@elowshiin
|
5 Haziran 2017~ Olayın şokunu hâlâ üzerinden atamamış Halil kardeşinin başına ne geldiğini düşünmekten bitap bir haldeydi. Esila'nın en yakın arkadaşı olan İpek Esila okula gelmediğinde telaşlanmış ve ne olduğunu anlamak için Esila'nın evine uğramıştı. Her şey o an başladı, kızların nerede olduğunu merak eden anne ve baba yardım almak için polis merkezine geldi. Tabii ki bu durumlar olurken İpek asla ailenin yanından ayrılmamıştı arkadaşının başına ne geldiğini, neler olduğunu merak ediyordu. İpek derin bir nefes aldı ve kendisini sakin tutmaya çalışaraktan çantasından telefonunu çıkarmaya çalıştı. Çantasında o kadar çok eşya doldurmuştu ki şu an bir anlık sinirle hepsini çöpe atabilirdi. Sonunda telefonu bulmanın rahatlığı ile hızlıca telefonunu açan İpek arkadaşlarından gelen cevapsız çağrıları görünce tedirgin oldu. Böyle bir durumu arkadaşlarına nasıl anlatacağını bilemiyordu. Esila'nın annesi Ayşe abladan izin aldı ve birkaç dakikalığına onların yanından ayrılıp polis merkezinin yanındaki oturma parkına gitti. Banka oturan İpek ellerinin titremesini kontrol altında tutmaya çalışarak arkadaşlarını aradı. Durumu arkadaşlarına özetlemeye çalışan İpek aşırı yorulmuştu. Biraz dinlenmeye ihtiyacı vardı. Kafasını arkaya doğru uzatarak gözlerini dinlendirdi. Halil en sonunda dayanamadı ve polisin karşısına geçip bağırmaya başladı. Polis 24 saat dolmadiğı için kayıp başvurusunda bulunamayacaklarını tekrar tekrar söyleyip duruyordu. Halil'in bu ani çıkışı polisi aşırı sinirlendirmişti ve polis birkaç adama el kol hareketi yaparaktan aileyi dışarıya attırdı. Herkes perişan haldeydi. Esila'ya ne olmuştu. Herkesin aklında tek bir soru vardı Esila nerede? İpek dışarıda bekleyen ailenin yanına koşturaraktan ilerledi. Herkes için yorucu bir gün olmuştu artık herkes evlerine dağılmalıydı. İpek aileyi arabası ile evlerine kadar bıraktıktan sonra sahil kenarına gitti. Yarın sabah erkenden tekrar polis karakoluna gidecek ve kayıp başvurusunda bulunacaklardı ama böyle eli kolu bağlı mı duracaktı tabii ki de hayır. İpek bir hışımla oturduğu kayalıklardan kalktı arabasını park ettiği yerden ne kadar uzaklaştığını düşüncelerinden arındığında fark etti. Arabasına doğru ilerlerken tüm arkadaşlarına bir mesaj attı. 'Rahat uyuyamayan Akif'in kafesine gelsin'. Saçma bir mesaj attığının kendisi farkındaydı ama şu an doğru bir mesaj atacak halde değildi. Mesaj atacak gücü bile yoktu. Arabayla kafenin önüne geldiğinde birkaç kişinin çoktan kafede olduğunu fark etti. Demek ki Esila'nın kayboluşunun ardından çoğu kişi uyuyamamıştı. Neredeyse 7 kişi toplanmıştı. Bu çok az bir sayıydı. Gençler neler yapabileceklerini konuşmaya başladılar. Hepsinin kafasından farklı bir şey çıkıyordu, hepsi farklı bir şey söylüyordu. İpek ne yapacağını anlamıştı. Kendisi arayacaktı madem polisler onlara yardım etmiyordu onlar da kendileri hallederdi. İpek fikrini arkadaşlarına sundu ve tüm arkadaşları bu fikri onayladı. Herkes farklı bir alana dağıldı ve sokak sokak Esila'yı aramaya başladılar. Saat 4.00'a geliyordu ama hiç kimse hiçbir şey bulamamıştı en sonunda herkes pes etmiş ve evlerine dağılmıştı. Bu olanlar İpek'e çok ağır gelmişti. Yorgunluğuna karşı koyamayan İpek en sonunda