@eltun
|
Geç geldiği için üzgünümoy vermeyi ve yorum yazmayı unutmayın. İyi okumalarrrrrr ❤️ _____________________________________________ -Kenan evrakları imha etmiş ve kendisinin imzalamayacağını söyledi. İkimiz de aynı anda -Ne !? Bana göz devirdi ve -Hepsi senin yüzünden oldu o ortaklık şirket için ne kadar önemli senin haberin var mı? Bunları söylerken sesi git gide yükseliyordu. Bana hiç kimse sesini yükseltmiyorken Asya da kimdi. Beni sinirlendirmişti ama bir şey diyemedim çünkü biraz da olsa benim de payım vardı sonuç olarak . Ateş sinirli bir şekilde babasını aradı olanları babasına anlattıktan sonra Eşref babanın sözleri ile yüzündeki sinir kısmen geçmişti. Asya'ya dönüp; -Sorun çözüldü Benim elimi tutup; -Bir daha da sakın karıma sesini yükseltetim deme sonu kötü biter. Peşinden beni de sürükleyerek odadan çıkardı ama Asya'nın yüz ifadesi görülmeye değerdi domatese dönmüştü sinirinden. Telefonuna gelen bildirim sesi ile yüzü yine solmuştu. -Siktir... -Ne oldu Ateş ? -Babaannem geliyormuş -Ee neden küfrediyorsun ziyaretedir -Bera. Bak senden bir şey isteyeceğim. Meraklı gözlerle tüm odağımı ona verince yalvarır gibi konuşmaya başladı. -Her ne olursa olsun lütfen babaanneme karşılık verme çok takma ama saygısızlık rtme n'olur ? -Tamam da neden böyle şeyler söylüyorsun ayrıca saygısız olmamı düşünmen beni kırıyor. Derin bir iç çekti. -Öyle söylemek istemediğimi biliyorsun. Gidince görürüsün... Hava çok kararmadan eve girmeye karar verdik. Yolda dertli gibiydi ama bana da bir şey anlatmıyordu. Işıklarda beklerken yan tarafımızda duran manavdaki büyük canlı renkli çilekleri gördüm hızla Ateş'e döndüm - Biraz çilek alalım mı ? Fazlasıyla masum bakıyordum bunu bütün kızlar kullanıyordum bence. Gülümsedi arabayı ileriye götürüp park etti ve indi. Çok zaman geçmeden elinde bir poşet dolusu çilek ile geldi yüzümde istemsizce kocaman bir gülümseme belirdi -Teşekkürler ama bu çok fazla. -Olsun Dedi ićinde bir sıkıntı olduğu belliydi yine şansımı dededim. -Bana anlatabilirsin. Anlamsız gözlerle bana baktı . -Bir derdin var hissedebiliyorum. Anlat bana ben senin hayat eşinim. -Öyle işler işte yaa Diye geçiştirdi beni ama ben biliyordum bir şey kesin vardı hadi hayırlısı zorlamadım isteseydi anlatırdı diye düşünerek çileklerimi yemeye başladım arada ona da veriyordum. Sonunda konağa vardık. Derin bir nefes aldı elimi tutup içeriye adım attık atar atmaz da Ateş'in neden böyle davrandığını anlayabiliyorum o kadının hözleri her şeyi anlatıyordu ve çok korkunçtu iyi ki çocukken görmemişim. Uzaktan hoşgeldiniz dedim ve elini öpüp hemen yanından kaçtım. Ateş de aynıydı resmen mecburiyetten di bu yakınlığı. Üzerimizi değiştirmek için odaya çıkarken arkadan o deccal sesi duydum -Gelin hanım kuru bir hoşgeldinle kaçıp gidecek kadar mı terbiyesizsin ! -Yok efendim üzerimi değiştirip hemen gelecektim. -Ne var ki üzerinde zaten giymeden dışarıda dolaşmışsın bizim yanımızda mı sıkıntı oluyor Sinirim iyice tepeme çıkmıştı. -Kıyafetimin bir sorunu olduğunu düşünmüyorum efendim Zoraki bir gülümseme ile devam ettim -Merak etmeyin yerine göre giyinmeyi de terbiyeyi de ailemden öğrendim ben sizin içinuz rahat etsin Arkamı döndüm tam devam edecektim ki -Hadsiz ne beklersin zaten Yavuzlardan kız alırsan. Arkamı dönmesem de o memnuniyetsiz mendevur surat ifadesini tahmin edebiliyordum. Duymazlıktan gelip odaya çıktık. Giyinme odasına doğru yol alırken -Daha yolda ne