@em_ineee
|
Bölüm-22 *** Korkunun en derin eseri... Bu dünyada anne olmak bir kadına en güzel biçilmiş hediyeydi. Karınında bir canlı büyütmek, onunla var olmak bile en güzeli en özeli idi. Berivan ve Şiyar çifti güzel günler geçiriyordu. Kocası işe gideceği vakit, onu kapıya kadar götürüyor akşam yemeği için ne isteği varsa soruyordu. Şiyar da çok mutluydu. Sevdiği kadınla birlikte aşağı inip akşam birlikte yemeğe oturuyor gecesi ise daha farklı geçiyordu. Elindeki tahta kaşağı ile çikolatayı alıp ekmeğin arasına sürüyor, keyif içinde dürüm yapıp ağzına atıyordu. Son zamanlarda iştahı bir hayli açılmıştı. " Yenge.." Berivan kıza döndü. " Efendim." Ağız dolusu cevabı ile. " Bugün ne yemeği yapalım?" Diye sordu Beliz. Canı felaket kuru dolma çekiyordu. " Kilis tavası yapalım." Dedi Viyan. Asmin burun kivirdi. " Yok yenge! Onu daha üç gün önce yaptık ya." Viyan hatırlamışcasina başını salladı. " Evet, doğru." " Bence pilav ve yanında bir şeyler yapalım." Dedi Berivan. " Dolma yapalım." Dedi Beliz. Kaç gündür yemiyorlardi. " Olur." Dedi Berivan. Sabah kahvaltı yapılmış, sofra toplanmıştı. Yemek sonrası Viyan ütü odasına gitmişti. Beliz ve Asmin de odaların tozunu almak için kolları sivamisti. Berivan odasına geçti. Kirli çamaşırları tek tek ayıklayıp ayırdı. Daha sonra makinaya atıp çalıştırdı. Gün boyunca yemek ve işler ile ilgilenen kadın mutfağa girmişti nihayetinde. Suyunu çekmiş olan yemeğin yanına gelmiş derin derin koklamisti. İçini kıvır kıvır eden duyguya anlam veremeyen kadın dolabın kapağını açıp bir tabak alıp çekmeceden de kaşık alıp tencerenin dibine geldi. Suyu tam çekmiş, içi pismisti. Bir kaç tane sarma ve dolmalık aldı. İştahı saniyeler içinde kabaran kadın masaya geçip oturmuş hızla yemeğin tadına varmıştı. Sıcak dâhi olsa da umursamadı. Çatalın ucuna aldığı yemeği üfleyip ağzına atıyor, daha fazla yemek için içindeki dürtüye engel olamıyordu. Yemeğini yiyen kadın tabağı yıkamış makinaya atmıştı. Yemek hazır olunca sorfa kurulmuştu. Kızlar ve Viyan yemeği yerken Berivan ikinci tabağa geçmişti. " Berivan." " Efendim." " Fazla yemek yemiyor musun eltim?" Diye sordu kadına. " Yani gece gece seni rahatsız etmesin." Berivan önüne baktı. Gerçekten de çok yemişti. Bu aralar neden böyle oluyordu ki, çok yemek yiyor kendini durduramiyordu. Bu gidişle çok fazla kilo alacak diyet listesine girecekti. " Ne yapim doymuyorum ben!" Dedi dudağını büzüdu. İki lokma daha yemese canı çıkacak gibi hissediyordu. " Tamam ye, ama bu kadar fazla yeme." Dedi Viyan. Kendisi bu kadar yese bu ihtimalle şimdiye banyoya koşmuştu. " Sanırım haklısın." Dedi Berivan. Yemek sonrası ailecek salona geçen ahali çay sefasına girmişti. Berivan ve Beliz yan yana oturmuştu. Son zamanlarda ikili olmuşlardı. Yenge-gorumce yerine abla kardeş gibiydiler. Ki Asmin ara ara aralarına giriyor sinir krizi ediyordu. Viyan artık iki ayı geride bırakmış üçüncü ayına girmişti. Filizinlenen minigi kendini gösteriyor, karı koca gece olunca bebekleri ile meşgul oluyordu. " Yenge." Dedi Beliz sessizce. Berivan başını eğip kızı dinledi. " Diyorum ki artık sizden de böyle minnak bir Berivan yada Şiyar gelse.." Berivan iki