Yeni Üyelik
16.
Bölüm

16. Bölüm

@em_ineee

Bölüm-14

***

Ayrılık rüzgarı...

Bu dünya kural tanıyan bir dünya değildi. Adaletin olmadığı bir yerde hak aranması mümkün değildi. İyi kötü demeden, herkes bir bedel ödüyordu.

Berivan in sözleri adamın canını yakmıştı, ki Berivan ölüm kelimesini ağzına almıştı. Onu bu hâle getirdiği için pişmandi.

Doktor odaya girmiş serumu biten kadına gerekli bilgileri söylemişti.

Berivan doktorun söylediği sözler ile epey korkmuştu. Tansiyonu yüksek çıkmıştı, ve buda ilerdeki zamanda daha kötü sonuçlar çıkacağını gösteriyordu.

Hemşirenin yardımı ile kolundaki serum çıkarılmış, Berivan ağır hareketlerle ayaklanmisti.

Şiyar kadının yanına geleceği esnada Berivan eli ile adamı durdurdu.

" Yardıma ihtiyacım yok!" Diye kocasını geri püskürttü.

Odadan çıkan kadın Asminin yardımı ile hastaneden çıkmıştı. Hakan arka kapıyı açmış Berivan koltuğa geçip oturmuştu.

" İyisin değil mi, gelin hanım?" Sıcak bir tebessüm sundu.

" Sağol ağam şimdi daha iyiyim."

Hakan önünü dönmüş arabayı çalıştırmisti. Şiyar ön koltuğa, Asmin yensginin yanına geçip oturdu.

Konağa gelen araban inen kadın odaya çekilmişti. Bedeni ve en önemlisi ruhu hastaydı.

Asmin çarşafı açıp yengesinin uzanmsini sağladı.

" Yengem ben sana bir şeyler getireyim de ye."

Berivan başını salladı. " Sadece şuan uyumak istiyorum, Asmin."

Asmin kabul etmedi. " Olmaz yenge aç karnına uyma! Ben sana hemen bir şeyler hazır ederim."

Asmin odadan çıkıp gitti. Berivan kafasını yastığa koymuştu. Gözleri yediği serumun etkisi ile kapanmıştı.

Gözlerini yavaşça açtı Berivan. Saat kaçtı? Kaç saat uyumuştu bilmiyordu. Odanın içi zifiri karanlığa bürünmüştü.

" Kaç saat uyudum ben ya!" Baş ağrısı çok şükür ki gitmişti. Ama hala yorgun gözüküyordu.

Kapı açılmış içeri Asmin girmişti. Işığı açması ile Berivan gözlerinin alışması için bekledi.

" Asmin, saat kaç?"

" Saat gece oniki yenge."

Berivan'nin gözleri kocaman açıldı. O kadar uyumuş muydu?

Tam kalkacağı sırada Asmin kadını durdurdu. " Dur yenge kalkma."

" Çok uyumuşum Asmin!"

" Yenge yorgunsun zaten. Hem bak sana yiyecek bir şeyler getirdim."

Elindeki tepsiyi gösterdi genç kız. Yatağın kenarına geçip oturdu. Bir tabak çorba ve yoğurt getirmişti.

" Hadi yengem ye."

Berivan tepsiyi kucağına çekti. Yarım tandır ekmeğinden bir parça koparıp çorbaya bandirdi ağzına attı.

" Diğerleri ne yapıyor?" Viyan iyi miydi acaba? O nasıldı?

" Merak etme herkes iyi, annem yarım saat önce yanına geldi. Sen yatıyordun."

Yemeğini yerken başını salladı. Ekmek bitmişti yoğurt ve çorba da bitmişti. Asmin elinden alıp ayağa kalktı.

" Şimdi bol bol yat yenge, iyi geceler."

Berivan gülümseyip, " sana da" dedi.

Asmin odadan çıkıp gitmişti. Gitmeden evvel de ışığı söndürdü.

