Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3.Bölüm: Şüphe

@elowshiin

7 Haziran 2017~ 08.15

İpek sabah kendisini feci bir ağrı içinde buldu. Oturur pozisyona geldiğinde aklında tek bir soru vardı;

Bune lan

Salonun ortasında bulunan oval kesimli tahta masanın üzerinde kar gibi beyaz bir muhabbet kuşu vardı ve bu kuş masada bulunan meyveyi eşeliyordu.

İpek emekliyerek masaya daha da yaklaştı. Kuş sanki o an evin içinde birinin olduğunu anlamış gibi bir oraya bir buraya uçmaya başladı ve en sonunda açık olan pencereden uçup gitti.

İpek gözlerini ovuştururken aklına Esila'nın kuşları ne çok sevdiği geldi. Arkadaşını gerçekten çok özlemişti.

Ayağa kalktı ve ağrıyan belini kütleterek banyoya girdi. Soğuk bir duş aldı ve ıslak saçlarını kendi haline bırakıp kahvaltı hazırlamaya koyuldu.

Havanın sıcak olmasından dolayı kahvaltıyı çiçeklerle dolu olan balkona kurmuştu. O sırada aklına yakın arkadaşı olan Feride geldi.

Büyük ihtimalle şuan arkadaşı hâlâ uyuyordu.

Eline telefonunu aldı ve Feride'nin numarasını bulup aradı.

Arkadaşı telefonu dördüncü çalışta açmıştı ve çatallı çıkan sesinden yeni uyandığı belli oluyordu. Feride'ye kahvaltı için kendisine gelip gelemeyeceğini sordu.

Feride "Hemen geliyorum!" diyerek telefonu kızın suratına kapattı. İpek kızın kendisine verdiği heyecanlı tepki sayesinde biraz olsun gülmüştü. Esila'nın kayboluşundan beri çok gülmüyordu.

İpek arkadaşı gelene kadar evinde bulunan bütün bitkileri suladı.

İpek doğayla iç içe bir kızdı. Hemen hemen evinin her yerinde bitkiler bulunurdu. Çiçekleri ve özellikle büyük olan bitkileri çok severdi. Kendisi balkonuna domates, salatalık, fasulye ve son olarak soğan dikmişti. Bunlar İpek'in pazar masrafını bir nebze olsun düşürüyordu.

Kapı bir kaç kez ardı ardına tıklatılınca İpek Feride'nin geldiğini anlamıştı. Kapıyı açınca arkadaşı çok mutlu bir şekilde ona sarıldı. Normalde Feride'nin bu mutlu havasına sevinirdi ama şuan bu kendisini aşırı rahatsız hissettirdi.

Kısa ve klasikleşmiş nasılsın sohbeti ile balkona doğru ilerlediler. Kahvaltılarını ederken trafikten, işten ve modadan konuştular.

Kahvaltılarını bitirdiklerinde birlikte masayı topladılar. İpek ikisi için kahve yaparken Feride ise bulaşıkları yıkıyordu.

Bugün İpek'in üniversite de en sevdiği ders vardı ama bu olanlardan sonra hiç gitmeye hevesi yoktu.

Kızlar salona geçip kahve eşliğinde okuldakilerin dedikodusunu yaptılar.

İkisi de bir anlığına derin bir sessizliğe gömüldü. İpek arkadaşının sırıtarak televizyona bakmasını aşırı garip bulmuştu. Bu olanlardan sonra hâlâ kızın gülmesi İpek'i aşırı sinirlendirmişti.

Feride de Esila'nın yakın bir arkadaşıydı ama bir an bile olsun onun üzüldüğünü görmedi. Ve bide bunun üstüne aklına Feride'nin Esila'yı aradıkları gün ortalıkta olmaması kızın içine bir şüphe düşürdü.

Yoksa Esila'nın kaybolması ile bir ilgisi mı vardı?

Yok ya, böyle bir şeyi neden yapsın ki?

Hem zaten Feride Esila'ya karşı içinde bir şey beslemiyordu..

Dimi, öyle olmalıydı.

Ama Feride Halil'den hoşlanıyor du.

Ve Esila abisi ile Feride'nin sevgili olmayı geç arkadaş bile olmasını istemiyordu...

Bir dakka, yoksa..

İpek aniden ayağa kalktı ve Feride'ye bugün yapması gereken bir şey olduğunu söyledi. Feride ilk başta bunu ciddiye almadı ama arkadaşı aceleci bir şekilde onun gitmesini istiyordu.

İpek bir kaç yalan uydurarak Feride'yi evden çıkarmıştı.

Hayır, Feride yapmaz!

Kendine gel İpek, iftira atma.

Ya, o yaptıysa?

Kesin onun bu işte parmağı var!!

İpek içinde Feride'ye karşı bir nefret oluştuğunu hissetti. Bunun peşini bırakmıcaktı ama ona yardım lazımdı. Ona kim koşulsuz şekilde güvenip yardım ederdi ki.

Biraz düşündükten sonra aklına Araz geldi. Araz Esila'yı koşulsuz seven ve Esila için her şeyi yapabilecek biriydi. Esila kaybolduğundan beri polislerle konuşan, herkesi şüpheli olarak gören kişiydi. İpek başka kimseye güvenemezdi.