ayını doldurmasına az kalmıştı. Hatta şimdiden Besne xanim torun diye dile vurmuyor değildi. " Hayırlısı, belki bir gün olur." " Vallahi olsun artık, Viyan yengemin hâline baksana içi içine sığmıyor." Gözü eltsini buldu. Ara ara eli karınına gidiyor evladı ile konuşuyordu. Henüz erkek mi yoksa kız mı belli değildi. Ama merak içinde kalmıyor değildi. Dogudugu vakit kucağına alacağı günleri iple çekiyordu. Bir an kendiside öyle hissetti. Kocası ile odaya geçecekleri anları, elini karınına götürüp bebeği tatlı tatlı sohbet ettiği anları. Annelik çok kudretli ve yüce bir armagandi. Sahip olan bilen ne mutluydu. Gece olunca odaya çekilen kadın, üstünü değiştirip rahat bir gecelik çekmişti üstüne. Saçını tarayıp ayağa kalktı. Şiyar banoydan çıkmış yatağa geçmiş beraberinde Berivan da kocasının yanına gelmişti. " Şiyar sana bir şey diyeceğim?" Çarşafı karınına kadar çekmişti. " Söyle güzelim." " Baba olmak istiyor musun?" Diye çekinerekte olsa sordu. " Elbette." Dedi Şiyar. " Bir evladım olsun isterim de nereden çıktı şimdi bu konu!" " Yani bir yerden çıkamadı. Hakan ağam bebeğinin doğmasını, sabırsızlıkla bekliyor." Şiyar güldü. " Evet bekliyor ama yanı zamanda yengemi çıldırtıyor." Berivan neden dercesine başını salladı. " Geçen gün ofisteyiz. Ağabeyim yine yengemi arıyor ne yapıyorsun diye sormak için. Yengem en sonunda dayanamadı, yeter ulan arama artık beni iyiyiz dedik ya, diye bir bağırdı ki o sesi ben bile duydum." O anlar aklına gelince kendini dâhi tutmuyordu Şiyar. " Ciddi." Diye sordu Berivan. " Vallahi öyle. Yengem iki çocuk büyütüyor resmen." Berivan da gülmüştü. Demek bazen kaşının catmasinin sebebi buydu. " Allah Viyana sabır versin diyeyim." İkiside gülmeye devam ediyordu. Ara ara ofiste ne yaşadı ise karısına anlatıyor Berivan gülmekten kırıp geçiyordu. " Aayy dur vallahi karnım ağırdı." Diye uyardı kocasını gülmenin ardından. Şiyar gözünden yaş gelene kadar gülmüştü. Kafasını kaldırıp kadına baktı. Bazen kadının bir gülüşü adama huzur veriyor, kalbinin gümbür gümbür atmasına neden oluyordu. " Çok güzel gülüyorsun Berivan." Kadın o an gülmeyi kesmiş gözleri kocası ile bütünleşmişti. Sevmek ve sevilmek ne kadar güzel bir şeydi böyle. Sevdiğinin yanında en ufacık şeyde bile güzel bir söz alıyor kalbinin feth etmesine neden oluyordu. " Sende çok güzel seviyorsun." Dedi Berivan. Utanarak başını eğdi. Şiyar parmakları ile kadının çenesinden tutup yüzünü kaldırmış utanan bakışlarıyla tekrar gülmüştü. " Tüm acılara rağmen." " Tüm acılara rağmen." Dedi Berivan. " Bazen kendimden nefret ediyorum biliyor musun?" Berivan kocasına baktı. " Nede" dedi sadece. Neden nefret ediyordu? " Onca şey oldu. Sana yapmadığımı bırakmadım. İlk hafta çekip gittim. Sana asla seni sevmeyeceğim dedim. Sana kötü davrandım." Dedi Şiyar. Ciğerlerine acı nefes çekip gönderdi. Tüm bunlara rağmen, hâlâ aynı odada yanı yatakta beraber kalıp gülüyorlardi. Berivan kocasını dinledikçe yüreği sıkışıyor, kalbî bir kum gibi dağıliyordu. " Ama artık geçti." Dedi Berivan. Eli ile kocasının yanağını sevdi. " Tüm olanlara rağmen buradayız yan yanayız." Şiyar başını salladı. " Haklısın." Dedi Şiyar. Kadını göğsüne