konuşmuştuk ama hani böyle davranmayacaktın Yorgun ve bıkkın gözlerle bakıyordu. -Ben zaten bir şey söylemedim sadece aileme atılan haksız iftiraların adılsız ilfuğunu söyledim ama sen de söyle saygısızsın de terbiyeden yoksunsun de -Bera sözlerimi çarpıtma ! Sinirim tepeme çıkmıştı. O hışım ile foğeu giyinme odasına gidip kahverengi uzun bir etek ve kalın askılı beyaz bir atlet giydim saçlarımı topuz yapıp Ateş'i bekledim her ne kadar kavgalı dahi olsak onsuz inmek istemiyordum. Hazırlanınca birliktw indik ona tripliydim. Hep birlikte masaya geçtik. Ateş'in yüzüme bir kere bile bakmamış olması canımı fazladıyla sıkıyordu ve bütün iştahım kaçmıştı sadece tabağıma bakıyor çatal ile oynuyordum. Babaanne yani Rojda Hanım bana yine laf sokmaya hazırlanıyor gibiydi hemen kalkıp odama gitmek istedim bir sorun yokdu ki -Yine nereye kaçıyorsun gelin hanım az biraz ailen ile otur da sohbet et . Afedersiniz çay saatine gelirim . Arkamı döndüm tam giderken hiç bejlemdiğim bir ses geldi -Bera ! Buraya gel karıcığım! Sesi sinirli gibiydi ama bağırmıyordu. Yavaş ve isteksiz adımlarla gidip eski yerime oturdum ama sadece oturuyirdum ne gerek vardı ki . Ayrüca Ateş'e olan sinirim daha fazla artmıştı. Kulağıma eğilip; -Seni fazlasıyla savundum ilk geldiğimizde ve daha sonra seni uyardım bana laflarımı yutturma Bera ! Sadece kafamı salladım. Sonunda yemen Faslı bitmişti ve çay saatine geliyordu sıra hetkesle birlikte ben de avluya çıktı. Beni zaten sevmiyorlardü ki neden yanlarında tutmak için zorluyordu insan sevmediğinin yanında bağladan duramaz ki. Bu konak bana yabancıydı sadece Ateş iyi geliyordu o da bu gün fazla gıcıktı belkide haklıydı ama ona yine de trip atacaktım. Yanlarında oturuyor hiç konuşmadan sadece onları dinliyordum. Ayıp olmasın diye de bir bardak çay içiyordum. Tam bir saat kırk iki dakika geçmişti ben de sohbete dahil olabilirdim eğlenceliydi ama onlara karşı tavırlı olduğumu göstermek zorunda olduğum için konuşmuyordum en sonunda iyi geceler efendim dedim arkamı dönünce yine o mendebur sesi duydum -burayı toplamadan mı gideceksin gelin hanım? Derin bir nefes aldım -çok yorgunum bu gün hizmetliler toplasa? -Git zaten git bakalım sanki çok çalışıyor hanımefendi. Aldırış etmedim çünkü inatlaşırsam bu işin sonu kötü biterdi kendimi tutamaz cevabını verirdim. Odaya gittim işlerimi halledip yatağa uzandım sırtımı Ateş'in olduğu tarafa dönerek yatıyordum ama uyuyamıyordum. Biraz zaman sonra odanın kapısı açıldı. Dönüp bakmadım. Büyük ihtimalle şu an gömleğini çıkarıyordu sadece boxeri ile olduğunu düşünüyorum hep öyleydi çünkü . Yanımda bir ağırlık hissettim dönüp bakmamıştım ama o uyanık olduğumu anlamış olmalıydı ki elini birden belime koydu -Sarılabilir miyim ? Ses vermeyecektim bunda kararlıydım omuz silkip uyumaya çalıştım ama vücudum kor gibi yanıyordu heyecendan tam o sırada bana biraz daha yaklaştı bu adam benim heyecendan ölmemi falan mı istiyordu ne ? Fazlaca zaman geçmişti ikimizde birbirinizin uyulmadığını biliyorduk elini belimde çekti ve bana sırtını döndü. Ona neden trip attığımı biliyor olmalıydı biraz abarttım ama umrumda değildi elini belime koyması o kadar hoşuma gitmişti ki istiyordum ama söyleyemiyordum. Düşünceler ile uyandım ve duş almak için banyoya gittim. Hazırlanıp çıktığımda Ateş çoktan kalkmış gömleğiinin kollarını katlıyordu. Benim yüzüme bile bakmıyordu. Ne olmuştu bu adama sanki dün sarılarak uyumak isteyen o değilmiş