinindi ama o bunu düşürmüş. Acaba artık beni unuttu mu? Veya artık bu anahtarlık onun için değersizleşti mi? Onun için değersiz olmasaydı düşünmezdi değil mi. Belki de düşürmedi attı gitti. Onu 3 yıl önce bir daha bulmak için her yerde aradım. Ama o yıl kız kardeşim Alina kansere yakalandığı için Amerikaya tedavisi için taşınmıştık. Ara sıra sadece onu bulmak için bile Türkiye'ye döndüğüm oluyordu. Ama hayır bulamamıştım. Acaba o beni benim onu aradığım gibi aradı mı yoksa hiç umurunda olmadım mı? Ben onu bulamadım ama belki o beni bulur diye sürekli 10 numaralı forma giydim. Çünkü anahtarlığın üzerinde 10 numara yazıyordu. Ve beni fark etsin diye çok çalıştım. Sadece iyi olup beni bulması için bile bireysel antrenman yaptığım günleri bilirim. Beni burdan bulmasını ummak belki aptallıktı ama yapacak bir şey yoktu umut etmekten başka çarem yoktu. Serter o gün saçma salak konuşmuştu. Yok aklını kullan bu camia şakaya gelmez yok boş havalara gireyim deme o havanı söndürürler. Ya sen kimsin de bana öğüt veriyorsun hoca mısın başkan mısın. O an sadece hoca orada diye ağzına bir tane koymadım. Hocaya dua etsin o. Şimdi ise gevşek gevşek yanıma gelmiş sırıtıyordu. Pudralama yapan kızın işi bitince yanımdan uzaklaştı. Bende Serter'e döndüm. "Ben iyi yaşarım sen merak etme." Dedim. "Tabii yaşarsın yaşarsın da kimin yanında yaşadığına dikkat ederek yaşa." Dedi Öffff yine başladı saçma sapan sözlere. "Ne zırvalıyorsun." Dedim açık bir şekilde. "Aaaa zırvalama falan ayıp oluyor saygı çerçevesinden çıkmayalım lütfen. Neyse konumuza dönelim. Belinay. Uzak dur ondan aslanım tamam. O senin dengin değil. Sana fazla o. Hadi seni çekime bekliyorlar." Diyip yanımdan uzaklaştı ve Belinay'ın yanına oturdu. Belinay ile bu cibiliyetsiz sevg- birlikte miydi yani. Dilim bile gitmiyor. Belinay'ın böyle bir p#ştla ne işi olabilir ki. Ama sanki birliktelermiş gibi konuştu. Yok ya yoktur öyle şey. Olmaz yani. Belinay gibi bir kadın bunu ne yapsın. Yani Belinay'a daha düzgün biri yakışır. Hem bu dinsizin teki Kur'an kitap bilmez bu. Ama Belinay dini değerleri olan bir kadın. Ona daha ben gibi biri yakışır. Ama ya birliktelerse. Onlara doğru baktığımda Serter şerefsizi Belinay'a doğru dönmüş ona bakıp bir şeyler söylüyor Belinay ise telefonundan kafasını bile kaldırmadan dinlemiyor gibi duruyordu. Daha sonra Belinay Serter'e bir şeyler söyleyip kafasını ilk kez telefonundan kaldırdı ve benimle göz göze geldi. Serter'e göz ucuyla dahi bakmadan ayağa kalktı ve benim yanımdaki teki koltuğa oturdu. Bu tavrı beni sevindirmiş sıktığım yumruğumu biraz da olsun gevşetmişti. Ben de hemen onun karşısındaki tekli koltuğa oturdum. Telefonuna bakmaya devam ediyordu. O sadece bana baksın telefonuna bile bakmasın istiyordum. Ne oluyor sana oğlum ne bu tavırlar. Kendime gelmeye çalışıyordum ama hayır gelemiyordum. O cibiliyetsiz ile Belinay'ı yan yana düşündükçe de kendime gelemiyordum. Ve kendimi