@em_ineee
|
Bölüm-17 *** Yenilmeyen güzellik... Bir kadını ezmek, bir kadını hiçe saymak, bir kadını yerle bir etmek hiç kolay değildi. Üzgünüz ama o kadın kolay kolay yıkılmaz! Makyaj masasına oturmuş eline Aldığı alık fırçasını yanağına sürüyor ara ara aynaya bakıyordu. Fırçayı ve kutuyu yerine koyup eline rujunu aldı. Kapağını açıp dudağına yavaş yavaş yerdirdi. Saçını toplamış arkandan toka yardımı tutturmuştu. Altını küpesini ve zarif altın kolyesini takıp ayağa kalktı. Yeni utulenmis tulbetini saçına taktı. O sırada kocası banoydan çıkmış belinde beyaz havlu ile kurulaniyordu. Elinde saç havulsuyla saçını kurutuyor, kadına bakıyordu. Son bir haftadadir kadınla arası açıktı. Ne doğru düzgün konuştuğu vardı nede, yüz yüze gelmişlerdi. Şiyar odaya geldiğinde ya yatıyordu kadını yada banoydan kendisi uyuyana kadar, çıkmıyordu. Artık buna bir son vermeliydi! " Bana takım elbise çıkar!" Dedi kadına bakarak. Berivan koluna bileziğini takmış kocasının isteği üzerine dolaba yürümüştü. İçinden lacivert takımı çıkardı. Yatağın üzerine koydu. " Bunu beğenmedim!" Berivan kocasına garip garip baktı. Ne vardı gayet güzel takımdı. " Her zaman ki giydiğin kıyafet işte!" Nesi kötüydü? Şiyar saç havlusunu yatağın üzerine gelişi güzel attı. Kadının yanına kadar vardı. " Bugün farklı model istiyorum, şirkette geçeceğim." Berivan tek kaşı havada kocasına baktı. " Şirkette gidiyorsun, defileye değil!" Bu süs püs de neyin nesiydi şimdi! Daha sonra tekrar dolaba yürümüş içinden siyah takım çıkarmıştı. Eliyle tuttuğu takımı gösterdi. " Bu nasıl?" Dedi kadın. Şiyar yine pek beğenmemiş yüz ifadesini takındı. " Bu aralar zevkin değmiş gibi." Berivan histerik bir gülüş sundu adama. " Yeni yeni okyanusa yelken açıyorum diyelim." Arkasını dönüp takımı yerine koydu. Şiyar kadının ne demek istediğini tam anlamış değildi. Yeni yeni okyanusa yelken açıyorum da ne demekti şimdi? " Ne demek bu şimdi?" Dedi kadına bakarak. Berivan dolabın kapağını kapatıp adamın yanına kadar gelip yan tarafında durdu. " Bir şey dediğim yok! Malum insan kendini yeniledikce eskiler eskide kalıyor!" İması açık ve netti. Dünden bu yana çok şey değişiyordu. Hayat ve yaşadığımız acılar bize bazı şeyleri tokat gibi yüzümüze vuruyordu. Ki kadına bu acılar içinde savaş bayrağını çıkarmıştı. Artık üzülmek ağlamak istemiyordu. Berivan kocasına doğru dönmüş, keskin suretiyle adamın canına kast etmek ister gibi göz alıcı bakışılariyla, kendisine bakan adama gözleri uzun bakmıştı. " Değmeyecek şeyler için maskara mı dağıtmak istemiyorum!" Savaş varsa kazanmakta vardı kaybetmek vardı. Ki bu savaşın kazananı kesinlikle kendisi olmalıydı. Bir kadın yıkılmış bile olsa onu yikilmamak için ayağa kalkmaya mecburdu. Şiyar'in gözleri usulca kadına kaydı. Dünden bugüne kadar değişen şey kadında gerçekleşen duygusal değişim idi. Acı kadını yüz seksen dercesine döndürüyor farkı biri haline getiriyordu. " Maskara mı dağıtmak yerine rujumu bozmayı tercih ederim!" Şiyar bu sefer dudaklara takılı kaldı. O gece sabaha kadar kadının tadına varmıştı. Eli kadının ulaşmak istediği yerlere gitmişti. Ki o geceyi yeniden yaşamak istiyordu. Boğazından gelen derin hiriltilar adamın ne kadar dayanmaya çalıştığını gösteriyordu. Ellerini yumruk yapmış, bu kadını duvara yaslayıp öpmemek ve teni tenine katmamak için zor duruyordu. " Savaş mı istiyorsun?" Dedi Şiyar. " Hayır savaş istemiyorum!" Dedi kadın yüzünde kışkırtıcı bir gülüş vardı. " Çünkü ben savaşın ta kendisiyim!" Kadının adı savaştı. Şiyar kadının bu sözlerine ve gülüşüne takılı kaldı. " Bu savaşın bir kuralı var mı?" Böyle güzel bir savaşın kuralın olmasını istemezdi sonuçta! Berivan kısık sesle güldü. " Bu savaşta her şey mübahtır. Kurallar