Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1.Bölüm

@elonora

Büyük Patlama

(Bu kitaptaki kişi ve kurumlar birer hayal ürünüdür. Her şey kurgudan ibarettir.)

 

İnsan zamanın içinde değil zaman insanın içinde yaşar.

 

~Henri Bergson~

 

1993 30 Aralık ABD:

 

Soğuk...

 

Ayak parmaklarım'da dahil hiç bir yerimi oynatamıyordum. Gözlerimi dahi açamıyordum. Kendimi zorladım. Neredeydim, şuan ne yapıyordum, bir rüya aleminde miydim yoksa gerçeklikte mi?

 

Düşüncelerimle birlikte kaşlarımı hafif çattım. Ağzım kurumuştu. Ne zamandır su içmediğimi bilmiyordum ama tahmin etmesi zor değildi. Sıvı ihtiyacı ile yutkundum. Ama bu işleri dahada zorlaştırdı çünkü boğazım dikenli teller sarılmışcasına yanmaya ve acımaya başladı. Ne kalka biliyordum ne de biraz olsun rahatlamak için tekrardan kendimi uykunun kollarına bırakabiliyordum.

 

Başımdaki ağrı da gittikçe şiddetleniyordu. Dudaklarımı su istemek için araladım ama bir kaç belli bellirsiz hırıltı dan başka bir ses çıkmadı. Ayrıca bu hareketim ile de boğazımda ki yanma iki katına çıktı.

 

Etrafımda sesler duymaya başladım. Uğultulu gelen sesler bir kapı sesiyle dahada netleşti. Bir süre kimse konuşmadı. Tam olarak etrafımdaki sesleri algılayamıyordum ama her neredeysem yanlız değildim. Tekrardan adım sesi duydum ama şuan sadece tek bir kişi yürüyor gibiydi.

 

Adım sesleri tekrarda kesildiğinde "Durumu nasıl joseph?" dedi cılız bir kadın sesi. İlk başta anlamamıştım çünkü ingilizce bir şekilde söylemişti.

" Durumu ilk geldiği günden bu güne göre daha iyi. Hatta fazlaca sağlıklı bayan Alberta. Ama henüz uyanmak için bir çaba göstermedi." dedi bu kez de bir erkek sesi. O da ingilizce bir şekilde cevap vermişti.

 

Ne olduğunu gerçekten anlamıyordum. Kendimi bir şekilde fark ettirmem gerekti. Ellerimi oynatmaya çalıştım ama hiç bir şey olmadı. Biraz daha zorladım kendimi, sağ parmak uçlarım karıncalanma ya başladı. Ufak ufak kıpırdadığını hissediyordum. Odadaki konuşmalar devam ediyordu. Ellerimi daha çok hareket ettirmeye başlamıştım.

 

" Bir an önce uyanmalı Joseph. Sende bil-

HAREKET EDİYOR. JOSEPH. UYANIYOR." dedi odadaki kadın. İsmini çoktan unutmuştum. Şu an bunu aklımda tutacak kadar odaklanamıyordum da zaten. O bağırdığın da koşarak yanıma geldiler. Elimi yumuşak bir elin tuttuğunu hissettim. Gözlerimi yavaş yavaş açmaya çalışıyordum.

 

Gözlerimi sonunda açmayı başarmıştım. Fazla aydınlık bir yerde değildim. Loş bir ışık kaplıyordu tavanı. Görüşümü biraz daha netleştirmek için gözlerimi bir kaç kere kırptım. Sağ tarafıma döndüğümde bir çift ela gözlerle karşılaştım. Daha ne olduğunu anlamadan bir el gözlerime uzandı.

 

" Beni duyuyor musunuz bayan?" dedi gözlerime ışık tutarken.

Dudaklarımı aralayıp konuşmaya çalıştım ama sadece ufak bir "hı hı" mırıltısı çıktı. Aklımdaki soruları soracak takatim kalmamıştı.

 

Soruyu soran adam yanındaki kağıtlara bir şeyler yazmaya başladı. Odada bir kişi daha vardı. Bu ben uyanırken bağıran kadındı. Ona baktığımı farkedip bir kaç adımla yanıma geldi. Ellerimi tuttu. Ela gözleri bana baktıkça doluyordu. Gözünden tek damla yaş düşerken tek bir kelime söyledi.