gibiydi içimde pişmanlık duygusu uyanmaya başladı kendi kendime keşke dün onunla konuşup gece karşılık verseydim diye geçirdim.Hiç bekleme yapmadan kahvaltıya indim kuru bir günaydın ile yerime oturdum kimse beni takmıyordu bana bakışları hepsinin değişmiş o an anladım ki dün ben gittikten sonra benim yüzümden Ateş ile kavga etmişlerdi. Ne yani Ateş beni ailesine karşı savunuyor muydu ? Pişmanlık duygusu iyice vüvudumu sarmıştı asla beni bırakmayacak gibiydi. Herkes teker teker masaya gelmeye başlamıştı ama fazlalık vardı tanımadığım iki tane yüz bunlar da kimdi ben bunu sorgularken Eşref baba tanıttı bu kadın benim ikinci eşim Heva bu da oğlum doğan. Ateş'in annesi daha gelmediği için Eşref baba rahat rahat konuşuyordu hoşgeldiniz dedim ama bakışlar beni fazlasıyla rahatsız ediyordu. Artık masada eksik yoktu herkes kahvaltı etmeye başlamıştı. Benim bütün iştahım o lanet olası bir duygu olan pişmanlık yüzünden kapanmıştı yanımdaki Ateş'e baktım uzun uzun beni fark etmesini istiyordum ama dönüp bakmadı bile haklıydı o yüzden ona kızamazdım. O da çok bir şey yemiyordu ama bana göre bakarsak yemiş sayılırdı ben yine tabağımla oynuyorken bir elin tabağıma iki tane çilek koyduğunu gördüm kolun sahibine bakınca o mükemmel yeşil gözleri ile bana bakan Ateş koymuştu çilekleri tabağıma karnımda kelebekler uçuşmaya başladı ama bana bakışları ifadesizdi içinde hiçbir duygu yok gibiydi ama ben hissedebiliyordum vardı. Bana en sevdiğim meyveyi verecek kadar dahi olsa vardı o da bana kıyamıyordu. Ne olacaktı bizim halimiz. Çilekleri yedikten sonra -Size afiyet olsun ben oturma alanında çay için bekliyor olacığım. Masadan kalktım gidiyorken arkadan yine o sesi duydum -Gelin hanım bekle hele birlikte gidelim. Arkama bakmadım çünkü o kadının gözleriyele göz göze gelmek istemiyordum . Yine bana saydırarak geldi. Yanıma ulaşınca -Hadi yürüsene senden yardım isteyen yok Bu kadın bipolar olabilir miydi acaba bir dediği bir dediğini tutmuyordu göz devirip devam ettim. Fidan anne ve Heva hanım da geldi herkes yavaş yavaş geliyordu. Rojda yani babaanne bana bakarak memnuniyetsiz bir surat ifadesi takındı. Kesin yine laf söyleyecekti kendimi bunu hazırlayıp hepsinin yüzüne tebessüm ederek baktım ardından o illet ses duyuldu -Sen ailenin yanında mı büyüdün gelin -E-evet efendim ama neden sordunuz -Sana terbiye dahil saygı, sevgi ,insancıllık hiçbir şey öğretilmemiş de ondan zaten annen de zamanında millete kuyruk sallamaktan başka bir şey yapmıyordu. Bu sözleri duyunca Fidan anne ve ben şok olduk. Ben o anın hiddetli ile ayağal kalktı. -Bana bakın Rojda Hanım lütfen artık hafdinizi bilin bana söylediklerinizi yutarım belki ama anneme böyle ithalarda bulunamazsınız. Size susuyor olamam sizin haklı olduğunuzu değil benim saygı ve terbiyeyi gösterir ! Rojda Hanım da ayağa kalkıp bana yaklaştı artık aramızda bir adımlık mesafeden az kalmıştı. -Sen haf bilmen gerekiyor artık ! Beni arkaya doğru itttirdi böyle bir şey yapacağını düşünmediğim için bir an boş bulundum ve arkaya sendeledim. Hemen kendimi tiparlayıp işaret parmağımı Rojda Hanım'a sallayarak -Asıl haddi aşan sizsiniz ! Sesimi yükseltmemeye özen gösteriyordum. Bir anda bir şeyin yüzüme doğru geldiğini hissettim otomatik olarak gözlerimin önüne kollarımı siper ettim. Ama o el bana gelmiyordu ve Fidan annenin sesini duydum. -O elini kırarım Heva! Benim gelinime değil sen ben bile dokunanmam haddini bil ! Bunları