@elywand
|
Cavetown - Devil Town At arabasının tekerleklerinin çakıllı yolda çıkardığı seste ve bozuk yolun sarsıntısında kitabını okumaya çalışan Felix başını pencereden dışarıya doğru uzattı oflayarak. Daha gidecek yolu var mı görmek istemişti. Şatonun kuleleri, yüksek ağaçların ardından gözükmeye başlayınca, yolun sonlandığını görüp kitabını çantasına kaldırdı Felix. Midesine kramplar girmeye başlamıştı daha şimdiden. Açık pencereden içeri ağaç yapraklarından kurtulmayı başaran güneş ışığı ve rüzgar giriyordu. Felix rüzgarla birlikte şatonun hemen yanındaki gölün kokusunun da geldiğini duymuştu sanki burnun ucuna ama göl şatonun diğer ucundaydı ve buraya çok uzaktı, buna imkan yoktu. Gölün kokusunu taşıyan da rüzgar değildi zaten. Ağaçlık alan bittiğinde, şatonun etrafını çevrelemiş hendeğin köprüsü karşıladı onları. Bu köprü şu an olduğu gibi her zaman açık olmaz, hatta genellikle şatonun bu kapısı kapalı olurdu. Çünkü Felix'in geldiği orman yolu şatonun eski kapısıydı ancak ülkeleri geliştikçe ve dar ve engebeli orman yolunun yerini göl boyundaki geniş yol alınca Sen'z Anima hükümdarı başka bir kapı yaptırmıştı. Felix pencereden uzattığı başını kaldırıp yüksek gözcü kulelerine baktı şatonun. Aşağıdan bakıldığında göğü deliyor gibi gözüküyorlardı ancak uzaklığına rağmen Felix üzerindeki gözcüleri -karaltı olarak da olsa- görebilmişti. Acaba sahip oldukları lanet işlerini kolaylaştırıyor mudur yoksa zorlaştırıyor mudur, diye düşündü Felix. Şatoya olası bir tehlikeyle karşılaştıklarında korku ve heyecanla hareket edememek onları yavaşlatmaz mıydı? Yoksa tüm bu hislerden yoksun olmaları onları soğuk kanlı yaptığı için mükemmel ve sarsılmaz bir görev bilinciyle mi hareket ediyorlardı? Felix, şatonun bahçesine girince duran araçtan indi. Temiz havayı içine çekip gerginliğini üstünden atmaya çalışıyordu ancak -bunu ne kadar başarabildi bilinmez- merdivenlerde durmuş ona bakan adamla göz göze gelince öncekinden de gergin hissetti kendini. Adam mermer merdivenleri indi ve gülümseyerek elini uzattı Felix'e. Gülümsemesi ve sesi o kadar içten gözüküyordu ki, bu adamın samimi hislerden yoksun olduğunu ve tüm bu davranışlarının aslında sahte olduğunu fark etmek midesini bulandırmıştı Felix'in. Ancak Felix, karşısındaki adamın aksine son derece gerçek hislerle bir gülümseme koydu yüzüne ve adamın eline karşılık elini uzattı. ''Yeni evine hoşgeldin Felix.'' |
0% |