ezberleri bozmak için vardır." Kadın güldü adam delirdi. " Ya kazanırsam.." " O zaman güç senindir." Yani ben seninim demekti. Kadın yanınadan çekip gitmişti. Adam giden kadının arkasından piç sırtımasiyla güldü. Kartlar açıktı. Savaşın adı ise Yenilemeyen güzellikti. *** Yorgun bedeni taşımayacak kadar ruhsuzdu. Bedenine ve ruhuna iyi gelecek bir şeyle istiyordu. Mutfağa giren Beliz kendine bir şeyler yapmalıydı. Dolabın kapağını açıp kavanozun içinden bitki çayı aldı. Cezveyi alıp ocağın üzerine koydu. " İyimsin Beliz?" Dedi Berivan. Hâli yoktu ve iyi değildi. " Biraz halsizim kendime bitki çayı yapacağım." Ocağın altını yakacağı sırada Berivan engel oldu. " Sen odana çık, ben yapar sana getiririm." " Gerek yok." Dedi Beliz. " O kadar kötü değilim." Berivan inanamıyormuscasina kıza baktı. " Belli, belli ayakta zor duruyorsun." Kızı alıp odasına çıkarmıştı. Yatağa yatırıp mutfağa geçti. Ilık süt hazırlamış içine bir miktar bal koymuştu. Asmin mutfağa geçmişti. " O kime yenge?" " Beliz'e hazırlıyorum. İyi değil." Bardağı alıp mutfaktan çıktı. Asmin yengsine uzun uzadıya bakmıştı. Daha düne kadar kırılan kadın bugün yine vazgeçmiyordu. Yine iyilik yapmaktan yine birilerini düşünmekten durmuyordu. " Bu kadar iyi olma be yengem." Berivan sütü vermiş dinlemesi için de sıkı sıkı tembihlemisti. Odadan çıkıp tekrardan mutfağa geçti. Akşam yemeği için hazırlık yapmalıydı. Beliz sütünü içip komodinin üstüne koydu. Telefonun çalınması ile eline almış arayana bakmıştı. Heja! " Efendim Heja." " Ne yapıyorsun kız, hiç sesin solgun çıkmıyor?" Meraklı sözleri ile kıza sordu. " İyiyim evdeyim." Dedi Beliz. Az uyusa daha iyi olacaktı. Heja kızın anlatmasını bekliyordu. Berivan nasıldı o evde? Kocası ile arası açık miydi? Ailesi Berivan'na nasıl davranıyordu? " Ev nasıl? Berivan evdekiler ile arası nasıl? Şiyar Berivan iyi mi?" Ardı arkası kesilmiyordu sorularının. Beliz bitiknikla soldu. Halsizlik bir tarafa birde bu kızla ugarsip duracakti. " Normal Heja iyiyiz." " Nasıl iyi olabilirsiniz? O kadar şey yaşandı?" O kadar söz o kadar tantanaya ne olmuştu! " Heja, hepsi iftira. Yengem öyle bir şey demedi. Hatta ailesini korudu." Heja her ne olursa olsun Berivandan nefret eder hale geliyordu. Yine bir şekilde siyirilmisti işin içinden. " Kesin birini ayarladı. Yılan gibi nasıl da sinsi!" " Heja kendine gel! Berivan yengem hakkında düzgün konuş." Duyduğu sözler kızda sabır taşı catlatmasina sebebiyet vermişti. Yengsinin yaptığı iyilikleri göz ardı edemezdi. Heja aldığı uyarı ile afaladi. Telefonu yüzüne getirmiş, Beliz aradığında emin olmak istemişti. Bu Beliz miydi? Yengesiden nefret eden? " Sana ne oldu böyle? Yoksa o kadın sana büyü mü yaptı?" " Saçmalama Heja ne alakası var!" " Ee, bu halin ne o zaman? Sen değil miydin Berivandan nefret eden! Ne değişti şimdi?" " Heja bunu nasıl söylerim bilmiyorum ama Berivan benim düşündüğüm gibi biri değil." " Nasıl?" " O kadın beni ağabeyime karşı korudu. Beni öyle bir savundu ki, ben o kadar laf etememe rağmen beddua etmeme rağmen, benim için dimdik ağabeyimi karşısına aldı." Heja sinir krizi geçiriyordu. Berivan ne olursa olsun herkesin gönlünü fethettmis, olmaz dediği Beliz bile yensginin tarafını kolluyordu. " Heja yengem çok asil biri. Savaşı kişiliği var. Ben ilk defa yengeme karşı saygı duymaya başladım." Telefon kapanır kapanmaz Heja sinirle telefonu yatağın üzerine attı. Bu kadın ne yapıyor ne ediyor kendini bir şekilde sevdiriyirdu. Ve ilk defa etinden kemiğinden Berivandan nefret etmişti. *** Odaya çıkan kadın duş almak için üstünü almış banyoya geçmişti. Kısa bir duş sonrası havluyu bedenine sarmıştı. Bedeni biraz rahatlamıştı. Saçını kuruturken banyo kapısı açılmış kocası