arabasının arka koltuğunda uyuya kaldı. <3 6 Haziran 2017~ Esila'nın ailesi sabah erkenden kalkmış ve polis karakoluna kayıp başvurusu yapmaya gitmişti. Bu olanlar herkese ağır gelmişti. Kimse konuşacak gücü bulamıyordu. Kimse birbirinin yüzüne bakamıyordu. İpek ve arkadaş grubu yine sokak sokak Esila'yı aramaya koyulmuştu. Halil dün yaptığı davranış yüzünden polis komiserinin yüzüne bakamıyor, kendisini aşırı utanmış hissediyordu. Herkes birilerini suçluyor kimse kendi hatasını kabul etmiyordu. Halil dışında. Halil kendisini sorumlu tutuyordu. O gün yaşananlar gözlerinin önünden geçti. Kendisinden küçük ve savunmasız o kıza yaptıkları film şeridi gibi gözlerinin önünden geçiyor her bir karede kendisinden nefret ediyordu. Ellerine tiksinir gözle baktıktan sonra etrafı inceleyip, tuvalet aradı. Zar zor ayağa kalktı ve yavaş adımlarla lobiye ilerledi. Karakolda beklemek çok yorucuydu. Eve gitmek istiyordu. Lobide bekleyen görevli kadına doğru ilerledi ve ona tuvaletin nerde olduğunu sordu. Kadın eliyle bir yeri gösterdi ve bir şeyler dedi. Halil kadının dediği yere doğru ilerledi. Sonunda tuvaleti bulmuştu Halil. İçeriye girdi ve aynanın karşısına geçip kendine baktı. Uyumadığı için morarmış göz altlarını görünce kendisini kötü hissetti. Babasından kendisine geçmiş olan dalgalı saçları kirlenmiş ve kötü bir görüntü ortaya koymuştu. Hızlı bir şekilde yüzünü yıkadı ve tekrar aynaya baktı. Başı dönmeye başlamıştı ve karnı acıkmıştı. Arkasını döndü ve tuvaletten çıkarak ailesinin yanına gitti. Artık eve gitme vakti gelmişti ama maalesef ki ailesi burada kalmaya ısrar ediyordu. Onları orada bırakıp eve doğru yürümeye başladı. Yürürken kafasında binlerce soru geçiyor, binlerce cevap arıyor ama hiçbir türlü bir çözüme ulaşamıyordu. Kardeşinin başına ne gelmiş olabilirdi ki. Kardeşine kim ne yapmış olabilirdi ki. Kardeşi neden kaçmış olabilirdi ki. Tüm bunları düşünürken eve vardığını fark etti. Cebinden çıkardığı anahtarla evin kapısını açtı ve hızlı bir şekilde odasına çıktı. Evet karnım acıkmıştı ama o kadar çok uykusu vardı ki hiçbir şey yapamayacak haldeydi. Direkt yatağa atladı ve uykunun derin kollarını kendisini teslim etti. <3 İpek en sonunda pes etmişti. Elinden artık hiçbir şey gelmiyordu. En yakın arkadaşı ortalıkta yoktu o hiçbir şey yapamıyordu. Sırtındaki çantayı koltuğa fırlattı ve ayakları artık tutmadığı için yere uzandı. O kadar kötü bir ruhsal çöküşteydi ki, evi darmadığın olmuştu. Hiçbir şey yapamıyordu tek düşündüğü şey arkadaşıydı, tek düşündüğü şey kardeşiydi, tek düşündüğü şey canından bir parça olan en çok değer verdiği o kişiydi. Sadece Esila'yı düşünüyordu. Kaçmış mıydı, kaçırılmış mıydı, başına neler gelmişti? Esila'nın son zamanlarda ona anlatmadığı bir şeyler vardı. Son zamanlarda çok garip davranıyordu. İpek bir an kendisi yüzünden mi olduğunu düşündü. Ama böyle bir şey nasıl olabilirdi ki. Esila ile İpek aşırı yakındı. Birbirlerine tüm dertlerini anlatırlardı. Hayır, bu mantıklı bir cevap değil. Belki anlatamadi, anlatmak istemedi. Her şeyini anlatmak zorunda değildi ki. İpek sanki yüz yıldır ağlamamış gibi birden ağlamaya başladı. Yerde yatarken dizlerini gövdesine çekti ve kafasını dizlerine yaslayıp ağlamaya devam etti. <3 |
0% |