Kafasını koyan kadın gözlerini kapadı.

***

Sabah uyanan kadın aşağı indi. Biraz kendini iyi hissediyordu. Kahvaltı sofrası hazırdı. Hep beraber yemeğe geçip oturdu.

Viyan kadına mahçupca bakıyordu. Yaptıklarının farkında olduğunu biliyordu. En önemlisi nasıl özür dileyecekti.

Kahvaltı sonrası Viyan kadını misafir odasına çağırdı. Orası boşken orada konuşmak en iyisi idi.

Viyan tekli koltuğa oturmuş bir vaziyette bekliyordu kadını. Bacaklarının sürekli titremesi de yaşadığı yoğun stresti.

Kapı açılmış içeri Berivan girmişti. Kadının yanına geçip oturdu.

İki kadında bir süre sessiz kaldı. O arada Beliz içeri geçip elinde tepside tuttuğu kahve fincanılari ile girmiş önüne zigon sehpayi indirip fincanları ve suyu koyup çıkmıştı.

" Geçmiş olsun Viyan." İlk konuşmayı kendisi başlatı.

" Sağol, sana da geçmiş olsun." Elleri eteğinin üstüne birbirine yapışık şekilde duruyordu.

" Berivan... O gün sana dediklerim için özür dilerim." Kadının gözlerinin içine bakıyordu. " Biliyorum senin suçun yok. Tek suçlu benim." Dedi Viyan.

Berivan kadına döndü. Evet tek suçlu kendisi olabilirdi. Bağırıp çağırmak yerine insan gibi sorsaydi bunlar olamayacaktı.

" Ama yinede beni suçlu buldun!" Dedi Berivan üzgün bir hâlde. " Öyle değil mi?"

Viyan mahçupca başını salladı. Doğruyu söylüyordu. Dinlemeden etmeden ön yargili davranmış esip gurlemisti.

" Berivan sende kendini benim yerime koy." Dedi. " Sen olsan ne yapardın?"

Berivan tamamen kadına döndü.

" En azından gelip sorardım Viyan. Şu işin asılı ne astarı ne diye, sen hamile bir kadınsın Viyan. Hormonların var senin bazen iyiken bazen kötü olabilirsin." Kadına hayal kırıklığıyla baktı. " Sen ben O gün düşman beledin."

" Eğer ben ailemi zora sokacak olsaydım, kocamın beni bıraktığı ilk günden yaygara çıkariridim. Haksız mıyım?" Dedi kadına.

" Haklısın." Dedi Viyan. Şiyar onu bırakıp gittiğinde bile üzülse de ağzını açıp bir kelime dâhi etmemişti. Şuan kendini mapushane damlarina atılan suçlular gibi hissediyordu.

" O yüzden izin ver Viyan, biraz kendimize gelelim." Ayağa kalkıp sehpanın ucundan tutup ileriye götürdü. Kadına dönüp baktı. " Sende kendini topla ona göre konuşalım."

Daha yaralar açık ve taze idi. Şuan bu konunun konuşulması gereken yer değildi. Biraz ikisinin de zamana ihtiyacı vardı.

Odadan çıkan kadın kapıyı kapattı. Viyan tek kalmıştı odada. Haklı kadını haksız yere suçlu çıkartmıştı.

Gün öylece geçip gitmişti. Mutfağa giren Berivan Asmin ve Beliz ile birlikte yemeği hazır etmişti. Beliz ile konuştuğu yoktu. Ara ara bir ihtiyaç olduğu zaman konuşuyordu.

Akşam yemeği sonrası Besne xanim televizyona bakarken, Asmin mutfağa inmişti. Beliz de kendi odasına geçmişti. Henüz annesi kızı ile konuşmuyordu.

Berivan gecenin çökmesi ile odasına geçti. Bugünde bitmişti. Gün yine geceye bırakmıştı.