çekip saçına öpücük kondurdu. " Seni bir gün kırmaktan, zarar vermekten, benim yüzümden ağlamandan korkuyorum." Nice düşünceleri vardı ama diline gelen ve dökülen bunlardı. " Kirsan da düzelt, zarar versenede ilacını ver, ağladığım anda göz yaşlarımı silen de sen ol." Kafasını kaldırıp kocasına baktı. " Bunları yapsman o zaman beni kaybettin bil." " Söz!" Dedi Şiyar. " Hep yanında olacağım." *** Kocası ugurladiktan sonra odasına çıktı Berivan. Dolabının içini temizlemesi gerekti. Bir kova suyu doldurup içine deterjan döküp yukarı çıktı. Odaya girip kapıyı kapattı. Bezi suya sokup daha sonra sıkmıştı ki gelen koku ile yüzünü burusturdu. " Bu nasıl deterjan böyle.." ayağa kalkıp dolabı açtı. İçini bitirip daha sonra bezi yeniden suya sokup çıkardı. Dolabın üstünü de silmesi gerekti, toz olmuştu. Yukarı çıkmak için tekli koltugu fark etti. Onu yavaşça çekip dolabın yanına kadar çekti. Bezi alıp koltuğun üstüne çıktı. Dolaba yetişmek istese de mümkün değildi. Aşağı ineceği vakit karınına giren sancı ile iki büklüm oldu kadın. Elindeki bez düşmüştü. Sağ eli karınına gitmiş koltuktan inmeye çalışıyordu. " Bu nasıl sancı böyle!" Dedi sitem ederek. İnmek istiyor fakat olmuyordu. Nefesini zar zor tutan kadın sancinin giderek şiddetli hâle gelmesi ile ağzından küçük çaplı inleme çıkmıştı. Koltuğun üstüne çöken kadın iki büklüm, dizini kendine çekip sancinin geçmesini bekledi. Fakat ne çare ki sancı gitmek yerine daha da artıyordu. Adet sancısınin bile üstüydu bu. " Allah'ım ne oluyor?" Koltuğu çektiği için mi bu sanciyi çekiyordu? Bilmiyordu. Ama tek bildiği şey şuan geberiyor oluşuydu. Ayaklarını güç bela yere basmış ayağa kalka bilmişti. Yavaş yavaş yavaş kapıya doğru yürüdü. Kapıyı açıp bağırdı. " Viyan.... Beliz.... Asmin.." tek tek çağırdı. Biri gelse onu bulsa iyi ederdi. Yoksa bu acı katlanilamaz değildi. " Berivan.." gelen sesle biraz huzura ermişti kadın. Merdivenleri yavaş yavaş temkinli çıkan Viyan kadının yanına geldi. İki büklüm olmuş ve acıdan yüzü kızarmış olan kadına şaşkınlıkla baktı. Ne olmuştu bu kadına? " Ne oldu sana böyle?" Kollarından tutup aşağı indirdi. " Bilmiyorum... Çok.. çok sancım var." Hâlâ devam ediyordu. Ki bacak arasında gelen akışkan sıvı ile gözleri oraya kaydı. Giydiği etek kan olmaya başladı. " Viyan... Viyan ne oluyor?" Viyan başını eğip kadına baktı. Gördüğü görüntü ile hızlandı. O andan itibaren ortalık karıştı. Besne xanim ve kızlar da çıkıp olayı anlamaya çalıştılar. Berivan arabaya bindirildi. Viyan yanına Besne xanim arabanın önüne bindi. Asmin evde kalmış ağabeyini aramıştı.. *** Yatağın kenarınada oturan kadın eziyet ediyordu kendine. Göz yaşları ne kadar aktı ise gözünün içi kıpkırmızı olmuştu. Elindeki fotoğrafı dakikarlca tutuyordu elinde. Bu fotoğraf altı yıldır elinde idi. O zamanlar Şiyar okuldan mezun olurken çekmişti arkadaşları ile birlikte. Siyah takım giymişti. Burununu çeke çeke baş parmağı ile fotoğrafı sevdi. Bunu Beliz vermişti. Annesi ile misafirliğe geldiği bir gün gizlice vermişti. Aniden kapının açılması ile Heja elindeki fotoğrafı hızla arkasına attı. İçeri giren ablası beritan olmuştu. " Ne yapıyorsun sen?" Deli gibi