hızla içeri girmişti. " Ne yapıyorsun sen?" Berivan kocasına baktı. Be yapıyordu bu adam. Adam umursamadan kadını banyo tezgahınin arasına almıştı. Berivan adama yakın kalmamak için belini tezgaha yasaldi. " Banyo yapmaya geldim karıcığım." Berivan kaçamak istiyordu ama kocası onu bu haliyle kafil avalmisti. Ama bu haksızlıkti! " Oyunbozanlik yapıyorsun." " Neden?" Dedi adam. Kadının çıplak tenine bakamdan duramıyordu. Esmer tenine yakışan saçları, havlu ile tuttuğu o altındaki bedeni, sıcaklığı... " Çünkü... Çünkü.." adamın yakın teması kadının gardini kırıyordu. Ne vardı şimdi burda öpse, teni tenine katsa... " Çünkü ne?" Dedi dehşet verici sesi ve yakın teması ile kadının kulağına doğru eğilmiş fısıldıyor, nefsini kadının tenini yalayıp geçiyordu. " Savaş ihlali yapıyorsun! Bu kurallara aykırı." " Savaş benim demiştin!" Arzu gittikçe büyüyordu. Şiyar nefesini kontrol altında almakta zorluk çekiyordu. Maskara mı bozmak yerine rujumu bozmayı tercih ederim, demişti kadın. Şimdi ruju olmasa bile bu dolgun dudakları kanaya kanaya opebilrdi. Berivan kısa bir hamle yaparak adamın dudağına yaklaştı. " Bazen beni çıldırtıyorsun." Dedi adam. Kadına dudağına doğru konuştu. " Seninle aramız kötü olmasaydı Şiyar ağa," dudağı hafif hafif adamın dolgun etine değiyordu. Nefesi adamın iki dudağının arasında geçiyordu. " Ne olur?" Dedi Şiyar. Kızarmış gözleri ve vücuduna basan sıcaklıkla adam eriyecek kıvama gelmişti. Bu kadını istiyordu. Herşeyi ile. Gözleri kapalı vaziyette bekledi. Fakat gelen soğukluk ile gözleri açıldı. Karısı yanında yoktu. Etrafı tarayan gözleri kapının eşiğinde duran kadına çarptı. " Onuda sen düşün. Neler olacağını? Neler yapabileceğini?" Kadın çekip gitmişti. Şiyar sinirle soldu. " Ulan!" Karısına bunun karşılığını çok fena verecekti. *** Sabah kahvaltısının ardından Besne xanim yarın için hazırlık yapılmasını istemişti. Yarın kız kardeşinin kızı evleniyordu. Viyan ve Berivan kıyafet için odaya çekilmişti. Berivan evlenmeden evvel özel diktirdigi kaftanlara bakıyordu. Odasının kapısı açılmış içeri Viyan girmişti. " Gelebilir miyim?" " Gel Viyan." Kadın içeri girmiş kapıyı kapatmıştı. Kadının yanına gelip yatağın kenarına oturmuştu. " Giyeceğin kaftanı bulabildin mi?" " Evet." Dedi Berivan. Başını salladı. " Ben bulamadım. Bir sürü giydiğim kaftan var." Berivan kadının yanına geçip oturdu. " Giy bir tanesini ne olacak." " Öyle olur mu ki?" " Niye olmasın, hem kaftandan çok bebeğin ile ilgilinir herkes." Viyan başını karınına eğdi. Daha minigi küçüktü. Varlığını yavaş yavaş belli ediyordu. " Sağ be." Dedi Viyan kadının elini tutup sıktı. Artık küslük kızgınlık olsun istemiyordu. " Berivan seni üzdügüm kırdığım için beni affet. Bilirim hatta etim ama sende beni affet." Berivan kadına baktı. Hattali olduğunu biliyordu ki özrünü diliyordu. O bir kadındı yakında anne olacaktı. " Hattamizi anladıkysak affetmek bize yakışır." Viyan memnuniyetle güldü. Bu sorun da ortadan kalkmıştı. Ne kırılsa da küsse de hatalardan ders çıkarmak biz insanoğluna yakışan en güzel örnekti. " Yarın ki makyajını ben yaparım o zaman." Dedi Viyan. " Kendimi sana teslim ediyorum beni sakın maymuna çevirme!" Viyan güldü. " Vallahi maymuna mi dönersin başka bir şey mi dönersin bilemem ama yarın akşam Şiyar ağa seni uyutmaz haberin olsun." " O da ne demek?" " Sana bakmadığını mi sanıyorsun? Aşağı kadar inip seni bekliyor gelecek misin diye." Berivan hayrete içinde kadını dinledi. Şiyar onu mu izliyordu? Buna şaşırmıştı işte. " Vallahi eltim ben sana söyleyeyim, Şiyar ağa sana vurulmuş. Benden sana söylemesi!" Berivan ne diyeceğini bilemedi. Kabul etse olamazdı. Ki daha araları açıktı. Yarın ne olacağını merak içinde bekliyordu...
|
0% |