Fakat içindeki yaralar kadına rahat vermiyordu. Kendi hayatının ipinin ucunu nereden tutsa, ya elinde kalıyor yada ipi tuttuğu an, eli kesiliyordu. İki değnegin ucu da çukura giriyordu.

Bazen düşünmüyor değildi? Acaba Viyan affetmemek ile yanlış yapıyordu? Hamile diye üzerine çok mu gidiyordu?

Diğer tarafta ise yatağında hüngür hüngür ağlayan kadın vardı.

Yatağa erkenden girmiş canı çıkana kadar ağlamıştı. Ki hâlâ devam ediyordu ağlamaya.

Odanın kapısı açılmış kocası içeri girmişti. Ki kadının iç cekislerini duyduğu an yanına geldi.

" Evinamin, ne oldu?" Dedi kadına bakarak. Ne kadar çok ağladı ise gözleri kızarmıştı.

" Ben... Ben çok.. çok.." konuşamıyordu bile! " Çok kötü bir.. insanım değil mi?"

Hakan kadına baktı. Oda ne demekti şimdi!

" Buda nereden çıktı, güzelim?"

" Öyle ama.. bugün Berivan ile konuşmak istedim, ama olmadı. Şimdi konuşmayalım dedi." Burununu çeke çeke ağladı. Her göz yaşı yanağını ıslatıp gidiyordu. " Ama haklı da, ben onu dinlemeden çok canını yaktım." Tekrar hıçkırık koptu ağzından.

Hakan kadına buruk bir tebessüm sundu. Elbette böyle olmasını istemezdi. Ama küçücük bir çıra koca evi yakmış ve içindeki kim varsa yakamdan duramamisti.

Kadının yanına iyiyce sokuldu Hakan. Sevdiği kadının alinina bir öpücük kondurdu. " Geçecek gülüm, herşey yoluna girecek."

Viyan kocasına sarıldı. " Geçecek değil mi?"

" Elbette ki geçecek. Tekrar eskisi gibi olacaksınız. Yine iki elti gibi."

Kadının kendinden ayırıp yatağa yatırdı. Kendisi de yanına geçip uzanmıştı.

Kadının açık saçına öpücük kondurdu. " Sende artık üzülme, bak bebeğimiz de üzülüyor sonra!"

Viyan ne kadar üzülmek istemese de kalbi bunu istemiyordu. Nitekim kadının canını felaket yakmıştı.

Bir kadın yarınlara umutla bakarken, bir kadında yaralarına umutla merhem olmaya çalışıyordu.

***

Bugün hafta sonu olduğu için Hakan öğleye kadar işte olacaktı. Şiyar ise önemli dosyaları tek tek incelmek için çalışma odasına geçmişti.

Berivan kurmuş olan bulaşıkları yerlerine koymuştu. Yikananlari da kurutmaya bırakmıştı.

" Yenge." Berivan Asmin'e döndü.

" Salonda kahve fincanları var. Onları sana zahmet getirir misin? Benim kilerde işim var."

Berivan başını salladı. Tepsiyi alıp mutfaktan çıkmıştı. O sırada Şiyar yukarı çıkacağı sırada karşı karşıya gelmişti. Berivan adamın yüzüne dâhi bakmamış yönünü salona çevirmişti.

Şiyar sinirle kadına baktı. İki gündür adam gibi yanına gelmiyor, onunla yatimiyirdu. Artık bu iş canını sıkmaya başlamıştı.

Salona giren kadın boş bulaşıkları alıp tepsiye dizidi. Salondan çıkıp tekrardan mutfağa geçti.

İşi bitince de odasına çıkmaya karar vermişti. Merdivenleri tek tek çıkıp yukarı katta çıkıyordu ki, belizin odasından ses geldiğini işitti.

Odanın kapısı hafif aralikti. Berivan gözleri içeriye kaydı ki gördüğü görüntü ile hızla içeri geçmiş kocasının kalkan elini hızla bileğineden yakalamıştı.