söylerken Heva Hanıma'a bağırıyordu. O sırada kollarımı indirilirken Rojda hanım beni çok güçlü bir şekilde beni ittirdi kafamı ve belimi bu kez orta sehpaya çarptım o acı ile konuşamıyordum ve hatta gözlerim kapanmaya başlamıştı son gördüklerim Rojda Hanım'ın baş örtüsünü düzeltmesi ve arkadını dönüp giderken Fidan anneye seninde bir yerlerin gevşemiş Fidan diye bağrışını duydum. Sonrası karanlık hatırlamıyordum. Uyandığımda odamda yatakta yatıyordum kolumdaki seruma baktım balkonda oturup dertli dertli sigarasını içen Ateş'i gördüm seslenip sarılmak istedim ama utandım yapamadım hem dün geceki davranışlarımdan hem de beni o kadar uyarmasına rağmen babaannesi ile kavga etmemden ama haddini fazla aşıyordu. Yatakta dikleştim belimi yatağın başlığına dayadığımda hızla arkasını döndü uyandığımı görünce ayaklanıp yanıma geldi. -İyi misin? Omurganın feci bir şekilde ağrıdığını hissediyordum ama kafasını meşgul etmek istemiyordum tebessüm ederek; -Biraz ağrım var . -Bana ne olduğunu anlatır mısın bir de senden dinlemek istiyorum. -Çok haddini aştı. Gözleri yorgunluk ve hayal kırıklığı ile doluydu peki deyip yanımdan kaktı -Bir şey olursa seslenirsin balkondayım ama bu burada bitmedi haberin olsun bana onu anlatacaksın. Yüzüne bakamadım o belki başka bir şey anladı ama ben utancımdan bakamıyordum doktor odaya gelince yine yanıma geldi Doktor serumu çıkarıp; -Biraz ağrınız olur asıl bayılma nedeniniz açlık pek bir şey yememişsiniz doğru mu ? Ateş lafa atladı; -Hemen bir şeyler hazırlatayım mı? -Yok ben iner hazırlarım . Sessizliğe gömüldü. Ona bu tarz davranışlarım hoşuna gitmiyor olmalıydı ama öncekiler trip olsa bile tek neden vardı o da utanç duygusu. Mutfağa doğru yürüyorken karşıma Savaş çıktı. -Yenge nasılsın? -İyiyim ya çok birşeyim yok Kıkırdamaya başladı birden anlamsız gözlerle ona baktığımda söze başladı. -Abimi sen bayıldıktan sonra görmeliydin yalnız o kadar hızlı koşarak yanına geldi ki bir an duramayacak zannetttim. Sonra babaanneme bağırışlarını duymalıyfın iki gündür senin için kavga ediyor yenge bence değerini bil hangi berdel böyle sevilir ki ? Ayrıca babaanneme kovdu bayramdan sonra gidiyor gözün aydın. Bir ana duraksadım ne yani Ateş benim için ailesine karşısına alıp bir de asla yapmayacağı bir şeyi yapıp o kadını bu konaktan kovmuşmuydu. Düşüncelere daldım ki Savaşı'ın beni dürtmesiyle kendime geldim. -Geçmiş olsun yenge ben gidiyorum. -Teşekkürler Deyip yüzümde o aptal sırıtışı dedikleri bir ifadeyle kendime bir sandviç yapıp yedim odaya çıkıyorken Ateş'in de odaya yeni girdiğini gördüm. Ağrılarımı umuramayıp koşarak merdivenleri çıktım. Kapıyı tam kapatamadan yetiştim beni görünce devam etti yürümeye kolundan tutup durdurdum ve yaklaşıp ayak uçlarıma yükseldim ardından yüzünü tutup dudaklarına yapıştım. İlk başta şok olsa da bir süre sonra karşılık verdi ellerini hafif kalçamın üstüne belime doğru koyup iyice kendine doğru çekti. Artık vücudumuz birdi. Ellerimiz ve dudaklarımız mükemmel bir ahenk içinde dans ediyor gibiydiler. Hiç ayrılmak istemiyordum o kadar arzu dolu öpüyordu ki onunda ayrılmaya niyeti yok gibiydi. Öperek beni kapı ile araına yürüttü kollarının birisi kapıya diğerini yön kalçamın ve belimin irtasına koyup beni öpmeye devam ediyordu. Nefes almak için durduk alınlarımız birbirine yaslıydı duvara koyduğu elini yüzüme koyup fısıldayarak ona yaklaştım. -Sen de benim üstüme kuma almazsın değil mi? Beni daha da arzu