Ama o olmaz, o belanın kendisi zaten.

Suç makinasının teki, çok tehlikeli.

Ya, bana güvenmez beni de şüpheli olarak görürse...

İpek artık düşünerek bir şeyler yapamayacağını anladı ve Araz'ın hep takıldığı yere baronların mekanına

K&K binasına yani Kuytu Köşe Binası na gitmeye karar verdi. Ah, saçmala İpek orası çok tehlikeli! İpek daha fazla düşünmemek için hızlıca hazırlanıp yola koyuldu.

<3

Oraya vardığında ilk başta geri dönmek istedi ama sonra kapından çıkan Araz'ı görünce onun yanına gitti.

Bu işin bu kadar kolay olacağını tahmin etmemişti.A raz'ın yanına geldiğinde adamın tamamen kendisini baştan aşağı süzmesini garip bulmuştu.

Adam ne var der gibi kıza bakınca İpek "Araz seninle biraz konuşabilir miyiz?" dedi.

Araz belli ki yas tutuyordu,gözlerinin altı mosmor olmuş, saçları yeni uyanmış gibi dağınıktı. Simsiyah giyinmiş hasta gibi solgundu.

Esila'nın kayboluşu en çok onu etkilemiş gibiydi. Araz ağzını bile açmadı sadece olumlu anlamda kafasını salladı.

İpek Araz'a kafeye gitme fikri sundu. Araz ise yine hiç bir şey demeden arabasına yöneldi. Şöför koltuğuna oturunca bir adam hızlı adımlarla arabanın ön kapısını açtı.

İpek adama başı ile selam verdikten sonra koltuğa oturdu. Araz arabanın kılimasını açmıştı.

Araz arabayla hızlı bir U dönüşü yapınca İpek bir an inmeyi düşünmedi değil. Deli gibi sürüyordu ve yolda neredeyse hiç araba olmadığından makas atarak geçiyordu.

Sonunda bir kafenin önüne geldiklerinde İpek hızlı bir şekilde arabadan dışarı çıktı.

Araz aşırı duygusuz bir şekilde "Şu kafeye geçelim." dedi "Merak etme ben öderim."

İpek Araz'ın bu dediğine aşırı gıcık olmuştu. Sanki kendisi ödeyemez miş gibi muamele gördü. Bu İpek'i sinirlendirmişti.

Kafeye oturdular. İkisi de limonata sipariş etmişti.

İpek arada oluşan sessizliği bozmak adına konuşmaya başladı, "Aslında Feride'nin bu işte parmağı olduğunu düşünüyorum, hiçbir aramaya katılmadı ve aşırı neşeli." dedi.

Araz biraz bekledi ve konuştu, "Ağlayan kişi gülmez mi" dedi ve devam etti "Bak bu iş öyle iftira atmaya gelmez elinde yeterli bir bilgi yok."İpek biraz düşündü belki haklıydı, belki buluştukları için mutluydu.

Araz'ın konuşması İpek'i düşüncelerinden kopardı.

"Eğer yanıma bir olmak için geldiysen bunu açıkça söyle." dedi "Benimde güvenebileceğim birine ihtiyacım var.." bunları soğuk bir şekilde söylemişti. Adamın resmen duyguları ölmüştü.

İpek gecikmeden cevabını verdi, "Bana güveniyor musun?". Araz bu soruyu şöyle yanıtladı, "Esila'yı bulmak istemeseydin yıllardır kaçtığın bu mekana gelir mıydın?" dedi.

İpek açıkçası biraz şok olmuştu. Yine derin bir sessizlik oluşunca bu sessizliği bozmak İpek'e düşmüştü.

"Madem hesabı sen ödüyorsun ortak, o zaman bir şeyler daha alabilirim dimi?" dedi.

Araz bıkkınlıkla bakınca bunun evet olduğunu anladı ve kendisine garsondan tattlı getirmesini söyledi.

İpek hâlinden memnun bir şekilde konuşmaya devam etti, "Var ya, Eniştem de zengin olmasaydı ben kimden otlanacaktım." dedi ve üzgünmüş gibi elini Araz'ın omzuna koyup konuşmasına devam etti, "Merak etme Enişte sana da tatlı söyledim, üzülme yani."

Araz ne zaman İpek ile takılsa bu klâsik 'otlanma' olayı hep oluyordu.

En azından İpek sadece Araz'ın yanında gülüyordu, her ne kadar ondan ve yaptıklarından nefret etsede.

<3

İpek Eniştesi ile paraları harcadıktan sonra evine gelmişti. Bu sefer Araz'a arabayı sakin kullanmasını söylemişti. Keşke dinleseydi ama Araz İpek'i dinlemedi ve makas atarak, hız ihlali yaparak ilerledi.

Neyse ki başlarına kötü bir şey gelmemişti. İpek evine girdiğinde etrafın dağınık olmasından dolayı direkt uyuyamadı. Önce evi toparladı ve böylelikle uyudu.


Loading...
0%