 

" Kardeşim"

 

•⏳•

 

Hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı. Genel olarak etraf sakindi. Ama ABD'nin Kansas eyaleti için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Kansas da küçük bir şehir olan Topeka bu sabah büyük bir gürültüyle uyandı. Haber kanallarından tutunda yerel gazete ve dergilere kadar her yerde bu olay geçiyordu.

 

Alberta geniş salonunda oturmuş karşısındaki televizyondan Akşam haberlerini izliyordu. Genç spiker sabah yaşanan olayı detaylarıyla anlatıyor bir yandanda son gelişmeleri aktarıyordu.

 

" Bilindiği üzere bu sabah şehrimizde büyük bir patlama gerçekleşti değerli izleyenler. İkisi bira biri tekstil malzemeleri üreten 3 fabrika aynı anda saat sabah altı sularında şiddetli bir biçimde patladı. Patlamada toplam 130 ölü 200 civarı yaralı vardı fakat son dakika bu sayıların 4 katı artığını söyleye bilirim. Bu gerçekten de dehşet edici bir olay! Olay yerindeki arkadaşım Mark'a bize fabrikaların son halini aktarması için bağlanıyoruz."

 

Kaşları çatık bir şekilde televizyona bakan Alberta. Bu patlamaları kimin neden düzenlediğini merak etmişti. Olay yerinde bulunan muhabir gördüklerini anlatmaya başladı.

 

" Evet şuan tekstil fabrikasının tam önündeyim. Yangın kontrol altına alınmış durumda fakat hala ölülerin sayısı belli değil. Bize aktarılan bilgilere göre bu büyük patlamanın arkasında IMIA olduğu düşünülüyor fakat hala hükümetten bir açıklama gelmiş değil."

 

Alberta konuşmada geçen isim ile ayağa kalktı. Kafasında bir şeyleri oturtmaya çalışıyordu. Yanlış duymamıştı IMIA demişti değilmi o? Hemen yan odaya koşup çevirmeli telefonundan numara çevirmeye başladı. Telefon kulağında karşı tarafın açmasını bekledi ama açan olmadı.

 

Kendini sakinleştirmeye çalışıyordu fakat bu mümkün değildi. Zaten her şey zaman dahi onun aleyhine işliyordu. O sırada giriş kapısına iki kere vuruldu.

TIK TIK

 

Alberta kimin geldiğini anlamıştı. Hemen kapıya koştu. Eski ahşap kapının yuvarlak kolundan tutup açtı. Tamda tahmin ettiği kişi gelmişti. Siyahlar içinde olan adam yavaşça içeri girdi. Yeni parlatılmış siyah rugan ayakkabılarının çıkardığı ses boş evde yankılanıyordu. Hala kapıda dikilen kadına döndü.

 

" İçeri girmeyeyim diye mi bu uğraş?" dedi tek kaşı havada. Alberta o zaman orada dikildiğini farkedip kenara çekildi." Tabiki de hayır! Sadece hala olayın şokunu yaşıyorum. Nasıl olurda adınız geçer böyle mühim bir meselede aklım almıyor." dedi.

 

Alberta salondaki yeşil, zamanla rengi solmuş, eski koltuğa oturdu. Uzun boylu adam odayı hafifçe inceledi. Evet, ev büyük olabilirdi ama salon dışındaki tüm odalar boştu. Zaten salondaki eşyalarında fazla yeni olduğu söylenemezdi. Üzerindeki siyah kabanı çıkartıp yeşil koltuğun çaprazında ki tahta sandalyeye astı ve oturdu.

 

" Eski evin daha güzeldi sanki. Eşyaları da fazlasıyla yeniydi. Ne o paran kalmadı da bu kocaman harabe de mi yaşamaya karar verdin? Yoksa cici annen mi kova-" demesine kalmadan Alberta'nın keskin bakışları onu buldu.

 

" Kes sesini! Sen ne biliyorsun da böyle konuşuyorsun? Ben söyleyeyim hiç bir şey bildiğin yok!" dedi yüksek bir sesle. Genç adam bu çıkış karşısında kahkahalar atmaya başladı. İnsanları çıldırtmak eğlendiriyordu onu. " Ah Alberta hiç bir zaman değişmedin. Hep aynısın biliyormusun? Ama şuan konumuz senin acıklı aile ilişkilerin değil . Sabahki patlama. Akl

ındaki sorular kabarma dan ben söyleyeyim evet biz yaptık.

 

Loading...
0%