dolu öpmeye başladığında zaten cevabımı almıştı bir dakika daha öptükten sonra yien aynı pozisyona geçerek bu kez o bana yaklaştı fısıldayarak; -Ben bir ömrümü tek bir kadına , benim olan bir hadına harcamak istiyorum ve o kadın sen olacaksın beni mest ediyorsun, senin etkin altından çıkamıyorum. Gülümseyip sen de bana aynı etki yaratıyorsun deyip dudaklarına tien yapıştım beş altı dakikanın sonunda ayrıldık. Boynuma kafasına gömüp beni yien jendine çekti sanki bıraksam uyuyacak gibiydi. -Annen bana bu gün tokat atılmasına engel oldu biliyor musun? -Annem kötü birisi değildir Bera sadece kaynanalık yapmak istemiştir sana Hafif gülüyordu. -Ateş... Seni çok seviyorum benim için çok değerlisin bu gün için özür dilerim. Ama annem hakkında kuyruk sallıyor tarzı şeyler söyledi ben yien sesimi yükseltmedim ama çılgına dönmüştüm. - Ne!? -Özür dilerim Ateş... -Herkes bazen kontrolünü kaybedebilir ben sesini yükseltmediğin için teşekkür ederim. Boynuma bir öpücük kondurdu. Ben de ellrimi onun boynuna doladım. -Fidan anneye kuma neden getirildi ? Derin bir iç çekti kafası hâla boynumdayken sıcak nefesi boynuma çarptıkça Ateş'e olan arzum artıyordu. -Babaannem... Bende derin bir nefes aldım -Ben bir Fidan annenin yanına gideceğim Dudağına bir öpücük kondurup odadan çıktım Kapıyı çalıp gelsesini beklemeye başladım. Gelince içiriye girdim. -Müsaiy mıydın anne? Anne deyişime şok oldu ama gel kızım deyip içeriye davet etti. Elini öpüp yanına oturdum. - Bu gün için teşekkür ederim hakkınızı ödeyemem. - Sana kimsenin dikunamayacağını bil ama sakın oğlumu üzme o sana abayı fena halde yakmış durumda senin için yaptıkları- Sözünü kesip araya girdim. -Savaş anlattı. Hiç merak etmeyin Gülümsedi. İlk defa Fidan anne bana içten bir şekilde gülümseyerek bakıyordu -Kızmassanız size bir şey sormak istiyorum. Meraklı gözlerken devam etmem için başıyla onay verdi -Neden kuma getirildi üstünüze. Derin bir nefes alıp vermenin ardından -Ben de berdel ile evlendim Rojda cadısı beni hiç sevmediği için ikinci yılda Heva'yı aldı Eşref'e. Ama sen merak etmek oğlum istese bile bu eve kuma giremez Sesi endişeli gibiydi. Gülümsedim. -Merak etmeyin Ateş'e inancım tam. Gülümsedi -Birbirinizi hiç bırakmayın hep sevin kızım tamam mı? Gözleri dodu . -Beni oğullarım dışında bu konakta seven olmadı. -Artık bir de kızınız var. Artık dayanamayacak gibiydi bana sarıldı sadece evet diyebildi ve ağlamaya başladı o sırada kapı çaldı gel demeden Ateş içeriye girdi bizi görünce gözlerini ovuşturup tekrar baktı. Kendi kendine -Allahım ben hayal mi görüyorum karım ve annem ? İkimiz de güldük gel oğlum dedi Fidan anne. -Vaay vay en değerliletim benim Yanımıza oturup Ateş de bize sarıldı. Kapıda birisini gördüm Heva Hanımdı bize baktı sonra odaya destursuzca girdi. İğrenir gibi bir yüz ifadesi ile bazı izliyordu Fidan annede ağladığını göstermemek için gözlerini kaçırıp banyoya gitti. Ateş ile ikinzi yatakta yan yana kalmıştık -Sizinki aşk değil iki güne ayrılırsınız Ateş sinirlenmiş gibiydi -Sen babama aşık olsaydın ağa olduktan sonra değil önce reddetmeden evlenirdin sonra kuma gelip annemi üzmezdin ! -Saygısız... Odadan çıkıp gitti. Ateş yanağıma bir öpücük kondurdu -Ben bir Fidan anneye bakayım Banyoya ilerlerken çıktı ve bana tekrar sarıldı. Ateş ise hayranlık ile hayatını süsleyen o iki kadına bakıyordu. _____________________________________________ oy vermeyi ve yorum yazmayı unutmayınn |
0% |