kardeşine bakıyordu. Odama çıkacağım diyen kardeşinden şüphe duymuş, biraz bekleyip beklenmedik bir anda gelmişti. " Yok bir şey, bir şey yaptığım yok!" Fakat beritan inanmadı. Hızla kızın yanına geldi. " Ver onu bana!" Elini uzattı. Neye bakıp ağlıyorsa bilmeliydi. " Bir şey Yok!" Diye karşı çıktı. " Heja bana onu ver dedim!" İkinci kez ısrar etti. " Yok dedim bende sana!" Beritan çevik hareketi ile kızın sakladığı şeyi aldı eline. Heja hızla ayağa kalktı. " Bu ne?" Elindeki fotoğrafı avucu içinde sımsıkı tutuyor, kıza hesap soruyordu. " Heja bu ne demek?" " Gördün işte ne gördüysen!" Beritan iyiyce sinirlendi. " Heja bana adam akıllı açıklama yap!" Heja direnmdi. Ki direnecek bir şey olmadığını fark etti. " Ne yapacağım? He ne yapacağım. Evet ben şiyar'i seviyorum." Diye güm diye bağırdı. Beritan kardeşine baktı. Evli barkli bir adamı seviyordu yani? " Anlamdım?" Dedi beritan. " Neyini anlamadın! Ben şiyar'ı seviyorum." Yüzüne yediği tokat ile kızın kafası yana kaydı. Eli otomatik yanağına gitti. " Utanmaz arlanmaz seni! Bu ne demek şimdi." Gözü sinir bürümüş kadın kardeşinin sözleri ile iyice çileden çıkmıştı. " Demek o yüzden gelenleri kabul etmiyordun!" Dedi. Heja ablasına baktı. Deli gibi başını sallıyor, ne yapacağına kannat getiriyordu. " Ne sanıyorsun sen? Şiyar evlendi diye seni kuma almasını mı? Berivan varken seni mi alsın istiyorsun. Bir kadının yuvası dağıttın zaman beddua mı almak istiyorsun sen!" " Ben sadece sevdim." " Nalet gelsin senin sevgine!" " Neden alamıyorsun abla? Ben onu seviyorum." " Kızım sen ne diyorsun he! Şiyar seni sevmiyor. Onun bir karısı var." Heja nedensizce inatla red ediyordu. Kabul etmek şu yana, kalbi gümbür gümbür Şiyar diye atıyordu. " Aklını başına al." Diye kardeşine parmağını ağır ağır salladı. " Yoksa kendini bu zehir gibi aşktan öldürürsün!" Demiş fotoğrafı da alıp çıkmıştı. " Zaten her günüm bana zulüm!" Dedi kendine. Şiyar olmadan, bu dünya kadın için boştu. *** Acı fren asfaltı delip geçmişti. Arabadan inip hastaneye koşmuştu. Ne olduğunu bilmiyordu. Kardeşinden gelen telefon ile neye uğradığını şaşırdı. Beliz ve Viyan koltukta Besne xanim ve Hakan yan yana oturmuştu. Kardeşinin geldiğini gören Hakan ayağa kalktı. " Ağabey Berivan... Berivan nasıl?" Karısını goremlydi. Yoksa aklını kaçırma reddine gelecekti. " Sakin ol, bremin. İçerde doktorlar başında." Şiyar ne yapacağını bilemedi. Ne olmuştu da hastaneye kadar gelecek duruma düşmüştü. Dakikalar asır gibi geçmiş acil kapısı açılmış doktor çıkmıştı.. " Doktor karım nasıl?" Doktor onu bekleyen aileye baktı. " Karınızin durumu şuan iyi, fakat bebek için aynı şeyi söylemem!" Şiyar donup kaldı. Berivan hamile miydi? Karınında ona ait, kendi bebeği mi vardı? Ne zamandır gebeydi? " Nasıl?" Dedi Viyan eltisi hamile miydi? " Bebek iyi değil. Düşük tehlikesi geçirdi." Şiyar çökecek duruma geldi. Daha dün gece, dün gece kadın baba olmak istiyor musun diye sormuştu. Bugün ise daha yüzünü dâhi göremediği, kalp atışını duymadığı, erkek mi kız mı olduğu bebeğini bilmediği bebeği onlardan çekip gidemzdi. Adamın aklı bulandı nefesi kesildi. O bu hâldeyse, kadını ne durumdaydı bilmiyordu!
|
0% |