tutamayıp o soruyu sormaya karar verdim. "Belinay Hanım haddim olmayarak bir şey sormak istiyorum yani cevap vermek zorunda değilsiniz." İnşallah cevap verir yoksa kanser olabilirim. "Tabii buyrun sorun." Dedi naif ve ince sesi ile. "Siz Serter Bey ile birlikte misiniz?" Belinay'ın Anlatımıyla Şimdiki Zaman Yunus bana Serter'in söylediklerini anlatınca sinirden kan beynime sıçramıştı tamam bu adamı elden geçirmek bana farz oldu. Normalde çoktan çirkeflik modumu aktif fake getirip Serter'in üstüne atlamıştım ama o buradaki topçulara ve zibilyon tane yetkiliye dua etsin. "Ay inanamıyorum ya bu adam artık fazla olmaya başladı. Ben halledeceğim siz bana bunları anlattığınız için teşekkür ederim." Dedim. "Rica ederim ben zaten öyle bir cibiliyetsiz ile çıkacağınızı düşünmüyordum." Dedi pot kırmış bir şekilde bakıyordu. Kendini açıklamak istercesine devam etti "Yani şey siz daha şey birine layıksınız şey eee yanlış anlamazsanız benim gibi birine yani dinine bağlı birine."dedi. Kalbim yerinden çıkarcasına çarpıyordu of kesin heyecandan yanaklarım kıpkırmızı olmuştu. Keşke sabah fondöten sürseydim. Ama şimdi ben kızarmayayım da ne yapayım. Bildiğin sen bana layıksın dedi yaaağağağğğ. Neyseki Yunus'u fotoğraf çekimine çağırdılar da gitmek zorunda kaldı. Şimdi ise kameranın önünde ona söylenen pozları veriyor bense ona hayran hayran bakıyordum. Utanmasam ağzımın suyunu şuraya akıttıracaktım. Arada bir bana bakıyor göz göze gelince hemen gözlerini kaçırıyordu. Bende daha fazla bakmamam gerektiğini düşünerek gözlerimi ondan çektim. Sonra aklıma bitirmem gereken tasarımlar geldi ve stüdyodan çıktım. Ve o an aklımda bir tek bana bakan o maviler vardı. Sanki o maviler bana bakarken boşluğum kapanmış gibiydi. Anahtarlığımın boşluğunu kapatmış gibiydi. Nasıl yapmıştı bunu. Aşk mıydı bunu yapmasını sağlayan. Yoksa ben yine kafamda bir şeyler mi kuruyordum. Asansörün çan sesi ile kapı açıldı ve kafamı düşüncelerinden dağıtmaya çalıştım. Odama geldiğimde masamın üzerinde yarım bıraktığım tasarımı tamamlamaya başladım. 1 saatin sonunda tasarımımı tamamlamıştım. Yok orası olmadı yok burasını şöyle yapayım diye diye 20 dk işi 1 saatte anca bitirmiştim. Tam tasarımı dosyaya koyarken kapım tıklandı. "Geeel" dediğimde içeri babam girdi. "Kızım işin çok uzun mu?" Diye sordu. "Yok baba şimdi bitti hatta niye bir şey mi oldu?" "Bir kaç futbolcu ve puma yetkilisiyle yemeğe çıkılacak da işin bittiyse sende katılır mısın?"dediğinde futbolcu dediğinde aklıma ilk o maviler geldi ve bunun heyecanı ile "Gelirim" diye bağırdım. Çok bağırdığımı fark ederek "pardon" dedim. Babam bir şeyler anlamış gibi gözlerini kısınca öylesine der gibi gülümsemeye çalıştım ama kesin salak salak gülümsüyordum. Kafası karışmasın diye "Yani çok acıktım da o yüzden kahvaltı ile duruyorum babacım sen kızının nasılsın bir obur olduğunu unuttun herhalde gelde ben sana hatırlatayım." Diyip ayaklandım. Tasarımlarımı da