" Şiyar ne yapıyorsun sen?" Hızla badigart gibi kızın önünede durup seti çekmişti.

" Çekil önümden Berivan!" Diye hiddetle bağırdı. Gözleri kardeşini düşman gözü ile bakıyordu. " Bu kız haddinden fazla haddini aşmış!"

" Haddini aşmış diye böyle mi davranacaksın kıza?" Berivan da geri adım atmadı. Her ne koşulda olursa olsun hiç bir kadın tokat yada dayak yiyemezdi. " Tokat atıp kıza haddini bu şekilde mi bildriceksin!"

Beliz korkudan olsa gerek, yensginin koluna sımsıkı sarılmış korku dolu gözlerle ağabeyine bakıyordu. Ağabeyinin gazabını ilk defa böyle görüyordu.

" Berivan çekil önümden!" Dedi ikinci kez.

" Asla!" Dedi Berivan. " Asla çekilmeyecegim!" Belizin de hatası vardı yoktu demiyordu. Ama her hatta da dayak yiyecek hâli yoktu kızın. Kocasının bileğini geriye doğru çekmişti.

" Sen neden hattını görmüyorsun?" Diye sordu adama. " Senin hiç mi hattan yok!" Dedi Berivan. " Sen benimle evlendikten sonra çekip gittiğin için millet arkamızdan neler neler dedi, senin haberin var mı?" Kardeşinin hatasını görüyorsa kendi hatasını görmüyordu bu adam.

" Seni bırakıp İstanbul'a gittiğinin dedikodusu da çıktı, sen neden kendini affettirmek yerine başka yolları seçiyorsun!"

Şiyar kadına baktı. Kendi hatasını biliyordu ki yüzü yoktu bir şey söylemeye. Bazen geceleri kadına dokunmak için yanıp tutuştuğu da oluyordu. Ama hatası çok, ayıbı fazla idi.

" Önce kendi hatani gör, gör ki sonra gel başkalarının hatası ile uğraş!"

Beliz yengsine bakıp utanmıştı. Daha düne kadar demedigi laf söylemediği söz kalmamıştı. Ama kadın yine ve yine onu korumak için önünde dâhi duruyordu.

Şiyar ilk defa içinde bir duygu geçişi olmuştu. Berivana yavaş yavaş tutuluyordu. Kızgın olduğu vakit gözlerini gözlerine dikişini, hiç eksik noksan olmayan cümleleri, bu kadın ona artık daha farklı gelmeye başlıyordu.

Fakat adam odadan çıkmadan evvel kıza döndü. " Dua et Beliz. Dua et yengen var, daha sonra bunların hesabını sana soracağım!" Dedi gitmeden evvel. Arkasını dönüp çıkıp gitmişti.

Kadın derin nefes aldı. Eğer yetişmesiydi, şuan daha kötü şeyler olacağı netti.

Arkasını dönüp korkan kıza baktı. Vücudu tir tir titriyordu. Ki belliydi.

Beliz başını kaldırıpta kadına bakacak yüzü bulamıyordu. Utancı arşa çıkmıştı. Elini avucnaa batırdı. Ne kanaması nede yara olması umurundaydi. Yerin yedi kat dibine girse bu utançtan kurtulamazdi.

Dilerim Allah'tan Berivan kısır kalır. Kendinden utandı. Kendinden ilk defa nefret etti. Kadına ne hakaretler etti ise kadın kendini korumak için önünde siper dâhi olmuştu.

" Korkma artık ağabeyin sana bir şey yapamaz." Şiyar gittiğine göre kendisi de gidebilirdi. Odadan çıkan kadın ardından Beliz yoğun bakan gözler ile giden kadına çevirdi bakışını.

" Ben ağabeyimden değil, kendi vicdanmin sesiden utanıyorum."

Az önce ki görüntüler beyininde taze taze dans ediyordu. Asıl soru şuydu; Şimdi bu kadına kendini nasıl affettirckti!

 

 

Loading...
0%