toparlayıp çantama uzandım ve babamın benim için açtığı kapıdan çıktım. Açım ya ondan gidiyorum. Yani asla Yunus"u görmek için falan değil yani. Açım ondan. Ama gerçekten açım. Şimdi ben dayanamayıp obur gibi yersem çocuk Allah bilir benim hakkımda ne düşünür. En iyisi hanım hanımcık takılmak. Tabii başarabilirsem. Zorlu görev başlasın o zaman. Aşşağıya indiğimizde babamın arabasına bindim ve karar verdikleri restorana doğru ilerlemeye başladık. Restorana geldiğimizde dışarıdan ne kadar lüks olduğu belli oluyordu. Kim bilir içi ne kadar lükstü. Ama ben genelde böyle restoranları çok sevmezdim. Çünkü resmen bir servet kadar para döküp yeterince doyamadan kalkılıyordu. Onun yerine pilavcı İslama gider pilav gömerim hem ucuz hem doyurucu hem lezzetli kalkar giderim. Ama tabi milyon dolarlık topçuları pilavcı İslama getirmelerini beklemiyordum bu yüzden babamla aracı valeye bırakıp içeri girdik. En ilerde uzun masada topçular Adem Bey,birkaç yetkili Cengiz amca ve yanında Elif'te vardı. Bu gün şirkette hiç Elif'le yan yana gelememiştik. Canım arkadaşım 1 günde özlemiştim. Şaşırtıcı bir şekilde Serter yoktu. Bu beni sevindirmişti. Hiiiçç onun nemrut suratına katlanamazdım. Masaya geldiğimizde 2 sansalye boştu biri Cengiz amcanın yanı diğeri Elif"in yanıydı. Bizim geldiğimizi gören herkes hoşgeldin diyordu. Yunus ile göz göze geldiğimde ise bana baş selamı verdi bende aynı onun gibi karşılık verdim. Hemen sonra Elif ike sarılıp onun yanına oturdum. Babamda Cengiz amcanın yanına oturmuştu. Benim tam karşımda ise Yunus vardı. İyi de ben sen böyle karşımda otururken yemek falan yiyemem ki. Elim ayağım birbirine karışır. Ona doğru bakmamaya çalışarak Elif'e doğru döndüm. Klasik iyimisin nasılsın faslı yaptıktan sonra ben Elif'e bir göz işareti yaptım. Bu işaret anlatacaklarım var ama şu an anlatamıyorum demekti. Her yakın arkadaşın kendine göre gizli iletişim yöntemleri vardır. Bu da bizim iletişim yöntemlerimizden sadece biriydi. Elif bu işaretimi anlamış olacak ki gözleri fal taşı gibi açıldı. Hemen sonra garson geldi ve herkes bir şeyler sipariş etmeye başaldı. Bense önümdeki menüyü yeni açıyordum. Çok kararsız bir insan olduğum için ne seveceğimi asla bilmiyordum. En sonunda biftekli güzel bir yemek sipariş ettim. Elif'te somonlu bir şey söylemişti. Siparişler çok beklemeden geldi. Garsonlar yemekleri dağıttığında karşımdaki tabak ile benim tabağımın aynı olduğunu fark ettim. Yunus'ta benimle aynı yemeği sipariş etmişti. Kafamı ona doğru kaldırdığımda bana göz kırptı. Heyecandan ne yapacağımı bilemedim ve içmek için aldığım suyumu üstüme döktüm. Aferin Belo bravo rezil olmak için hiç bir fırsatı kaçırma tamam mı böyle devam et. Allah'tan çok doldurmamıştım ya az döküldü. Kafamı tekrar ona kaldırdığımda bıyık altından güldüğünü gördüm. Sinirli sinirli baktım. Bir yandan da Elif ile birlikte kıyafetime peçete bastırıyorduk. Herkes yemeğini bitirdiğinde tatlı siparişi verilmeye karar verildi. Garsonlar boş tabakaları tıkladıktan sonra siparişleri alan garson geri döndü herkes bir şeyler söyledi. Ben çikolatalı frambuazlı bir pasta siparişi verdim. Sipariş sırası Yunus'a geldiğinde yine benimle aynı tatlıyı sipariş edecek sanırken dediği şey ile kalakaldım. Benim gözlerimin içine bakarak garsona "Ben tatlı dozumu bu gün yeterince aldım teşekkürler." Dedi. Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor lütfen daha sonra tekrar deneyiniz. Ay ben iptal. Ben bitti. Ben eridi. Vücuduma sıcak bastığını hissettim. Ve bütün sıcaklık yanaklarıma vuruyordu. Şu masadan bayılmadan kalkarsam iyiydi. Tatlılarımız da geldiğinde ben tatlımı yiyor o ise bana arada sırada bakıyor arada sırada da yanında oturan Ferdi ile sohbet ediyordu. Sonra restoranın sahibi olan adamın ricası ile toplu fotoğraf çekilecekti. Bir kaç garson ve restoran sahibi masanın köşesine geçti. Karşı tarafta ise bir garson elindeki telefon ile bizi çekiyordu. Sahici bir şekilde gülümsedim. Bir kaç kare çektikten sonra tatlılar yendi ve yavaş yavaş kalkmaya başlandı. Herkes birbiri ile tokalaşıyordu. Ben de son kez Yunus ile tokalaştım. Bir daha görüşemeyiz diye üzülüyordum. O da benden farksız duruyordu. Daha sonra mekandan çıkış yapıldı. Kapının önünde vale beklerken Elif'e yaklaşıp kızlar gecesi yapmaya ikna ettim. Bu yüzden o da bizimle eve geldi. Eve geldiğimizde saat 9 a geliyordu. Babama iyi geceler dileyip Elif'le birlikte odama çıktık. Ona benim pijamalarımla birini verip bu gün yaşanan her şeyi baştan sona anlattım. Yaklaşık yarım saat boyunca Serter'e sövme seansı yaptıktan sonra bu akşam nasıl oldu da yemeğe katılmadığının cevabını da öğrenmiş olduk. Serter aslında yemeğe gelecekmiş ama Elif onu durdurup benim gelemyeceğimi söyleyince gelmekten vazgeçmiş. İşte işte önden yürü üstadım. Ölürüm sana. Kimin kankasııııığğğ buuuğğğşşıığğ. Sonra çekilen toplu fotoğrafta nasıl çıkmışız diye bakmak için instagrama girdiğimde birlikte fotoğrafı incelemeye başladık. Çok şükür suratımız kayık ya da gözlerimiz kapalı bir şekilde çıkmamıştık. Yunus'ta baya yakışıklı çıkmıştı. Hocam şimdi yakışıklıya da yakışıklı demek gerekiyor. Tam o esnada yukarıdan bir bildirim geldi. ' Yunus_DEMİRDAĞ ' sizi takip etmeye başladı. Neeeeğğğğğ Ay gerçek mi buuuu Bir de gerçek hesabından takip e almış. Bu günleri de gördüm ya rahatlıkla ölebilirim. Elif'in hatırlatması üzerine ben de onu takip e aldım. Ay şapşim yaağğğğ. İstek de atarmış. O gece instasını stolkladım. Elif "Kızım ban ben aha buraya yazıyorum siz olacaksınız net demedi deme." Dedi. Bense sadece gülümsedim. 3saat sohbet ettikten sonra mısır patlatıp film izlemeye başladık fakat daha filmin ortasına bile gelemeden ikimizde kendimizi uykuya teslim ettik. ______________ Bittiğğğğğ Beğendiniz mi ballarım.🍯 İnşallah beğenmişsinizdir Yorum yapmayı unutmayın Bir sonraki bölümde görüşmek üzereeee Öpüldünüzzzz💋
|
0% |